Archive for Nisan 2017

AMAZONCULAR, AMAZONLARI DA TÜRKLEŞTİRİYORLAR!!!   Leave a comment

AMAZONCULAR,

AMAZONLARI DA TÜRKLEŞTİRİYORLAR!!!

 

Amazonseverler, Amazonperverler, kabaca Amazoncular, Amazonları da “Türkleştiriyorlar…” “Efsaneden Gerçeğe”(1) başlıklı Abdulkadir BAŞ imzalı ‘karman-çorman bir yazı’da;’ Küresel zihniyetli, kozmopolit  zihniyetli bir yazı’da ; “Amazonlar Türkleştirilerek”; “Amazonların İskit Türk’ü” olduğu iddiaları dillendirildi. Hattâ öyle ki,  bu iddialar, Türkiye’mizin ve Samsun’umuzun da ‘Milliyetçi’ bildiği bazı şahsiyetlerin eser ve yazıları “haşiye/dipnot” gösterilerek yapıldı.

Âdeta bahse mevzuu  “Amazonlar Tarihi”nin, bazı İngiliz İntelijeansa/İngiliz Ajanlarınca meydana getirilen “Uyduruk bir tarih” olduğunu hiç mi hiç hatırlamayan “Efsaneden Gerçeğe” başlıklı yazının sahibi; TELLİOĞLU’nun “Biz Anadolu’ya 1071’den önce de gelmiştik” ‘tezi’ çercevesinde, “Samsun’da Türk Yerleşim Tarihi” isimli eserinde ortaya koyduğu “İskit Türkleri” gerçeği ile Amazonları “zorakî bir evliliğe, zorakî bir akrabalığa” sevketmekten öte; “Amazon Efsanesi”(2) eseri de ‘haşiye/dipnot’ göstererek, tamamiyle “Amazonları Türkleştirdi.”

Âdeta, “Bakınız Amazonlar da İskit Türklerinden…Niye gocunuyorsunuz ki?”, demeye getirircesine!!!

Hele de , ‘Terme BİLGİ PINARI’ dergisindeki yazısında, BAŞ’ın; Arslan BULUT’un “Meydan Okuyan Kadın”(3) başlıklı makalesini ‘haşiye/dipnot’ olarak zikretmesi ise hem “tebessümlere” sebep olurken; hem de “Meğerse bu BULUT da Amazoncu imiş!” dedirtti. BULUT, ilgili köşe yazısında, günümüzde “MHP Muhalifleri Hareketi’nin Liderliğini Yapan” Meral AKŞENER’in Samsun’a gelişini ve çalışmalarını dillendirirken de; yine âdeta “Meral AKŞENER’i, günümüzün Amazon Savaşcısına” benzetiyordu…

 

TERME’MİZİN “BOZUK SAAT”Lİ SAAT KULESİ

 

Termemize yapıldığı andan itibaren neredeyse “Bozuk Saat”li “Saat Kulesi” yerine ise günümüzdeki Amazonseverler, Amazonperverler, kabaca Amazoncular tarafından ise “Amazon Heykeli” isteniliyor. Termemizin müesseseleşmiş mahallî/yerel gazetenin ‘manşeti’nden: “Termeliler Saat Kulesi Yerine Amazon Heykeli İstiyor”(4) Hattâ öyle ki; herhalde ‘Amazonları Türkleştirmek’ bâbından olacak ki; istenilen ‘Amazon Heykeli’; “ at sırtında  ok atan Amazon kadını ve hemen yanında da yaşlı bir nine ve kolunda içi çeltik ve fındık dolu bir sepet” de olacakmış!!!

“Yaşlı bir nine ve kolunda içi çeltik ve fındık dolu bir sepet” ‘figürü’ ile “Amazonları yerlileştirmek, millîleştirmek, Türkleştirmek…”

 

NETİCE:

 

Doğrusu şahsen, “Amazonların da Türkleştirileceği” hiç aklıma gelmezdi.

Elbette ki, “uyduruk”, elbette ki “kurgu dolu”, elbette ki “zorakî tarih” meydana getirme gayretleri…

Maalesef, Türkiye’miz  ve Samsun’umuz “efkâr-ı umumiyesi/fikirler,düşünceler camiâsı”, muhtelif sebeplerden; “Amazonlar Mes’elesi”nde iki ayrı safha ayrışmış bulunmaktadır…

İskit-Hun-Göktürk-Selçuklu-Osmanlı-Cumhuriyet “tarihî çizgimiz”e meftûn olanların; gayr-ı millî ve hattâ gayr-ı islamî  “figürleri” “diriltme gayret”lerine “eyvallah” demesi muhal ender muhaldir…

Kaldı ki, “Terme”miz, bütün “zorlamalara rağmen”, asla ve kat’a “Amazonlar Diyarı” de-ğil-dir…

Vesselam…

08.04.2017,Cumartesi

İsmet GÜLTEKİN

metgultekin@hotmail.com

 

Dip Notlar:

1) Abdulkadir BAŞ, “Efsaneden Gerçeğe Terme”, (Terme) Bilgi PINARI Dergisi, Yıl..3 Sayı.. 11 Mart 2017, s.34-35-36

2) Eren SARI, “Amazon Efsanesi”,

3) Arslan BULUT, “Meydan Okuyan Kadın”, Yeniçağ Gazetesi, 20.03.2016

4) “Termeliler Saat Kulesi Yerine Amazon Heykeli İstiyor”, Terme BİLGİ Gazetesi, Yıl.:14 Sayı.:740 05 nisan 2017, s.1 ve 2

AMAZONCULAR, AMAZONLARI DA TÜRKLEŞTİRİYORLAR!!!   Leave a comment

AMAZONCULAR,

AMAZONLARI DA TÜRKLEŞTİRİYORLAR!!!

 

Amazonseverler, Amazonperverler, kabaca Amazoncular, Amazonları da “Türkleştiriyorlar…” “Efsaneden Gerçeğe”(1) başlıklı Abdulkadir BAŞ imzalı ‘karman-çorman bir yazı’da;’ Küresel zihniyetli, kozmopolit  zihniyetli bir yazı’da ; “Amazonlar Türkleştirilerek”; “Amazonların İskit Türk’ü” olduğu iddiaları dillendirildi. Hattâ öyle ki,  bu iddialar, Türkiye’mizin ve Samsun’umuzun da ‘Milliyetçi’ bildiği bazı şahsiyetlerin eser ve yazıları “haşiye/dipnot” gösterilerek yapıldı.

Âdeta bahse mevzuu  “Amazonlar Tarihi”nin, bazı İngiliz İntelijeansa/İngiliz Ajanlarınca meydana getirilen “Uyduruk bir tarih” olduğunu hiç mi hiç hatırlamayan “Efsaneden Gerçeğe” başlıklı yazının sahibi; TELLİOĞLU’nun “Biz Anadolu’ya 1071’den önce de gelmiştik” ‘tezi’ çercevesinde, “Samsun’da Türk Yerleşim Tarihi” isimli eserinde ortaya koyduğu “İskit Türkleri” gerçeği ile Amazonları “zorakî bir evliliğe, zorakî bir akrabalığa” sevketmekten öte; “Amazon Efsanesi”(2) eseri de ‘haşiye/dipnot’ göstererek, tamamiyle “Amazonları Türkleştirdi.”

Âdeta, “Bakınız Amazonlar da İskit Türklerinden…Niye gocunuyorsunuz ki?”, demeye getirircesine!!!

Hele de , ‘Terme BİLGİ PINARI’ dergisindeki yazısında, BAŞ’ın; Arslan BULUT’un “Meydan Okuyan Kadın”(3) başlıklı makalesini ‘haşiye/dipnot’ olarak zikretmesi ise hem “tebessümlere” sebep olurken; hem de “Meğerse bu BULUT da Amazoncu imiş!” dedirtti. BULUT, ilgili köşe yazısında, günümüzde “MHP Muhalifleri Hareketi’nin Liderliğini Yapan” Meral AKŞENER’in Samsun’a gelişini ve çalışmalarını dillendirirken de; yine âdeta “Meral AKŞENER’i, günümüzün Amazon Savaşcısına” benzetiyordu…

 

TERME’MİZİN “BOZUK SAAT”Lİ SAAT KULESİ

 

Termemize yapıldığı andan itibaren neredeyse “Bozuk Saat”li “Saat Kulesi” yerine ise günümüzdeki Amazonseverler, Amazonperverler, kabaca Amazoncular tarafından ise “Amazon Heykeli” isteniliyor. Termemizin müesseseleşmiş mahallî/yerel gazetenin ‘manşeti’nden: “Termeliler Saat Kulesi Yerine Amazon Heykeli İstiyor”(4) Hattâ öyle ki; herhalde ‘Amazonları Türkleştirmek’ bâbından olacak ki; istenilen ‘Amazon Heykeli’; “ at sırtında  ok atan Amazon kadını ve hemen yanında da yaşlı bir nine ve kolunda içi çeltik ve fındık dolu bir sepet” de olacakmış!!!

