Archive for Temmuz 2012

“TERME ALEVÎLERİ”NİN HATIRLATTIKLARI ve ‘TERME BİRLİK MEFKÛRE’   Leave a comment

 

 

 

Görsel“TERME ALEVÎLERİ”NİN HATIRLATTIKLARI

 ve “TERME BİRLİK MEFKÛRE”

Geçen yıldan beri zihnime takılı kalan bir suâl: “Terme-Sivaslılar Köyü’ndekiler, Alevî mi, Çingene mi?” Hattâ öyle ki “Kripto Kemal’li CHP”nin hâlâ kal’ası görünümündeki ‘Sivaslılar Köyü’de, iki yıldır “Alevî Kültür Şenliği” de yapılmakta..Bir ‘Cemevi’ yapımının da devam ettiğini öğrendim.(1)

Adetâ ‘takıntı’ hâline gelen; “Yok canım, Çingeneler’den Alevî olur mu hiç? Çok büyük yanlışlık var!Ne zamandan beri Çingeneler Alevî oldu ki?!”, cümleleri zihnime takılıp kalıyordu.

Bir türlü “yazıya” aktaramadığım bu mevzuuyu, bu sefer yazmaya karar verdim. Geçen yıldan beri ‘dosyaladığım dökümanları’mı, kütüphanemin ‘perişanlığı’ sebebiyle bulamasam da, hatırladıklarımı “yazarak düşünerek” kayıtlara geçirmek istiyorum..

Methetmek gibi olmasın amma “Bir Anadolu çocuğu kendi doğduğu memleketi tanımaya ve tanıtmaya çalışırsa, gör başına neler gelir?” dedirten ‘Türkiye Gerçeği’nde, herşeyini fiilen üstlenerek ve binbir meşakkatler içerisinde , beş yıla yakın neşrettiğim “Terme Birlik MEFKÛRE” isimli asla ve kat’a “ticarî” düşünülmeden çıkarttığım ‘yerel gazete’m ilebir yandan memleketim olan Terme’yi tanırken, tanıtmaya da çalışıyordum.

2000-2005 yılları periyodunda çıkan “Terme Birlik MEFKÛRE-Birlik Olmadan, Dirlik Olmaz” isimli ‘yerel gazete’mde, “Terme Alevîleri”ni ‘gündem’e getirdiğimde, adetâ ‘linç’e maruz kalıyordum..Sanki “Alevîlere Alevî denilemez”, “Local ve umumî Türkiye toplum yapısı”nı meydana getiren “Alevîler”den bahsedilemezmiş gibi! 2005’lerde, çok muhtelif “baskılara” maruz kalmama rağmen; doğup-büyüdüğüm memleketim Terme’nin toplum yapısını meydana getiren “Terme Alevîleri”nin mevcudiyetini öğrenmiş olmam ve bu mevcudiyeti şöyle-böyle “efkâr-ı umumiyeye”, “fikirler camiâsı”na ‘kabul’ ettirmiş olmamın ‘hazzı’ ile bir sükûnet yaşamış idim..

Bu yıl da, 15 Temmuz 2012’de, Terme Sivaslılar Köyü’nde, “2. Alevî Kültür Şenliği” yapıldığını öğrenince, “nereden nereye?” diyesim geldi. Çünkü, 2005’lerde ‘local/mahallî gerçek’te bile “Alevîlere Alevî demek”, adetâ büyük bir ‘kahramanlığı’ da, muhtelif riskleri de beraberinde getiriyordu. Hattâ, çok afedersiniz amma bu hususta kitapları olan ‘akademisyenler’ bile çok ‘çekingenlik’ler içerisinde idiler..

“Alevîlik Tanımı ve Alevîler ‘Azınlık’ Değildir” başlıklı www.millimefkure.com isimli sitemdeki yazımda da, mevcut ‘Eğitim Sistemi’ ile ‘Resmî İdeoloji-Kemalizm’den kaynaklanan sebeplerle, maalesef nesillerimiz yaşadıkları “toplum gerçeği”ni zamanında kavrayamamaktadırlar..

TERME’DE 3 KÖY ALEVÎ

Artık günümüzde iletişim teknolojisinin sağladığı kolaylıkla, bir zamanlar ‘takıntı’ hâlini almış olan;”Terme Sivaslılar Köyü’nde Çingeneler mi var, Alevîler mi? Ne zamandan beri Çingeneler Alevî oldu?” suâli ise arama motoru Google, ‘Terme Alevîleri’ yazıldığında, karşımıza çıkan bazı “akademik bilgiler” ile cevaplanmaktadır da.

“Terme’nin Sivaslılar Köyü ise 300 hanelik büyük bir nüfusa sahiptir. Köyün çoğunluğu Güvenç Abdal Ocağı’na bağlı olup köyde Hubyar Sultan Ocağı mensupları da vardır; zira bunlar, kendi ifadeleriyle yaklaşık 100-150 sene önce Tokat Niksar’dan buraya gelip yerleşmişlerdir….Çangallar, Sakarlı’da da ‘Alevîler’ yaşamaktadırlar..(2)

2011’deki “1. Alevî Kültür Şenliği”ne, dönemin ‘İlçe Jandarma Komutanı’ da katılırken; aynı yıl, hemen hemen yakın tarihlerde yapılan “İmam-Hatipliler Pilav Günü”ne ise katılmamıştı..

