Archive for Nisan 2012

‘MİLLÎ EĞİTİM’DE “AKP DÖNEMİ BÜYÜK YIKIM!!!”   Leave a comment

2002-2012: ‘MİLLÎ EĞİTİM’DE ‘AKP DÖNEMİ BÜYÜK YIKIM’ SÜRÜYOR!!!

  • Bu ‘BÜYÜK YIKIM’, ‘BOSTANCIOĞLU YIKIMI’ DEĞİL!
  • ‘TAM AKP YIKIMI’

 

‘YGS-2012 Sonuçları’ ile ‘kaçıncı dünya ülkesi’yiz ki?

‘Üçüncü,Dördüncü, Beşinci, belki de Altıncı Dünya Ülkeleri’ni bile ‘solladık be!!!

‘YGS-2012 Sonuçları’ açıklanalı neredeyse iki haftaya yaklaşıyor; hakkında “akademik hırsızlık”,”intihal/aşırma” ‘dedikoduları’(!) olan Sevgili Millî Eğitim Bakanı’mızdan hâlâ bir ‘açıklama’ yok!!!

‘Doç.Dr. Hüseyin ÇELİK’ Bey, en azından  ‘sıcağı sıcağına’ ‘sıfır çekmelere’ teviller/yorumlar’ getirirdi!!!

‘Millî Eğitim Sistemi’ndeki mevcut ‘AKP Büyük Yıkımı’, sadece ve sadece ‘pedagojik kriterlere göre’ meydana gelen “müsbet ilimler dalında”ki “Büyük Yıkım”dır!!!

‘Büyük Türk Tarihçisi Kemal KARPAT’ın suâl tevcih edildiğinde, her defasında verdiği ‘cevap’ olan;”AKP, sınıfta kalıyor ancak millet yine de sınıf geçiriyor’ dedirten ‘Eğitim Manzaraları…’

Keşke ’63. Hükûmet’imizin, 27 Nisan 2007’deki ‘e-muhtıra’da gösterdiği ‘cesur hareketi’, 2002’lerde de milletten‘Tek Başına iktidar Yetkisi’ni aldığında, ‘elliye yakın geriye attığı vitesler’den de ‘aşikâr’ olduğu üzre,’Eğitim Sistemi’nde de gösterebilseydi!!!

Keşke ’63. Hükûmet’imizin ülkemizin her sektörde olduğu üzre “nesillerimizin geleceğini yok eden” ‘Eğitim Sektörü’nde ki ‘Manevî Yıkım’lara , ‘cesurca hareket’ ederek,”10 yıl gecikmeli” değil de, zamanında, 2002’de ‘müdahil’ olabilseydi!!!

Neredeyse 10 yıldır “AKP Hükûmetleri”ni adetâ ‘gözü kapalı’ destekleyen ‘Yandaş Medya’ bile ‘Millî Eğitim Sistemi’nde yaşanılan mevcut “AKP Dönemi Müsbet İlimler Büyük Yıkımı”nı adetâ ‘yok’ farzediyorlar!!!

Ben buradan iddia ediyorum ki; ‘MHP’nin de içinde bulunduğu bir ‘Hükûmet’imiz olsa idi yahut asla ve kat’a ‘olmaz ya’, ‘MHP’nin ‘Tek Başına İktidar’ olduğu bir ‘MHP Hükûmeti’miz olsa idi; böyle bir ‘Yandaş Medya’, sadece ve sadece ‘YGS-2012 Sonuçları’ ile ‘boylu boyunca yere uzatırdı…’

‘YGS-2012-TÜRKÇE’ suâllerinde bile tamamiyle ‘Türkçemizin ırzına geçilirken’; ‘Dil ırkçılığı’nın müşahhas temsilleri yaşanmışken; hülâsa ‘Türkçemiz Katliâma’ maruz kalırken; “AKP Hükûmeti”mizin “Baş”ı ise adetâ ‘Sahte Türkçe hassasiyetleri’(!) dolu ‘lakırdılar’ etmekte!!!

 

BU NESİLLERE KİMLER KIYIYOR?!

 

‘Devlet Okulları’, ‘Devlet Öğretmenleri’ ‘kötü’ ise ‘başarısız’ ise ‘Dershane Öğretmenleri’de mi ‘kötü’, ‘başarısız’ yoksa?!

Ne demek yahu, onca ‘bol imkânlar’a rağmen; 7 bin değil, 70 bin değil, 700 bin,yediyüz bin YGS-2012 adayının Matematik’ten ‘sıfır puan’ alması, ‘puan alamaması’, ‘sıfır çekmesi?!’

Ne demek yahu; onca ‘bol imkânlar’a rağmen; 700 bin değil, mübalağa olmasın amma neredeyse YGS-2012’ye giren adayların tamamına yakını diyebileceğimiz sayıda-1 milyon 200 bin küsür- Fen Bilimlerinden ‘sıfır puan’ alması, ‘puan alamaması’, ‘sıfır  çekmesi?!’

Sabık yıllara nazaran, ‘Teknolojik varta’lar, ‘kopyacılık skandalları’ ‘belgelenemediği’ne göre, yaşanmadığına göre, “Nedir bu işin aslı bey’im?!”

2002de, “AKP Tek Başına İktidar Yetkisi”ni milletten aldığında “5/beş yaşında olan nesiller”, “6/altı yaşında olan nesiller”, “7/yedi yaşında olan nesiller”, “5 N 1 K”ye göre,”Nasıl-Neden-Niçin-Ne-Ne Zaman ve Kim-Kimler” saikiyle böyle “Büyük Yıkım”ları çağrıştırıcı “Eğitim Manzaraları” sergiliyorlar, “sıfırcı-puansız nesiller”den olabiliyorlar ki?!

Sahiden böyle bir “Eğitim Manzarası”, “Maarif Tarihi”mizin hangi “dönemi”nde vardı ki?

“Batı’nın Orta-Çağ’ı”ndan bile “beter manzara”lar…

“Milyonları aşan AKP Zihniyetliler”, 40 milyon seçmenin ‘oyları’nı almaya doğru “marş marş” ilerlerken; daha şimdiden birçok ‘sıkıntıları’ dan doğuracağı da ‘tartışılan’ “4+4+4” ‘Yeni Eğitim Reformu Zaferi Sarhoşluğu” içerisindeyken; “Müsbet İlimler”, “Müsbet Bilgiler”de ‘vakıâ’, ‘olgu’ olarak yaşanılan “Büyük Yıkım”ı ‘kör’ler gibi görmüyorlar; yapılan ‘yapıcı tenkitler’i ‘sağır’lar gibi işitmiyorlar; hülâsa adetâ “beş maymunlar”ı değil, “çok maymunlar”ı ‘oynuyorlar…’

“28 Şubat Post Modern Darbe”cilerin, “tam 5/beş neslimizi hebâ ettikleri” dillendirildi. “Fen Bilimleri”nden, “Matematik”ten affedersiniz “çakan nesilleri”mizi “kimler hebâ ettiler?! Allah(c.c.) aşkına!!!

Böyle “beyni zonk zonk zonklamalar” içinde iken; “Bediüzzaman Modeli” ile bir “Alternatif Model” de ‘sunan’ “Risale-i Nur Hareketi”nin “Nurcu Gövdesi” ‘cemaat”in bir “medresesi”nde ‘YGS-2012 Sonuçları”nı öğrendiğimde, sadece bir “aday”ın kazanamadığını, kazananların da “gayet başarılı” ‘yüksek puanlar’ aldıklarını anladığımda, “puansız nesiller” acaba hangi “aile yapıları”nın “çocukları” ki?!, de-dirt-ti…

“Türkiye’mizdeki Darbeleri” adetâ kendi üzerlerine almayan, kendilerini adetâ ‘kamufle’ eden ‘TSK Generalleri’ gibi; sakın ola ki, her defasında sayıları artan “puansız nesiller”de kendilerini adetâ “kamufle” mi ediyorlar ne?!

Sayıları neredeyse 200’ü bulan “Üniversiteler”imize rağmen; artık “Üniversite Kazanma-Okuma-Bitirme Mefkûresi” de olmayan “acaip nesiller”, “mefkûresiz nesiller” mi “türedi” ne?!

“El bebek, gül bebek” büyüyen; ekseriyeti “doğduğu tarihten önceki olayları” bile pek “merak” bile etmeyen ve “kendilerinden önceki nesilleri” de “hiç mi hiç beğenmeyen” ‘tufeyli nesiller’ mi “türedi” ne?!

Türkiye’mizin “ağır ve acı gerçekleri”ne “merak”lanmayan; “öğrenme iştiyakı” olmayan; “herşeyi toz pembe” gören; hâlen ülkemizi yöneten “darbeler tarihimizin en rahat nesillerinden daha rahat nesiller” mi “türedi” ne?!

Hâlâ “ilk tercihi TIP” olan; “ezber bozucu” hiçbir “gayreti” olmayan; “feleğin çemberinden geçmiş tecrübeli nesillere” adetâ “dudak büken” “nesiller” mi “türedi” ne?!

Böyle “türedi nesiller” de “kimin eseri?” Allah(c.c.) aşkına?!

“Türk Tarihi”nin “hangi dönemi”nde böyle “türedi nesiller” vardı ki?!

“Nesillerimize kimler kıyıyorlar?!”

SON SÖZ:

‘YGS-2012 Sonuçları’, böyle bir “Millî Eğitim Sistemi” ‘sebebi’ ile mi böyle “Büyük Yıkımlar” dolu ‘sonuç’lar doğurmuştur?!

“Kabahatler Kanunu” muvacehesinde, “nesillerimiz mi kabahatli” yoksa çoğumuzun bile bilemeyeceği, adına “siyasî erk” de denilen “siyasî güç”leri meydana getiren “Siyasî İktidarlar” mı “kabahat”li?!

29.Nisan.2012

İsmet GÜLTEKİN

İsmet_gultekin@mynet.com.tr ve metgultekin@hotmail.com

Posted 29 Nisan 2012 by metgultekin in Genel

‘MİLLÎ EĞİTİM’DE “AKP DÖNEMİ BÜYÜK YIKIM!!!”   Leave a comment

2002-2012: ‘MİLLÎ EĞİTİM’DE ‘AKP DÖNEMİ BÜYÜK YIKIM’ SÜRÜYOR!!!

  • Bu ‘BÜYÜK YIKIM’, ‘BOSTANCIOĞLU YIKIMI’ DEĞİL!
  • ‘TAM AKP YIKIMI’

 

‘YGS-2012 Sonuçları’ ile ‘kaçıncı dünya ülkesi’yiz ki?

‘Üçüncü,Dördüncü, Beşinci, belki de Altıncı Dünya Ülkeleri’ni bile ‘solladık be!!!

‘YGS-2012 Sonuçları’ açıklanalı neredeyse iki haftaya yaklaşıyor; hakkında “akademik hırsızlık”,”intihal/aşırma” ‘dedikoduları’(!) olan Sevgili Millî Eğitim Bakanı’mızdan hâlâ bir ‘açıklama’ yok!!!

‘Doç.Dr. Hüseyin ÇELİK’ Bey, en azından  ‘sıcağı sıcağına’ ‘sıfır çekmelere’ teviller/yorumlar’ getirirdi!!!

‘Millî Eğitim Sistemi’ndeki mevcut ‘AKP Büyük Yıkımı’, sadece ve sadece ‘pedagojik kriterlere göre’ meydana gelen “müsbet ilimler dalında”ki “Büyük Yıkım”dır!!!

‘Büyük Türk Tarihçisi Kemal KARPAT’ın suâl tevcih edildiğinde, her defasında verdiği ‘cevap’ olan;”AKP, sınıfta kalıyor ancak millet yine de sınıf geçiriyor’ dedirten ‘Eğitim Manzaraları…’

Keşke ’63. Hükûmet’imizin, 27 Nisan 2007’deki ‘e-muhtıra’da gösterdiği ‘cesur hareketi’, 2002’lerde de milletten‘Tek Başına iktidar Yetkisi’ni aldığında, ‘elliye yakın geriye attığı vitesler’den de ‘aşikâr’ olduğu üzre,’Eğitim Sistemi’nde de gösterebilseydi!!!