“Yaşlı bir nine ve kolunda içi çeltik ve fındık dolu bir sepet” ‘figürü’ ile “Amazonları yerlileştirmek, millîleştirmek, Türkleştirmek…”

 

NETİCE:

 

Doğrusu şahsen, “Amazonların da Türkleştirileceği” hiç aklıma gelmezdi.

Elbette ki, “uyduruk”, elbette ki “kurgu dolu”, elbette ki “zorakî tarih” meydana getirme gayretleri…

Maalesef, Türkiye’miz  ve Samsun’umuz “efkâr-ı umumiyesi/fikirler,düşünceler camiâsı”, muhtelif sebeplerden; “Amazonlar Mes’elesi”nde iki ayrı safha ayrışmış bulunmaktadır…

İskit-Hun-Göktürk-Selçuklu-Osmanlı-Cumhuriyet “tarihî çizgimiz”e meftûn olanların; gayr-ı millî ve hattâ gayr-ı islamî  “figürleri” “diriltme gayret”lerine “eyvallah” demesi muhal ender muhaldir…

Kaldı ki, “Terme”miz, bütün “zorlamalara rağmen”, asla ve kat’a “Amazonlar Diyarı” de-ğil-dir…

Vesselam…

08.04.2017,Cumartesi

İsmet GÜLTEKİN

metgultekin@hotmail.com

 

Dip Notlar:

1) Abdulkadir BAŞ, “Efsaneden Gerçeğe Terme”, (Terme) Bilgi PINARI Dergisi, Yıl..3 Sayı.. 11 Mart 2017, s.34-35-36

2) Eren SARI, “Amazon Efsanesi”,

3) Arslan BULUT, “Meydan Okuyan Kadın”, Yeniçağ Gazetesi, 20.03.2016

4) “Termeliler Saat Kulesi Yerine Amazon Heykeli İstiyor”, Terme BİLGİ Gazetesi, Yıl.:14 Sayı.:740 05 nisan 2017, s.1 ve 2

SPOR HÂTIRALARIM-Malik GÜLTEKİN-Yayına Hazırlayan: İsmet GÜLTEKİN-www.millimefkure.com’un Kültür Hizmeti-2014   Leave a comment

 

 

 

 

 

 

 

 

M A L İ K G Ü L T E K İ N

(Beden Eğitimi Öğretmeni ve Termespor Alt Yapı Antrenörü)

S P O R

 

H A T I R A L A R I M

(18.Eylül.1996-25.Ocak.1998)

Yayına Hazırlayan: İsmet GÜLTEKİN

-www.millimefkure.com’un Kültür Yayını-2014-

 

 

 

 

 

 

 

 

SÖZBAŞI:

 

Bu çalışmam aslında rahmetli Malik Ağbim ile ilgili daha kapsayıcı bir çalışmamın da “önsöz”ü, başlangıcı mahiyetinde. Yıllardır içimde bir ukde olan “Malik GÜLTEKİN-Öğretmenliği, Sporculuğu, Tiyatroculuğu” kitabî çalışmamı da inşallah yayına hazırlayacağım.
Bu çalışmam ise rahmetli Malik Ağbim’in “Sporculuğu”nun sadece 18.Eylül.1996-25.Ocak.1998 tarihleri arasında tuttuğu “günlük”lerden, “hatıralar”dan, günümüz bilgisayar terminolojisi ile “blog”lardan meydana gelmekte.
En ufak kardeşi olarak, rahmetli Malik Ağbimin, her ağbinin kardeşi üzerindeki müsbet tesirleri, katkıları gibi çok sayıda “kalıcı iz” bırakan tesirleri oldu. Rahmetli Pederimin daha “İmam-Hatip Liseleri”nin 1970’li yıllardaki müessiriyeti ile ve elbette mütedeyyinliği ile Barbaros İlkokulu’nu bitirdikten sonra beni “Terme İmam-Hatip Lisesi”ne vermek isteyişi. Fakat bir türlü kayıt yapılmayışı, muallakta, boşlukta kalışım ve bu muallakta kalış sürecimde rahmetli Malik Ağbimin beni Terme Ortaokulu’na kayıt yaptırışı..
Ladik Akpınar Öğretmen Lisesi’nde okurken, rahmetli annem ile birlikte yanında kalışımız…
Bilhassa da İ.T.Ü. Mezuniyetim akabinde her “genç işsizler”in yaşadığı “psikoloji” sürecinde, beni hem tiyatro faaliyetlerine, hem de yeniden sportif faaliyetlere çekerek, bir nebze “bunalım psikolojisi”nden kurtarma gayretleri. 1987-1988 yıllarında, Terme’de, rahmetli Malik Ağbim ile birlikte, “başrol” denilebilecek tiyatro eserlerinde rol alışım..Ve elbette “tiyatro” denilince, fikir kavgalarının şiddete dönüşme emareleri görüldüğü yıllarda, Terme Turan Sineması salonunda, Ladik Akpınar Öğretmen Okulu namına, “Her şey Bu Vatan İçin” isimli “piyes”de rol alışım…Muharrem KÖSE’ler, Hasan KÖKSAL’lar…Milliyetçi ve Ülkücü hissiyatlarla bezenmede rahmetli Malik Ağbimin kütüphanesindeki kitaplarının da etkilerini yazmalıyım. Hani derler ya, “Nasıl Milliyetçi oldunuz? Nasıl Ülkücü oldunuz?”; işte bu suâlin cevabın da rahmetli Malik Ağbimin de payını unutamam. Hatta Ankara Keçiören’de, bir düğün merasiminde, “Ekmek Parası” isimli bir ‘Skeç’i de ikimiz, beraber canlandırmıştık. Hem burada “rol icabı” yediğim tokatı unutmam mümkün değil. Bir tokat ile yere serilmiştim..Aybastı’ya bile ‘turne’ yapmış ve orada da tiyatro eseri sahnelemiştik.
Sportif faaliyetlerde ise neredeyse her zaman beraberdik. Öyle ki, dört kardeş olarak-Malik-Mahir-Zabit-İsmet- aynı futbol takımı forması altında bile müsabaka yapmıştık.Kaldı ki kendisi “kedi kaleci” idi ve o yıllarda gazetelerin de bölge spor sayfalarına çıkmakta idi.
İçimde kalan bir başka ukde ise 1993’de, Terme Nizâm-ı Âlem Ocak Başkanlığı yaptığım-ki Kurucu Başkan olmayı Allah bana nasip etmişti-yıllarda, yine Terme Atatürk Ortaokulu’nda öğretmenlik yapan rahmetli Malik Ağbime, “Nizâm-ı Âlem Ocakları adına da bir tiyatro eseri sergileyebilir miyiz?”, diye suâl ettiğimde çok müsbet karşılamıştı…
Bu çalışmam, rahmetli Ağbimin “sporcu yönünü” bir nebze hatırlatmaya ve “hâtıraların canlanması”na vesile olursa ne mutlu..Kaldı ki “Termespor Alt Yapı Antrenörü” olarak tuttuğu “blog”ları okuduğumuzda, zihinlerde çokca hatıraların da canlanacağını ümid etmekteyim..Hemen yine tekrar edeyim ki, “kaleci” olarak da çok hatıralara sahipti.
Hülâsa;
Terme’miz, sadece çeltik, sadece pirinç, sadece fındık memleketi değil; sporcular, tiyatrocular, hafızlar, evliyalar, şehidler, gaziler diyarıdır da..Terme’miz “adam gibi adamlar”ın da, “kahramanlar”ın da, nice yazar,gazeteci, şairlerin de yetiştiği kutlu topraklardır da…
Sarıyer, 11.Mayıs.2014
Kardeşi İsmet
İsmet GÜLTEKİN
metgultekin@hotmail.com
http://www.millimefkure.com
Terme Birlik Mefkûre, Millî Mefkûre ve Mefkûre Adamları Blog’larım…

 

 

 

 

 

 

 