Terme’deki ‘siyasî yapı’ olarak da hâlâ “Cumhuriyet Halk Partisi”nin kal’ası da olan Sivaslılar Köyü’ndeki “2. Alevî Kültür Şenliği”ne ise, bu yıl, adetâ dönemin ‘İlçe Jandarma Komutanı’nın da önce “İmam-Hatip Meşrepli”, ‘local İslâmcı Entellektüeller’in  de katılışı ise bir ‘reel durum’ olarak gözlemledim. Son 11 yıldır çooook değişen, çooook ‘bukalemunlaşan’, çoooook mankurtlaşan “İslâmcı Entellektüeller’ ve “Cemaatçi Zihniyetler”in, ‘local/mahallî’ konumlarda da aynı ‘süreç’leri yaşadıkları üzülerek görüyorum!!!

22.Temmuz.2012

İsmet GÜLTEKİN

Dip Notlar:

(1): Terme Bilgi Gazetesi, 18 Temmuz 2012 tarihli sayısı, Samsun Yöresi Alevîleri Gelenek ve Değişim, http://www.samsun sempozyumu.org/makaleler, s.3

Posted 22 Temmuz 2012 by metgultekin in Genel

“KÜRT MES’ELESİ” DEĞİL; KRİPTO YAHUDİ-KRİPTO HIRİSTİYAN-KRİPTO ERMENİ MES’ELESİ!!!   Leave a comment

       

Görsel

 

 “KÜRT MES’ELESİ” DEĞİL;

KRİPTO YAHUDİ-KRİPTO HIRİSTİYAN-KRİPTO ERMENİ MES’ELESİ!!!

Türkiye’mizdeki onca “tuhaf”lıklarına, onca “lümpenlik”lere, onca “sığlık”lara, onca “tarafgirlik”lere rağmen; “Aydın Haysiyeti”ni, “Mütefekkir Vak’arı”nı gösteren güzide insanlarımızdan biri olan muhterem Mehmet Şevket EYGİ Hoca’nın geçenlerde TGRT Haber’deki izahatları “fikirler camiâsı”nda, kabaca “kamuoyu”nda pek de “tar-tış-tı-rıl-mı-yor” gibime geliyor!

Ne demişti EYGİ Hoca TGRT Haber ‘canlı yayını’nında: “Türkiye’mizin değişmez gerçeği Kripto Yahudiler, Kripto Hıristiyanlar, Kripto Ermeniler’dir..Yani Yahudiliğini, Hıristiyanlığını ve Ermeni olduğunu gizleyenlerdir..PKK-Terör hareketi de bir ‘Kürt Hareketi’ değil,bilhassa Ermeni olduğunu gizleyen(Kripto Ermeniler)lerin hareketidir ve ‘Şark Mes’elesi’ni de, Türkiye’mizdeki ‘terör mes’elesi’de aslına Ermeniliğini gizleyen ‘Ermeni Terör Hareketi’dir,Kripto Ermeni mes’elesinden kaynaklanmaktadır…”

“Millî Gazete”deki ‘Sahife”sinde, adetâ Rabbimizin metodu da diyebileceğimiz “tekrar metodu”nu sıkça yazılarında uygulayan EYGİ Hoca, ‘Millî Gazetesi’ndeki mütevâzî köşesinde de “aynı hakikatleri” ‘tekrarlamaktadır…”

Bu mes’elelere ‘kafa yoranlar’ da çok iyi hatırlarlar ki; yine Türkiye Gazetesi’nin bilmem kaç tarihli bir haber yazısında, “Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in Başbuğu” rahmetli Alparslan TÜRKEŞ de, “Abdullah ÖCALAN”ın ‘asıl adı”nın “Artin AGOPYAN” olduğunu açıklamıştı..

Yine rahmetli ‘şehid’ “Süper Vali”miz Recep YAZICIOĞLU da, “Sistem Değişmeli “isimli kitabında, “Abdullah ÖCALAN”ın ‘Kürtçe bile bilmediğini” yazmıştı!!

Yine, “yakın tarihimizin otorite” isimlerinden meşhur anti-Kemalist Tarihçi Kadir MISIROĞLU da “benzer yaklaşımları” sergilemektedir…

Ve hattâ “Dersim Katliamı” sebebiyle yaşanılan “tartışmalar”da da “Ermeniliğini gizleyenlerin varlığı” da “tartışılmıştı…”  Sözde ‘Tek Başına Sağ İktidar”ın ne idüğü belirsiz “açılımları” ile “rahatlık” kazanan “kriptolar”, EYGİ Hoca’nın da hatırlattığı 9 Şubat 2012 tarihli “Ermeniler Gerçek Kimliklerine Dönüyorlar “ haberi de bilinmektedir.

Hattâ daha geçende, “Neo-CHP”nin “Genel Başkanı” Kemal KILIÇDAROĞLU’na da “Çarkçı Kemal” denilebileceği, yani adetâ ‘Ermeniliğini gizlediğinden ‘ Kripto Kemal” de denilebileceği ‘hukukî kararı’na varılmıştı!!!