Keşke ’63. Hükûmet’imizin ülkemizin her sektörde olduğu üzre “nesillerimizin geleceğini yok eden” ‘Eğitim Sektörü’nde ki ‘Manevî Yıkım’lara , ‘cesurca hareket’ ederek,”10 yıl gecikmeli” değil de, zamanında, 2002’de ‘müdahil’ olabilseydi!!!

Neredeyse 10 yıldır “AKP Hükûmetleri”ni adetâ ‘gözü kapalı’ destekleyen ‘Yandaş Medya’ bile ‘Millî Eğitim Sistemi’de yaşanılan mevcut “AKP Dönemi Müsbet İlimler Büyük Yıkımı”nı adetâ ‘yok’ farzediyorlar!!!

Ben buradan iddia ediyorum ki; ‘MHP’nin de içinde bulunduğu bir ‘Hükûmet’imiz olsa idi yahut asla ve kat’a ‘olmaz ya’, ‘MHP’nin ‘Tek Başına İktidar’ olduğu bir ‘MHP Hükûmeti’miz olsa idi; böyle bir ‘Yandaş Medya’, sadece ve sadece ‘YGS-2012 Sonuçları’ ile ‘boylu boyunca yere uzatırdı…’

‘YGS-2012-TÜRKÇE’ suâllerinde bile tamamiyle ‘Türkçemizin ırzına geçilirken’; ‘Dil ırkçılığı’nın müşahhas temsilleri yaşanmışken; hülâsa ‘Türkçemiz Katliâma’ maruz kalırken; “AKP Hükûmeti”mizin “Baş”ı ise adetâ ‘Sahte Türkçe hassasiyetleri’(!) dolu ‘lakırdılar’ etmekte!!!

 

BU NESİLLERE KİMLER KIYIYOR?!

 

‘Devlet Okulları’, ‘Devlet Öğretmenleri’ ‘kötü’ ise ‘başarısız’ ise ‘Dershane Öğretmenleri’de mi ‘kötü’, ‘başarısız’ yoksa?!

Ne demek yahu, onca ‘bol imkânlar’a rağmen; 7 bin değil, 70 bin değil, 700 bin,yediyüz bin YGS-2012 adayının Matematik’ten ‘sıfır puan’ alması, ‘puan alamaması’, ‘sıfır çekmesi?!’

Ne demek yahu; onca ‘bol imkânlar’a rağmen; 700 bin değil, mübalağa olmasın amma neredeyse YGS-2012’ye giren adayların tamamına yakını diyebileceğimiz sayıda-1 milyon 200 bin küsür- Fen Bilimlerinden ‘sıfır puan’ alması, ‘puan alamaması’, ‘sıfır  çekmesi?!’

Sabık yıllara nazaran, ‘Teknolojik varta’lar, ‘kopyacılık skandalları’ ‘belgelenemediği’ne göre, yaşanmadığına göre, “Nedir bu işin aslı bey’im?!”

20022de, “AKP Tek Başına İktidar Yetkisi”ni milletten aldığında “5/beş yaşında olan nesiller”, “6/altı yaşında olan nesiller”, “7/yedi yaşında olan nesiller”, “5 N 1 K”ye göre,”Nasıl-Neden-Niçin-Ne-Ne Zaman ve Kim-Kimler” saikiyle böyle “Büyük Yıkım”ları çağrıştırıcı “Eğitim Manzaraları” sergiliyorlar, “sıfırcı-puansız nesiller”den olabiliyorlar ki?!

Sahiden böyle bir “Eğitim Manzarası”, “Maarif Tarihi”mizin hangi “dönemi”nde vardı ki?

“Batı’nın Orta-Çağ’ı”ndan bile “beter manzara”lar…

“Milyonları aşan AKP Zihniyetliler”, 40 milyon seçmenin ‘oyları’nı almaya doğru “marş marş” ilerlerken; daha şimdiden birçok ‘sıkıntıları’ dan doğuracağı da ‘tartışılan’ “4+4+4” ‘Yeni Eğitim Reformu Zaferi Sarhoşluğu” içerisindeyken; “Müsbet İlimler”, “Müsbet Bilgiler”de ‘vakıâ’, ‘olgu’ olarak yaşanılan “Büyük Yıkım”ı ‘kör’ler gibi görmüyorlar; yapılan ‘yapıcı tenkitler’i ‘sağır’lar gibi işitmiyorlar; hülâsa adetâ “beş maymunlar”ı değil, “çok maymunlar”ı ‘oynuyorlar…’

“28 Şubat Post Modern Darbe”cilerin, “tam 5/beş neslimizi hebâ ettikleri” dillendirildi. “Fen Bilimleri”nden, “Matematik”ten affedersiniz “çakan nesilleri”mizi “kimler hebâ ettiler?! Allah(c.c.) aşkına!!!

Böyle “beyni zonk zonk zonklamalar” içinde iken; “Bediüzzaman Modeli” ile bir “Alternatif Model” de ‘sunan’ “Risale-i Nur Hareketi”nin “Nurcu Gövdesi” ‘cemaat”in bir “medresesi”nde ‘YGS-2012 Sonuçları”nı öğrendiğimde, sadece bir “aday”ın kazanamadığını, kazananların da “gayet başarılı” ‘yüksek puanlar’ aldıklarını anladığımda, “puansız nesiller” acaba hangi “aile yapıları”nın “çocukları” ki?!, de-dirt-ti…

“Türkiye’mizdeki Darbeleri” adetâ kendi üzerlerine almayan, kendilerini adetâ ‘kamufle’ eden ‘TSK Generalleri’ gibi; sakın ola ki, her defasında sayıları artan “puansız nesiller”de kendilerini adetâ “kamufle” mi ediyorlar ne?!

Sayıları neredeyse 200’ü bulan “Üniversiteler”imize rağmen; artık “Üniversite Kazanma-Okuma-Bitirme Mefkûresi” de olmayan “acaip nesiller”, “mefkûresiz nesiller” mi “türedi” ne?!

“El bebek, gül bebek” büyüyen; ekseriyeti “doğduğu tarihten önceki olayları” bile pek “merak” bile etmeyen ve “kendilerinden önceki nesilleri” de “hiç mi hiç beğenmeyen” ‘tufeyli nesiller’ mi “türedi” ne?!

Türkiye’mizin “ağır ve acı gerçekleri”ne “merak”lanmayan; “öğrenme iştiyakı” olmayan; “herşeyi toz pembe” gören; hâlen ülkemizi yöneten “darbeler tarihimizin en rahat nesillerinden daha rahat nesiller” mi “türedi” ne?!

Hâlâ “ilk tercihi TIP” olan; “ezber bozucu” hiçbir “gayreti” olmayan; “feleğin çemberinden geçmiş tecrübeli nesillere” adetâ “dudak büken” “nesiller” mi “türedi” ne?!

Böyle “türedi nesiller” de “kimin eseri?” Allah(c.c.) aşkına?!

“Türk Tarihi”nin “hangi dönemi”nde böyle “türedi nesiller” vardı ki?!

“Nesillerimize kimler kıyıyorlar?!”

SON SÖZ:

‘YGS-2012 Sonuçları’, böyle bir “Millî Eğitim Sistemi” ‘sebebi’ ile mi böyle “Büyük Yıkımlar” dolu ‘sonuç’lar doğurmuştur?!

“Kabahatler Kanunu” muvacesesinde, “nesillerimiz mi kabahatli” yoksa çoğumuzun bile bilemeyeceği, adına “siyasî erk” de denilen “siyasî güç”leri meydana getiren “Siyasî İktidarlar” mı “kabahat”li?!

29.Nisan.2012

İsmet GÜLTEKİN

İsmet_gultekin@mynet.com.tr ve metgultekin@hotmail.com

Posted 29 Nisan 2012 by metgultekin in Genel

BİZİM GÜLLERİMİZ KOPARILMIŞTI   Leave a comment

BİZİM GÜLLERİMİZ KOPARILMIŞTI

“12 Eylül”lerde,

Güllerimiz koparılmıştı,

Bizim güllerimiz…

Koparılan

‘Haçlı Gülleri’ değildi!!!

 

‘Cırttt’ diye de,

Koparmamışlardı güllerimizi.

Ne ‘acılar’ yaşatmışlardı.

Her koparılan güllerimiz yerinde,

Yepyeni güllerimiz de filizlenmişti.

 

‘Sen saf mısın?’ be ağbiciğim.

Yaşadığın ülkeni mi tanımıyorsun?

Her şehirde,

Her memlekette,

Hâlâ ne dolaplar dönüyor!

‘Dolapları döndüren’,

‘Dolapları çeviren’,

Bediüzzüman’ın eli değil.

Kuvvetle muhtemel,

Pis  eller,

Necis eller,

Murdar eller…

 

‘Sen saf mısın?’ be ağbiciğim.

‘Kendini mi keşfedemedin’

‘Namussuz medya’da,

Nihayetsiz,

‘Sahte kahramanlar…’

Yaşadığın ülkeni mi tanımıyorsun be ağbiciğim?

‘Dadaş Şair’ gibi,

‘Uğrunda koparılan

Bir baş da ben olsaydım.’

 

’12 Eylül’lerde,

‘Cırttt’ diye

Koparmamışlardı güllerimizi.

Bizim güllerimizi,

‘Muhammedî Güller’imiz…

‘Tek suçları’,

‘Rejimi’,

Bizim olmayan ‘Batı Rejimi’ni,

‘Hun-Selçuklu-Osmanlı’,

‘Türk-İslâm rayı’na oturtabilmek çabasıydı…

‘Elaziz’li,

‘Asrımızın Dede Korkut’u,

Şairimizin dediği üzre;

‘Sövüldüler,

Dövüldüler,

İtildiler,

Kakıldılar,

Lâkin düşen bayrakları,

Burçlarına astılar…

Göğüsleri kızıl kurşunlarla doldurulan yiğitler,

Dar günlerin erkek arslan sesiydiler;

SUS-MA-DI-LAR…

SUS-MA-YA-CAK-LAR…

‘BA-ŞA-RA-CAK-LAR…’

 

‘Dolapları değil’,

‘Küre-i Arz’ı çevirecek

El olacaklar…

İnşaallah…

Şanlıurfa, 26. Nisan. 2012

İsmet GÜLTEKİN

Posted 29 Nisan 2012 by metgultekin in Genel

“ÜLKÜCÜLER”: HÂLÂ ‘NESİLLERİN YALNIZLARI’/’YALNIZ NESİLLER’   Leave a comment

“ÜLKÜCÜLER” :

HÂLÂ ‘NESİLLERİN YALNIZLARI’ / ‘YALNIZ NESİLLER’

Otuz yılı bulan “yazarlık hayatım”da, çokça “12 Eylül yazıları” yazdım.

32 yıl sonra ‘ilk defa’ ‘çağcıl silâh=sinema’da da ‘var olabilmek!’

32 yıl sonra ‘ilk defa’ ‘Millî Doktrin Dokuz Işık’ı, “sinema perdeleri”nde görerek, genişce  ‘hatırlayabilmek!’.1980-2012 ‘Medya’mızı bir ‘tarayın’; iddia ediyorum ki, “Millî Doktrin Dokuz Işık”ın, adetâ “Unutturulan Millî Doktrin” olduğunu da hissedeceksiniz!

32 yıl sonra ‘ilk defa’ bu derece ‘Millî-İslâmî-İnsanî’ hafızaların adetâ ‘uyandırılması…’

“Bütün İzm’ler=Batı Felsefesi” diyebileceğimiz “fikirlerle beslenmiş” kabaca “Solcular”ın, adetâ ‘asker-sivil işkencecileri’ aratmaz kertedeki ‘Devrimci Terör’lerini ‘hatırlayabilmek’, ‘farkına varabilmek…’

32 yıl sonra ‘ilk defa’, sadece ‘DİNK’lerin değil; bir zamanlar ‘İlhan DARENDELİOĞLU’ gibi, ‘Gün SAZAK’ gibi nice ‘Ülkücü Bedenler’in de ‘boylu boyunca uzatıldığı’nın ‘farkına’ varabilmek, ‘hatırlayabilmek…’

32 yıl sonra ‘ilk defa’, merhum şairin; “Baba kaatili ile baban aynı safta/ Hâlimi düşünüp de yanma Mehmedim/ Kavuşmak mı? Belki, daha ölmedik!”mısralarında da anlatmak istediği şekilde , ‘Devlet otoritesi boşluğu’nda, “vatan-millet-bayrak-devlet” gibi daha nice “mukaddesatımız” mevcut ise “Korkusuz Cengâverler” gibi, ‘Matematikî hesaplar yapmadan’  “sahip çıkan” bir ‘Neslin’, ‘Ülkücü Neslin’; ‘Devlet-Rejim-Batı Sistemi’ sahiplerince, “en ağır işkencelere” uğratılması, “Batı Sisteminin İntikamını” sapına kadar aldığını hatırlamak, ‘farkına varmak!’

