Archive for Mart 2013

TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNE SALDIRANLAR,CUNTACILARLA/DARBECİLERLE AYNI SAFTALAR   Leave a comment

 

 

Görsel

 

 

 

 

Görsel

 

 

GörselTÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNE SALDIRANLAR,

CUNTACILARLA/DARBECİLERLE AYNI SAFTALAR

 

Ben bizzat “Soğuk Harp Konsepti”nin devam ettiği yıllarda, Erzurum Atatürk Üniversitesi’nin girişindeki meşhur” Türk Âleminin en büyük düşmanı komünizmdir.Her görüldüğü yerde ezilmelidir”. sözünü görmüş ve okumuştum. Milâttan öncesinden de bahsetmiyorum, daha düne kadar yakın bir tarihe kadar bu “meşhur söz”, Atatürk Üniversitesi’nin girişini süslüyordu…

Tıpkı bu “meşhur söze” âdeta nazire yaparcasına, sevgili ve biricik Başbakanımız, 2013’ler Türkiye’sinde, “Milliyetçiliği, elbetteki Amerikan ve Avrupa Milliyetçiliğini değil, düpedüz Türk Milliyetçiliğini ayaklar altına almaktan, ezmekten “bahsetti. Bir zamanlar, “Tek Parti Diktatörü”, “Millî Şef” İsmet İNÜNÜ bile  “meşhur 19 Mayıs Nutku”nda bile, bu derece “Türk milliyetçiliğini ayaklar altına” almamıştı.Bu “meşhur 19 Mayıs Nutku”nu da “sükûnet”le okuduğumda ise “Millî Şef” İsmet İNÖNÜ’den sonra “Cumhuriyet Tarihi”miz boyunca hiçbir “Cumhurbaşkanı”, “olumlu-olumsuz”, “müsbet-menfî” “Türk Milliyetçiliği” mefhumunu bile o “güzelim dil”llerine alabilecek “şerefe” de erememişler!!!

“MİLLİYETÇİLİK TARTIŞMALARI”

 Bir Şubat 2013’de başlayan “milliyetçilik tartışmaları” ise tam iki ayını doldurdu diyebiliriz. Bir “araştırma” yazımda, “Sosyalistlerin Ülkücü Hareket’e Bakışlarının Hiç Değişmediği”ni ortaya koymuştum. Aslında bilumum “İslâmcılar”ın da, bilumum “İslâmî Hareket”çilerin de, bilumum “Siyasal İslâmcılar”ın da, hattâ yüz yıl önce “esâmeleri” okunmayan fakat “tarihî arızalar”ın neşvü nema buldurttuğu, belki de bir yüz yıl sonra “elimine olacak”, “yok olacak” bilumum “Cemaatçi zihniyetler”inde,  “özel”de “Ülkücü Hareket”, “umum”da ise “Türk Milliyetçiliği’ne Bakışları” da hiç mi hiç değişmiyor!!Toplasan dedikleri, “Irkçılık” düğümünde toplanıyor ve daha da öteye gitmiyor.

Bilmem kaçıncı “Tek Başına İktidar” olan “Arkası Karanlık Parti”nin döneminde, mezkur zihniyetlerin “kendilerinden olmayan” bilhassa “Türk Milliyetçileri”ni, hem de “Yusufîye Zindanları”nda, “Medrese-i Yusufîyeler”de, en zor şartlarda bile “Milliyetçi olmak”tan, “Ülkücü olmak”tan “irtad” etmeyenlere, “yavaş yavaş”, “Ben de İslâmcıyım!” dedirtmişlerdi bile!!

2002-2013 döneminde, mezkur zihniyetlerin hem de ekseriyetinin mevcut “siyasî iktidara eklemlendikleri”, “İslâmî bir muhalefet”in “kırıntısı”nın bile kalmadığı, “kör gözlere” gösterecek derecede aşikâr değil mi? Meselâ,  bir “12 Eylül”de kurulan meşhur bir “gazete”, sadece “İslâmî Muhalefet” olarak, koskaca 11(onbir) yılda bir “Süt Bankası Mes’elesi”ni “manşet”lere taşıyabildi. Allâh aşkına, başka “manşet”lere taşıyacak hiç mi “mes’eleler” olmadı?

Üstelik, mezkûr zihniyetler, “usta”larından aldıkları “tyo” ile “Milliyetçiliğe, elbetteki sadece Türk Milliyetçiliğine” öyle bir saldırdılar ki, saldırıyorlar ki, ne “literatür” kalıyor, ne “terminoloji”, ne de bilmem ne! Ben, 50(elli) yıla yaklaşan ömrümde, bizzat kulaklarımla, bir “Nurcu Fatsalı Prof.”un ağzından ilk defa böyle bir “milliyetçilik tartışmaları süreci”nde işittim: “İlk milliyetçi şeytandır…” Yani “sözde Nurcu  Fatsalı Prof.”, demeye getiriyordu ki, “Aman, sakın ha, milliyetçi olmayın! Bak, milliyetçi olursanız “şeytan” olursunuz…”Ve böyle bir “sözde Nurcu Fatsalı Prof.”un “açıklamaları”, haber 7 ve habervaktim gibi “siteleri”, günlerce, “milat gazetesi” gibi gazetelerin “site”lerini, “Yeni Asya Gazetesi “gibi gazeteelrin “sürmanşet”lerini süsledi!!!

