Archive for Eylül 2012

ŞANLIURFA AKÇAKALE’DE NELER OLUYOR? GİTTİM-GÖRDÜM-YAZDIM   Leave a comment

 

Görsel

 

 

ŞANLIURFA

AKÇAKALE’DE NELER OLUYOR?

GİTTİM-GÖRDÜM-YAZDIM

 

Son iki haftadır, Cenup/Güney Hududlarımızdan, “sıfır noktası”ndaki Şanlıurfa-Akçakale’de, Suriye’deki “Arap Baharı”nın, aslında “Büyük Ortadoğu Projesi(BOP)”, “Genişletilmiş Ortadoğu Projesi(GOP)”nin, “Büyük Kürdistan” değil, “Büyük İsrail Projesi”nin “uygulanması” neticesi ortaya çıkan “BOP SAVAŞI”nın “seslerini mütemadiyen duymaktan ziyade”, zaman zaman “havan topları” düşmekte, şarapnal parçaları savrulmakta, yaralananlar hatta “bir bebek ölümü” gibi ölümler de yaşanmakta.

“Türkiye Medya”mızın(!) bazı yayın

organlarının ilk sahifelerini de kaplayan “Akçakale’deki BOP Savaşı Etkileri” haberleri, başka “gündemlere takılıp” “Türkiye Efkâr-ı Umumiyesi”ne, “Türkiye Fikirler Camiası”na mal olamamakta diyebiliriz. Hatta öyle ki, artık “Hükûmet=Devlet” olduğu son 10 yıllık “AKP Dönemi”nde, Akçakale’ye giden “Vali”ler, “kaygılanacak bir durum yok!” dedikleri günün  akabinde, “Akçakale Hükûmet Konağı”, “Akçakale Kaymakamlığı” yakınlarına, 12 km öteden atılan “havan topları” isabet etmekte, yaralananlar meydana gelmekte. Eğitim-Öğretim ise ekseriyetle yapılamamakta.

Akçakale, benim öğretmenliğe başladığım ilk şehir. Yine neredeyse 50 km Akçakale merkezine uzaklıktaki bir hudud köyü diyebileceğimiz “Yalıntaş/Ebu Avad “ Arabî Köyü’nde, kapalı olan okulu açışımızla yaşadıklarımız..1997’lerde, şimdiki 2012’lerdeki dibi “Devlet Kurumlarının birbirine kırdırılmadığı yıllar”da yapılan “Devlet-Millet Seferberliği” neticesi, Şanlıurfa’daki askerî yetkililerin ve dönemin “Devlet Valisi”nin okulumuza kadar gelip, öğrencilere kırtasiye-giyim yardımı yaptığı,sonradan askeriyenin  okulumuzu “Mehmedçiklerimiz”in hamaratlı gayretleri ile çokça modern hâle getirmeleri…

Fakir-fukara Arabî köy halkının biz öğretmenlere, hassaten de bana yürekten yaklaşmaları, yapılacak bütün iyilikleri yapmaları..

Sonraları, Akçakale Merkez’deki İbn-i Sina ve Ahmed Yesevî İlköğretim okullarındaki öğretmenliğim..

Hülâsa, hâlen Şanlıurfa Merkez’de öğretmenliğime devam ederken; Akçakale’nin ben de çokça hatıraları var..

Kaldı ki, “cennet vatan”ımızın her yeri “vatan toprağımız” değil mi ki?!

LİBERAL-KAPİTALİST ZİHNİYETLİ AKP DÖNEMİ

“Millî”lik namına ne varsa, hattâ “İslamlık/Müslümanlık” namına da ne varsa adeta “yavaş yavaş”, “alıştıra alıştıra” ‘yok etmeye azmetmiş” bir “siyasî zihniyet”in temsilcilerinden meydana gelen “AKP Örgütü”, yüksek dereceli” millî-İslamî şuur kırıcı” “psikolojik baskılara” rağmen; “Akçakale” gibi “ayağımın dibindeki” bir vatan parçasında “neler olduğunu” görebilme azmimizi “merak ediyorlar “saiki ile adetâ “Ehl-i Kitap Zihniyeti vari” basite indirgemektedir de..

Bir tevafuk neticesi, öğle ezanı okunurken vardığım Akçakale’de, namaz sonrası, her Akçakale ziyaretimde yaptığım üzre, doğruca Akçakale Sınır Kapısı’na yöneldim. “AKP Darbecileri” tarafından “tasfiye edildiği” konuşulan Ordumuzun tankını, uçakvarını ve bazı Mehmedçiklerimizin toprak kazma çalışmalarını ve şöyle bir 408 sene yönettiğimiz “Eski Eyaletimiz”, “Osmanlı Toprakları”na, “vatan parçamıza” bu sefer de bakabildim, görebildim..

Bir tevafuk neticesi demiştim; İstanbul’dan da hâlen “küçük siyasî partilerin en büyüğü” olan “Millî Görüş/Erbakan Hareketi”ni temsil etme gayretindeki kadroların da-İstanbul Saadet Partisi İl Yönetimi- Akçakale’yi ziyaretlerine şahid oldum. Ki, Akçakale Belediyesi, Saadet Partili bir Belediye de..Rahmetli Erbakan Hoca’nın “eski koruma müdürleri”nden de olduğu ifade eden “kadro”lunun Akçakale halkına diyebileceğimiz kısa hitabını da bu yazımın sonundaki “video”dan da dinleyebilir ve izleyebilirsiniz..