-TERTEMİZ BİR SAYFA DAHA-

Evet benim için 1996-1997 Futbol Sezonu Termespor çatısı altında yepyeni bir dönem…
Termespor’un 1995-1996 futbol sezonunda gruplara katılarak 3. lige çıkması benim için yepyeni bir dönem, yepyeni bir sayfa açılmış oldu….
Kolay değil..Gerçekten sorumluluk gerektiren bir göreve getirildim.
Geleceğin TERMESPOR’unu oluşturacak sporcuları yetiştirmek için Alt Yapı Antrenörlüğüne getirildim.
İki görevi bir arada yaparak götürüyorum. Hem bir yandan 1. Amatör Küme Genç takımını, bir yandan 1. Amatör Küme Büyükler Kategorisinde mücadele edecek sporcuları, spor camiasına kazandırmak için çalışıyorum.
İşimin ve görevimin çok zor olduğunu biliyorum. Elimde mevcut bulunan GENÇLERLE bu ligi götürmeyi düşünüyorum.
Gençlere gerçekten güveniyor ve onlara inanıyorum…
Büyüklerde 1.Amatör Kümede mücadele etmenin kolay olmadığını çok iyi biliyorum.
Antrenörlüğümün 8.yılında ilk kez 1. Amatör Küme Büyüklerde mücadele etmenin sorumluluğunu çok iyi biliyorum.
Bu yüzden benim için bir sınav, bir imtihan dönemi başlıyor..
İnşallah bu sınavdan, bu imtihandan başarılı çıkarım…
Hemen hemen 1 aydan beri Antrenman yapıyoruz. İyi bir hazırlık dönemi geçirdik diyebilirim..
İşte bütün bu hazırlıklardan sonra sınav dönemi geldi.
İlk sınavımızı 14 EYLÜL’de(96) Çarşamba’da ÇRŞ.Belediyespor GENÇ Takım karşısında vereceğiz.
Haydi her şeyin hayırlısı…İnananların yardımcısı ALLAH’dır…
Allah yardımcım olsun…
Şimdilik söylenecek fazla bir şey yok. her şeyi zaman gösterecek…
Zaman her şeyin ilacıdır. Bunu çok iyi biliyorum…
Bunun içinde zaman akışı içersinde beklemekten başka bir çarem, tutacak bir dalım yok…
Önemli olan zoru başarmak.Bende bu zoru zorda olsa başaracağına inanıyorum…İnanıyorum…İnançlıyım…Hırslı ve azimliyim..İnşaallah Allahım beni utandırmaz.
Sporcularım beni UTANDIRMAZ.
Son söz sporcularıma. Saha da konuşacak olanlar onlar….Son sözü söyliyecek olanlarda yine onlar…
Haydi çocuklar…Göreyim sizi. Size daima başarılı olmak yakışır..
Haydi gösteriniz gücünüzü…
Hepinize başarılar….SİZLERİ kucaklıyor ve öpüyorum…
BOL ŞANSLAR…12 EYLÜL 96

– HÂTÂ KURBANI-

Evet, her zaman der ve söylerim. Hangi alanda olursa olsun…her şeyin ilki ve riski zordur…Her işin ilkinde az hâtâ yapan az riske giren istenilen sonuca varmış olur.
İşte benim sporcularımı ÇRŞ Belediye maçında çok hata ve çok riske girince kendi yaptıkları hataların kurbanı oldular. Sonuçta 4-2 sahadan yenik ayrılmış oldular…
Yapılmayacak yerde hata yapılınca, girilmeyecek yerde riske girilince tabiki haliyle yenilgiye zemin hazırlamış olacaksın….Bunun sonucunda da haklı olarak sahadan yenik ayrılacaksın…
Ben her zaman der ve yine söylerim…Bir Antrenör sporcusuna öğretilmesi gerekenleri öğretir ve bilgi verir. Bütün bu öğretilenleri ve bilgileri de sporcu sahada uygular.
Uygularsa başarılı olur. Uygulamazsa başarısız olur. Bu kadar basit. İsterse Antrenör kulübede kendini parçalasın.
Bazı sporcularım benim değil de kendi düşüncelerini sahada yansıtmaya çalıştıklarından istenilen sonuca gidememiş oldular…
Olsun diyorum. Önemi olan bu hatalara bir daha düşmemek…
Henüz daha işin başındayız. Yapılan hatalar gözden geçirilecek.
Sporculara bu hatalar gösterilecek..Sahad bu hataların yapılmaması için gerekli çalışmalar yapılacak.
SPORCULARIN umarım bundan böyle bu gibi hataları yapmazlar. Ve böyle durumlara düşmezler.
Her zaman olduğu gibi BEN sporcularıma güveniyorum…
Bundan sonraki maçlarda daha az hata…Daha az risk ve heyecan…
SONUÇTA başarı bizlerin olsun…
ATK. BELEDİYE maçında bütün bu söylenenlere riayet ederek…
Bol ŞANSLAR diyorum. 18 Eylül 1996

-AYNI HATALAR-

Gençler Liginde ÇRŞ.BELEDİYESSPOR’la yaptığımız ilk maçta ÇRŞ.’da 4-2 yenilmiştik…
Kalemizde gördüğümüz dört(4) golü de rakibimizin bilinçli gelişen ataklarından meydana gelen bir hadise değildi.
Yediğimiz dört(4) göldeki hatayı da inanılmayacak derecede benim takımım futbolcuları yaptı. 4(Dört) hata (4) Dört gol…
Haliyle sahadan yenik ayrılan yine benim takımım oldu….
Bu aynı hatalar, iyi başladığımız oyuna, hakim olmaya başladığımız Büyüklerde ilk maçımızda KDZ.AZOTPOR maçında da yapınca yine sahadan yenik ayrılan, biz olduk.
Maçın daha ilk On(10) da bir hata kalemizde bir gol…
Buna güzel bir golle 25.’da cevap veriyoruz. Durum 1-1…Birinci devre bu skorla bitiyor.
İkinci devre oyuna güzel başlayan benim takımım.
Net gol pozisyonları bulan yine benim takımım…Ama golü yapacak son vuruş yok…..
Grubumuzda şampiyonluğa oynayan AZOTSPOR karşısında sporcularımın ortaya koydukları oyun ve mücadeleden dolayı gönülden kutlarım…
70.’ya kadar oyun üstünlüğünü elinde bulunduran GENÇ oyuncularım…Girdikleri net gol pozisyonlarını da değerlendiremeyince…Bunun üstünde umulmadık anda hatalar zinciri yine üst üste gelince kalemizde golü gören yine benim takımım oldu..
Ali’nin umulmadık bir anda 70.’da topa bir ıskası bu hatayı affetmeyen AZOTSPORLU FUTBOLCU ATA’nın kalecinin üzerinden topu filelerimizi göndermesi skorda dengeyi bozdu.2-1…88.’da yine Ali’nin hatasından doğan pozisyonda yine aynı oyuncunun gole giden topu elle kesmesi, hem kendisinin dışarıya atılmasına, hem de Penaltıya sebebiyet vermesine yol açmıştır.
Ata’nın kullandığı penaltıda gole dönüşünce SKOR 3-1 oldu…
Bu skorla da sahadan yenik ayrılmak zorunda kaldık.
Bütün bu hatalara rağmen genç oyuncularımın ortaya koydukları oyun ve mücadeleden son derece memnunum.
Umarım bu hataları CUMA günü KİRAZLIKSPOR’LA oynayacağımız inançta yapmayız..
Oyuncularımın bu gidişata dur diyeceklerine inanıyorum…
Buna da KİRAZLIKSPOR maçında başlayacaklarına eminim…
Her şeyden önce ALLAH diyor…Sabırla bekliyorum…18.Eylül 1996

-YA SABIR-

Gerçekten YA SABIR diyorum. AZOTSPOR yenilgisi daha sonra KİRAZLIK maçındaki PUAN alma umudumuz da suya düşünce:
Birde girdiğimiz pozisyonları cömertce harcayınca…Bir ANTRENÖR olarak çaresiz kalmaya mecbur oluyorum….Ama ben sabırla beklemesini bilen İNSANIM…Onun için YA SABIR…..diyorum…
Orta da bir gerçek varsa o da takımımın üst üste yenilgi alması…
Üzülüyorum….
Ama her şeyin düzeleceğine inanıyorum….
Yalnız beni üzen bir şey daha var.. O da sporcularımın birbirine karşı samimiyetsizlikleri…
Bütün bu durumları göz önüne alınarak dikkatleri çekilecek…
Hiçbir zaman ne sporcunun, ne Antrenörün, ne yöneticinin menfaatleri, Külübün menfaatlerinin üzerindedir.
Bu gerçeği herkes bilmeli.. Ona göre hareket edilmeli…
Bunu ben HER ZAMAN üzerine basa basa söylüyorum.
Takımımın düzeleceği ve puan alacağı günleri SABIRLA bekliyorum…
Bir yerden başlamamız lazım ama nereden…
Umarım bu başlangıç noktası ayın 10 da oynayacağım ÇRŞ. Belediye maçı olur….
10 EKİM Benim için, bizim için dönüm noktası olur….
Haydi HAYIRLISI… 20 Eylül 1996

-İKİNCİ TANGO-

 

1996-97 Futbol sezonunun benim için zor SEZON olduğunu biliyorum.
Bütün bu zorluklara rağmen alnımın akı ile bu yükün altından kalkacağıma inanıyorum….
1. Amatör Küme büyüklerde mücadele ederken; 1. Amatör Küme Gençlerde mücadele etmek. Bu iki sorumluluğu ve yükü taşımak gerçekten çok zor…
İşte bu zorlardan birini bu hatta ATK. Belediye maçında yaşadık….Sonuçta 3-0 yenildik.
Oyunun böylece ikinci perdesi İKİNCİ TANGOSU başlamış oldu..
Bu bölümde de ANADOLU maçı PUAN almamızın başlangıç noktası olur.
Bu perde de her şeyin hayırlısı…23. Eylül 1996