32 yıl sonra ‘ilk defa’,”2012’ler de ‘Ülkücü Dâvâ’ Ne Anlam İfade Eder ki?’ diye “sayıklayanlara” inat; “Şayed ’12 Eylül 1980 USA/ABD Darbesi’ olmasa idi tıpkı “Gavs-ı Ekber Yavuz Sultan Selim Han” gibi  2. Defa ‘Vilayet-i Şarkiye’nin fethedileceğini de hissedebilmek!

32 yıl sonra ‘ilk defa’, sürekli alt yazılar hâlinde de verilen; ‘Medya’nın Ülkücülere Bakışı’, ‘Devlet’in Ülkücülere Bakışı’ gibi devâsa mes’eleleri de yeniden ‘hatırlamak!’

32 Yıl sonra ‘ilk defa’ “Ülkücü Ozan” ‘Ozan Ârif’in bile babasının ‘İNÖNÜCÜ’ olduğunu; ‘Gazi Muharrem ŞEMSEK’in ‘nasıl Gazi olduğunu; arabası cayır cayır yanarken biiznillah hâlâ da yaşamakta olan “Ülküdaşlar”ımızın mevcut olduğunu; “Derin Sol”cu “Devrimci Terör”ün ‘bisiklet pompaları’ ile nasıl ‘işkence’ ler yaptıklarını; buram buram “Türklük-Müslümanlık” dolu mitingleri ‘görebilmek’, ‘öğrenebilmek!’

32 yıl sonra ‘ilk defa’, yine “hiçbirşeyin değişmediğini”; ne ‘bilumum İslâmcılar’ın; ne ‘bilumum Solcular’ın; ne de ‘bilumum Kemalistler’in “Ül-kü-cü-ler”i, hiç de “se-ve-me-dik-le-ri-ni”, sapına kadar hissedebilmek!

32 yıl sonra ‘ilk defa’, çokça anlattığımız ‘Millî-İslâmî-İnsanî Refleks’ dolu, ‘Hâşâ’ “Muhammed’in Piçleri Giremez!” pankartının; “şehid olma pahasına” indirildiği “film kareleri”ni izleyebimek!

32 yıl önce de olduğu üzre, 32 yıl sonra da, ‘ilk defa’,”Ülkücüler”in, “Ülküdaşlar”ımın; ‘Müslümanın’ diyen ‘Müslümancı Zihniyetler’ tarafından da ‘sine-belge’ “Ülkücüler” sinema salonlarını doldurmayarak da is-pat-la-dık-ları üzre, tamamiyle ‘devre dışı’ bırakmaları, ‘kaale almamaları’ hâli de, “Ülkücüler”e, ‘Nesillerin Yalnızları’ / ‘Yalnız Nesiller’ olarak ‘baktıkları’nı da is-pat-la-mak-ta-dır…

32 yıl sonra ‘ilk defa’, akıcılığı da, “sinema tekniği” de bence “mükemmel” olan bir ‘Sine-Belge’ “Ülkücüler” filminde de, adetâ “Türk Ocakları Derneği”nde gençlere  “Ülkücülük Nedir?” “ders”leri verir gibi, “Ülkü Ocakları”nda verilen “Ülkücülük Nedir?” ‘ders’lerini alâka ile izlemek! Hattâ öyle ki, masa üstünde ‘Namaz nasıl kılınır?’ derslerinin de verildiğini ve “Ülkücülük, Allah(c.c.) dâvâsının dâvâcısı olmak” olduğunu, asla ve kat’a “pis siyaset”, “particilik” olmadığını bir defa daha ‘hatırlamak!’

32 yıl sonra ‘ilk defa’, “herşeylerini fedâ” ettikleri bir ‘millet’; “Büyük Türk Milleti”nce bile an-la-şı-la-ma-mak!!!

Benim “Sine-Belge” diye tarif ettiğim ve bu derece akıcılığı, “sinema sahneleri”, “film kareleri” olacağını tahmin edemediğim “Ülkücüler” filminin; “Ülkücüler-2”, “Ülkücüler-3” şeklinde devamının da gelebileceğini ümid edebilmek!

Daha çok sayıda “feleğin çemberinden geçmiş”, “çilesi rütbesi” olan “Ülküdaşlar”ıma da yer verebilmek!

32 yıl sonra ‘ilk defa’, “Ülkücü Hareket Bir Bütündür”ü hissedebilmek!

“TÜRKEŞ ETKİSİ”ni adetâ ‘silen’, ‘delete’ eden bazılarını Allah(c.c.)’a havale etmek!!!

NETİCE:

Bulunduğum şehirde “hasret”le “yolunu gözlediğim” ‘sine-belge’ “Ülkücüler” filmini ancak 3. Haftasında, bir 18 ‘matini’nde ;yarım saat önceden;”Dört kişi olursa sinema salonunu açarız!” sözleri ile ‘irkilmek’, ‘hayret’lerde kalmak! Hâl-bu ki, “sinema salonu”nun da bulunduğu “kat” dahil olmak üzre bütün “bina”da,”zıp zıp diye inleyen” “dışarıdaki dünya”yı meydana getirenlerle dolu idi!

Ve üç liraya aldığım rahmetli “Ömer Nasuhi BİLMEN”in hâlen bile “en muteber ilmihâl kitapları”ndan olan “Büyük İslâm İlmihâl”ini, kendi kendime okurken; bir yandan da,”Acaba o dört inanmış adam kim olacak?”, diye “yol gözler”ken; yine,”Siz Ülkücüleri izleyecektiniz değil mi? Biletinizi alabilirsiniz” sesi ile yine ‘irkilmek’ ve “bomboş” denilebilecek bir “sinema salonu”nda tipik “belgesel” olmaktan uzak “Ülkücüler” filmini, “Ülküdaşlar”ımı “sinema perdesi”nde  de izlemek!

Evet! “Ülkücüler” hâlâ “Nesillerin Yalnızları” / “Yalnız Nesiller…”

“Ölmez bu hareket, ölmez bu dâvâ…”

23.Nisan.2012

İsmet GÜLTEKİN

İsmet_gultekin@mynet.com ve metgultekin@hotmail.com

Posted 23 Nisan 2012 by metgultekin in Genel

VE OKTAY AKBAL…VE BÜYÜK DOĞU…   Leave a comment

OKTAY AKBAL’

‘GERİCİ KAFALAR’IN

‘BÜYÜK DOĞU(*)’ MECMUASINDA

 YAZDIĞINI DA HATIRLIYOR MU?

“İLÂN KABUL ETMEZ” ‘Tıpkı’ ‘Büyük Doğu’ Mecmuasının 22. Sayısını da okumak nasip olduğundan, Rabb’ül-âlemine nihayetsiz hamdolsun…

Bu yazımın başlığındaki mevzuya geçmeden, “Be.De.” ile ilgili bazı “bilgi”leri ve elbette yine bu “muhteşem sayı”daki “muhteşem yazı”lara temas etmek istiyorum.

“Hem CHP, hem de DP dönemleri”nde neşredilen “Büyük Doğu “mecmuası(1943-1970), her iki dönemde de “kapatılmış” ve “Büyük Doğu Mefkûresi”nin asıl mümessili rahmetli “Şairler Sultanı”, “mahkemelerden başını kaldıramamış”, “hapis yatmış”tır.(1)

Türkiye’mizdeki “fikirler camiâsı”nda, “orijinal tıpkı basımı” bile “muhteşem kıpırdanışlar” da yapan “Büyük Doğu” mecmuası, yine ‘tıpkı’ “orijinalliği” ile “özgünlüğü “ile “başına gelenleri” ile bir “Sebilürreşad” mecmuası ile bir “Serdengeçti” mecmuası ile bir “Nizâm-ı Âlem “ mecmuası-gazetesi ile bir “Sebil” mecmuası ile “aynı kategori”de ‘değerlendirilebilecek’ “fikirde, düşüncede yeni çığır açıcı” “muhteşem mevkutelerimiz” olarak da değerlendirilmelidir. Şimdi burada bu “muhteşem mevkutelerimiz”e isimleri aklımıza gelmediğinden ilâve edemediğimiz “yeni çığır açıcı” mecmualarımız, gazetelerimiz, adetâ “Derin Millet”imizin de “maşerî şuuru”nun da “sesi” olmuşlardır..

“Herşeyimizi” amma “herşeyimizi” ziru zeber eden, yerle bir eden ve adetâ Türkiye’mizi “otomatiğe” bağlayan “Kara Eylül”lerden bu yana geçen 32 yılda, Türkiyemiz’de, çok sayıda “mevkuteler”imiz neşredilmiştir, ancak bahsetmeye çalıştığımız “muhteşem mevkutelerimiz kategorisi”ne ilâve edebileceklerimizin sayısı maatteessüf çok azdır!!!

“İstanbul 29 Mart 1946” tarihli “Büyük Doğu” mecmuasının bu “22. Sayısı”nın “Yazı ve teknik işleri müdürü: Fethi KARDEŞ” olmasına rağmen, “internete düşen bilgiler”den de öğreniyoruz ki, hâlen “Avukatlık mesleği”ni de yerine getiren “Av. Hüseyin YANANLI” da, “Büyük Doğu Mecmuası/Yazı İşleri Müdürü” olarak da rahmetli Necip Fazıl KISAKÜREK ile “uzun yıllar” çalışmış!!!(2)

“DÜNYA”

“İdeolocya Örgüsü-BÜYÜK DOĞU”nun târifi ile “Bir türlü göremediğimiz ve  bir türlü bize gösterilmeyen şey, bugünkü dünyadır.”,”Dünya…” “Medenî insanlık=Batı Dünyası” olarak bilinmesine rağmen; “Türk Devlet ve cemiyeti” “hattâ bütün insanlık”; ‘yepyeni bir iman” ile ‘yepyeni bir ruh’ ile ‘yepyeni bir ahlâk’ ile ‘yepyeni bir nizâm’ ile “silkinerek”, “ya var olacak, ya da yok olacak!!!’

“Yepyeni bir NİZÂM…” Rahmetli “Şairler Sultanı” ,asla ve kat’a ‘Fransız Sosyalistlerinin terminolojisi’ olan ‘DÜZEN’ mefhumunu kullanmıyor.Rahmetli Necip FAZIL’ın “bütün eserleri”ni bu nokta-i nazardan da ‘taradığımız’da, inanıyorum ki, “Ülkücüler” ‘sine-belge’ filminde de çok sık derecede ‘işittiğimiz’, ‘düzen’ mefhumunu belki de hâlâ istimal eden, kullanan “Ülkücüler” ile bilhassa günümüz ‘Millî Görüş Hareketi/Erbakan Hareketi’ ve hattâ “bilumum İslamcılar”ın  da ‘çok rahat’ bir şekilde, “ıkınmadan, sıkınmadana” moda tabiri ile “yüksünmeden” kullandığı “düzen” mefhumunu da asla ve kat’a bu-la-ma-ya-cak-lar-dır, o-ku-ya-ma-ya-cak-lar-dır…

“Bilumum İslâmcı elitler”deki bu “fikir kepazeliği” beni “rahatsız” etmeye devam ediyor…

Tekraren sesleniyorum: Behey Ah-mak-lar!!!

‘Düzen’ mefhumu ‘Marksist-Leninist(Komünist) Propaganda’ gücü ile “Türk Sağı”na adetâ ‘kabul’ ettirilen “Fransız Sosyalist Jargon” değil mi?

Tekrar sesleniyorum: Behey Ah-mak-Lar!!!

‘Düzen’ mefumuna o kadar ‘meftun’ iseniz, ne diye “ilk siyasî parti”nizin ismini “Millî Düzen Partisi” olarak isimlendirmediniz de, “Millî Nizâm Partisi” olarak isimlendirdiniz?!