İki ayı dolduran “milliyetçilik tartışmaları”nda, ömründe hiç bu kadar “seviyesiz, basit, yüzeysel, vulger, militanca” “Türk Milliyetçiliği’ne saldırıldığına bizzat şahid olmamıştım. Hele bu süreçte, “Bilderbergçi” Fehmi KORU’nun;”Aslında ‘İstiklâl Marşı’ndaki “ırkım” mefhumu, ‘Türk Irkını’ değil, ‘Arnavut Irkını’ ifâde eder.”, demeye getirmesi, doğrusu “çok su götürür…” Hele her “fikir-fikriyat tartışmaları”nda,”operatif”cesine  “rol”ler alan ‘TÜRK’süz ‘ÖNE’ler ise “fiiliyat”tta saldırmadığı, saldıramadığı, bir “Hizmet-Cemaat-Gülen Hareketi” zihniyeti kaldı desek, yeridir…

 OSMAN TURAN’LAR-GALİP ERDEM’LER-SEYYİD AHMED ARVASÎLER

Zaman zaman meşhur “Güneş Ne Zaman Doğacak?” filmini “tekrar tekrar” izlediğimde, “soğuk harp konsepti”nde bile “karşı fikirleri, karşı düşünceleri” de “okumak lazım”, “anlamak lazım” diyen bir “Milliyetçi Zihniyet Portresi” ile de karşılarız..Maateessüf ki, mezkur zihniyetlerde böyle bir “beceri”, böyle bir anlayış bulunmamakta. Nasıl “akademisyen” olmuşlar, nasıl “prof.” veya bilmem ne olmuşlar, anlamak mümkün değil…Rahmetli Prof.Dr. Osman TURAN’ın “Türk Cihan Hakimiyeti Mefkûresi Tarihi” isimli iki ciltlik eserini; rahmetli Galip ERDEM’in “Irkçılık” suçlamaları da dahil “Türk Milliyetçiliği Fikriyatına Atılan İftiraları” cevaplayan eserlerinden; bir “Şark Adamı” da olan rahmetli Seyyid Ahmed ARVASÎ Hoca’mızın “Türk-İslâm Ülküsü” isimli eserlerini sanki hiç mi hiç “duymamışlar, görmemişler, bilmemişler…”!?

Buraya bir cümle daha yazmak istiyorum; hem de yazımın başlığına mutabık: “12 Eylül Mahkemeleri”nde, “cuntacı-darbeci zihniyet” bile ancak bu kadar “aşağılık” bir şekilde “Türk Milliyetçiliğini ayaklar altına almak” istemişlerdi! Günümüz mezkûr zihniyetlerin “Türk Milliyetçiliğine saldırışları” da, adetâ “12 Eylül cuntacı-darbeci”lerin “12 Eylül Mahkemeleri”ndeki “Türk Milliyetçiliği”ne, “Türk Milliyetçileri”ne “aşağılık” bir şekilde “saldırmalarını” ne kadar da çoook çağrıştırıyor!!!

 

“TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ”NE SALDIRILIRKEN SUSANLAR… 

“Siyasî rakip”lerini “aşağılık” bir şekilde bertaraf etmeyi adetâ “kafalarına koymuş” olan mevcut hükmedici “siyasî zihniyet”in böyle bir uygulamasına “sessiz” kalanlar da, “susanlar da”, demek ki, mevcut “siyasî zihniyet”in bu “uygulamalası”ndan gayet memnunlar..İlk akla gelen isim ise “Cemaat-Hizmet-Gülen Hareketi” olarak bilinen ve Türkiye’mizde “cemaat” denilince akla gelen sözde “camia”nın “Lideri”, “Erzurumlu İmam” Muhammed Fethullah GÜLEN’in de “suskunluğu”dur…Hani nerede kaldı “Türk Müslümanlığı”? Eserlerinde yer alan “Milliyetçileri, Ülkücüleri sevmek” bu mu?

“Türk Milliyetçiliği” ki, “beslenme kaynakları” olarak “Türk kültürü, İslâmiyet ve Türk Tarihi “olduğu hâlde, adetâ  bir “takıntı”, bir “saplantı” hâline gelmiş olan “Ulus-Devlet” “jargonu” ile “T” ile başlayan ne kadar kelimeler, kavramlar mevcut ise “Türk”e, “Türklüğe”, “Türk Milleti”ne, “Türk Milliyetçiliği”ne “aşağılık” ve “literatürleri”, “terminolojileri” de alt-üst edecek derecede “ayaklar altına” alanlar, “kimlere hizmet ediyorlar ki?”, “Hangi “emperyal güç odakları”nın “ekmeğine yağ sürüyorlar ki?”