Maatteessüf  75(yetmiş beş) milyona varan nufüsu ile Türkiye’mizde hem Yahudiliğini, hem Hıristiyanlığını, hem de Ermeniliğini gizleyen neredeyse milyonları aşan “Kriptolar”ın mevcudiyeti de bir “vakıa”, bir “olgu”dur…

“Bu Kürtler de niye ayrı bir ‘devlet’ kurmak istemezler ki!” diye feverân eden sözde “Kripto Yahudi-Hıristiyan-Ermeni Aydınlar”, kendilerince “haklı”lar elbette!!!

Ancak Türkiye’mizdeki “Kürtler”in ekseriyeti “Müslüman”dır ve “Türk Milleti” ile tamamiyle kaynaşmışlardır…

“Kürt Mes’elesi, Kürt Mes’elesi” diye yazıp-çizenler; aslında mes’elenin taa “Şark Mes’elesi” olduğunu ve bu mes’eleyi de “gerçek kimliğini gizleyen kriptolar”dan kaynaklandığını  ne zaman ‘deklare’ e-de-bi-le-cek-ler ki?!

16.Temmuz.2012

İsmet GÜLTEKİN

İsmet_gultekin@mynet.com ve metgultekin@hotmail.com

Posted 17 Temmuz 2012 by metgultekin in Genel

BENİM KAATİLİM İYİ-SENİN KAATİLİN KÖTÜ!-2 BU NASIL “ÜLKÜCÜLERİN BAYRAMI” OLUYOR Kİ?!-“SİZİN GİBİ AYDIN’IN 7’DEN 70’İNE!”   Leave a comment

 

Görsel

 

 

BENİM KAATİLİM İYİ-SENİN KAATİLİN KÖTÜ-2

BU NASIL ‘ÜLKÜCÜLERİN BAYRAMI’ OLUYOR Kİ?!

‘SİZİN GİBİ AYDIN’IN 7’DEN 70’İNE…’

Bahse mevzuu yazımızın birinci kısmında, Türkiye’mizin “efkâr-ı umumiye”, “fikirler camiâsı”nda da çooook ‘tuhaf’lıklar yaşandığını hatırlatmıştık!

‘3.Yargı Paketi’ ile güya ‘zindanlar’ı boşaltan sözümona ‘Ülkücüler’in hâllerinin ‘yorumlanışı’, bilhassa da “Milliyetçi-Ülkücü Kalemler”ce ‘tevil’ edilişi, adetâ “Geçmiş Olsun Ülküdaşım!” ‘sıcaklığı’ ile algılanışı, kanaatimce “Ülkücü Hareket”teki ‘Ülküsüzlüğü’ değil; “tükenmişliği”, “çürümüşlüğü” de belgeleyen yazılar oldu.

Bilmem kaç yıl sonra, sadece bu “vakıa” sebebiyle “kardeşinin solcular tarafından öldürüldüğünü ilk defa açıklayan” Mümtaz’er TÜRKÖNE bile “Ülkücülerin Bayramı” algısından, “Geçmiş Olsun Ülküdaşım!” ‘sıcaklığı’ndan çooook uzak gayet ‘makûl’ düşünebilmeyi başarırken; “ALNI”nda ne yazdığı ancak “erbabınca” malûm ‘danışman kalemler” Şükrü’ler, ikinci ‘yorum’ yazısında da çoook ‘siyasî tarafgirliği’ni, çooook ‘partizanlığı’nı sergilemekten “ar etmedi”, u-tan-ma-dı…

Sabıkan dediğimiz üzre; “Adam öldürmek cinayet; adam öldüren de katildir…” Başka bir ifâde ile “ câni câni’dir, kaatil de kaatildir..”

Hele benim bile sevemediğim “Ordulu Devrimci Kültür Bakanı”nın da, yukarıda zikredilen ‘kelam’a benzer ‘kelamlar’ edişini “çooook doğru bir kelam” olarak değerlendiren biri olarak; artık “Yurt Gazetesi”nin ‘köşeyazarları” tarafından bile “AKP’li Ülkücüler” dile tarif edilen bazı “Yusufîyeliler”in, “Kültür Bakanı”nın bu “kelam”ına ‘karşı çıkışları’nı, hele de yaşanılan hâli “Ülkücülerin Bayramı” gibi değerlendirmelerini asla ve kat’a ‘içime sindiremiyorum..’

Daha en taze temsil olarak, bilmem kaç yıl sonra ‘konuşan’ meşhur “Çorum Olayları Savcısı”nın da en yeni hatırlatması olarak; “silahlar aynı eller tarafından ‘Devrimci’ ve ‘Ülkücü’ canilere ulaştırılıyordu…” Bu sebeptendir ki; çokça malum olan ‘Derin Sol’ gerçeğine, artık ‘Derin Sağ’ gerçeği de eklenmiştir, diyebiliriz…

“Ülkücü Mühtediler Kategorisi”ne dahil olduğunu da bildiğim “titrisiz mütefekkir’ Taha AKYOL’un bile, mevcut ‘Türk Ceza Hukuku’ndaki ayırımcılık, adaletsizlik sonlandırılmıştır” demesine bile ‘içerleyen’ ‘Gladyo/Kontgerilla Merkezvâri” zihniyetlileri ‘görünce’(!); keşke AKYOL da, “Benim Kaatilim İyi-Senin Kaatilin Kötü!” diye bir ‘yaklaşım’ sergileseydi, dedirtti…