DEV BUZULLAR GİBİ ERİYEN “DEV DEĞERLERİMİZ”

‘Tıpkı’ “Büyük Doğu”mecmuasının bu 22. Sayısının ‘kapak’ resminde de resmedilen, “İman-Ahlâk-Aşk-Zevk-Bilgi-Nizâm-Şahsiyet” gibi “buzullar gibi eriyen” mefhumlarımız, “değerlerimiz”den olan “Edep-Haya”nın da günümüz “Türk Devlet ve cemiyeti”nde çokça ‘eridiği’ni, çokça ‘bozulduğu’nu 2012’ler Türkiye’sinde müşahede etmeyen var mı ki?!

“Sulh” hâlinde iken bile “dev değerlerimiz”, “dev kıymet hükümlerimiz” “dev tahribatlar”a maruz kalırken;”Harp” hâlinde iken nasıl tahrip olur acep?!

İşte “İdeolocya Örgüsü-BÜYÜK DOĞU”nun “Dünya” başlıklı ‘yazı’sında, ‘çıkış yolu’ olarak da gösterilen “Büyük Doğu Mefkûresi”, “Büyük Doğu Ülküsü”, “Büyük Doğu İdeali” de şöyle târif edilmekte:”Yepyeni bir ruh, mefkûre ve nizâm yekpâreliği içinde doğmamız lazım…Bu yepyeni ruh, mefkûre ve nizâm’ın ismi…Bu suâle mıhlanmış bir ‘bayrağ’ın ismi:BÜYÜK DOĞU…”(3)

MUHTEŞEM PAŞAMIZ:

FERİK FAHREDDİN PAŞA-Çöl Kaplanı-Medine Müdafiî

2012’ler Türkiye’mizin bazı “tiyatro sahneleri”nde sahnelenmekte olan “muhteşem Paşamız, rahmetli Fahreddin Paşa’mızın, “Çöl Kaplanı”mızın, “Medine-i Münevvere”yi herşeyi pahasına “müdafaa” eden “Medine Müdafiî”mizin “kahramanı” üzerine “Reşat Ekrem KOÇU”nun “Medine Müdafii ve Çekirgeler” başlıklı yazısı ne kadar da “tevafuk” dolu bir yazı!

“Türk Ordusu”nun, “İslâm Ordusu”nun, “Osmanlı Ordusu”nun henüz “cuntacılardan meydana gelen” “T.S.K.”ya ‘evrilmediği’ bir zaman diliminde yaşadığı “açlık mes’elesi” sebebiyle “çekirge yemek” durumnda kalınca, bir “Hicaz Hâtırası” olarak da yâd edilen ‘meşhur’ “Çekirge Hakkında Vesayayı Tıbbiye” ‘ser levhalı’ izahatlar…

Hem “tıbbî izahlar”, hem de “İslâmî izahlar…” Ben bile  “hakperestlikten yana” olan“Nemrut’un kızı AyınZeliha”nın ‘gölü’ kenarında bu ‘yazı’yı okuduğumda, “Paşam, ben de çekirge yemek isterim” dediğimi hatırlıyorum…Sahi, kaçımız biliyor ki, ‘Kainat’ın aslî çekirdeği’ Sevgili, Şanlı ve Şerefli Peygamberimizin(s.a.v.) şu ‘şerefli sözünü’:”Uhillet lena meyyitani veddeman/ İki ölünün ve iki kanlının yenmesi bize helâl kılındı.” “İki ölü=Çekirge ve balık”; “İki kanlı= Karaciğer ve dalak.”

Ve neredeyse günümüz “yemek tarifleri kitapları yazarları”nın bile “eline su” değil, belki de “hiç”leşeceği, tamamiyle “sıfırlaşacağı” derecede geniş geniş “Çekirgeleri nasıl yemeli?” ‘menüsü’nün izahatları…(4)

Keşke, şimdilerde bazı şehirlerimizin “tiyatro sahneleri”nde sahnelen “Çöl Kaplanı” ‘tiyatro’ eseri, “bütün vatan sathı”nda da “sahnelenebilse, hattâ “sinema”ları yapılabilse!!!

“HEP MAARİF MES’ELEMİZ”

‘Tıpkı’ “Büyük Doğu” mecmuasının bu 22.sayısındaki “Tanrıkulundan Dinlediklerim”deki, rahmetli ‘Necip Fazıl KISAKÜREK’ imzalı “Hep Maarif Mes’elemiz” başlıklı yazı da okunması elzem olan, cay-ı dikkat dolu bir yazı…Bilhassa sözde “Sağ İktidarlar Dönemi”nde bile çok ‘yaygınlaşan’ “Uydurma Dil”, “Uydurukça” mes’elemize de ‘dokunulmuş…’ Bir yazımızda da yazdığımız üzre tamamiyle “Türkçe Katliâmı” dedirtecek derecedeki “YGS-Türkçe 2012” suâlleri, “Türk Dili”ne, “Türk Lisânı”na, “Türkçe’mize sevdâlı” çoğu “düşünenlerimizi” de hafakanlara sevketmiştir..

Bir ‘tevafuk’ eseri olarak da elime geçen, hâlen Samsun’un ‘güzide insanları’ndan olan M.Halistin KUKUL Bey’in, “Türk Yurdu” mecmuasında neşredilen “ÖSS’nin Dili”(5) başlıklı yazısı, sahiden “Sözde Sağ İktidarlar Dönemi” dedirtiyor!!! Hattâ öyle ki, 2011’lere ait ‘Türk Yurdu’ mecmuasına kadar da ‘sirayet’ eden ‘Uydurma dil’ , rahmetli Necip Fazıl tarafından, “Bizi saran ve bize takaddüm eden kainâtı yenisiyle değiştirmeğe kalkmak kadar tabiat kanunlarına zıttır.”(6), şeklinde târif edilmekte..Maateessüf, sayısı 40’a varan “medya”mızı bu nokta-i nazardan incelediğimizde, “Türkiye Yazarlar Birliği Resmî Web Sitesi”nde de yazıları neşredilen kadar “dertliler”den de oluruz.(7)

“Dil”imizle ‘oynanılıyor’, “Din”imizle zaten ‘oynanılıyor’, ‘Tarih’imizle ‘oynanılıyor’….Sahiden de ‘Türk Milleti’, “Büyük Türk Milleti….”

‘Tıpkı’ “Büyük Doğu” mecmuasının 22. Sayısında, okunması elzem yazılara, hikâyeleri, roman tefrikalarını, “Doğudan Batıdan” köşelerini , “Halkadan parıltılar”ı “yazan: AdıDeğmez”in yazılarını ve “arka kapak” yazılarını da ilâve etmeliyiz…

VE OKTAY AKBAL-BÜYÜK DOĞU

2012 Türkiye’mizin artık “kartaloz köşe yazarları”ndan diyebileceğimiz, ismi bile “gericilik kokan”, ismi bile “Arapça” bir ‘Cumhuriyet’ gazetesinin “Evet/Hayır” köşesinin yazarı , “70’lik İhtiyar” olmasa da, “89’luk İhtiyar” Oktay AKBAL da, “Nursuz Nurullah” da denildiği üzre, “Nursuz Oktay AKBAL” demiyeceğim, yazmayacağım, 1946-1951 yılları arasında, her hafta, “Büyük Doğu” mecmuasında, “Dünya Fikir Sanat Hareketleri” sütununda yazdığını, kaçımız biliyor ki?

‘Tıpkı’ “Büyük Doğu” mecmuası diye târif ettiğim, “Star Gazetesi’nin Hediyesidir” denilen “Orijinal Tıpkı Basımlı” her “Büyük Doğu” mecmuasında, ismine rastgeldiğim ve “şöyle bir yazısı”na göz gezdirdiğim ,bilmem kaç yaşındaki “Cumhuriyet”in şimdiki köşeyazarı, hâlen de “haftada 3 gün” yazılarını ‘gericilik kokulu isimli” ‘Cumhuriyet’te yazılarını idame ettiriyor..

“Güzel Türkçeyle?…” diyor; “Ergenekon” ismininin aslında bir “Türk Destanı’nın İsmi” olduğunu hatırlatıyor; hâlen bile Türkiye’mizin faydasına mı idi, zararına mı idi nokta-i nazarında,’netlik’ sağlanılmamış “Köy Enstittüleri” mes’elesinde, “bağnaz kafalar” dan, “gerici kafalar”dan dem vurmakta!!!(8)

“89’luk ihtiyar” Oktay AKBAL’ın da ‘sergüzeşt-i hayatı’, iniş-çıkışlarla dolu olsa gerek! Ancak ‘dümdüz gidilemeyen bir sergüzeşt-i hayat…’ olsa gerek!!!

“Star Gazetesi” ‘ilgili ve yetkilileri’, ne olsa da, AKBAL’a da’tıpkı’ “Büyük Doğu “mecmuasını ulaştırsalar!!!

Sahi, bir zamanlar “mürteci reisler”den rahmetli Necip Fazıl KISAKÜREK’in “Büyük Doğu” mecmuasında da yazdığını hatırlayabilecek mi? Yahut kendi tabiri ile “Güzel Türkçeyle”(!) “anımsayabilecek mi?”

“70’lik ihtiyarlar nursuz geberse bile,

Yeni doğan bebeler, doğarken nur diyecek!”

22.Nisan.2012

İsmet GÜLTEKİN

İsmet-gultekin@mynet.com.tr ve metgultekin@hotmail.com

Dip Notlar:

(*): büyük doğu, Birinci yıl. Birinci cilt, 22. Sayı, İstanbul 29 Mart 1946, “21 Nisan 2012 Cumartesi STAR Gazetesi’nin Hediyesidir…”

(1): “Darbeler Kültür Sanat Düşünce Hayatını da Vuruyor”, www.milligazete.com.tr, 17. Nisan. 2012

(2): www.dünyabizim.com.tr, 18.04.2012

(3): Büyük Doğu, Cuma Günleri Çıkar, Siyasî ve Edebî Haftalık Mecmua, Birinci Yıl, Birinci Cilt,22. Sayı, İstanbul 29 Mart 1946, s.2, 21.Nisan.2012, Cumartesi STAR Gazetesi’nin Hediyesidir…

(4): Büyük Doğu mecmuası, adı geçen sayı, s.6

(5): M.Halistin KUKUL, “ÖSS’nin Dili”, Türk Yurdu Dergisi, Ekim 2000, Cilt:20, Sayı: 158, s.44-46

(6): Büyük Doğu mecmuası, a.g.s., s.11

(7): C. Yakup ŞİMSEK, “Medya Pazarında Defolu Türkçe”,(84. Seriye varan),www.tyb.org.tr,22.Nisan.2012

(8): Oktay AKBAL, “Masamdaki Kitaplar”, ‘Evet/Hayır’ Köşesi, Cumhuriyet Gazetesi, 15.Nisan.2012  ve “17 Nisan’ları Anımsamak”, 17. Nisan.2012

Posted 22 Nisan 2012 by metgultekin in Genel

VE OKTAY AKBAL…VE BÜYÜK DOĞU…   Leave a comment

OKTAY AKBAL’

‘GERİCİ KAFALAR’IN

‘BÜYÜK DOĞU(*)’ MECMUASINDA

YAZDIĞINI DA HATIRLIYOR MU?