-ARDARDA GELEN YENİLGİLER-

Bir Antrenörün en zor, en sıkıntılı günleri, takımın art arda aldığı yenilgilerden doğan anlardır.
Şu günlerde böyle anları bir Antrenör olarak yaşamaktayım.
Gençlerde ve Büyüklerde alınan üst üste yenilgiler beni gerçekten son derece üzüntüye sevketti…
Yapılan dört(4) maçta, dört(4) yenilgi…Benim için son derece üzücü…
Üzülmemek elde değil…Ama yine de bu yükün altında yüzümüzün akı ile çıkağımıza inanıyorum.
Bu hususta da sporcularıma son derece güveniyorum..
Bu Pazar Gençlerde 3. maçımıza çıkıyoruz.
Anadoluspor karşısına çıkacağımız bu maçta, galip gelmek istiyoruz. Böylece puansızlığa, başarısızlığa dur demek istiyoruz…
Tek çaremiz var, o da beklemek ve sabır etmek.SABIR…29 Eylül 1996

-KAÇAN GOLLER-

Bir maçın ardından yine aynı feryatlar. İnanılmayacak şekilde kaçan goller…
Son derece KRİTİK pozisyon ve anlarda ele geçen GOL pozisyonları ve fırsatları..
Neticede alınması gereken bir maçın 2-2 berabere bitmesi.
Olacak şey değil…
İşte bu dediklerimi yaptığımız ANADOLU maçında gördük ve yaşadık…
Pozisyon zenginliği açısından çok şanslı olan takımım. Girdikleri son derece net gol pozisyonlarında son vuruşu yapmalarında şansız, bir yandan da beceriksizdiler.
Umarım TOPRAKSU maçında bu şansızlıkları yaşamayız.
Sahadan galip ayrılan biz oluruz…
ŞANSINIZ AÇIK OLSUN…Tarihsiz…

– OLMAZ BÖYLE ŞEY-

Her zaman der, her zaman söylerim…
Bir HOCA Kulübede kendisini ne kadar parçalarsa parçalasın, ne kadar tepinirse tepinsin.
Futbolcuları denilenleri yapmadıktan sonra gerisi nafile.
Olmaz böyle şey…Takımının elemanları maç boyunca 22 NET GOL pozisyonu ARTI bir de penaltı bulan ve bunlardan sadece birini gole çeviren;
Üstüne üstelik farklı almamız gereken maçı 1-0 Galipken 3-1 Mağlup olmamız beni gerçekten KAHRETMİŞTİR.
Böylesine net 22 gol pozisyonu bulan takımımın elemanlarının sadece bir tanesini değerlendirmesine, bir de KRİTİK bir pozisyonda penaltı KAÇIRMASINA bir türlü mantığım almıyor…
Biliyorum bir HOCA İÇİN ZOR ANLAR…BU ZORU başaracağımıza inanıyorum…
Ama kesinlikle bunu yalnız başarmam mümkün değil…
Gerçekten de bazı çevrelerin yersiz sitemleri beni kahrediyor..
Evet Çocuklar…Ben her zaman söylüyorum…Ben sizlerle varım…
Sizler olacaksınız benim başımın dik olmasını sağlayacak.
Yine sizler olacaksınız, benim başımın önde eğik gezmesine sebep olacak…
Toparlanın…Toplayın kendinizi…Ben sizlere güveniyorum.
Gerçekten ben sizleri seviyorum.
Haydi toplayın artık kendinizi…Önümüzde daha çok maçlar var…Layık olduğunuz yer bu değil.
Göreyim sizi layık olduğunuz yere dönün.
Sabırsızlıkla o günü bekliyorum. SABIRLIYIM..SABIRLA BEKLİYORUM…10 EKİM 96 PER

Yapılmayacak Hata: Antrenörlük hayatımda unutamayacağım bir gün…
Fikstür hazırlayışında değişen maç saatlerini yazarken ÇRŞ.’da oynanması gereken ÇRŞ. Belediye maçının 10’da yazılması gerekirken 14’de yazmam.Bizim hükmen yenik ayrılmamıza sebep olmuştur.

-YETER ARTIK-

Antrenörlük hayatımda ben böyle RUHSUZ ve İNANÇSIZ takım görmedim.
Bu derece ruhsuz ve inançsız futbolcu da görmedim..
Toplam GENÇLER ve BÜYÜKLERDE YEDİ(7) maç yapıyorsun…
Sonuçta sadece bir(1) PUAN alıyorsun…olacak şey değil…
Bir merkezde onbir(11) mahalle ve sokaktan onbir(11) topçu toplasan ve sahaya çıksan üst üste YEDİ(7) yenilgi yine olmaz..
Tabiki bir futbolcu maç izlerken sıkılıyor ve seyretmek istemiyorsa; kendisi maç yaparken ne düşünür, gelin de siz karar verin?
Demek sonuç ne olursa olsun…Bütün futbolcularım için söylemiyorum..
Bu sözüm bazı sporcularıma…Maç bir an önce bitsin biz de gidelim…
Sokakta SERSERİ gibi gezelim..Başka bu durumdan ne sonuç çıkarabilirim.
ARTIK YETER ve bu düşüncede olan sporculara DUR demenin zamanı geldi..(Tarihsiz)

-RAKİBİN DURUMU-

Sahaya amaçsız bir düşünceyle Yıldız sporcularla sahaya çıkan Salıpazarı’nı gönülden kutlamak gerekir.
Bünyesinde bulundurduğu Yıldız futbolcuları Büyüklerde 1. Amatör kümede mücadele eden bir grubun maçında bu sporcuları sahaya sürmesi…Benim için gerçekten takdir edilecek bir davranış olarak görüyorum.
O yönetimi, hocamı ve sporcuları gönülden kutluyorum.
7-0 gibi farklı yenilmeleri bence hiçte önemli değil.
Bir Antrenör olarak bu galibiyeti aldığımdan böyle bir konuşma gereği hissetmedim.
Sadece bu taplo karşısında onur ve gurur duydum.
Kutlarım Salıpazarı’nı…Kutlarım Remzi Ağbiyi.
Kutlarım sahaya çıkmalarının bile bir cesaret olan Yıldız futbolcularımı…(Tarihsiz)

SORUMSUZLUK-

Bulunduğu yerin, sırtına giydiği formanın kıymetini ve önemini bilmeyen sporculara söylenecek tek söz vardır.
O da sorumsuzluk…
Tabi ki böylesine son derece sorumsuz olan sporcuların meydana getirdiği bir takımda kesinlikle başarılı olması söz konusu olamaz.
Sporcularımın çoğunda ben bunu gördüm. Ve kahroldum.
Yenilgilere bir hoca olarak kesinlikle bir KULP aramıyorum.
Benim geçen yılkı GENÇ takımımda üst üste (6) altı yenilgi aldı.
Ama o sporcularım yedek külübesinde, soyunma odasında kucaklaşarak yumak halinde ağladılar.
Onlarla beraber ağladım. Sanki ruh ve anlayış bu yıl gitmiş yerine böyle bir ruh anlayışı gelmiş.
Düşündükce kahroluyorum.
Ve kendi kendime bazı şeylerin yapma zamanı geldi de geçti bile, diyorum.
Bu düşünceler doğrultusunda doğru olan için ne yapmam gerektiğini biliyorum.
İkinci dakika da golü buluyorsun, sonra, inanılmayacak derecede iki gol yiyorsun ve sonunda sahadan 2-1 yenik ayrılıyorsun.
Olacak şey değil…
Umarım Soğuksu maçında aynı hadiseler vuku bulmaz.
Sporcularımda inşallah bu düşünceler doğrultusunda hareket ederler…
Zaman her şeyin ilacıdır.
Haydi hayırlısı…(Tarihsiz)
-HAKEM FAKTÖRÜ-

Her zaman bir Antrenör olarak yenilgiye kılıf arayan ve kendine yenilgiden kılıf arayan ve kendine yenilgiden sonra pay biçen karaktere kesinlikle sahip olan bir insan değilim..
Ama her zaman bir maçta Hakem faktörünün ne derece rol oynayan önemli bir faktör oynadığını söyleyenlerdenim.
Sözlerimin doğruluğunu ispatlayacak tutum ve davranışları maçımızı yöneten bazı hakemlerde görüyoruz.
Her hatayı hakemde de aramıyorum.Böyle düşünüyorsam yanlış olur.
Yıllardır tecrübesi olan bir AZİZ ER gibi hocanın bu gibi hataları yapması beni son derece düşündürüyor.
Sonuçta maç berabere 3-3 bitti. Verdiği penaltı akıl almaz derecedeydi.
3-2 galipken alyhimize verilen bu penaltı bizi üç puandan etti…
Sonuçta da bir puanla yetinmek zorunda kaldık.26. Ekim. 96.