“Usta”nın “tyoları” ile mezkûr zihniyetlere sahip “yeni kadrolar” sayesinde “Devlet” ile “Hükûmet” arasında bile artık hiçbir “fark”ın kalmadığı bir dönemde, “Türk Milliyetçiliğine saldırıyı” “içine sindiremeyen” sadece “Samsun Vali Yardımcısı” oldu..Vesair, “yenikadrolar”, “Arkası Karanlık Parti”nin “Bürokrasisi”, “kuzu kuzu” hezeyanları dinlemekle yetiniyorlar, hiçbir “duruş, hiçbir “tavır”, hiçbir “söylem” geliştiremiyorlar…

ELHÂSIL: “İslâm Medeniyetinin Medar-ı İftiharı”, Bediüzzaman Said NURSÎ(k.s.)’yi bile adetâ “Türk Milliyetçiliği düşman modu”na sokan “cemaatçi zihniyetler”, şu hususu çok iyi bilmeliler ki; yaşadığı dönemde “Milliyetimiz, milliyet-i İslâmiy’et’tir, İslâm Milliyetidir” terkibi ile “bütün ecnebi tuzakları” bozarken, 2013’ler Türkiye’sindeki sözde takipçileri ise düpedüz “emperyal zihniyetler”in “oyuncağı” olmaktan kurtulamamaktadırlar…

Yazık!!!Türkiye’mizdeki “Müslümanlar da dö-nüş-tü-rü-lü-yor!!!.” ”Cüzdanlar dolmuş, İslâm solmuş” be!!!

31. Mart.2013

İsmet GÜLTEKİN

 

“YGS-2013-TÜRKÇE(*)’DE “EDEBİYAT”A “EDEBİYAT” DENİLMİŞ!!!   Leave a comment

 

Görsel

“YGS-2013-TÜRKÇE(*)’DE “EDEBİYAT”A “EDEBİYAT” DENİLMİŞ!!!

 

Son yıllarda âdeta “moda” oldu: “Kamus”larda, “Lügat”larda, “Sözlük”lerde, ne kadar “T” harfi ile başlayan kelimeler mevcut ise; hor görmek, aşağılamak, küçümsemek, tahkir etmek,”burun kıvırmak”, “dudak bükmek…”: “Türkiye”gibi, “Türk” gibi, “Türkçe” gibi, “Türkmen” gibi..Neredeyse iki buçuk sene önce yazdığım bir yazımın başlığı şöyle idi: “Türk’ün,’Türkçe’nin ‘T’sini ,’t’ Şeklinde Yazanlar Yok mu?”

Bütün bunlar yetmezmiş gibi, hele de “Dinci Medya”  da denilen “Muhafazakâr Medya”daki, “devrim furyaları”, “düzen furyaları”, “bilimsel furyaları”, “sorun furyaları”, “koşul furyaları”, “olanak furyaları”, “ulus furyaları”, “olasılık furyaları….” Hele de geçen ayların “Zaman Kitap İlâvesi”nde okuduğum “Yazınsal Furyalar…”

Yine geçenlerde çoğumuzun hatırlayacağı üzre; “dil-lisân” mes’elesinde, “dünyada en çok konuşulan diller” araştırmasında, güzelim “Türkçe”miz, beşinci sırada idi..”Emperyal tuzaklarla” dolu “Kürtçe furyası”nda ise “Kürtçe”nin “dünyada en çok konuşulan dil-lisân” sıralamasında, kaçıncı sırada olduğunu bilen mevcut mu ki?!

EVET,”YGS-2013-TÜRKÇE”DE “EDEBİYAT”A “EDEBİYAT” DENİLMİŞ!!!

Bu sene ki “Yüksek Öğretime Giriş Sınavı”nda en çok meraklandığım husus; “Cumhuriyet Tarihimiz”de ‘ilk defa’ bir “Üniversite’ye Giriş” imtihanında, “din”den, “İslâm”dan suâllerin sorulmuş olması idi. İlk baktığım kısımlarda bu kısım oldu ve tam beş suâlin 4’ünü ‘doğru’ bir şekilde cevaplandırdım…

Elbetteki ikinci meraklandığım husus ise yazımın mukaddimesinde zikrettiğim üzre; “hor görülen”, “aşağılanan”, “küçümsenen”, “tahkir” edilen, “dudak bükülen”, “burun kıvrılan “ 2013’ler küre-i arz’ında, “en çok konuşulan 5. dil-lisân” olan “Türkçe”mizin hâli idi..

Yine geçen sene hemen hemen bu zamanlarda yazdığım yazımın başlığı ise şöyle idi:”YGS-2012 TÜRKÇE(*)’DE ‘TÜRKÇE KATLİÂMI”..

Elbetteki en şâd olduğum husus; “Edebiyat”a “Edebiyat” denilmiş olması..Yani “Edebiyat”a “Yazın” denilmemiş olması!!!

“Cümle”ye yine “cümle” denilmiş, “tümce” denilmemiş..Geçen senede “cümle” denilmiş.Ne güzel! Demek ki, “format”, “tümce”den ziyâde “cümle”yi daha çok seviyor!

“Eser”e “eser” denilmiş, sadece bir yerde “başyapıt” denilmiş..

“Bilimsel furyası”da, tıpkı sözde “Arap Baharı” ile âdeta “moda” olan “devrim furyası” gibi..Hâl, bu ki, “ilim” başka, “bilim” başka; “ilmî” başka, “bilimsel” başka değil mi?

Gel de deme, “bilimsel furyaları”na, “bilim furyaları”na da kapılanlara: “Sizin gibi aydının 7’den 70’ine!!!”..Sizi gidi “Aydıncık”lar!!!

“Sözcük” ise “sözcük”; ‘kelime’ unutulmuş!!!

“Olasılık” ise “olasılık”; ‘ihtimal’ unutulmuş!!!

“Gereksinim” ise “gereksinim”; ‘ihtiyaç’ unutulmuş!!!

“Koşul” hâlâ “koşul”; ‘şart’ unutulmuş!!!