Gündelik hayat, her zamanki gibi Akçakale’de de devam ediyor. Elbetteki, ayaklarının dibindeki “BOP Savaşı”ndan Akçakale halkının etkilenmediğini söyleyemeyiz. Akçakale’nin göbeğinde, Akçakale Ülkü Ocakları ve MHP Teşkilatının karşısındaki “Çay Bahçesi”nde otururken, bir defa “top sesi” de duydum..Tanıdığım nice “Ülküdaşlarımı”, “gönüldaşlarımı” prensibim gereği önceden haberdar etmeme rağmen; Akçakale Ülkü Ocağı’na çıktığımda ise kapalı idi..

İkindi dönüşü ise Akçakale çıkışındaki onbinleri bulan sayıdaki “Suriyeli Mülteciler”in yerleştiği “Süleyman Şah Konaklama Tesisleri”ndeki çadırların önündeki arabaların ve motorların fazlalığı ve insanların kalabalıklığı bir hareketliliği de hatırlatıyordu.

Öğle saatlerinde Akçakale’ye indiğimde, gördüğüm bazı Akçakale’lilerin elinde daima “ilkeli neşriyat” yapmış olan Veysel Beğ’in “Gap Gündem”isimli yerel gazetesini görmek de beni sevindirdi…

Beni üzen taraf ise adeta MHP’si ile BBP’si ile “Ülkücü Hareket”i  değil de birbirlerini  “Küstüren Hareket”i çağrıştıran  Milliyetçi-Ülkücü Teşkilat mensuplarının, neredeyse üçüncü haftaya gireceğimiz “Akçakale’nin Göbeğine BOP Bombaları Düşerken” Şanlıurfa halkını, Akçakale halkını aydınlatıcı bir açıklama yapmayışları…

 1980’ler sonrası muhterem Trabzonlu Haydar BAŞ Hoca’nın yetiştirmeye katkısı olduğu “İcmal Gençliği”nin günlük yayın organı olan, 15 yıldan beri yayını sürdüren “hemTürk’üm, hem Ehl-i Beyt muhabbeti ile dolu Müslümanım, hem de muasırım” diye haykıran “Allah’ın Bozkurtları”nın sesi “Yeni MESAJ Gazetesi”ni tam da bu safhada hem Şanlıurfa halkının, hem de Akçakale halkının satır satır okumaya çok ihtiyacı var..Çünkü, “Suriye Mes’elesi”ni, “Türk-İslam gözü” ile de en iyi “yorumlayan” bir yayın organı..

Maalesef, Şanlıurfa Merkez bayilerden 5-10 tane alıp da bu sefer Akçakale’ye götüremedim.. İnşaallah bir daha ki sefere bizzat Yeni MESAJ  gazetesini de bizzat Akçakale halkına ulaştıracağım..

AKÇAKALE’DE “BÜYÜK DOĞU MECMUASI” OKUDUM

Bir Akçakale’li çocuğa söyleyip aldırttığım Star gazetesinin, her Cumartesi günleri verdiği “orijinal tıpkı basım” Büyük Doğu Mefkûresi”nin yayın organı “Büyük Doğu Mecmuası”nın, 25 Ağustos 1950 tarihli nüshasını da, Akçakale’de okudum. Bilhassa “Milis General” olarak literatüre de geçmiş olan “Cevat Rıfat ATİLHAN”Paşa’nın yazdığı “Nasıl Yahudi ve Mason Düşmanı Oldum?.-2” yazısı da, yine Şam-Suriye’yi de hatırlatıcı cümlelerle dolu olması da tevafuk olsa gerek. Hele ki ,”bizzat” Cevat Rıfat ATİLHAN Paşa’nın, “Tam 151 Siyon Şefi”ni “bir gece içinde Dimeşk-üş- Şam şehrinin meydanlarında ve idam sehpalarında cinayetlerinin cezasını çektirmek için” “bizzat astırması” ve böylece “Türk çocuğunun intikamını” alması…

Evet, rahmetli “Milis General”miz Cevat Rıfat ATİLHAN Paşa, aynen öyle diyor:” ..Sayısız Yahudiyi bizzat astırmak suretiyle aldım.Tam 151 Siyon şefi.”(Star Gazetesi,”Büyük Doğu”, orijinal tıpkı basım, 29 Eylül 2012, s.12)

SON SÖZÜM:

Bu yazımım alt kısmında da izleyeceğiniz “video”dan da öğrenebileceğiniz üzre, “İsrail’in İdeali”, “Yahudilerin Ülküsü” olan “Vaad Edilmiş Topraklar”, “Arz-ı Mev’ud”a Şanlıurfa da dahil, Güney-Doğu Anadolumuzun çoğu kısımları da dahildir..Kaldı ki, “Büyük Ortadoğu Projesi” Haritaları da, “Siyonist Yahudi Ülküsü”nün “haritaları” değil midir?

Ya bizlerin, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti”mizin “Projesi”, “Mefkûresi” olan “Misâk-ı Millî Ülkümüz”ün Haritasını kim hatırlıyor acaba?

“Atatürk’ün günahını ala ala zorla cennete koydurttular” diye yazan “İcmal Gençliği”nin de dediği üzre, “Biten İslamcılık, hattâ biten Nurculuk fikriyatınca da” hatırlanmıyor bile!!!

Allah’a Emanet!..

29.09.2012

İsmet GÜLTEKİN

İsmet_gultekin@mynet.com.tr ve metgultekin@hotmail.com

 

Posted 29 Eylül 2012 by metgultekin in Genel