Bir zamanlar, “Zindanlarda Hâlâ Ülkücüler Var” diye feverân eden ‘zihniyetler’, bizlere “ Zindanlarda Hâlâ Derin Sağ’ın Kaatilleri Var” dememişlerdi, demeyeceklerdi de, demezlerdi de…

Ve hattâ “Ülkücü Hareket’in Tarihi”ni yazan Hakkı ÖZNUR’ların da, bahse mevzuu mes’eleye  yaklaşımı da hiç de “Hakk’ın hatırını âli tutucu” bir nokta-i nazar değil di, desem, abartmamış olurum… Kaldı ki, sözde ‘zindan’lardan çıkar çıkmaz Elbistan’daki MHP ve BBP İlçe teşkilatlarını ziyaret ettiği yazılan bence “Derin Sağ’ın Adamları”, tıpkı ‘Netekim Paşa’ gibi, basına “Pişmanlık Duymuyorum” açıklamalarını yaptılar!!!

‘Star Gazetesi’nin bugünkü yazısında da, “Eski Bilderberg’çi” Fehmi KORU, “isyan ettiğini” yazıyordu…

Evet, hâlâ Şükrü’ler, Alper’ler, Hasan’lar, bilmem kimler “canilere, kaatillere sahip çıkıcı” ‘tavır’ ve ‘duruş’larını sergilemeye devam ediyorlar..

Hâl, bu ki; “Ülkücülük, tertemiz bir mefhumdur. Ne cânilikle, ne kaatillikle  ilişkilendirebilinir!!!”

Bu sebepten; anlayamadığım “Milliyetçi-Ülkücü Kalemler”e, “Ülkücü Hareket”in “Ozan”ı Ârif’çe sesleniyorum:” Sizin gibi aydın’ın 7’den 70’ine…”

16.07.2012

İsmet GÜLTEKİN

İsmet_gultekin@mynet.com ve metgultekin@hotmail.com

Posted 16 Temmuz 2012 by metgultekin in Genel

“HAS” ‘SİYASET’İN SONU’-BÖYLE Mİ OLMALIYDI?!   Leave a comment

 

 

Görsel

Görsel“HAS” ‘SİYASET’İN SONU’

BÖYLE Mİ OLMALIYDI?

Zaman su gibi akıp gidiyor; geçen ‘uzuuuun’ süreler, göz açıp-kapamak kadar kısa!

“Titrisiz Münevver” ‘sosyolog’ ‘İslâmcı’ Ali BULAÇ, daima “Bir kök, üç ayrı siyasî dal” diye tarif etmişti “Millî Görüş/Erbakan Hareketi”ni. Hâlâ da aynı kanaatta olduğunu düşünüyorum.

 Evet, bütün olan-bitenlere rağmen; belki de “sosyolojik bir hakikat” olarak; “Saadet Partisi-Has Parti ve Ak Parti”, üç farklı siyasî teşekkül olarak görünse de, aslında “ana damar” ‘Millî Görüş/Erbakan Hareketi” idi, “Siyasal İslâm” denilen “Merkez”e “Siyaset”i yerleştiren bir “siyasî görüş”ün teşekkülleri idi.

Neticede bir sorgulama, bir eleştiri ile “Millî Görüş/ Erbakan  Hareketi”nden 2001’lerde ‘kopartılan’ “Adalet ve Kalkınma Partisi” ve ilerleyen vetirelerde güya “ana damar” ‘Millî Görüş/Erbakan Hareketi”ni meydana getiren “Saadet Partisi”ne “Genel Başkan” yapılan Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ ile başlayan mevcut siyasî iktidara “alternatif olma gücü”nün, “siyasetin ayak oyunları” ile ‘sonlandırılışı”, yani Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ’un ‘Saadet Partisi Genel Başkanlığı”ndan hal’ edilişi..

“Akademisyen” Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ’un “ayrı bir siyasî teşkilat” kurması, “Has Parti”yi kurması, “Söz” isimli gazetenin neşre geçişi ve yaşanılan vetireler…

Maatteessüf “Akademisyen” KURTULMUŞ’un, “Lider”, “Şark Adamları”nca çok sevilen bir mefhum olan “Dâvâ Adamı” KURTULMUŞ o-la-ma-yı-şı ve aslında “1 Kök 3 Dal” dedirten ve bu “siyasî dal”ların da “Erk” deyince, “Güç” deyince ne anlamak gerekiyorsa tamamını bünyesinde barındıran mevcut “Tek Başına İktidar Partisi”ne, AKP’ye geçişi…

BÖYLE Mİ OLMALIYDI?!

“Müslüman Türk Milleti”ne demek istiyorum amma belki de “KURTULMUŞ ZİHNİYET”ler, başka bir şey demek isterler elbette; “Bir Dâvânın Bayrağını” dalgalandırmış, bir “Dâvânın Mefkûresi” yolunda gayretler sarfetmiş “Genel Başkan”lar ‘statüsü”ndekilerin adetâ “dâvâlarına ihanet etmeleri”, “Küreselleşme”nin ve belki de “Neo-Liberal Hegemonya”nın birer “zaferleri” olsa gerek!