Daha ilk suâldeki “tanımsal” ve “çağrışımsal”, herhalde “ilk defa” kullanılmış, yazılmış oldu!!!

“-sal”lardan, “-sel”lerden geçilmiyor elbette!!!

“-sal/-sel furyaları”na rağmen iki yerde “inceltme işaretli”, “tahminî” ve “ahlakî” kelimeleri de kullanılmış!!! Ne güzel!!!

Bazen “öykü”, bazen de “hikâye” denilmiş!!!

Hâlâ “Bu parçada”, “Bu parçanın” deyip de, “parça” ile “paragraf” arasındaki “farkı” bilmeyenler de mevcut galiba!!!

Elhâsıl: YGS-2012-TÜRKÇE’deki, “Türkçe Katiamları” azalmış gibi…Hem de epey azalmış…Hele de “Edebiyat” a “Edebiyat” denilmiş olması, tam bir “Türkçe Kahramanlığı” da dedirtiyor…

“TÜRKÇE”: ‘Yaşayan Türkçe’, ‘Güzel Türkçe’, ‘İstanbul Türkçesi…’

Hâlâ “hor görülmeye” devam ediyor da!!!

25.03.2013

İsmet GÜLTEKİN

İsmet_gultekin@mynet.com ve metgultekin@hotmail.com

Haşiye:

(*): Hürriyet YGS ÖZEL-Soru ve Cevap Anahtarı, 25.Mart.2013

Posted 25 Mart 2013 by metgultekin in Genel

Tagged with ,

“SULTAN’ÜŞ ŞUÂRA”/(ŞAİRLER SULTANI)-“GERİCİLİĞİN ÜSTÂDI”(*)-RAHMETLİ NECİP FAZIL KISAKÜREK’İN “ÖRTÜLÜ ÖDENEK-DEVLET HAZİNESİ” TARTIŞMALARI ve SADECE 3(ÜÇ) ORİJİNAL DÜŞÜNCE-FİKİR ADAMI   Leave a comment

 

Görsel

“SULTAN’ÜŞ ŞUÂRA”/(ŞAİRLER SULTANI)-“GERİCİLİĞİN ÜSTÂDI”(*)-RAHMETLİ NECİP FAZIL KISAKÜREK’İN

 “ÖRTÜLÜ ÖDENEK-DEVLET HAZİNESİ” TARTIŞMALARI ve SADECE 3(ÜÇ) ORİJİNAL DÜŞÜNCE-FİKİR ADAMI

Güzelim Ülkemiz, “cennet vatan”ımız Türkiye’mizde, son yıllarda “tartışma metodu” uygulandığını her “avam”, her “sıradan biri” bile bilir..”İslâmcılık Tartışmaları”, “Milliyetçilik Tartışmaları” derken belki de sırada “Solculuk Tartışmaları” var!!! Mevcut “siyasî zihniyet”in neredeyse “bilinçli uygulaması” olduğunu da; “operatif”, “profesyonel zihniyetler”in “öncülüğü”nde gerçekleşen; biraz da “zihinleri pravoke etmeyi” de gaye edinen “tartışmalar…” Kabaca, “karın doyurmuyor” elbette!!!

Kabaca, “karın doyurmuyor” velâkîn medyamızda, iletişim kanallarında öyle “cayırtılar” kopartılıyor ki?!

İşte, Ocak 2013 ile birlikte hem “Sultan’üş Şuara”/(Şairler Sultanı), kimilerine, daha açıkçası “Mimsiz Medeniyet”in, “deniyet”in “mümtaz mümessilleri”nce dersek; “Gericiliğin Üstâdı” rahmetli Necip Fazıl KISAKÜREK’in “Örtülü Ödenek”ten, “mesture-i tahsisat”tan, kabaca “devlet hazinesi”nden “para alıp almadığı” noktalarına odaklanan “tartışmalar..” Neredeyse böyle “tartışmalar”, “Türkiye’miz gündemi”ni 1(bir) ay, 1,5(bir buçuk) ay “meşgul edebiliyor da!!!

Ancak, benim gibiler açısından,kabaca “karın doyurmayan” böyle “düşünce-fikir tartışmaları”nı, mevcut imkânlarımla, Rabbimin inayeti ile çok büyük bir zevkle, adetâ “zevkten dört köşe” olurcasına “fikr-i takip” yapmanın, tadına doyum olmuyor.Niye ki, derseniz; hem hangi “fikir-düşünce cenahı”nın hâl, kâl ve tavırlarını “anlamak”; hem de “yeni fikirler, düşünceler, bilgiler öğrenmek”, “anzer balı yemek” gibi “tatlı” geliyor bana da…

SADECE 3(ÜÇ) “DÜŞÜNCE-FİKİR ADAMI…”

Maateessüf ki, her “fikir-düşünce tartışmaları”nda aşikârlığı daha da artan “ifrat”,”tefrit” ve “itidâl”, “makûliyet” “nokta-i nazarı” ile “bakışları” ile dolu “fikirler, görüşleri” , hak verirsiniz ki-belki de hakk değirmende ulan! diyorsunuzdur-,”ayıklamak” da ayrı bir cehdi, ayrı bir gayreti mukteza ediyor, “gerektiriyor…”

Evet, evet, bahse mevzu bu “tartışma”da, sadece ve sadece 3(üç) ‘düşünce, fikir adamı”, “itidâl” veya “makûliyet” çizgisini yakalayıp, “efkâr-ı umumiye” ile “fikirler-düşünceler camiâsı” ile kabaca “kamuoyu” ile paylaştı: Bu 3(üç) “düşünce, fikir adamı”nın ilk 2(iki)si, maatteessüf ki, “Cemaat” diye, “Hizmet” diye, hattâ bazen “Gülen Hareketi” diye “tu kaka” edilen “camiâ”dan çıktı: Biri, Hilmi YAVUZ Beğ, biri Recai GÜLLAPDAN…Eeee, 3(üç) numarayı siz okurlarım, bir zahmet “tahmin” etsinler gayri!!!