“İLÂN KABUL ETMEZ”

‘Tıpkı’ ‘Büyük Doğu’ Mecmuasının 22. Sayısını da okumak nasip olduğundan, Rabb’ül-âlemine nihayetsiz hamdolsun… Bu yazımın başlığındaki mevzuya geçmeden, “Be.De.” ile ilgili bazı “bilgi”leri ve elbette yine bu “muhteşem sayı”daki “muhteşem yazı”lara temas etmek istiyorum. “Hem CHP, hem de DP dönemleri”nde neşredilen “Büyük Doğu “mecmuası(1943-1970), her iki dönemde de “kapatılmış” ve “Büyük Doğu Mefkûresi”nin asıl mümessili rahmetli “Şairler Sultanı”, “mahkemelerden başını kaldıramamış”, “hapis yatmış”tır.(1) Türkiye’mizdeki “fikirler camiâsı”nda, “orijinal tıpkı basımı” bile “muhteşem kıpırdanışlar” da yapan “Büyük Doğu” mecmuası, yine ‘tıpkı’ “orijinalliği” ile “özgünlüğü “ile “başına gelenleri” ile bir “Sebilürreşad” mecmuası ile bir “Serdengeçti” mecmuası ile bir “Nizâm-ı Âlem “ mecmuası-gazetesi ile bir “Sebil” mecmuası ile “aynı kategori”de ‘değerlendirilebilecek’ “fikirde, düşüncede yeni çığır açıcı” “muhteşem mevkutelerimiz” olarak da değerlendirilmelidir. Şimdi burada bu “muhteşem mevkutelerimiz”e isimleri aklımıza gelmediğinden ilâve edemediğimiz “yeni çığır açıcı” mecmualarımız, gazetelerimiz, adetâ “Derin Millet”imizin de “maşerî şuuru”nun da “sesi” olmuşlardır.. “Herşeyimizi” amma “herşeyimizi” ziru zeber eden, yerle bir eden ve adetâ Türkiye’mizi “otomatiğe” bağlayan “Kara Eylül”lerden bu yana geçen 32 yılda, Türkiyemiz’de, çok sayıda “mevkuteler”imiz neşredilmiştir, ancak bahsetmeye çalıştığımız “muhteşem mevkutelerimiz kategorisi”ne ilâve edebileceklerimizin sayısı maatteessüf çok azdır!!! “İstanbul 29 Mart 1946” tarihli “Büyük Doğu” mecmuasının bu “22. Sayısı”nın “Yazı ve teknik işleri müdürü: Fethi KARDEŞ” olmasına rağmen, “internete düşen bilgiler”den de öğreniyoruz ki, hâlen “Avukatlık mesleği”ni de yerine getiren “Av. Hüseyin YANANLI” da, “Büyük Doğu Mecmuası/Yazı İşleri Müdürü” olarak da rahmetli Necip Fazıl KISAKÜREK ile “uzun yıllar” çalışmış!!!(2) “DÜNYA” “İdeolocya Örgüsü-BÜYÜK DOĞU”nun târifi ile “Bir türlü göremediğimiz ve bir türlü bize gösterilmeyen şey, bugünkü dünyadır.”,”Dünya…” “Medenî insanlık=Batı Dünyası” olarak bilinmesine rağmen; “Türk Devlet ve cemiyeti” “hattâ bütün insanlık”; ‘yepyeni bir iman” ile ‘yepyeni bir ruh’ ile ‘yepyeni bir ahlâk’ ile ‘yepyeni bir nizâm’ ile “silkinerek”, “ya var olacak, ya da yok olacak!!!’ “Yepyeni bir NİZÂM…” Rahmetli “Şairler Sultanı” ,asla ve kat’a ‘Fransız Sosyalistlerinin terminolojisi’ olan ‘DÜZEN’ mefhumunu kullanmıyor.Rahmetli Necip FAZIL’ın “bütün eserleri”ni bu nokta-i nazardan da ‘taradığımız’da, inanıyorum ki, “Ülkücüler” ‘sine-belge’ filminde de çok sık derecede ‘işittiğimiz’, ‘düzen’ mefhumunu belki de hâlâ istimal eden, kullanan “Ülkücüler” ile bilhassa günümüz ‘Millî Görüş Hareketi/Erbakan Hareketi’ ve hattâ “bilumum İslamcılar”ın da ‘çok rahat’ bir şekilde, “ıkınmadan, sıkınmadana” moda tabiri ile “yüksünmeden” kullandığı “düzen” mefhumunu da asla ve kat’a bu-la-ma-ya-cak-lar-dır, o-ku-ya-ma-ya-cak-lar-dır… “Bilumum İslâmcı elitler”deki bu “fikir kepazeliği” beni “rahatsız” etmeye devam ediyor… Tekraren sesleniyorum: Behey Ah-mak-lar!!! ‘Düzen’ mefhumu ‘Marksist-Leninist(Komünist) Propaganda’ gücü ile “Türk Sağı”na adetâ ‘kabul’ ettirilen “Fransız Sosyalist Jargon” değil mi? Tekrar sesleniyorum: Behey Ah-mak-Lar!!! ‘Düzen’ mefumuna o kadar ‘meftun’ iseniz, ne diye “ilk siyasî parti”nizin ismini “Millî Düzen Partisi” olarak isimlendirmediniz de, “Millî Nizâm Partisi” olarak isimlendirdiniz?! DEV BUZULLAR GİBİ ERİYEN “DEV DEĞERLERİMİZ” ‘Tıpkı’ “Büyük Doğu”mecmuasının bu 22. Sayısının ‘kapak’ resminde de resmedilen, “İman-Ahlâk-Aşk-Zevk-Bilgi-Nizâm-Şahsiyet” gibi “buzullar gibi eriyen” mefhumlarımız, “değerlerimiz”den olan “Edep-Haya”nın da günümüz “Türk Devlet ve cemiyeti”nde çokça ‘eridiği’ni, çokça ‘bozulduğu’nu 2012’ler Türkiye’sinde müşahede etmeyen var mı ki?! “Sulh” hâlinde iken bile “dev değerlerimiz”, “dev kıymet hükümlerimiz” “dev tahribatlar”a maruz kalırken;”Harp” hâlinde iken nasıl tahrip olur acep?! İşte “İdeolocya Örgüsü-BÜYÜK DOĞU”nun “Dünya” başlıklı ‘yazı’sında, ‘çıkış yolu’ olarak da gösterilen “Büyük Doğu Mefkûresi”, “Büyük Doğu Ülküsü”, “Büyük Doğu İdeali” de şöyle târif edilmekte:”Yepyeni bir ruh, mefkûre ve nizâm yekpâreliği içinde doğmamız lazım…Bu yepyeni ruh, mefkûre ve nizâm’ın ismi…Bu suâle mıhlanmış bir ‘bayrağ’ın ismi:BÜYÜK DOĞU…”(3) MUHTEŞEM PAŞAMIZ: FERİK FAHREDDİN PAŞA-Çöl Kaplanı-Medine Müdafiî 2012’ler Türkiye’mizin bazı “tiyatro sahneleri”nde sahnelenmekte olan “muhteşem Paşamız, rahmetli Fahreddin Paşa’mızın, “Çöl Kaplanı”mızın, “Medine-i Münevvere”yi herşeyi pahasına “müdafaa” eden “Medine Müdafiî”mizin “kahramanı” üzerine “Reşat Ekrem KOÇU”nun “Medine Müdafii ve Çekirgeler” başlıklı yazısı ne kadar da “tevafuk” dolu bir yazı! “Türk Ordusu”nun, “İslâm Ordusu”nun, “Osmanlı Ordusu”nun henüz “cuntacılardan meydana gelen” “T.S.K.”ya ‘evrilmediği’ bir zaman diliminde yaşadığı “açlık mes’elesi” sebebiyle “çekirge yemek” durumnda kalınca, bir “Hicaz Hâtırası” olarak da yâd edilen ‘meşhur’ “Çekirge Hakkında Vesayayı Tıbbiye” ‘ser levhalı’ izahatlar… Hem “tıbbî izahlar”, hem de “İslâmî izahlar…” Ben bile “hakperestlikten yana” olan“Nemrut’un kızı AyınZeliha”nın ‘gölü’ kenarında bu ‘yazı’yı okuduğumda, “Paşam, ben de çekirge yemek isterim” dediğimi hatırlıyorum…Sahi, kaçımız biliyor ki, ‘Kainat’ın aslî çekirdeği’ Sevgili, Şanlı ve Şerefli Peygamberimizin(s.a.v.) şu ‘şerefli sözünü’:”Uhillet lena meyyitani veddeman/ İki ölünün ve iki kanlının yenmesi bize helâl kılındı.” “İki ölü=Çekirge ve balık”; “İki kanlı= Karaciğer ve dalak.” Ve neredeyse günümüz “yemek tarifleri kitapları yazarları”nın bile “eline su” değil, belki de “hiç”leşeceği, tamamiyle “sıfırlaşacağı” derecede geniş geniş “Çekirgeleri nasıl yemeli?” ‘menüsü’nün izahatları…(4) Keşke, şimdilerde bazı şehirlerimizin “tiyatro sahneleri”nde sahnelen “Çöl Kaplanı” ‘tiyatro’ eseri, “bütün vatan sathı”nda da “sahnelenebilse, hattâ “sinema”ları yapılabilse!!! “HEP MAARİF MES’ELEMİZ” ‘Tıpkı’ “Büyük Doğu” mecmuasının bu 22.sayısındaki “Tanrıkulundan Dinlediklerim”deki, rahmetli ‘Necip Fazıl KISAKÜREK’ imzalı “Hep Maarif Mes’elemiz” başlıklı yazı da okunması elzem olan, cay-ı dikkat dolu bir yazı…Bilhassa sözde “Sağ İktidarlar Dönemi”nde bile çok ‘yaygınlaşan’ “Uydurma Dil”, “Uydurukça” mes’elemize de ‘dokunulmuş…’ Bir yazımızda da yazdığımız üzre tamamiyle “Türkçe Katliâmı” dedirtecek derecedeki “YGS-Türkçe 2012” suâlleri, “Türk Dili”ne, “Türk Lisânı”na, “Türkçe’mize sevdâlı” çoğu “düşünenlerimizi” de hafakanlara sevketmiştir.. Bir ‘tevafuk’ eseri olarak da elime geçen, hâlen Samsun’un ‘güzide insanları’ndan olan M.Halistin KUKUL Bey’in, “Türk Yurdu” mecmuasında neşredilen “ÖSS’nin Dili”(5) başlıklı yazısı, sahiden “Sözde Sağ İktidarlar Dönemi” dedirtiyor!!! Hattâ öyle ki, 2011’lere ait ‘Türk Yurdu’ mecmuasına kadar da ‘sirayet’ eden ‘Uydurma dil’ , rahmetli Necip Fazıl tarafından, “Bizi saran ve bize takaddüm eden kainâtı yenisiyle değiştirmeğe kalkmak kadar tabiat kanunlarına zıttır.”(6), şeklinde târif edilmekte..Maateessüf, sayısı 40’a varan “medya”mızı bu nokta-i nazardan incelediğimizde, “Türkiye Yazarlar Birliği Resmî Web Sitesi”nde de yazıları neşredilen kadar “dertliler”den de oluruz.(7) “Dil”imizle ‘oynanılıyor’, “Din”imizle zaten ‘oynanılıyor’, ‘Tarih’imizle ‘oynanılıyor’….Sahiden de ‘Türk Milleti’, “Büyük Türk Milleti….” ‘Tıpkı’ “Büyük Doğu” mecmuasının 22. Sayısında, okunması elzem yazılara, hikâyeleri, roman tefrikalarını, “Doğudan Batıdan” köşelerini , “Halkadan parıltılar”ı “yazan: AdıDeğmez”in yazılarını ve “arka kapak” yazılarını da ilâve etmeliyiz… VE OKTAY AKBAL-BÜYÜK DOĞU 2012 Türkiye’mizin artık “kartaloz köşe yazarları”ndan diyebileceğimiz, ismi bile “gericilik kokan”, ismi bile “Arapça” bir ‘Cumhuriyet’ gazetesinin “Evet/Hayır” köşesinin yazarı , “70’lik İhtiyar” olmasa da, “89’luk İhtiyar” Oktay AKBAL da, “Nursuz Nurullah” da denildiği üzre, “Nursuz Oktay AKBAL” demiyeceğim, yazmayacağım, 1946-1951 yılları arasında, her hafta, “Büyük Doğu” mecmuasında, “Dünya Fikir Sanat Hareketleri” sütununda yazdığını, kaçımız biliyor ki? ‘Tıpkı’ “Büyük Doğu” mecmuası diye târif ettiğim, “Star Gazetesi’nin Hediyesidir” denilen “Orijinal Tıpkı Basımlı” her “Büyük Doğu” mecmuasında, ismine rastgeldiğim ve “şöyle bir yazısı”na göz gezdirdiğim ,bilmem kaç yaşındaki “Cumhuriyet”in şimdiki köşeyazarı, hâlen de “haftada 3 gün” yazılarını ‘gericilik kokulu isimli” ‘Cumhuriyet’te yazılarını idame ettiriyor.. “Güzel Türkçeyle?…” diyor; “Ergenekon” ismininin aslında bir “Türk Destanı’nın İsmi” olduğunu hatırlatıyor; hâlen bile Türkiye’mizin faydasına mı idi, zararına mı idi nokta-i nazarında,’netlik’ sağlanılmamış “Köy Enstittüleri” mes’elesinde, “bağnaz kafalar” dan, “gerici kafalar”dan dem vurmakta!!!(8) “89’luk ihtiyar” Oktay AKBAL’ın da ‘sergüzeşt-i hayatı’, iniş-çıkışlarla dolu olsa gerek! Ancak ‘dümdüz gidilemeyen bir sergüzeşt-i hayat…’ olsa gerek!!! “Star Gazetesi” ‘ilgili ve yetkilileri’, ne olsa da, AKBAL’a da’tıpkı’ “Büyük Doğu “mecmuasını ulaştırsalar!!! Sahi, bir zamanlar “mürteci reisler”den rahmetli Necip Fazıl KISAKÜREK’in “Büyük Doğu” mecmuasında da yazdığını hatırlayabilecek mi? Yahut kendi tabiri ile “Güzel Türkçeyle”(!) “anımsayabilecek mi?” “70’lik ihtiyarlar nursuz geberse bile, Yeni doğan bebeler, doğarken nur diyecek!” 22.Nisan.2012 İsmet GÜLTEKİN İsmet-gultekin@mynet.com.tr ve metgultekin@hotmail.com Dip Notlar: (*): büyük doğu, Birinci yıl. Birinci cilt, 22. Sayı, İstanbul 29 Mart 1946, “21 Nisan 2012 Cumartesi STAR Gazetesi’nin Hediyesidir…” (1): “Darbeler Kültür Sanat Düşünce Hayatını da Vuruyor”, http://www.milligazete.com.tr, 17. Nisan. 2012 (2): http://www.dünyabizim.com.tr, 18.04.2012 (3): Büyük Doğu, Cuma Günleri Çıkar, Siyasî ve Edebî Haftalık Mecmua, Birinci Yıl, Birinci Cilt,22. Sayı, İstanbul 29 Mart 1946, s.2, 21.Nisan.2012, Cumartesi STAR Gazetesi’nin Hediyesidir… (4): Büyük Doğu mecmuası, adı geçen sayı, s.6 (5): M.Halistin KUKUL, “ÖSS’nin Dili”, Türk Yurdu Dergisi, Ekim 2000, Cilt:20, Sayı: 158, s.44-46 (6): Büyük Doğu mecmuası, a.g.s., s.11 (7): C. Yakup ŞİMSEK, “Medya Pazarında Defolu Türkçe”,(84. Seriye varan),www.tyb.org.tr,22.Nisan.2012 (8): Oktay AKBAL, “Masamdaki Kitaplar”, ‘Evet/Hayır’ Köşesi, Cumhuriyet Gazetesi, 15.Nisan.2012 ve “17 Nisan’ları Anımsamak”, 17. Nisan.2012