Daha geçen günlerde,bir gazetedeki ‘ropörtaj’da ‘vurgulanan’; “Türkiye’deki İslâmcılar iktidara ve bürokrasiye entegre oldular..İslâmî muhalefet diye bir şey kalmadı” diyenler ne kadar da ‘haklı’lar!

Bir zamanlar, bütün gençliğin “Sistem Şuuru” kazanmasına vesile olan ve zamanın ‘Zaman Gazetesi’nin ikinci sayfasını genişçe kaplayan görüşleri ile TAŞGETİREN’ler bile “Yeni Şafak’tan kovulması”nın ardından bile mevcut siyasî iradeyi “adam gibi” eleştirememekte, neredeyse “bir harf bile edememek” kertesine gelmiş bulunmakta..

Yine daha geçen aylarda, “Star Gazetesi”ndeki bir “ropörtaj”da, “Yahudi-Ecnebî Ödülleri” ile ‘dopdolu’ ‘Büyük Ortadoğu Projesi Eş Başkanı’ sevgili Başbakanımızın ‘dünürü’ Sadık ALBAYRAK  ne demişti? “Uzaktan sevmesi güzel oluyor..Mevcut iktidarın mafsalları gevşedi herhalde…”

“Sol Cenah”tan ‘Amerikalı Eş’li ‘Özgürlük ve Dayanışma Partisi’(ÖDP) Sabık Genel Başkanı Prof. Ufuk URAS yüzünden ‘ÖDP’ 12 Haziran 2011 Genel Seçimlerine bile giremeyecek kerteye gelmemiş miydi?

Şayed bir “gemi”yi “kaptan” terkederse, tayfalar ne yaparlar acep?

Netice-i Meram:

“Akademisyen” Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ’un, bir sabık ‘Genel Başkan’ olarak ve kendi kurduğu bir siyasî teşkilatın da ‘Genel Başkanı’ olarak sözüm ona “Şark Adamları”nın çok sevdiği tabir ile “Dâvâ Gemisi”ni “terk etmesi” ile olacaklar güneş gibi aşikârdır: “HAS” ‘SİYASET’İN SONU’…

“Siyaset” bir “meslek” ise nice “Büyük Sahabeler” bile böyle kudsî bir “meslek” uğruna “destansı mücadeleler” vermişler ise yaşanılan “vakıa”yı, en hafif tabir ile “tam bir tükenmişlik” olarak isimlendirebiliriz..Kendisi gibi 12 Eylül 2010 Referandumu’nda neticede ‘Evet’ demiş olan Büyük Birlik Partisi Sabık Genel Başkanı Yalçın TOPÇU’nun da AKP’ye geçeceği düşünülürse, günümüzün bir hakikati olarak, o güzelim “Şark Adamları”nın “DÂVÂ ADAMI” olarak kimseleri bulamayacağız gibime geliyor!!!

Yazık oldu “Akademisyen” Prof. Dr. ‘Ünyeli’ Numan KURTULMUŞ’a!!!

Yazıklar olsun ‘Ardahan’lı ‘Şehid Muhsin YAZICIOĞLU’nun Arkadaşı’ Sabık BBP Genel Başkanı Yalçın TOPÇU’ya!!!

13.Temmuz.2012

İsmet GÜLTEKİN

İsmet_gultekin@mynet.com.tr ve metgultekin@hotmail.com

Posted 13 Temmuz 2012 by metgultekin in Genel

BENİM KAATİLİM İYİ-SENİN KAATİLİN KÖTÜ!-BU NASIL “ÜLKÜCÜLERİN BAYRAMI” OLUYOR Kİ?!   Leave a comment

 

 

 

Görsel

BENİM KAATİLİM İYİ-SENİN KAATİLİN KÖTÜ!!!

BU NASIL “ÜLKÜCÜLERİN BAYRAMI” OLUYOR Kİ?!!!

Türkiye’miz son on bir yıldır “tuhafistan”a dönüştü desek, tam isabet etmiş oluruz. Son on bir yıldır, yani bilmem kaçıncı “Tek Başına İktidar Dönemi”, “AKP Dönemi…”

Mufassalan ‘Türk Siyasî Hayatı”mızdaki “Tek Partili İktidar Dönemleri”ni hatırladığımızda, Türk Milleti’ne sözde “Demokrasi Baharı” yaşatmaya vesile olmuş sözde ‘Demokrat Parti’li ‘Tek Başına İktidar Dönemi”nde bile çok sayıda “millet düşmanlığı”da, “demokrasi düşmanlığı” da yaşanmış..Tabiî, o zamanlar belki “Demokrat Parti Diktası”, “Demokrat Parti’nin İleri Demokrasisi” denilmiyor olabilir!

Elbetteki sapına kadar “millet düşmanlığı” ve “demokrasi düşmanlığı” ile dopdolu olan 27 yıllık Cumhuriyet Halk Partisi’nin “Tek Partili Dönemi”, hâlâ Türk Milleti’nin ‘derin hafızâ’larında..