Bahse mevzu “tartışma”nın “sıcağı”nda iken yazan Hilmi YAVUZ Beğ; “ideolojik ifrat” ve ideolojik tefrif”e cay-ı dikkat ederken; rahmetli “Behçet NECATİGİL” “temsil metodu” ile de düşüncesini pekiştiryordu:”Devletin parası ziyân olmasın…Hoca, ölürken de büyüktü..”(1)

Bahse mevzu “tartışma” ‘soğumadan yazan” Recai GÜLLAPDAN Beğ ise yazısının başlığını, adetâ “Yükü ağır olur devin” mısrasına nazire yaparcasına,”Müslüman’ın Yükü Ağırdır,Aman Dikkat!” diye yazıyordu.Ve “Devletle iş tutmak netamelidir ey nesl-i şebab! Mümkün mertebe uzak ve ferah bulunulsa gerektir..Devlet babamızdır, kerimdir; elbette verecek, bunda ne gibi mahzur ola ki?!’,diye vıdı vıdı yapılmamak lazımdır..”(2)

ELHÂSIL:

Şahsen ben “ilk defa”, “Sultan’üş Şuara”/(Şairler Sultanı),”malûm zihniyetler”ce “Gericiliğin Üstâdı” rahmetli Necip Fazıl KISAKÜREK’in, kabaca “Devlet hazinesi”nden “para” aldığını; “doğduğum şehrin” İmam-Hatipli arkadaşım, birçok hâtıralarımızı paylaştığımız “mahallî gazete patronu” rahmetli Eyüp ŞENTÜRK’ü, yazıhanesinde ziyaret ettiğimde, bana okuduğu, şu an ismini hatırlamadığım bir “Soner YALÇIN Kitabı”ndan öğrenmiştim…”Daha niceleri”nin de “ismi geçmekteydi..”

Bu “tartışmada” da neredeyse gayr-i mütenahi, nihayetsiz, sınırsız derecede birbirinden “farklı İslâmî düşünce ekolleri”nden “vıdı vıdı” seslerini duymamak için, herhalde “işitme engelli olmak” icap ediyordu..

Yanlış, hâtâ, kusur; yanlış, hâtâ ve kusurdur vesselâm…

09.Mart.2013

İsmet GÜLTEKİN

Dip Notlar:

(*): “Gericiliğin Üstâdı NECİP FAZIL”, Bilim ve Ütopya Dergisi, Mart 2013 sayısı..

(1): Hilmi YAVUZ, “Bir ‘Örtülü Ödenek’ Hikâyesi”, Zaman Gazetesi, 16.Ocak.2013,Çarşmaba

(2): Recai GÜLLAPDAN, “Müslüman’ın Yükü Ağırdır,Aman Dikkat!”, Zaman Gazetesi, Kitap Zamanı İlâvesi, Şubat 2013, sayı.:85

“SULTAN’ÜŞ ŞUÂRA”/(ŞAİRLER SULTANI)-“GERİCİLİĞİN ÜSTÂDI”(*)-RAHMETLİ NECİP FAZIL KISAKÜREK’İN “ÖRTÜLÜ ÖDENEK-DEVLET HAZİNESİ” TARTIŞMALARI ve SADECE 3(ÜÇ) ORİJİNAL DÜŞÜNCE-FİKİR ADAMI   Leave a comment

“SULTAN’ÜŞ ŞUÂRA”/(ŞAİRLER SULTANI)-“GERİCİLİĞİN ÜSTÂDI”(*)-RAHMETLİ NECİP FAZIL KISAKÜREK’İN

 “ÖRTÜLÜ ÖDENEK-DEVLET HAZİNESİ” TARTIŞMALARI ve SADECE 3(ÜÇ) ORİJİNAL DÜŞÜNCE-FİKİR ADAMI

Güzelim Ülkemiz, “cennet vatan”ımız Türkiye’mizde, son yıllarda “tartışma metodu” uygulandığını her “avam”, her “sıradan biri” bile bilir..”İslâmcılık Tartışmaları”, “Milliyetçilik Tartışmaları” derken belki de sırada “Solculuk Tartışmaları” var!!! Mevcut “siyasî zihniyet”in neredeyse “bilinçli uygulaması” olduğunu da; “operatif”, “profesyonel zihniyetler”in “öncülüğü”nde gerçekleşen; biraz da “zihinleri pravoke etmeyi” de gaye edinen “tartışmalar…” Kabaca, “karın doyurmuyor” elbette!!!

Kabaca, “karın doyurmuyor” velâkîn medyamızda, iletişim kanallarında öyle “cayırtılar” kopartılıyor ki?!