Posted 22 Nisan 2012 by metgultekin in Genel

“BÜYÜK DOĞU(*)”PROJESİ= TÜRK-İSLÂM BİRLİĞİ MEFKÛRESİ   Leave a comment

“BÜYÜK DOĞU(*)” PROJESİ= TÜRK-İSLÂM BİRLİĞİ MEFKÛRESİ

 

‘Tıpkı’ “Büyük Doğu” Mecmuası’nın 1 Mart 1946 tarihli 18. Sayısını da okumak nasib oldu. En fazla “merak” ettiğim kısımları ise “İdeolocya Örgüsü=Büyük Doğu” ile “Edebiyat Mahkemesi” ve yine “İslâm Tasavvufu” ile ilgili “yazı”lar.. Ve tabiî muhtemel “ilginç”, “enteresan”, “çok az bilinen” mevzu larlar alâkalı “yazı”lar..

Daha “kapak resmi” bile “enteresan” resim ve cümleler ile dolu: “Batı Avrupasının Doğusuna Bakışı!”, “Doğu Avrupasının Batıya Bakışı!”

“İdeolocya Örgüsü-BÜYÜK DOĞU” ‘köşesi’ ise 2012’ler Türkiye’sinde bile sükût eden bir büyük mes’ele başlığında :”Ahlâkımız”

Ve “ilk paragraf”ın “sarsıcılığı”: “Bütün vatanı kuşbakışı gören bir dağın tepesine çıkıp bütün vatanı fıkırdatacak bir sesle haykırınız: ‘Bizim son çeyrek asırdanberi ahlâk telakkimiz nedir? Varsa, tarifinden vazgeçtik, yalnız adını öğrenmek istiyoruz;yoksa, mevcut olmadığının tesbitini!…’(*)

“Biricik dâvâmız ahlâktır” diye târif edilen “yazı”da, “Siz, iyi ve temiz bir Türk müsünüz?”, diye de suâl ediliyor.”İyi ve temiz Türk’ün ,ağlıya ağlıya su kesileceği gündeyiz!”diye, adetâ 1946’dan 2012’ye, 66 yıl sonra bile “bugünleri gören” “Büyük Doğu Mefkûresi”nin ‘herşeyi’ rahmetli Necip Fazıl KISAKÜREK, “Bugün, omuzlarındaki içtimaî şartlar altında, gözü uyku ve vucüdu et tutabilen insan, iyi ve temiz bir Türk değildir.”(**) diye de “kendi târifi”ni de yapmaktadır.

Hele şu “muhteşem tesbiti”: “Ahlâk bozgunumuz da, fikir bozgunumuzla kol kola geldi. Ham ve kaba softalık: Yere serdi! Körkütük hayranlık ve şahsiyetsizlik: Kıskıvrak bağladı! Katil züppelik ve ahmak kopyacılık: Zehirledi! Ceberrutî fikirsizlik ve satıcılık: Can çekiştirdi!”(***)

Ve “ahlâk yaramız”ı, “bütün vatanı fıkırdatacak” şekilde “kuvvetle haykırarak” duyurabilmek!!

‘Tıpkı’ “Büyük Doğu” mecmuasının bu 18. Sayısına “Bir edebiyatçımızın yargılandığı” Edebiyat Mahkemesi”ne değil de, mevzuların “tartışıldığı” “Büyük Doğu Akademyası”nın “3 no’lu toplantısı”na yer verilmiş. “Mevzû, Büyük…Şiir…” denilen “Akademya”da, hiç de öyle “hazır tebliğler” ‘münazara’ edilmiyor..Gayet “hazırlıksız” bir şekilde, tercih edilen “mevzu” üzerine “fikirler”, “düşüncüler”, “görüşler” dillendiriliyor!

“Şiir”i, “mutlak hakikati yazmak işi” olarak târif ediliyor. “Mutlak hakikatin ilahî tecelli ve sıfat sırrının merkezi” denilerek, “Üstün şair” i de,” Mutlak hakikatin ilahî tecelli ve sıfatlarının merkezine doğru derinleşebilen” diye de târif edilmekte.(****)

“Küçük şair: Şeklin ezdiği…”

“Büyük şair: Şekli ezen…”

“Yeni şairler: Rastgele duvara ok atanlar…Saf ve üstün hakikat muvacehesinde müthiş bir sahtekâr mevkiindeler…”

“Şair, hakikî şair: Kendi san’atı üzerinde düşünendir…”(*****)

“Büyük Doğu” mecmuasındaki rahmetli ‘Mukbil ÖZYÖRÜK’ ismi ise hemencecik rahmetli Kemal ILICAK’ın, “Her sabah dünya yeniden kurulur, her sabah taze bir başlangıçtır” ‘logo spotu” ile neşredilen “Tercüman Gazetesi”nde çokça okuduğum yazıları ile aşinâ olduğum bir isim olarak hafızamda dirildi. Mütevazı ve hukukî muhtevalı yazılarını kesip biriktirdiğimi de hatırlıyorum!

“Amerika’da Köy Mektepleri” başlıklı “Dünyadan renk ve şekil” ‘köşe’sindeki yazı ise bana “enteresan” geldi. Neredeyse yine bir “28 Şubat Post-Modern Darbe Uygulaması” olan “taşımalı eğitim” ile binlerce “kapanan köy mektepleri”mizi, “köy okullarımızı” da hatırlamadan edemedim. “Prof. H.H.” imzalı ‘yazı’da, “Amerika’daki Köy Mektepleri”nin mimarî hususiyetleri olan, ‘rahat çalışma imkânı’nın sağlandığı, hattâ öğrencilerin ‘projeleri’ni okulda yapmalarını sağlayıcı ‘bölme’ler yapıldığını, “Birleşik Amerika’da yirmi milyon ilk mektep talebesi” olduğunu, “Bunun on milyonunu ova, köy ve çiftlik mıntıkalarındaki köy ve kasaba mektepler kadrosu teşkil ettiğini”, ‘halk’a açık’ ‘atölye’ ve ‘konserve imalâthaneleri’nin de olduğunu öğrenmek, ‘Köy mektebinde tatbikat’ alt başlıklı ‘resim’ ile “uygulamalı bir şekilde merkeplerle tarla sürümü” yapıldığını görebilmek,bana çok “enteresan” geldi!!!(******)

“Doğudan”, “Batıdan” ‘köşe’lerindeki ‘Firdevsî-Şehnâme’ ve ‘Başilid’, ‘Simonid’ ‘yazı’ları ile ‘hikâye’ler, ‘roman tefrikaları’, ‘Kitap yazın kitap’ cümlesi ile biten “Tanrıkulundan Dinlediklerim” ‘yazı’ları da okunması elzem yazılar…

Bu ‘yazı’mın ilk kısmını, 16. Ve son sayfadaki “Gülebilsek” ‘köşesi’ndeki ‘Patrik’ başlıklı ‘anekdot’ ile bitiriyorum.

“Bir gazetede iki resmin izahı, yanlışlıkla birbirine karışmıştı.

Ölen Rum Patriği’ne ait resimle, Zekeriya SERTEL’e ait resim…

Ölen Rum Patriği’ne ait resmin altında şu satır vardı:”Zekeriya SERTEL mahkemede…”

Yanlışlığı Necip Fazıl’a gösteren Oktay AKBAL:

–         Üstad, dedi, hatanın derecesine bak!

–         Pek o kadar büyük bir hata değil!..Rum Patriği, malum ya (Ortodoks) milletlerin ruhanî reisidir. Zekeriya SERTEL de aynı milletin gayr-i ruhanî Patriği değil midir?”(*******)

 

“BÜYÜK DOĞU PROJESİ”= TÜRK-İSLÂM BİRLİĞİ MEFKÛRESİ

İçinde bulunduğumuz “2012 Türkiye’si”nde, kuruluşunun “100. Yılı”nı kutlayan, hattâ “tekrar Nuri GÜRGÜR Bey ile yola devam” diyen “Türk Milliyetçilerinin Fikir/ Düşünce Kuruluşu-Think Thank”i de olan “Türk Ocakları Derneği”nin “ “100. Yıl Armağanı”, “”Türk Milliyetçiliği Armağanı” ‘özel sayısı’ olan ‘Türk Yurdu’ mecmuamızın Mart 2012 tarihli sayısındaki bir ‘yazı’da da, Türkiye’mizin ihtiyaç içinde olduğu, ‘Stratejik Derinliği’ne ‘ad/isim’ olabilecek, “küresel/global bazda’ uygulanan “Büyük Ortadoğu Projesi”(BOP)’a da, ‘Türkiye’miz adına’ ‘alternatif’, ‘yeni bir seçenek’ olabilecek; Türkiye’mizi belki de, kuvvetle muhtemel “İranlaşma”dan, “Malezyalaşma”dan, hattâ “Suriyeleşme”den ve elbette “ABD’nin 52. Eyaleti” olmaktan kurtaracak; Türkiye’mizi “Ya ‘Sevr Sendromu’, ya da ‘Cihan Devleti’” ‘tercihinde ‘Cihan Devleti’ kılabilecek “günümüzün Joker Aktörü Ankara”mızın  bilhassa “Dış Politika”da ki mes’uliyet sahiplerinin “aklını başına getirecek”, kısaca “Büyük Doğu Projesi” başlıklı çok “ilginç” bir ‘yazı’ neşredildi.(********)

Şöyle bir “üstünkörü” okuduğumda, 1946 Türkiye’sinde neşredilen ve 16 defa kapatılan “Büyük Doğu Mecmuası”nın neşredildiği yıllardaki  “yeri” mi, “misyonu” mu ortaya konuluyor diye düşünmüştüm ancak yanılmışım.