-GÜNAHIYLA SEVABIYLA…-

Sezonun başında söylemiştim:”- Benim için zorlu bir sezon başlıyor”, diye.
Gerçekten gençlerle iki grupta mücadele etmenin zorluğunu ve sorumluluğunu biliyordum…
Her şeye rağmen gençlerde bu zoru başardığıma inanıyordum.
Gençlerde ve Büyüklerde sahamızın onarımı nedeniyle tüm maçlarımızı SAMSUN’da yapmanın zorluğunu yaşadık…
Her şeye rağmen günahı ve sevabıyla birinci devre sona erdi…
Gençlerde 1. devre’yi 5 puanla kapadık.
Büyüklerde de 6 puanla devreyi kapadık.
Böylece ikinci devreye, düşündüğüm yerde başlamanın rahatlığıyla başlamış olacağız..
Allah yardımcım olsun…(Tarihsiz)

 

 

 

 

 

 

AZMİN ve İNANCIN ZAFERİ-

Sporcularımı kutlarım. Topraksuspor maçı bizim için gerçekten çok önem taşıyordu..Sporcularım da bunun bilincindeydi.
Son çalınacak bitiş düdüğüne kadar mücadele etmeleri de bunu gösterdi…
Bunun sonuncunda sahadan son dakikalarda atılan iki golle 2-0 ayrılmasını bildiler…
Bizim için çok önemli üç puandı, onu da aldılar…
Gözlerinden öpüyorum….
35 günlük hak mahrumiyeti ile cezalandırıldığım için tel örgünün dışında maçı yönetmek durumunda kaldım.
Öldüm öldüm dirildim…
Sonunda sporcularımın sayesinde başım dik ayrıldım…
Gözlerim dolu dolu oldu…
Kulübede yapayalnız ve sahipsiz sporcularım her şeye rağmen galip ayrıldıkları için kutluyorum…KUTLARIM ÇOCUKLAR…(Tarihsiz)

-BİR SAYFA DAHA KAPANDI-

Gerçekten benim için çok zorlu geçen bir sezon daha Termespor çatısı altında yüzümün akıyla kapanmış oldu…
Günahı ve sevabıyla çok zor şartlar altında, zor da olsa sporcularımla beraber sezonu yüzümüzün akıyla kapamış olduk.
Kolay değil, bir sezon içinde aynı sporcularla iki takımı bir arada götürmek..Hem de sahipsiz kalarak.
Sporcularımı gönülden kutluyorum…Onlar gerçekten zoru başardılar.
Her iki takım da düşer gözü ile bakılırken…
Ligi Gençlerde 18 puan, Büyüklerde 16 puan alarak…Gençlerde grubunda 5.; Büyüklerde 6. bitirmeleri gurur ve onur verici.
Sporcularımı işte bu yüzden gönülden kutluyorum.
Ayrıca bana sezon boyunca kulüp çatısı altında hiçbir vasıfları olmadıkları halde beni yalnız bırakmayıp destekledikleri için;
Hasan Usta’ya, Recai Ağbiye ve Dursun Dayı’ya sonsuz teşekkür ediyorum…
Ne olursa olsun..Ne mutlu gönül birliği yapanlara diyorum…
Bir kez daha çocuklarımı kutluyorum…
Sağolun çocuklar..
Sizler benim gönlümün şampiyonusunuz…
Gönlüm daima sizlerle…22.1.97

-YİNE BERABER-

KOZLUK SANAYİSPOR olarak kurulduğundan beri çalıştırıcılığını yaptığım bu ÇATI altında yine beraberiz…
Her yıl şampiyonluk için mücadele eden ama; bir türlü ipi göğüsleyemeyen SANAYİSPOR bu yıl yine şampiyonluk için kolları sıvadı….
Şampiyonluk için güzel bir kadro kuran fakat iyi bir hazırlık dönemi geçiremeyen SANAYİSPOR…
İlk sınavını yine Termemizin güzide Takımlarından Gölyazıspor karşısında verecek.
Benim için topu bilen böylesine birbirinden değerli sporcularla bir arada bulunmak ve onların çalıştırıcılığını yapmak gurur ve onur verici…
Her ilkin zorluğunu çok iyi biliyorum…
Ama sporcularımın bu İLKİ başaracaklarına inanıyor ve sonsuz güveniyorum…
Çoğunun hocalığını yaptığım ve şampiyonluk yaşadığım bu sporcularımla ipi göğüslemek istiyorum.
Bu vesile ile İKİNCİ Amatör Kümede 96-97 Futbol sezonunda sporcularıma, YÖNETİCİLERİME ve Sanayispor Camiasına hayırlı olması dileğiyle;
Gönülden başarılar diliyorum.Allah yardımcımız olsun…
Umarım GÖLYAZI maçı bizim için iyi bir başlangıç olur.
Haydi Hayırlısı…14.2.97

-İYİ BİR BAŞLANGIÇ-

Evet, her zaman söylemişimdir…”Her ilkin başlangıcı önemlidir” diye…
Sporcularım bu ilki bugün Gölyazıspor karşısında iyi değerlendirdiler…Farklı bir skorla sahadan ayrılmasını bildiler…
8-1’lik skor ÇRŞ.’da oynayacağımız AYVACIK maçı öncesi önemli bir moral…
Kutlarım sizi çocuklar…
Gerçekten iyi bir başlangıç…Hazırlıksız olmamıza rağmen iyi bir skor..
Ayvacık maçına kadar iyi bir hazırlık safhası geçirirsek bu maçta da iyi bir netice alacağımız inancındayım…
Her şeyi zaman daha iyi gösterecektir…
Bu ilk Galibiyet Sanayispor camiasına hayırlı olsun.
Ayvacık karşısında alacağımız puan bizi bir kat daha birbirimize kenetleyecektir…
Bizi bir kat daha hırslandırıp umutlandıracaktır…
Sporcularımda, yöneticilerimde bu umuda , bu başarıya son derece layıktır…
Her zaman olduğu gibi sporcularıma güvenim tamdır…
Bazı şeyleri şimdiden konuşmak ve dile getirmek çok erken olacaktır..
Zaman her şeyin en güzel ilacıdır…
Onun için olacakları zaman akışı içersine bırakmak en doğru yoldur inancındayım…
İnşallah tüm güzellikler bizim olur…
Tüm düşüncem ve inancım bu…Allahım; düşüncelerimi gerçekleştirmede bana yardımcı ol…
Beni mahçup etme…15.2.97

-ZOR MAÇ-

Sanayispor için gerçekten zor bir deplasman maçı olan AYVACIK karşılaşması çok ağır bir zemin üzerinde oynandı.
İlk haftayı üç puanla kapatan Sanayispor –Ayvacıkspor maçına puan için çıktı..
1-0 öne geçmesine rağmen ne yazık ki 3-1 yenilmekten kurtulamadı.
Böylece böylesine önemli bir maçta puan alamadan sahadan üzgün ayrılan taraf oldu.
Sahanın ve zeminin futbol oynamak için kötü olması bir yana…Bence en önemli faktör yeterince hazırlanamamaktır.
Bu gerçek bu hafta kendiliğinden ortaya çıkmış oldu.
Zor maç olacağını biliyordum…Öyle de oldu…Tabii kaybeden de haliyle biz olduk..
Bence bizim için alınan erken bir ders oldu…
Umarım bu hafta kendi sahamızda oynayacağımız YEŞİLIRMAK maçını alarak bu haftamızı telafi etmiş oluruz…
Henüz kaybedilen bir şey yok…Önümüzde daha çok maçlar var…
Önemli olan bundan böyle aynı hataları yapmakta ısrar etmemek…
Başarmanın en güzel yolu ÇALIŞMAK…ÇALIŞMAK…Başka bir alternatif göremiyorum…
Aksi vukû bulunduğunda “lafla peynir gemisi yürümez” sözünün gerçeği ortaya çıkacaktır.
Artık AYVACIK maçı bizim için geride kaldı…Önemli olan bu hafta kendi sahamızda oynayacağımız YEŞİLIRMAK maçına KENETLENMEK…İnanmak ve inanarak sahaya çıkmak…
SADECE İNANMAK…24.02.97