İşte, Ocak 2013 ile birlikte hem “Sultan’üş Şuara”/(Şairler Sultanı), kimilerine, daha açıkçası “Mimsiz Medeniyet”in, “deniyet”in “mümtaz mümessilleri”nce dersek; “Gericiliğin Üstâdı” rahmetli Necip Fazıl KISAKÜREK’in “Örtülü Ödenek”ten, “mesture-i tahsisat”tan, kabaca “devlet hazinesi”nden “para alıp almadığı” noktalarına odaklanan “tartışmalar..” Neredeyse böyle “tartışmalar”, “Türkiye’miz gündemi”ni 1(bir) ay, 1,5(bir buçuk) ay “meşgul edebiliyor da!!!

Ancak, benim gibiler açısından,kabaca “karın doyurmayan” böyle “düşünce-fikir tartışmaları”nı, mevcut imkânlarımla, Rabbimin inayeti ile çok büyük bir zevkle, adetâ “zevkten dört köşe” olurcasına “fikr-i takip” yapmanın, tadına doyum olmuyor.Niye ki, derseniz; hem hangi “fikir-düşünce cenahı”nın hâl, kâl ve tavırlarını “anlamak”; hem de “yeni fikirler, düşünceler, bilgiler öğrenmek”, “anzer balı yemek” gibi “tatlı” geliyor bana da…

SADECE 3(ÜÇ) “DÜŞÜNCE-FİKİR ADAMI…”

Maateessüf ki, her “fikir-düşünce tartışmaları”nda aşikârlığı daha da artan “ifrat”,”tefrit” ve “itidâl”, “makûliyet” “nokta-i nazarı” ile “bakışları” ile dolu “fikirler, görüşleri” , hak verirsiniz ki-belki de hakk değirmende ulan! diyorsunuzdur-,”ayıklamak” da ayrı bir cehdi, ayrı bir gayreti mukteza ediyor, “gerektiriyor…”

Evet, evet, bahse mevzu bu “tartışma”da, sadece ve sadece 3(üç) ‘düşünce, fikir adamı”, “itidâl” veya “makûliyet” çizgisini yakalayıp, “efkâr-ı umumiye” ile “fikirler-düşünceler camiâsı” ile kabaca “kamuoyu” ile paylaştı: Bu 3(üç) “düşünce, fikir adamı”nın ilk 2(iki)si, maatteessüf ki, “Cemaat” diye, “Hizmet” diye, hattâ bazen “Gülen Hareketi” diye “tu kaka” edilen “camiâ”dan çıktı: Biri, Hilmi YAVUZ Beğ, biri Recai GÜLLAPDAN…Eeee, 3(üç) numarayı siz okurlarım, bir zahmet “tahmin” etsinler gayri!!!

Bahse mevzu “tartışma”nın “sıcağı”nda iken yazan Hilmi YAVUZ Beğ; “ideolojik ifrat” ve ideolojik tefrif”e cay-ı dikkat ederken; rahmetli “Behçet NECATİGİL” “temsil metodu” ile de düşüncesini pekiştiryordu:”Devletin parası ziyân olmasın…Hoca, ölürken de büyüktü..”(1)

Bahse mevzu “tartışma” ‘soğumadan yazan” Recai GÜLLAPDAN Beğ ise yazısının başlığını, adetâ “Yükü ağır olur devin” mısrasına nazire yaparcasına,”Müslüman’ın Yükü Ağırdır,Aman Dikkat!” diye yazıyordu.Ve “Devletle iş tutmak netamelidir ey nesl-i şebab! Mümkün mertebe uzak ve ferah bulunulsa gerektir..Devlet babamızdır, kerimdir; elbette verecek, bunda ne gibi mahzur ola ki?!’,diye vıdı vıdı yapılmamak lazımdır..”(2)

ELHÂSIL:

Şahsen ben “ilk defa”, “Sultan’üş Şuara”/(Şairler Sultanı),”malûm zihniyetler”ce “Gericiliğin Üstâdı” rahmetli Necip Fazıl KISAKÜREK’in, kabaca “Devlet hazinesi”nden “para” aldığını; “doğduğum şehrin” İmam-Hatipli arkadaşım, birçok hâtıralarımızı paylaştığımız “mahallî gazete patronu” rahmetli Eyüp ŞENTÜRK’ü, yazıhanesinde ziyaret ettiğimde, bana okuduğu, şu an ismini hatırlamadığım bir “Soner YALÇIN Kitabı”ndan öğrenmiştim…”Daha niceleri”nin de “ismi geçmekteydi..”

Bu “tartışmada” da neredeyse gayr-i mütenahi, nihayetsiz, sınırsız derecede birbirinden “farklı İslâmî düşünce ekolleri”nden “vıdı vıdı” seslerini duymamak için, herhalde “işitme engelli olmak” icap ediyordu..

Yanlış, hâtâ, kusur; yanlış, hâtâ ve kusurdur vesselâm…

09.Mart.2013

İsmet GÜLTEKİN

Dip Notlar:

(*): “Gericiliğin Üstâdı NECİP FAZIL”, Bilim ve Ütopya Dergisi, Mart 2013 sayısı..