Bahse mevzu yazı ile “Büyük Doğu Projesi”, bilhassa “Dış Politika”mızı “isimsizlik”ten kurtaracak, Türkiye’mizi “Yeniden Cihan Devleti” yapabilecek bir “Proje” ismi olarak sunulmakta. Hülâsa “Türk Dünyası” ve “Orta-Doğu” ülkeleri ile “birlikteliği” iktiza eden kelimenin tam anlamı ile “Türk-İslâm Birliği Projesi…”

Rahmetli Üstad Necip Fazıl KISAKÜREK’in “Büyük Doğu Hayali”nin rasyonel temellere oturtulması yönündeki beyin jimnastiği” olan bahse mevzu ‘yazı’ yı da hatırlatmak istedim..

Sonsöz:

‘Tıpkı’ “bir Liseli gencin heyecanı ile Büyük Doğu Mefkûresine sarılmanın neresi kötü ki?!”

15.Nisan.2012

İsmet GÜLTEKİN

İsmet_gultekin@mynet.com.tr ve metgultekin@hotmail.com

Dip Notlar:

(*): Büyük Doğu Mecmuası, Cuma günleri çıkar, siyasî ve edebî haftalık mecmua, Heryerde 25 kuruş,İstanbul 1 Mart 1946, 18. Sayı, 14 Nisan 2012, Cumartesi, STAR Gazetesi’nin hediyesidir.

(**): Büyük Doğu Mecmuası, adı geçen sayı, İdeolocyo Örgüsü-BÜYÜK DOĞU, sayfa.2

(***): Büyük Doğu Mecmuası, adı geçen sayı, sayfa 2

(****): Büyük Doğu Mecmuası, adı geçen sayı, sayfa 4

(*****): Büyük Doğu Mecmuası, a.g.s., sayfa 4

(******): Büyük Doğu mecmuası, a.g.s., sayfa 7

(*******): Büyük Doğu Mecmuası, a.g.s., sayfa 16

(********): Doç. Dr. Mehmet Seyfettin EROL, Türk Yurdu Mecmuası, “Türk Ocakları 100. Yıl Armağanı-Türk Milliyetçiliği Armağanı”, Mart 2012, Sayı:295, sayfa 505-508

Posted 15 Nisan 2012 by metgultekin in Genel

NİZÂM-I ÂLEM MEFHUMU-MEFKÛRESİ ve CİHANŞÜMUL ADALET   Leave a comment

NİZÂM-I ÂLEM MEFHUMU ve CİHANŞÜMUL ADALET

“Millî Kültür Kodlarımız” a ait “tertemiz mefhumlar”ımızın, bilhassa “dünya hükmeden zihniyet sahipleri”nce ‘kirletilmesi”ne, ‘sulandırılması’na ve neticede ‘dejenere edilmesi’ne, ‘bozulması’na çokça şahid oluyoruz. “12 Eylül Bir Zihniyettir” deyip de “yazanlar”ın da ‘haklılığı’nı aşikâre ortaya koyan “mimsiz Medeniyet=Deniyet=Delâlet” dolu “zihniyet”ler; ekseriyeti “01.Ocak” doğumlu “Anadolu Çocukları”na “sadistliğin de ötesi”nde “işkence” ederken; “Mehter Marşları”mızı da ‘dinlettirmişlerdi…’ “En mukaddes saydığımız değerlerimize, en hınç dolu, en kalleşlik dolu bir şekilde saldırarak”, “zevke ermişlerdi”, nice “İşkenceciler…”

“Ergenekon” mefhumumuz, “Töre” mefhumumuz…Daha nice mefhumlarımız…En son da “şühedâ”, “şehidlik” mefhumumuz, hatırlarsanız…’Nizâm-ı Âlem’ mefhumumuzu da ilâve etmeliyiz bence!!!

“Türk=İ’lây-ı Kelimetullah için=Nizâm-ı Âlem için gayret sarfeden  bir milletin adı”(*) diyenler;”Nizâm-ı Âlem” mefhumu, “Cihanşümul Adalet”i çağrıştırıcı , “yeryüzünde(taşkürede) Allah’ın adaletiyle hükmetmek”; sapına kadar “Türk’e ecnebi, İslâm’a ecnebi” “Büyük Ortadoğu Projesi”ni, “Genişletilmiş Ortadoğu Projesi”ni, adı en son ne ise “malûm  ve meşhur proje”yi değil; “Adalete dayanan bir medeniyet projesi”nin de adıdır “Nizâm-ı Âlem…” Gerçek anlamda, ‘Cihanşümul Adalet”i, “Küresel Adalet”i de hedeflemektedir..”(**)

“NİZÂM-I ÂLEM” MEFKÛRESİ ve AKP

Bu yazımı, “içime sindiremediğim” bir izahattan dolayı yazıyorum. Elbette ki, ‘Bugün Gazetesi’nde “köşe kapmış” bir Gülay GÖKTÜRK Hanımefendi gibi de, “külliyen Nizâm-ı Âlem’e karşı” olduğum da asla ve kat’a düşünülemez..(***)

Ben de, “ilk defa”, “Asrımızın hâlâ en ciddî fikir adamlarından, düşünce adamlarından ve mütefekkirlerinden olan” rahmetli Bediüzzaman Said NURSÎ(k.s.) Hazretleri üzerine yayınlanan “yazı dizisi” sebebiyle aldığım “Yeni AKİT Gazetesi”nde, “Nizâm-ı Âlem” mefhumunu, mefkûresini ‘ağzına alıp ‘, AKP Konya İl Kongresi’nde, ‘dilendiren’ Dışişleri Bakanımız Ahmet DAVUTOĞLU’nun izahatlarını okuduğumda, “şaşkınlık” içerisinde, “hem sevinmiş, hem de hiç yakıştıramamıştım…” ‘Şaşkınlık’ içinde ‘sevinmiş’tim; çünkü “üst seviyeler”den birinin “Nizâm-ı Âlem” mefhumunu, mefkûresini “ağzına alıp dillendirmiş olması”, nazarımda “büyük bir vakıa” idi.. Hemencecik, neredeyse, “AKP Dönemi”nde, 2008’de olsa gerek; çok mükemmel derecede hazırladığım “seminer çalışmam” da, sadece “Nizâm-ı Âlem” mefhumu, mefkûresi geçti diye, “Okul Müdürü”nün “kabul etmeyişi”ni, akabinde, “İlçe Millî Eğitim Müdürü”ne gidip “şikayette” bulunuşu ve “İlçe Millî Eğitim Müdürü”nün de “ikna olup” sessiz kalması ile o güzelim ‘akademik” seviyedeki çalışmamım “cayır cayır yırtılışı”nı hatırladım!!! ‘Millî Mücadele’nin İlk Cür’eti”nin, “İlk Mitingi”nin tertiplendiği, “Serdengeçtiler Teşkilatı”nın da neşvü nema bulduğum “o güzeli ilçe”mizde yaşadığım böyle bir “cür’et”(!)i de unutmam mümkün değil elbette…

Nasıl oluyor da, “Millî Eğitim” gibi bir “kurum” da bile, 2002-2012 yılları arasında, nihayetsiz derecede, sayısız şekillerde “hukuksuzluklar”ı, “haksızlıklar”ı, “adaletsizlikler”i bizzat uygulamış olan bir “zihniyet sahipleri”nde, “adalet”le, hem de “tam adalet” le doğrudan alâkalı “tertemiz güzelim mefhum “ “Nizâm-ı Âlem” “ağzı alınıp, dillendirilebiliyordu?: “AK PARTİ, siyasî şartlarda çıkmış konjontürel bir hareket değil, milletimizin tarih yürüyüşünde bir küresel gücün doğuşunu, yeni bir Nizâm-ı Âlem Dâvâsının misyonunu işaret eder..”(****)de-ni-le-bi-li-ni-yor!!!

Bırakalım “Devlet” dediğimiz “çok çeşitli kurumlardan müteşekkil ahenkli yapı”nın “Eğitim Kurumu”ndaki “hukuksuzlukları”, “haksızlıkları”, “adaletsizlikleri”, neredeyse ‘Türkiye’mizin bütün Zalimleri kodese tıkılsa, bizler, mazlumlar niye sevinemiyoruz?”, Allah(c.c.) aşkına!!!

Bir ara “içimden de geçtiği üzre”, mevcut “Ak Kadrolar”, günümüzün “Nemrud”larını da “ateşe atsa”, yine de “se-vi-ne-me-ye-ce-ğiz…”

“Bir şey eksik bir şey…Herşeyi tutan bir şey!!!”

Ve “hayretler” de kaldığım bir “durum” da; zamanında “Hizbullah’çılar sızdı” diye, “Nizâm-ı Âlem Ocakları”nın ismini “değiştirip” “Alperen Ocakları” yapan “TÜRKEŞ’siz Milliyetçiler-Ülkücüler-Alperenler”, hattâ “Artık biz de İslâmcıyız” diyenlerin de kümelendiği “siyasî kadrolar”dan bile “tek bir ses” , “aykırı bir izahat”, “bir tepki”nin de çıkmayışı!!!

Sonsöz:

“Nizâm-ı Âlem= Âlem’in Nizâm’ı= Âlemlerin Nizâm’ı…”

Rabbimizin “Göklerdeki”, “Kainattaki”, “Sonsuz Boşluktaki” bu “mükemmel nizâmı”, “yerkabuğuna”, “taşküreye”, “ruy-i zemine”, “yeryüzüne” uygulayabilmenin adıdır.. Bu ise “İzafî adalet” le bile değil; “Hakk’ın hatırına âli tuta tuta”, “tam adalet”i ‘uygulamakla gerçekleşir… Hem “ülke çapı”nda, hem de “Cihanşümul”, “küresel ölçek”te…

Hâlâ “gönlümüz”de “Bir Güzel Ülküdür Nizâm-ı Âlem Ülküsü…”

14.04.2012

İsmet GÜLTEKİN

İsmet_gultekin@mynet.com. Ve metgultekin@hotmail.com

Dip Notlar:

(*): Prof. Orhan KAVUNCU, “Türk Ocaklarının Yeni Yüzyılında Yeni Hedefler”, Türk Yurdu Dergisi, Mart 2012, sayı:295,s. 209 “Türk Milliyetçiliği Armağanı-Türk Ocakları 100. Yıl Armağanı”

(**): KAVUNCU, adı geçen yazı, s.213

(***): Gülay GÖKTÜRK, “Nizâm-ı Âlem”, Bugün Gazetesi, www.bugun.com.tr,07.04.2012

(****): GÖKTÜRK, adı geçen yazı

Posted 14 Nisan 2012 by metgultekin in Genel

“METEOROLOJİ MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ” SAYISI HÂL BİR(1)!!!   Leave a comment

TÜRKİYE’MİZDE 30(OTUZ) YILDIR “METEOROLOJİ”DE

NE DEĞİŞTİ, NE DEĞİŞMEDİ?

  • HÂL TÜRKİYE’MİZDE “METEOROLOJİ MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ”SAYISI BİR ADET!!!

Maatteessüf, bu yazımı daha da “öfke” ile “fikir öfkesi “ile yazmak isterdim!!!

Maatteessüf, bu yazımı daima “korkaklığı müseccel” sözüm ona ‘Türk Sağı Kadroları”na daha da “dokunarak” yazmak isterdim!!!

Maatteessüf, bu yazımı hâlâ “Çağlarüstü Sıçrayan Türkiye” değil, “hendek bile atlayamayan”, “amuda kalkan Türkiye” diye avazım çıktığı kadar haykırarak yazmak isterdim!!!

Maatteessüf, bu yazımı “şöyle gelişiyoruz, böyle kalkınıyoruz” diyenlerin suratlarına,”dışa bağımlı kalkınma mı olur ulan!”, diye de avazım çıktığı kadar haykırarak yazmak isterdim!!!

Maatteessüf, bu yazımı 1982-2012’den itibaren son 30(otuz) yıldır sözüm ona “Türkiye’mizi Yöneten Kadrolara”, ‘Ulan Ervahlarınıza Yuh Olsun Be!!!”, diye haykırarak yazmak isterdim!!!

Maatteessüf, bu yazımı “çok şey”lerin değil, aslında “hiçbirşeyin değişmediği”ni umum “Türkiye’ye Yönetenlere” haykırarak yazmak isterdim!!!