-KORKULAN ENGELİN GEÇİLİŞİ-

Gerçekten AYVACIK maçının yenilgisinden sonra, bundan böyle kaybedilecek puanın şampiyonluktan uzaklaşmanın bir göstergesi olduğunu ve olacağını bilen sporcularım, kendi saha ve seyircisi önünde oynayacağı YEŞİLIRMAK karşılaşmasına biraz olsun tedirgin çıktı..
Sahanın birazda olsa futbola elverişli olmaması sporcularımın tedirginliğini biraz daha artırmış oldu.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen oyuna iyi başlamaları sevindirici bir olaydı….
Kazanma azmi ve inancı içinde oldukları her hallerinde belliydi.
Bunun da mükafatını daha 10.’da Erdem’in attığı güzel bir golle bulmuş oldular…
Orta alanda Numan’ın güzel oyunu ve bu güzel oyunu 30.’da attığı güzel bir golle süslemesi takım oyununu daha da güzelleştirdi…
Takımın orta alanda sergilediği oyun sevindiriciydi…
Bu maçta ilk maçlara rağmen ferdi hataların biraz daha ortadan kalktığı gözüktü…
Eğer biraz daha dikkatli olsaydık pozisyonları cömertce harcamasaydık sonuç daha farklı olabilirdi.
Ya ikinci devrenin son dakikalarında kaçırılan bu gollerden sonra rakibin kazandığı penaltıyı güzel bir hareketle Kaleci KÖKSAL’ın kurtarması alkışlanacak bir hareketti…
Bütün bunlara rağmen KORKULAN BİR ENGELİN DAHA AŞILMASI sevindirici bir olaydı…
BEYYENİCE maçı öncesi haftayı 2-0 galibiyetle 3 puanla kapatmak güzel bir moral dopingi olacaktır.
BEYYENİCE maçında alacağımız galibiyet bizi düşündüğümüz hedefe biraz daha yaklaştırmış olacaktır.
Bunu da sporcularımın başaracağına inanıyorum…
Her zaman söylediğim gibi zaman her şeyin ilacıdır.
“Bekle gör”mantığından hareket etmek en güzel şeydir.
BEKLEMEK ve GÖRMEK…
Bundan başka hiçbir çaremiz yok…
Her şeyin lehimize dönüşmesi Bir HOCA olarak en büyük arzum..
Bu galibiyet bu CAMİAYA Hayırlı olsun…2 MART 97

-BİR GERÇEĞİ VURGULAMAK-

Yıllardır söyleyipte anlatamadığım bir gerçeği; bir kez daha vurgulamak istiyorum.
Siyasette olduğu gibi yıllardan beri TERME’MİZDE bir tane olsun Milletvekili çıkaramamamızın tek sebebi hangi görüşe sahip olunursa olunsun, Memleketimiz için en hayırlısı ne ise onu tesbit edip bir noktada birleşememizdir…
Bu aynı görüş ve düşünce spor alanında da aynen devam etmektedir..
Bakıyorsunuz sayıca senden az olan bir ilçe takımları senden sıyrılıyor ve birbirleri ile kenetlenip aralarında her yıl 1. Amatör kümeye bir takım çıkarıyorlar.
94-95 futbol sezonunda bunun somut örneğini gördük.
Altı tane Terme takımlarının içinde birtane SALIPAZARI elini kolunu sallayarak şampiyon olup 1. Amatör kümeye yükseldiler…
Yine 95-96 sezonunda ÇRŞ. ŞEKER Terme takımlarının içinde şampiyon olup; 1. Amatör kümeye yükseldiler..
96-97 futbol sezonunda da aynı şey görünüyor…
Altı Terme takımlarının arasından Dört Çrş. Takımından birisi, yine 1. Amatör kümeye çıkmak için hedefi zorluyor.
Ve mevcut bu takımların birbirleri ile kenetlendiklerini görüyorum.
Bunun canlı örneğini 9 Mart 97 günü Beyyenice –Sanayispor maçında gördüm…
Oynadığı üç maçta (2) iki puan almasına rağmen Ayvacıkspor’un ekmeğine yağ sürmek için ne gerekiyorsa yaptılar.
Başardılar da…Bizle 2-2 berabere kalmaları Ayvacık’la olan puan farkını (5) Beşe çıkarmış oldular…
Bütün bunların olduğu bu ortamda biz TERME Takımlarının hala uyumalarına ve bu uykudan uyanmamalarına bir türlü bir mana veremiyorum…
Ne zaman uyanacağız?…Ne zaman uyanıp ta birbirimizle kenetleneceğiz?
Bir Teknik Adam olarak bu günü görmeyi çok istiyorum…
Birlik ve beraberlik içinde olmanın işte tam zamanı diyorum…
Yoksa yine aynı şarkıyı söylemekten başka bir çaremiz olmayacak diyorum…
Biz Termeliler olarak, Terme takımlarının yöneticileri olarak…Birleşelim…Kim güçlü ise kim bu yükü kaldırabilecekse ona yardımcı olalım…
İşin doğrusu da bu değil mi?
İşte bu hafta TERME DERBİSİ Sanayi-YONTAŞ kim güçlüyse onun için mücadeleye devam diyelim…
Bunun tek çıkar yolu bu…Yoksa yine (6) Altı takımın içinden bir Çrş. Takımı elini kolunu sallayarak 1. Amatör kümeye çıkacak.
Çok yazık olur…Çok….
Artık gerçekleri görelim..Haydi hep beraber tam vücut olalım.Bizlere de bu yakışır.
Birbirimizi çekiştirmenin hiçbir manası yok…
Artık şu kafa yapımızı değiştirmenin tam zamanı…
Bizim için en güzeli, en hayırlısı da bu olur…
İşte ben yıllardır bu gerçekleri vurgulamak istiyorum..
Bu yüzden de bir Teknik adam olarak HAYDİ ARKADAŞLAR ARTIK UYANALIM ve AKLIMIZI BAŞIMIZA ALALIM, diyorum…
Zaten işin doğrusu da bu…
Artık bu hafta gözler sadece ve SADECE YONTAŞ-SANAYİ maçında.
Tabi ki gönlüm kazanan ve gülen tarafın biz olmasını istiyor..
Gerçekleşmesi önemli bir engelin ortadan kalkması; hedefe bir adım daha yaklaşılmış olacak demektir…
Sporcularıma güveniyor ve onlara inanıyorum…9 Mart 97
-HAKEM FURYASI-

Yontaşspor Maçında sahneye çıkan tek isim…bu kez futbolcuların içinden değildi…
Bu kez yine sahneye çıkan Maçın Orta Hakemi Yusuf GÜNAY’dı…
Maçın 26. içinde vermediği iki net penaltıdan sonra kırmızı kart olayı meydana geldi.
Bu pozisyonda gösterdiği kartta haklıydı…
Ama maçın bitiminden sonra olan NAHOŞ hareketlerden sonra yaptıkları hata ve davranışları son derece hataydı..Hele lisansları alıp götürmesi daha da büyük hataydı.
Ya sonra…Kafasına göre düzenlediği rapor doğrultusunda. Bilal’a 4, Numan’a , Hasan’a,Yiğithan’a 1’er maç, Bana ve Yönetici Hasan KESKİN’e 15 gün hak mahrumiyeti..
Sayın Yusuf GÜNAY 7 ARALIK 92 de yazdığı oyunu 15 Mart 97 de yazmış oldu…(Tarihsiz)
-KAYBEDİLEN PUANLAR-

Gerçekten SANAYİSPOR son haftalarda üst-üste aldığı puanların yanı sıra, kaybedilen yedi(7) puana yanıyor…
Yedinci(7.) haftayı (14) ondört puanla kapatan SANAYİSPOR…Son iki haftada alacağı altı(6) puanla ilk yarıyı yirmi puanla kapatmak istliyor…
İlk yarıda olduğu gibi…İkinci yarının ilk dört maçı bu CAMİA için puan açısından çok önemli maçlar…Bunlar sırası ile :
Gölyazıspor,
Aycıkspor,
Yeşilırmak(D)
Beyyenice. Bu maçlar gerçekten SANAYİSPOR için büyük önem taşıyor…
Bu hafta oynanacak ELMALIK maçından sonra, Çrş’da oynanacak DİKBIYIK maçı da son derece önem taşıyor…
Bir teknik adam olarak gönlüm tabii ki ipi göğüslemek.
Bu da olmazsa ikinci olarak maratonu bitirmek tek dileğim.
Bu sezon aslında söylenecek çok şey var…
Ama yine de susmayı tercih ederim.
Şampiyon olmak, şampiyonluğu yakalamak ve yaşamak kolay değil…
“Lafla peynir gemisi yürümediği” gibi..
Lafla şampiyon da olunmaz…
Bütün bu zorluklara rağmen beklemek ve görmek lazım…
Onun için yine söylüyorum..
Zaman her şeyin ilacıdır…
Hiç olmazsa PLAYOF….30 Mart 97