“Kimileri iz bırakır, rahmet okutur; kimileri de iz bırakır lânet okutur…”

Sadede gelirsek; “bak işte solcularda, laik kesimde iktidar olduklarında böyle yapmışlardı; biz niye yapmayalım ki?” diyenler, son “Tek Başına İktidar”ın başındaki ‘Adalet’ mefhumunu hiç ‘görmek’ bile istemediler!

Daha da sadede gelirsek; “3.Yargı Paketi” ile güya bazı “Ülkücülerin de adaletsizliği” sona erdi ve güya “zindanları boşalttılar…”

“Fikir camiâsı”nı derinden etkileyen böyle bir netice öncelikli olarak “Ülkücü Hareket’in kalemlerince” çok ‘tuhaf yorumlara’ da sebep oldu. Başta, sabık Büyük Birlik Parti’li, şimdiki Manisa AKP’li milletvekili Selçuk ÖZDAĞ’ın hususî gayretlerinin de neticesi olan böyle bir sözde “zindan boşaltımı”nın yorumlaması,adetâ ‘Kaatillere Adalette Eşitlik’i çağrıştırdı. “Solcu-Devrimci kaatiller az yatıp çıktılar da, Sağcı kaatiller niye çok yatsınlar ki?!” dedirten izahatları..

Hele Şükrü ALNIAÇIK’ın bugünkü ‘Ortadoğu Gazetesi’ndeki, “Büyük Ortadoğu Projesi Eş Başkanı Başbakanımıza bile teşekkür” edici yazısındaki; “O yıllarda suç işlememek mümkün değildi…Bakın işte solcularda, devrimcilerde şu şu suçları işlemişlerdi ve üstelik hemencecikte ‘zindanları boşalttılar..’”mânasındaki ve elbette yazının başlığını meydana getiren “Geçmiş Olsun Ülküdaşım”ı…

Hele ‘tam olarak neye hizmet ettiğini anlayamadığım’ ‘YeniÇağ Gazetesi’nin ‘iki kalemi’, geçenlerde “PKK’lılarla görüştüğünü”-tıpkı Zaman’dan Hüseyin GÜLERCE gibi- kendi yazısında açıklayan Aslan TEKİN ile Alper AKSOY’ın yazıları…

‘Yeni Çağ Gazetesi’nin her iki ‘kalemi’nin yazıları, bana da şu an yazdığım yazının başlığını yazdırdı:”Benim Kaatilim İyi-Senin Kaatilin Kötü!”

Hele ki, yıllardır “Türk Adaleti”ni ‘aldatmış’ olan Haluk KIRCI’nın hapishaneden çıkar çıkmaz ‘Sabah Gazetesi’ne verdiği ropörtajda, “kaatilliği”ni ‘ilk defa’ açıklamasına ‘çok öfke’lenmiş ve yine ‘içeri’ye alındığını ise TEKİN’in yazısından öğrendim…

Zaman zaman benim de “eleştirdiğim” Mümtaz’er TÜRKÖNE’nin “Kaatiller” başlıklı yazısı mezkur yazılara nazaran daha makul bir yazı olarak değerlendirdim..

Elbette ki, “Adam öldürmek cinayet, adam öldüren de kaatildir…”

Daha değişik bir şekilde ifâde edersek; “Câni câni’dir, kaatil de kaatildir..”

Ancak “tuhafistan”ın âlâsını ise “12 Eylül 2010 Referandumu”nda ‘evet’ reyi kullanmış olan bazı “Yusufîyeliler”in, “Derin Sağ’ın Kaatilleri” diye de tarif edebileceğimiz, (ki, ‘3. Yargı Paketi’ ile ‘serbest bırakılan’ sözüm ona ‘Ülkücüler’, yedi Türkiye İşçi Parti’li genci vahşice öldürdükleri gibi “Devlet’in Emniyet Müdürü”nü, Adana Emniyet Müdürü’nü de öldürmüşler; Nevşehir CHP İl Başkanı’nı da öldürmüşler… ) sözde ‘Ülkücüler’in ‘tahliye edilmeleri’ni, “Ülkücülerin Bayramı” olarak değerlendirmeleri, sık sık “Ülküdaşım” hitaplarının yanı sıra, “Biz, bazı Yusufîyeliler olarak, 12 Eylül 2010 Referandumu’nda, işte bunun için ‘evet’ demiştik” açıklamaları…..

Hemen hatırlatalım ki, “12  Eylül 2010 Referandumu”nda neticede “Evet” diye “Genel Başkan”lardan biri bugün; diğer ‘Genel Başkan’ Yalçın TOPÇU’nun önümüzdeki günlerde “AKP’ye katılacağı” bekleniyor…

ÖZ-ELEŞTİRİLER NEREDE KALDI YAHÛ?

Hani, bir zamanlar “yüzleşme”ler, “öz-eleştiri”ler kesif bir şekilde yapılırdı..”Zindanlarda Hâlâ Ülkücüler Var” deyip “Genç Ülkücüleri” adetâ ‘gaza getiren’ “Ülküdaş”lar ise maatteessüf son “tahliye”leri yorumlamalarda ve “Ülkücü Kamuoyu” ile Türkiye’mizin ‘kamuoyu’nu bilgilendirmelerde ‘çooook’ ‘tarafgirlik’, ‘çoook’ ‘partizanlık’ sergilediklerinin de ‘farkındalar mı?’