(1): Hilmi YAVUZ, “Bir ‘Örtülü Ödenek’ Hikâyesi”, Zaman Gazetesi, 16.Ocak.2013,Çarşmaba

(2): Recai GÜLLAPDAN, “Müslüman’ın Yükü Ağırdır,Aman Dikkat!”, Zaman Gazetesi, Kitap Zamanı İlâvesi, Şubat 2013, sayı.:85

Posted 09 Mart 2013 by metgultekin in Genel

BENİM İLK ‘PATRON’UMDU!!!   Leave a comment

Görsel

 

 

BENİM İLK ‘PATRON’UMDU!!!

Rahmetli “Enver ÖREN ABİ”, evet, benim “ilk patron”umdu!!! Tamamiyle bir sevk-i kader ile meşhur Cağaloğlu’ndaki Türkiye Gazetesi tesislerinde bulmuştum kendimi. Yine tamamiyle sevk-i kader neticesi “meşhur Milliyetçi Edbiyatçılarımız”dan rahmetli Ahmet KABAKLI HOCA’nın, “Türkiye Gazetesi’ndeki İlk Sekreteri” olarak.

Ömrümde “ilk maaş”ımı, ki o zamanın bir milyon lirası, rahmetli Enver ÖREN ABİ’nin “hayırlı çığırı” olan böyle bir “müesseseden” aldım.. Önce “hasta” haberini, hemen ardından da bir başka “internet sitesi”nden “vefât etti” haberini okuyunca, “hissiyatım depreşti…” Gözümün önüne, “Güle Güle Apartmanı”ndaki, neredeyse “odaları” karşılıklı ve bitişik; rahmetli Ömer ÖZTÜRKMEN Beğ’ler, rahmetli İrfan ATAGÜN Beğ’ler ve elbette rahmetli Ahmet KABAKLI Hoca’lar geldi!!!

Rahmetli Enver ÖREN Abi, neredeyse her Cuma “Güle Güle Apartmanı”na geldiğinde, rahmetli KABAKLI HOCA’yı da ziyaret ettiğinde, daha gencecik bir “Anadolu Taşra Delikanlısı” olarak da, neredeyse her defasında o mübarek elini “sırtıma koyar”, “sıvazlardı..” “Çocukluk duyguları ile” böyle bir “hareketi “beni çok sevindiriyordu…

Rahmetli Enver ÖREN ABİ’yi, ben hep “Şark Adamları”ndan bilirdim. “Denizlili” olduğunu öğreneli daha bir yıl bile olmadı..Elbetteki, “konum”um icabı sık sık “teşrik-i mesai” yapacak hâlde değildim..Ancak “müessesede” sadece “erkekler”in çalışmış olması, hele “Cuma Günleri”, “yemeklerin en güzeli”nin çıkmış olması, unutulacak gibi değil…

Vefâtının ardından “Türkiye Gazetesi”nde yazılanları okuyorum; doğrusu “Türkiye’de bir Müslüman Türk Evlâdı olarak yaşamak bile”, bir “Anadolu Çocuğu olarak nefes-alıp verebilmek bile, adetâ “kahramanlıktır” denilse yeridir…” Onca sadeliğine, hadi diyelim “mülayimliğine” rağmen “Türkiye Gazetesi’nin ‘Bizim Sayfası’nın”, “mâlum zihniyetleri rahatsız etmiş olmasını”, doğrusu hafsalam kaldıramıyor, bazen “kendi vatanımda yaşamaktan korkuyor” derecesine geliyorum…

Evet, “İslâmiyet’in en büyük düşmanı hâlâ da İN-Gİ-LİZ-LER’dir…”

Rabbim, gani gani rahmet eylesin ve beni de “ahiret âlemi”nde “şafaatçi eyledikleri”nden kılsın!!!(Âmin)

03.03.2013

İsmet GÜLTEKİN

Posted 03 Mart 2013 by metgultekin in Genel

Tagged with

“MİLLÎ GÖRÜŞ HAREKETİ/ERBAKAN HAREKETİ”Nİ ANLAMA CEHDİM ve SUÂLLERİM   Leave a comment

Görsel

Görsel

 

“MİLLÎ GÖRÜŞ HAREKETİ/ERBAKAN HAREKETİ”Nİ ANLAMA CEHDİM ve SUÂLLERİM

 

Rahmetli nam-ı diğer SERDENGEÇTİ, Osman Yüksel SERDENGEÇTİ’nin bir “10 Kasım”da vefâtı üzerine, hâlâ bile “hitabet”te ve “Türkçe”yi ‘belâgat’ ile kullanma da ‘güzîde bir şahsiyet’ olan Milliyetçi İktisadçı Agah Oktay GÜNERİ Bey; “Hayatının en büyük esprisini yaptı da gitti!”, demişti. Her ne kadar “M.Kemal”in bir “10 Kasım”da, saat 9.05’ geçe “vefât” etmediğini, “10 Kasım ve 9’u 5 Geçe”nin “uydurma” olduğunu daha geçenlerde öğrenen biri olarak, yine de “anlatılmak istenen” manidardı!!

“Dâvâsı bile” neredeyse kendisi ile ‘özdeşleşmiş’ “Erbakan Hareketi”nin, “Millî Görüş Lideri” rahmetli Prof.Dr. Necmeddin ERBAKAN da, neredeyse bir “28 Şubat” tarihinde Hakk’a vâsıl olacaktı…

Rahmetli ERBAKAN HOCA’mızın vefatının 2.seney-i devriyesinde “yâd” edilişini,, hem “Millî Gazete”, hem de “internet imkânları” ile “fikr-i takip” yapmaya gayret ettim..Bu zamana kadar ki “ömrüm” de “bir rey” bile vermediğim ve ekseriyetle 1970’li senelerde neşvü nema bulan “benzer” millî,islâmî, insanî “dâvâ”ların “teşkilatlı”, “müesseseleşmiş” bir şekilde ortaya çıkmış olması da “feyâ acaba”dır?