HEDEFLENEN SONUÇ, BEKLENEN PUAN

Evet, SANAYİSPOR tüm zor şartlara rağmen ilk yarıyı hedeflediği sonuç ve puanla bitirmiş oldu.
Sonuç itibariyle ilk yarıda bir yenilgi, iki beraberlik, altı galibiyet alarak devreyi hedeflediği 20 puanla tamamlamış oldu..
AYCIKSPORLA aramızda puan farkı (5) Beş…Rakibimizin tüm ikinci yarı maçlarını TERME’de yapması bizim için son derece avantaj.
Bu avantajımızı en iyi şekilde değerlendirmek istiyoruz.
İnşallah arzuladığımızı yere gelir…İpi göğüsleyen biz oluruz…
Bugün Bayramın 4. günü ikinci yarının ilk maçı…
Gölyazıspor-Sanayispor.Bu maçı alarak ikinci bir bayramı yaşamak ve ikinci devreye iyi başlamak istiyoruz…İKİNCİ YARI CAMİAYA HAYIRLI OLSUN..21.4 97.
YENİ BİR SAYFA

-97-98 FUTBOL SEZONU-

Antrenörlük hayatımda 97-98 Futbol Sezonunda yeni bir dönem başlıyor.
Bu dönemde; daima sevdiğim ve son derece saygı duyduğum CEMİL CENGİZ Hocamla başlıyor..
Kendisi şuan İLÇEMİZİN Spor Müdürüdür..
Alt Yapıya Teknik Sorumlu olarak getirilmesi .Benim için son derece onur ve gurur vericidir.
Alt Yapı Antrenörü olarak Termespor Camiasında kendisiyle çok şeylerin üstesinden geleceğimize inanıyorum…
Böyle bir şahsiyetten öğreneceğim çok şeylerin olduğunu biliyorum..
Görev ve sorumluluğumu çok iyi biliyorum. İki inatçı ve hırslı insanın bir arada olması bence çok güzel bir şans…Çok güzel bir duygu…
Bu duygu ve düşünceler içinde her şeyi zaman akışı içersine bırakmak istiyorum.
Bence zaman her şeyin ilacıdır.
BEKLE VE GÖR…
Bu iki insanın neler yapacaklarını zaman gösterecek.
BEN ONA…O BANA inanıyor…Bu da BENCE başarıya ulaşmak için en önemli noktayı oluşturuyor demektir.
Cemil CENGİZ ve Malik GÜLTEKİN ELELE…GÖNÜL GÖNÜLE…
Allahım yüzümüzü kara çıkarma…İNŞAALLAH…DÜŞÜNCEMİZİ gerçekleştirme de bize yardımcı olur…
Sonuçta başarılar BİZLERİN OLUR…
Bol ŞANSLAR Diyorum…25.8.97
Malik GÜLTEKİN
Alt Yapı Antrenörü
-HAZIRLIK DÖNEMİNİN İLK SINAVI-

Müsabaka döneminde başarılı olmanın yollarının HAZIRLIK DÖNEMİNDEN geçtiğini çok iyi biliyorum.
Bu vesile ile TERMESPOR AMATÖR GENÇ TAKIMLARI iyi bir hazırlık dönemi geçirdiğine inanıyorum.
Her şeyden önce HAZIRLIK DÖNEMİNİN ne derece önem taşıdığını bilenlerdenim.
Bir aydan beri ÇALIŞAN takımımızın eksikiklerini MÜSABAKA DÖNEMİNE kadar gidermek için Bugün TERME ŞEHİR stadında ÇRŞ.AYVACIKSPORLA İLK HAZIRLIK maçımızı yaptık.
Alınan sonuca rağmen sporcularımızın BİR aydan beri çalışmanın semeresini görmeleri.
GÜÇ-KUVVET-DAYANIKLILIK açısından karşı takım arasındaki fark belirgenliğini gösterdi.
Ama ne var ki; Attığımız DÖRT GOLE Karşılık, YEDİĞİMİZ 5 GOLDE DE Acemilik-Becerisizlik-Tecrübesizlik-Hata vardı…
Sahada görev verilen oyuncularımızı tek tek ele alıp değerlendirecek olursak;
SEZAİ- Bir kaleci için ne gerekiyorsa tüm meziyetlere sahip.Çalışmalardaki hırsına, arkadaşları arasındaki uyumuna diyecek yok. Ne yazık ki AYVACIK maçında yediği BEŞ(5) golde savunma ile birlikte HATASI BÜYÜKTÜ..
İnanılmaz derecede yaptığı hatalar beni son derece şaşırttı.
Belki de ilk hazırlık maçının heyecanındandı; Belki de ilk defa değişik bir hoca ile çalışmanın verdiği heyecandandı..Ama ne olursa olsun yediği goller KENDİSİNE yakışmayacak derecede HATALIYDI…
MURAT- Genç bir yetenek.Savunmada ve hücumda istenildiği kadar etkili olamadı. Zaman zaman sahip olduğu topları oyuna iyi soktu. Zaman zaman rakip ataklarında savunmada etkisiz kaldı.
Bu da onu sahada bazen zor durumlara düşürüyor. Spor ahlâkı ve efendiliği göz önüne alınacak olunursa ve buna bir de öğrenme hırsını katacak olursak…İleride daha da düzeleceğine inanıyorum….
KAHRAMAN- Çalışmaları ile tecrübesini bütünleştirebilirse TAKIMA ve TERMESPOR Camiasına yararlı olacağı inancındayım.
Hücumdayken ileriye çıkışları iyi…Ne var ki geriye dönüşlerinde ağır kalıyor.Bu da onun ve takımının bazen zor anlar yaşamasına sebep oluyor.
Savunmada biraz daha dikkatli olur, topu oyuna daha çabuk sokarsa; çok daha iyi olacaktır.Kendisini de, arkadaşlarını da zor duruma sokmayacaktır.
HAKAN- Fizik yapısı bir futbolcu için yeterli. Antreman yetersizliği göze çarpıyor.Tutarsız hareketleri endişe verici.Nedense telaşlı…Bu da hata yapmasına sebep oluyor…AYVACIKSPOR maçında olduğu gibi…
MURAT- Güçlü, bitirici ve mücadeleci…Son adam olarak arkadaşlarını oyuna sokması ve onları yönlendirmesi iyi.Kademeye girişleri yerinde.Fakat zaman zaman stoparı ile bitişik oynuyor.
Rakip hücumdayken oyunu kendi ceza yayının üzerinde kabulleniyor.
Bu da KENDİSİNİ ve TAKIM arkadaşlarını zor duruma düşürüyor.
Oysa oyunu kendi yarı sahasında kabullenip KENDİSİ de geriye sarkık oynasa ve KENDİ TAKIMI HÜCUMDAYKEN TAKIMI yarı sahaya kadar çabuk ÇIKARTSA KENDİSİ ve TAKIMI açısından çok daha faydalı harekette bulunmuş olacaktır.
Riskli hareketlerden kaçınmalı…Topu oyuna daha iyi sokmalı…
İşin en önemlisi KENDİNE GÜVENMELİ…
AHMET- Orta sahada, efendiliği ve hırsı iyi…Fakat sahada çok telaşlı görünüyor…Topa basıp, kafayı kaldırıp, arkadaşlarına pas atmada biraz daha çabuk olabilse…Takımına çok çok daha faydalı olacağı inancındayım.
Hücumda biraz daha dikkatli olup; ayağındaki topu oyuna daha güzel, daha dikkatli sokabilirse çok daha mükemmel olacaktır…
Düşündüklerini ayağı ile birleştirebilirse…Takımı için çok güzel şeyler yapacağından eminim…
SERKAN- Top tekniği iyi. Ne var ki topu ayağında tutmayı çok seviyor…Bu alışkanlığını bir bırakabilirse…Topu oyuna biraz daha çabuk ,biraz daha olumlu sokabilse. Daha da mükemmel olacaktır.
EMRAH-Orta sahanın solunda yeterince bir varlık gösteremedi.Belki yerini yadırgadı…Belki de oyuna iyi adapte olamadı…
Yine bu rağmen arkadaşları ile yardımlaşması, kademe anlayışı iyiydi..
MUSTAFA- Takıma büyük ölçüde güç katmakta…Güçlü ve mücadeleci..
Genç bir yetenek.Kendine iyi bakarsa, geleceği parlak bir futbolcu olacağına eminim…Futbol tekniği, efendiliği ve çalışkanlığı ilerisi için ümit verici…
Topla buluştuğu zaman kanadı iyi kullanıyor…Topla buluştuğunda kafayı kaldırması,isabetli paslar atması, takımı için mükemmel bir güç olacaktır..Kanatlarda topla buluşturulmadığı zaman oyuna küsüyor…Bu da TAKIMINI ve ARKADAŞLARINI olumsuz yönden etkiliyor…Bu da hiç te olumlu bir görünüm vermiyor…
Her ne pahasına olursa olsun oyun disiplininden uzaklaşmamalı…
FATİH- Çok hareketli ve yetenekli bir futbolcu…
Korkaklığını ve ürkekliğini üzerinden bir atabilse…
Rakip savunmanın zor anlara düşmesi demektir…
Mücadeleci ve yırtıcılığına söylenecek söz yok…
Bir de şu ürkekliğini ve korkaklığını üzerinden atabilse…
Bunun sonucu değil midir ki rakibi ile girdiği bir pozisyonda yere düştüğünde sakatlanması; ne üzücüdür ki; boyunla, omuz arasında bulunan ve köprü görevi yapan kemiğin kırılmasına sebep olmuştur…
Bu olay diğer sporculara ders olmalıdır. Sporcularda bu olaydan ders almalı…
Bu sporcuma gönülden geçmiş olsun diyorum…
Zannederim kendisi de bu olaydan yeterince dersini almıştır..Böylece rakiple nasıl mücadele edilebileceğinin hesabını yapmıştır…
HAKAN- Bir sporcu için gerekli fiziğe…..Tam bir SANTRAFOR özelliğine sahip…
Bir de gol alanlarında daha çabuk olabilse kendisi ve TAKIMI için güzel olacaktır…
AYVACIKSPOR karşısında ilk yarı girdiği net DÖRT pozisyonu bu yüzden değerlendiremedi…
Topu oyuna olumlu sokamadı.Sürekli luzümsuz mücadelelere kalkıştı…Sonuçta topu rakibe kaptırarak , hem kendini, hem de TAKIM ARKADAŞLARINI oyundan düşürdü…
Gereksiz mücadelelere…topla buluştuğunda girmektense isabetli vuruşlar…Çok çabuk paslar çıkarması TAKIMI için olumlu sonuçlar DOĞURACAKTIR…
Luzümsuz yere topu ayağında tutması…Zamansız ve luzümsuz top sürmesi…Oyun disiplininden uzaklaşmanın GÖSTERGESİ olduğunu bilmesi gerekmektedir…Bu yüzden kendini toparlamak ZORUNDA…
KISACASI HUCÜMDA biraz daha etkili olmak mecburiyetinde….
İleride daha da düzeleceğine inanıyorum…
İŞLER- GÜÇLÜ fiziğe sahip…İKİNCİ yarıda HAKAN’ın yerine oyuna girmesi TAKIM oyununa güç kattı…Yerinde müdahaleleriyle arkadaşlarına güven verdi…
Kesici görevinin yanı sıra ortasahaya yönelik oynaması takımın gücünü daha da artırdı…
Fakat ileriye çıktığında yerine birde ÇABUK DÖNBİLSE TAKIM için ÇOK DAHA yararlı olacağı inancındayım…
ALİ-Oyun içinde mücadeleci tutumu çok iyi…
Arkadaşları ile yardımlaşması…KADEME anlayışı…Boş saha, boş alan oluşturması,bu alanlara deplase olması,topu arkadaşları ile buluşturması iyi…
İlerisi için ÇOK ŞEY VAAD eden genç bir YETENEK…Ortasahada BU SPORCUM İLERDE TAKIMI İÇİN mükemmel bir güç OLACAKTIR…
TURGAY- Bir futbolcu için mükemmel bir FİZİĞE sahip..
Topla buluştuğunda GOL alanlarında çabuk değil…Top gelmediğinde oyuna KÜSME özelliği var…Bu da oyun içerisinde MOTİVASYONUNUN bozulmasına sebep oluyor…Bu yüzden kendisine ani atılan topları kontrolde zorlanmasına ve HATA yapmasına sebep oluyor…
Bu da BAZEN ONU SAHADA ZOR durumlara düşürüyor…
Bu SPORCUMUN İLERDE daha da düzeleceğine İNANCIM sonsuz…
CEMİL- Bu oyuncum FİZİK yetersizliğine rağmen mükemmel bir TOP TEKNİĞİNE sahip..HUCUMDA biraz DAHA dikkatli olursa…ÇOK DAHA MÜKEMMEL olacaktır…
ORTA SAHADA hırsı, efendiliği ve arkadaşlarına uyumu iyi…Yardımlaşma ve KADEME anlayışı güzel…
Ah bir de TECRÜBESİZLİĞİ olmasa.Yine de ilerisi için son derece ÜMİT verici…
NUSRET- Oyuna ikinci yarıda MUSTAFA’nın yerine girmesi…Oyuna bir kat daha canlılık getirdi…..Kanatlardan yaptığı ataklarda etkili oluşu golleri getirdi…
Temennim diğer maçlarda da bu grafiğini devam ettirmesi…
B.AKIN- Tecrübesi ve oyuna ADAPTASYONU ÇOK İYİ…ORTA SAHADA TAKIM İÇİN bir güç olacaktır…Takım içinde KİŞİLİĞİ, AĞABEYLİK VASFI ile BENCE iyi bir KAZANÇ…
Fatih’in sakatlanmasından sonra oyuna girmesi…Orta sahada olumlu hareketleri ile ARKADAŞLARINA canlılık getirdi…
GÜÇ ve FİZİK bakımından çok iyi…TOPLA buluştuğu anlarda HÜCUMDA ETKİLEYİCİ…GÜÇLÜ, Mücadeleci ve yerinde yaptığı müdahalelerle son derece BİTİRİCİ…
Futbol TEKNİĞİ, EFENDİLİĞİ, ÇALIŞKANLIĞI İLERİSİ İÇİN ÜMİT verici…
Temennim TÜM FUTBOLCULARIMIN birlik ve beraberliklerinin gün geçtikce daha da güçlenip perçinleşmesi…
Futbolcularımın BU SEZONDA başarılarının devamı DİLEĞİYLE…
BERATİ- Fizik bir sporcu için yeterli…Maça KONSANTRASYONU iyi değil…Telaşlı ve tecrübesiz…Bu da KENDİSİ ve TAKIMI adına hatalar zincirini getiriyor…
Bütün bunlara rağmen…
AZMİ ve mücadeleci tavrı son derece SEVİNDİRİCİ…
Maça iyi MOTİVE olur, telaşını üzerinden atarsa…Başarılı olacağına inanıyorum…
İleriye doğru daha da düzeleceğine İNANCIM SONSUZ …
Takım içinde, arkadaşları ile uyumu iyi…..
Kendine güveni, KENDİSİNE TAKIMINA ÇOK ŞEYLER KAZANDIRACAKTIR…
Benim için BÜTÜN bunların ÜSTESİNDEN GELECEK GENÇ bir YETENEK OLARAK görüyorum…07.09.97
-SONUÇ BU OLMAMALIYDI-