Daha geçen aylarda “Beyaz Perde”de, “Sinema Salonu”nda ‘yapayalnız” izlediğim “Ülkücüler” filminden de; daima çocuk yaşlardan beri “Milliyetçi-Ülkücü Camiâ” içinde ruhucanımla, belki de ‘herşeyi’ ile olmuş sade bir ‘Ülkücü Alperen” olarak da; “Kaatiller” nasıl ‘Ülkücü’ oluyor; ‘adam öldürenler’e nasıl ‘Geçmiş Olsun Ülküdaşım’ denir ve bütün bunlar nasıl ‘Ülkücülerin Bayramı’ olur, anlamış değilim ve asla ve kat’a sahip olduğum “Ülkücü”, “Ülküdaş” mefhumuna da yakıştıramıyorum!

Yaşanılanlar, sadece “Ülküsüzlük”ü, “Mefkûresizliği” değil; “Hakperestlik”ten, “Allah(c.c.) dâvâsının dâvâcısı olmak”tan da ne derece “uzaklaşıldığı”nın da müşahhas delilleri olsa gerek!

“Ülkücü=Ülküdaş= Hakk’ın Hatırını Âli Tutanlardır…”

Onun-bunun hatırını yüceltenler değil…

Elhasıl, demek ki böyle hâller için böyle demiş “Asrın İmamı” Bediüzzaman Said NURSÎ(k.s.): “Yarabbi! Şeytanların ve siyasetin şerr’inden sana sığınırım!!!”

Bu kadar…

12.Temmuz.2012

İsmet GÜLTEKİN

İsmet_gultekin@mynet.com ve metgultekin@hotmail.com

Posted 13 Temmuz 2012 by metgultekin in Genel

BENİM KAATİLİM İYİ-BENİM KAATİLİM KÖTÜ!-BU NASIL “ÜLKÜCÜLERİN BAYRAMI” OLUYOR Kİ?!   Leave a comment

Görsel

 

BENİM KAATİLİM İYİ-SENİN KAATİLİN KÖTÜ!!!

BU NASIL “ÜLKÜCÜLERİN BAYRAMI” OLUYOR Kİ?!!!

Türkiye’miz son on bir yıldır “tuhafistan”a dönüştü desek, tam isabet etmiş oluruz. Son on bir yıldır, yani bilmem kaçıncı “Tek Başına İktidar Dönemi”, “AKP Dönemi…”

Mufassalan ‘Türk Siyasî Hayatı”mızdaki “Tek Partili İktidar Dönemleri”ni hatırladığımızda, Türk Milleti’ne sözde “Demokrasi Baharı” yaşatmaya vesile olmuş sözde ‘Demokrat Parti’li ‘Tek Başına İktidar Dönemi”nde bile çok sayıda “millet düşmanlığı”da, “demokrasi düşmanlığı” da yaşanmış..Tabiî, o zamanlar belki “Demokrat Parti Diktası”, “Demokrat Parti’nin İleri Demokrasisi” denilmiyor olabilir!

Elbetteki sapına kadar “millet düşmanlığı” ve “demokrasi düşmanlığı” ile dopdolu olan 27 yıllık Cumhuriyet Halk Partisi’nin “Tek Partili Dönemi”, hâlâ Türk Milleti’nin ‘derin hafızâ’larında..

“Kimileri iz bırakır, rahmet okutur; kimileri de iz bırakır lânet okutur…”

Sadede gelirsek; “bak işte solcularda, laik kesimde iktidar olduklarında böyle yapmışlardı; biz niye yapmayalım ki?” diyenler, son “Tek Başına İktidar”ın başındaki ‘Adalet’ mefhumunu hiç ‘görmek’ bile istemediler!

Daha da sadede gelirsek; “3.Yargı Paketi” ile güya bazı “Ülkücülerin de adaletsizliği” sona erdi ve güya “zindanları boşalttılar…”

“Fikir camiâsı”nı derinden etkileyen böyle bir netice öncelikli olarak “Ülkücü Hareket’in kalemlerince” çok ‘tuhaf yorumlara’ da sebep oldu. Başta, sabık Büyük Birlik Parti’li, şimdiki Manisa AKP’li milletvekili Selçuk ÖZDAĞ’ın hususî gayretlerinin de neticesi olan böyle bir sözde “zindan boşaltımı”nın yorumlaması,adetâ ‘Kaatillere Adalette Eşitlik’i çağrıştırdı. “Solcu-Devrimci kaatiller az yatıp çıktılar da, Sağcı kaatiller niye çok yatsınlar ki?!” dedirten izahatları..