“Fikrin, ne fahişesi oldum, ne maskarası,

Bilemem bir vicdanın ne kadardır hava parası?”,

Diyen sözde “çok sevdikleri” ‘şairler sultanı’ rahmetli Necip Fazıl KISAKÜREK’ce ve de “Hakk’ın hatırı âlidir/yücedir, hiçbirşeye fedâ edilmez…Konuşan sadece hakikattir…” diyen “Asrın İmamı” rahmetli Bediüzzaman Said NURSÎ(k.s.)’ce, “sessiz çığlık”lar atarak yazmak isterdim!!!

TÜRKİYE’MİZİN ‘METEOROLOJİ’ DÜŞMANLIĞI!!!

Elbetteki esasta Türkiye’mizdeki “süper çarpık sistem”den dolayı asla ve kat’a “mesleği”ni uygulayamamış nice nesillerden biri olarak; 1982’den 2012’ye, son 30(otuz) yıldır, neredeyse 200(ikiyüz)’e yakın “Üniversite” açılmasına rağmen; “Meteoroloji Mühendisliği Bölümü”nün sadece ve sadece İ.T.Ü. Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi’nde olması, bana çok ‘dokundu’ çok!!!

“Ya Sonra?”, diye, hâlen de “bütün çarpık sistem”in çok affedersiniz amma “sapına kadar” devam ettiği 2012’ler Türkiye’sinde, yine de, 172(yüzyetmiş iki) “Üniversite” açılırken; hâlâ “ikinci bir Meteoroloji Mühendisliği Bölümü”nün, İ.T.Ü. dışında “bir başka Üniversite” de “a-çı-la-ma-yı-şı”, maatteessüf,  otuz yıldır “Türkiye’mizi Yönetmiş”, muhtelif “siyasî zihniyetli kadrolar”a, ‘mobing’ yapmak, “kişilik hakları”na daha da “aşırı” bir şekilde taarruz etmek istemem amma çok büyük harflerle, avazım çıktığı kadar da koca bir “YUUUUUUUUUH!” çekmek de isterim elbet…

“Meteoroloji”,ki ‘Uzay’ın dan ‘Ziraat’ine; ‘Uydu’sundan ‘Klilamatolojisi’ne  kadar “çok cazibeli sahalar”ı olmasına rağmen; bu derece “adavet”lere, “düşmanlık”lara maruz kalması, “Yüksek Lisans”ım dahil ömrümün “en güzel yılları”nı verdiğim toplam 6,5-7 yılın da iktiza ettiği “yazma” ve konuşma”, “söz hakkı” olarak, 2012’lerdeki “berbat tabloyu” hiç de ‘kanıksamamı” da iktiza etmiyor, gerektirmiyor…

Allah(c.c.) aşkına, 172 Üniversite’de, bir ikinci Meteoroloji Mühendisliği Bölümü’nü de açmamızı, “Darbeciler”, “Cuntacılar”, “Gladyocular”, “Derin Devlet’çiler” veya “Amerika-İngiltere-İsrail”, “Siyonizm” mi ‘engel’liyor be!!!

Yoksa “korkaklığı” “siyasî tarihimizce de tescilli” sözüm ona ‘Türk Sağı Kadroları”nın düpedüz ‘becerisizlikliği” sebebiyle mi bir ikinci “Meteoroloji Mühendisliği Bölümü”, İ.T.Ü. dışındaki bir ‘Üniversite’mizde a-çı-la-mı-yor be!!!

Son on yıldır da “Türkiye’mizi Yönetme” ‘yetkisi’ni neticede ‘millet’ten almış, sözüm ona “Ak Kadrolar”ın, son zamanlarda “Meteoroloji Kurumları”nda yaptığı “değişikliği” yani mevcut bazı “Bölge Müdürlükleri”ni ‘iptal” edip,meselâ “15. Bölge Müdürlüğü-Diyarbakır”ı “oluşturmak”tan başka “elllerinden bir şey” gelmez mi be!!!

Türkiye’mizdeki “Meteoroloji İlmi”ne olan “adavet”in, “düşmanlığın” sebebi ne ola be!!!

Kurulduğu günden beri “mevcut süper çarpık sistem”in muktezası olarak, “Meteoroloji”nin “bütün harflerini bilmeyenlerin doluşturulduğu” ‘Meteoroloji” kurumuna, bir ‘ilk’ olarak, ‘Meteoroloji’nin bütün harflerini bilebilecek derecedeki birinin ‘Genel Müdür’ yapılmasından öte, “başka birşeyler” de yapabilmeyi de neden “akledemezler” be!!!

Bu kadar!!!

11.Nisan 2012

İsmet GÜLTEKİN

İsmet_gultekin@mynet.com ve metgultekin@hotmail.com

Bu yazımı hazırlarken faydalandığım “web site”leri:

1)    tr.wikipedia.org

2)    www.uubf.itu.edu.tr

3)    www.mgm.gov.tr

4)    http://www.meteoroloji.org.tr

Posted 11 Nisan 2012 by metgultekin in Genel

‘TIPKI’ “BÜYÜK DOĞU(*)” MECMUASI,’BATI’YI ‘MASAYA YATIRMAYA BAŞLIYOR!’   Leave a comment

‘TIPKI’ “BÜYÜK DOĞU(*)” MECMUASI,

15. SAYISI ile “BATI’YI-GARB’I” ‘MASAYA YATIRMAYA BAŞLIYOR!!!’

 

“İLÂN KABUL ETMEZ” ‘Büyük Doğu Mecmuası’, 8.Şubat.1946 tarihli 15. Sayısını da, “millî kültürümüzdeki aşınmayı” ve de “mefkûresizliği” ‘çağrıştırıcı’ ‘dertli dolap’lı ‘su değirmeni’ kapağı ile çıkmış!!

Ve bu sayısı ile “Türk-İslâm Âlemi”ne olan ‘bakış’ını, “Batı”ya, “Garb”a çevirmiş. “İdeolocyo Örgüsü-BÜYÜK DOĞU”, nam-ı diğer Necip Fazıl KISAKÜREK’in ‘nokta-i nazarı’ndan ve ‘tefekkür’ünden “Garb’ın Buhranı’ dile getirilmeye çalışılmış.

“Batı”nın, “Garb’ın Buhranı” ne zaman başlamıştır?, suâline şöyle cevap alıyoruz: ’19 uncu asrın ikinci yarısı…20 inci asrın başlarında…’ Yani 1850 ile 1900’lü yıllarda..

Rahmetli Necip Fazıl KISAKÜREK, “Batı’nın Buhrânı”nı ‘maddede olan üstünlüğüne rağmen mânâsının çelimsizliği’ veyahut ‘maddî güçe hükmetmesine rağmen ruhunun yırtılması” şeklinde târif ediyor. Ve ‘karanlığı Felsefede yaşayan Batı adamı’nın, muhtelif “felsefeler”le; muhtelif hastalıklarına,meselâ;“melânkolik”lerine, “sıkıntılıkları”na,”kuru aklın yıkıcılığı”na kadar ‘çâre’ler bulmaya çalıştığı ‘tesbit’ini yapıyor. Hattâ öyle ki, 1. Harb-i Umumî’yi;”Batı’nın mayalaşan ruhî buhrânını heykelleştiren bir ‘madde hareketi’;2. Harb-i Umumî’yi ise “Tam Batı Buhrânı’nın adetâ dışa vurumu, ya tam ölüm, ya tam şifâ” şeklinde târif ederken; 1. Ve 2. Harb-i Umumî arasındaki ‘devre’yi de ‘Komünizma İhtilâli’nin, ‘Faşizma’nın, ‘Nazizma’nın ‘Batı Buhrânına çare’ olarak ortaya çıkan ‘felsefeler’, ‘izm’ler’ olduğunu vurguluyor. Hattâ 2. Harb-i Umumî sonrası ‘küre-i arz’da daha da ‘yaygınlaşan’ ‘Demokrasyalar’ı da, aslında ‘Batı Buhrânının hem illet, hem de devâ zemini olduğunu’ ifâde ediyor.

Böyle bir ‘İdeolocya Örgüsü-BÜYÜK DOĞU’ ‘nokta-i nazarı’ ile daha doğrusu nam-ı diğer Necip Fazıl KISAKÜREK’çe ifâde edersek; daha ‘demokrasi’ye geçtiğimiz (!) andan itibaren ‘Darbe’lerin, ‘Cuntacı yapı’ların, ‘NATO Konseptleri’nin de akabinde ‘devreye sokulması’; Afganistan’ın işgali, Irak işgali, Bosna katliâmları ve daha burada zikredemediğimiz onlarca ‘vahşet dolu vakıâlar’ da “Batı’nın Buhrânı’nın da devam ettiğinin ‘göstergeleri’ olsa gerek!!!

Bir “UÇAKAN” filminde de dile getirildiği üzre; Suâl:“-Irak’a niye girdiniz?”

Cevap:- Barışı ve huzuru getirmek için!!!

Anladığım: Herşeyi “Batı”ya dayanan ‘vahşet’ler, aslında “Batı’nın hasta” olduğunun, “buhrânlar içinde” olduğunun da temel delilidir…

YAHYA KEMAL (BEYATLI)’YA ‘BER’AT’

Geçen sayıdan “Edebiyat Mahkemesi”nde Yahya Kemal (BEYATLI)’nın ‘yargılanması’ da neticelendi: Ber’at!!!

“Son söz”ü almış olan “Edebiyat Mahkemesi”nin “üstâdı” rahmetli Necip Fazıl KISAKÜREK, Tevfik FİKRET’in aksine rahmetli Yahya Kemal’in ‘papucunu dama atmıyor!!!’

“İddianame”de dile getirilen, rahmetli Yahya Kemal’in adetâ fikir/düşünce ‘kısırlığı’ içinde olduğu “iddiaları”, bütün kitapları vefatından sonra neşredilmiş olan Yahya Kemal’in, pek çok da ‘şiirler’ yazdığı hatırlatılarak, “çürütülüyor!”

Yahya Kemal’i, hem “tarihî şartlar” çerçevesinde, hem de “kendi tekâmülü içinde değerlendirilmeli ki ne olduğu meydana çıksın” metodu ile ele almanın elzem olduğu vurgulanıyor. Ve “Şark”ı anlamadaki “tasavvufî “ nâkıslıklarına, hayatında ‘idealizm’in bulunmayışı,“büyük terkip teşkil edemeyişine”, “büyük idrake yol bulamayan sanatkâr” olmasına,”bedbinliği ve muzdaripliği ile muvazanesini bulamamış iman yarası”na  rağmen; “hakikî bir san’atkâr”, “edebiyatımızda, ‘şiir dili’, ‘şiirde bütünlük telakkisi’ ve ‘şiirde orijinallik’” gibi çok sayıda ‘ilk’leri gerçekleştirdiği ‘tesbit’inin yapıldığı ’Edebiyat Mahkemesi’;“Yahya Kemal, ‘sathî’ ve ‘sahte oluşlar’ın yaşandığı bir devirde, “mukallitlik”, “taklitçilik” ve “aşağılık örnekler”in de bolca olduğu bir devirde, ‘kelimenin bütün mes’ûliyetiyle gerçek bir şâirdir” “karar”ını veriyor…

“Doğudan”, “Batıdan”, “Doğunun Büyükleri”, “Batının Büyükleri”, “Batı Tefekkür Zinciri” ve “Tanrıkulundan Dinlediklerim-Yine Türk İrfanı “ile “Atomun Parçalanışı” yazıları da okunması elzem olan yazılar…

Yine, bu yazımı da “alışılmış üzre”, “Adı Değmez”in yazdığı “Halkadan Pırıltılar” daki “yeni öğrendiğim bir manevî makam” ismi ile bitirmek istiyorum: “Sıfatsızlık makamı…” “Bu yolun en büyüklerinden Muhammed-ül –Buharî (Şahı Nakşibend) Hazretleri”nin “Muhammed Hakîm (Termezî)” Hazretlerine gördüğü “makamların en ilerisi olan makam..”

08.Nisan.2012

İsmet GÜLTEKİN

İsmet_gultekin@mynet.com ve metgultekin@hotmail.com

Dip Not:

(*): “Büyük Doğu” Mecmuası, İstanbul 8 Şubat 1946, 15. Sayı, STAR Gazetesinin Hediyesi, 7 Nisan 2012, Cumartesi

Posted 08 Nisan 2012 by metgultekin in Genel