“Millî Görüş/Erbakan Hareketi”nin “siyasî gayretleri”ni, bir “yaz tatili”ne denk gelen bir yakın “seçim dönemi”nde, bir hayli “yakın”lık ve merakaperver bir şekilde izledim ve tabiiî neticede “hayal kırıklığı” yaşadım!!!Ve bu zamana kadar da “Millî Görüş/Erbakan Hareketi”ni “anlama cehdi” bâbından, bir elin parmağına yakın “yazılar” yazdım..Bu yazımda bu “hareketi” anlama bâbından bir yazıdır da!!!

“ERBAKAN KÜLLİYATI”

Benim en çok meraklandığım husus ise “Hani nerede kaldı ‘Erbakan Külliyatı?’” oldu. Çünkü “zevzeklik”ten daha ziyâde “yazılı kaynaklara” çok ehemmiyet veren bir aciz fakir olarak; geçen seneden böyle bir “söz verme”nin olduğu, hafızama da nakşedilmişti. Benim kanaatimce, hele de benim gibi “Millî Görüş-Erbakan Hareketi”ni “anlama cehdi”nde olacaklar için; rahmetli ERBAKAN HOCA’mızın vefatının 2. Seney-i devriyesindeki “en kıymetli vakıâ”, büyük emeklerle hazırlandığını tahmin ettiğim “5 Ciltlik Erbakan Külliyatı”nın “hazır” olduğunu öğrenmiş olmamdı… Ayrıca “Millî Gazete”nin verdiği ilâveler ve ilgili yazılar da bir nebze olsa da tebrikleri hakkediyor…

SUÂLLERİM

Suâl1): “Millî Görüş/Erbakan Hareketi”, 12 Eylül 1980 Askerî Darbe akabindeki yıllarda kalkan “siyasî yasaklar”dan sonra, “siyasî teşkilatları”na, niye “MSP-Millî Selamet Partisi” ismini yeniden almadı?

Suâl2): “İttihad-ı İslâm”, aslında “İttihad-ı Türk” de değil mi? “Nesebi köklü” olan “Türk Milleti” veya “Türk”, niye diyemiyorsunuz? “Bütün Türkler Müslüman değil mi? Yoksa “Türklerin Müslümanlığını mı kabul etmiyorsunuz?” “Türk-İslâm Birliği”ni de bir “dâvâ”, bir “mefkûre” niye edinemiyorsunuz? “Türk’üm” demek, “ayıp” bir şey mi? ‘Kur’an-ı Kerim’e, “Hadis-i Şerifler”e ‘aykırı’ bir mefhum mu?

“Millî Görüşçüler” de, “Ben de Türk’üm” niye diyemiyorlar?

Suâl3): “Millî Görüş Hareketi/Erbakan Hareketi”nin mesuliyetlileri, meftunları da dahil, hattâ “bütün İslâmcılar da”ki bu “DÜZEN” ve “DEVRİM” aşkı nedir ? Artık bir “karar” verin: “Âdil Düzen “mi diyeceksiniz, “Âdil Nizam” mı? “İslâm Devrimi” mi diyeceksiniz, “İslâm İnkılâbı” mı?

Suâl4): “Hilâl-Gül Hareketi”nin “YAZICIOĞLU Hareketi”nin ‘Lideri’, rahmetli “Şehid Ülkücü Lider” Muhsin YAZICIOĞLU’nun “karşı çıktığı”, meşhur “1991’deki MHP-RP-IDP Seçim İttifakı” ile neticede “tabanın birbirlerine ne kadar da yakın oldukları, benzerliklerinin “azamî” derecede olduklarını da kavramaya başlamışlardı..Şimdilerde, en son 12 Haziran 2011 Milletvekilliği Genel Seçimleri öncesinde, “mevcut siyasî şartları”nın da muktezası olarak; “benzer kulvardaki siyasî teşekküllerle” neden bir “seçim ittifakı” yapıp da, bir “Millî Blok-İslâmî Blok” hâlinde “seçime gidilemedi?” “Gayr-i millî”, “gayr-i islâmî” “”cenahlar”ın neredeyse “40-50 parçası” bir “blok” hâlinde seçime girip, 2,5 milyon rey alırlarken; neden böyle bir “Blok Birlikteliği” sağlanamadı?! Daha Türkiye’deki “İttihad-ı İslâm”ı sağlayamadan; nasıl dünyada “İttihad-ı İslâm”ı sağlayacaksınız ki???

NETİCE-İ KELÂM

Elbetteki, ekseriyetle 1970’lerden sonra “müesseseleşmiş” bir şekilde “görünürlükleri” artan “bütün Millî, İslâmî ve İnsanî Dâvâlar”a, “Müslüman Türk Milleti’nin bir evlâdı olarak”, topyekûn “karşı” olmam düşünülemez bile…

Ben, her defasında “kırılan gönlüme” bir “sadre şifa” arıyorum, doğrusu…

03.03.2013

İsmet GÜLTEKİN