Hele Şükrü ALNIAÇIK’ın bugünkü ‘Ortadoğu Gazetesi’ndeki, “Büyük Ortadoğu Projesi Eş Başkanı Başbakanımıza bile teşekkür” edici yazısındaki; “O yıllarda suç işlememek mümkün değildi…Bakın işte solcularda, devrimcilerde şu şu suçları işlemişlerdi ve üstelik hemencecikte ‘zindanları boşalttılar..’”mânasındaki ve elbette yazının başlığını meydana getiren “Geçmiş Olsun Ülküdaşım”ı…

Hele ‘tam olarak neye hizmet ettiğini anlayamadığım’ ‘YeniÇağ Gazetesi’nin ‘iki kalemi’, geçenlerde “PKK’lılarla görüştüğünü”-tıpkı Zaman’dan Hüseyin GÜLERCE gibi- kendi yazısında açıklayan Aslan TEKİN ile Alper AKSOY’ın yazıları…

‘Yeni Çağ Gazetesi’nin her iki ‘kalemi’nin yazıları, bana da şu an yazdığım yazının başlığını yazdırdı:”Benim Kaatilim İyi-Senin Kaatilin Kötü!”

Hele ki, yıllardır “Türk Adaleti”ni ‘aldatmış’ olan Haluk KIRCI’nın hapishaneden çıkar çıkmaz ‘Sabah Gazetesi’ne verdiği ropörtajda, “kaatilliği”ni ‘ilk defa’ açıklamasına ‘çok öfke’lenmiş ve yine ‘içeri’ye alındığını ise TEKİN’in yazısından öğrendim…

Zaman zaman benim de “eleştirdiğimi” Mümtaz’er TÜRKÖNE’nin “Kaatiller” başlıklı yazısı mezkur yazılara nazaran daha makul bir yazı olarak değerlendirdim..

Elbette ki, “Adam öldürmek cinayet, adam öldüren de kaatildir…”

Daha değişik bir şekilde ifâde edersek; “Câni câni’dir, kaatil de kaatildir..”

Ancak “tuhafistan”ın âlâsını ise “12 Eylül 2010 Referandumu”nda ‘evet’ reyi kullanmış olan bazı “Yusufîyeliler”in, “Derin Sağ’ın Kaatilleri” diye de tarif edebileceğimiz, (ki, ‘3. Yargı Paketi’ ile ‘serbest bırakılan’ sözüm ona ‘Ülkücüler’, yedi Türkiye İşçi Parti’li genci vahşice öldürdükleri gibi “Devlet’in Emniyet Müdürü”nü, Adana Emniyet Müdürü’nü de öldürmüşler; Nevşehir CHP İl Başkanı’nı da öldürmüşler… ) sözde ‘Ülkücüler’in ‘tahliye edilmeleri’ni, “Ülkücülerin Bayramı” olarak değerlendirmeleri, sık sık “Ülküdaşım” hitaplarının yanı sıra, “Biz, bazı Yusufîyeliler olarak, 12 Eylül 2010 Referandumu’nda, işte bunun için ‘evet’ demiştik” açıklamaları…..

Hemen hatırlatalım ki, “12  Eylül 2010 Referandumu”nda neticede “Evet” diye “Genel Başkan”lardan biri bugün; diğer ‘Genel Başkan’ Yalçın TOPÇU’nun önümüzdeki günlerde “AKP’ye katılacağı” bekleniyor…

ÖZ-ELEŞTİRİLER NEREDE KALDI YAHÛ?

Hani, bir zamanlar “yüzleşme”ler, “öz-eleştiri”ler kesif bir şekilde yapılırdı..”Zindanlarda Hâlâ Ülkücüler Var” deyip “Genç Ülkücüleri” adetâ ‘gaza getiren’ “Ülküdaş”lar ise maatteessüf son “tahliye”leri yorumlamalarda ve “Ülkücü Kamuoyu” ile Türkiye’mizin ‘kamuoyu’nu bilgilendirmelerde ‘çooook’ ‘tarafgirlik’, ‘çoook’ ‘partizanlık’ sergilediklerinin de ‘farkındalar mı?’

Daha geçen aylarda “Beyaz Perde”de, “Sinema Salonu”nda ‘yapayalnız” izlediğim “Ülkücüler” filminden de; daima çocuk yaşlardan beri “Milliyetçi-Ülkücü Camiâ” içinde ruhucanınla, belki de ‘herşeyi’ olmuş sade bir ‘Ülkücü Alperen” olarak da; “Kaatiller” nasıl ‘Ülkücü’ oluyor; ‘adam öldürenler’e nasıl ‘Geçmiş Olsun Ülküdaşım’ denir ve bütün bunlar nasıl ‘Ülkücülerin Bayramı’ olur, anlamış değilim ve asla ve kat’a sahip olduğum “Ülkücü”, “Ülküdaş” mefhumuna da yakıştıramıyorum!

Yaşanılanlar, sadece “Ülküsüzlük”ü, “Mefkûresizliği” değil; “Hakperestlik”ten, “Allah(c.c.) dâvâsının dâvâcısı olmak”tan da ne derece “uzaklaşıldığı”nın da müşahhas delilleri olsa gerek!

“Ülkücü=Ülküdaş= Hakk’ın Hatırını Âli Tutanlardır…”

Onun-bunun hatırını yüceltenler değil…

Elhasıl, demek ki böyle hâller için böyle demiş “Asrın İmamı” Bediüzzaman Said NURSÎ(k.s.): “Yarabbi! Şeytanların ve siyasetin şerr’inden sana sığınırım!!!”

Bu kadar…

12.Temmuz.2012

İsmet GÜLTEKİN

İsmet_gultekin@mynet.com ve metgultekin@hotmail.com

Posted 13 Temmuz 2012 by metgultekin in Genel