Gerçekten iyi başlangıcın sonucu ne olursa olsun bu olmamalıydı…
Sözü, sezonun son HAZIRLIK maçı olan AYVACIKSPOR yenilgisine getirmek istiyorum…
Anlıyamıyorum…Takım olarak maça öyle güzel başlıyoruz ki; Üstüne üstelik…Rakip bizim KALEMİZE birkez olsun gelmezken…benim FUTBOLCULARIM…İLK 36 içerisinde net HEM DE YÜZDE YÜZ DENECEK KADAR Gol pozisyonu buluyor. Ne yazık ki, bu bulunmaz POZİSYONLARI BENİM FUTBOLCULARIM…Cömertce harcıyarak değerlendiremiyor…
Biliyorum…AYVACIKSPOR Takımı TECRÜBELİ ve PROFESYONELLİKTEN dönüş yapan FUTBOLCULARDAN oluşturulmuş…
İYİ…İYİ AMA BİZDE İYİ TAKIMIZ…BELKİ TECRÜBESİZ….
Onlara karşı bu eksiğimizi kabulleniyorum…
Fakat…AYVACIKSPOR’a nazaran Bizim artılarımız daha da çok..
her şeyden önce genciz…
GÜÇ-KUVVET-DAYANIKLIK açısından onlardan daha iyiyiz…
Her nedense…Yersiz Panik TELAŞ ve STRES bize SONUÇTA yenilgiyi hazırlıyor…
Güzel giden müsabakalarının her ne HİKMETSE…yersiz…BENCE çok anlamsız yapılan…MAÇ içersinde PANİK ve TELAŞA mana veremiyorum….
YİNE DİYORUM Kİ…Hatalar doğruyu getirir. Doğruyu buldurur…
Benim SPORCULARIMIN…Yapılan bu iki hazırlık maçında DOĞRUYU bulduklarına…HATALARINI gördüklerine inanıyorum…
Böylece CEMİL HOCAMIN’da GÖRÜŞ-DÜŞÜNCE ve DEĞERLENDİRMESİNE katılıyor…SON DERECE hak veriyorum…
Bunun içinde SAYIN HOCAMIN bu düşüncelerini…Görüşlerini ve Değerlendirmesini aynen aktarıyorum.
“İYİ OYUN-BOL POZİSYON…Özellikle ilk 30 dakikak içerisinde rakiple baş başa bir oyun…Üç(3) NET gol pozisyonu…
SON 15 dakikada yine eski hastalık(PANİK) ve uzatma dakikalarında dikkatsizlik neticesi GOL yedik…”
“RASTGELE FUTBOL….
Özellikle ortasahamızın oyunda denge kurmayışı…Müdafamızın ve ortasahamızın KÖTÜ oynamasına neden oldu…
İlk devre az hata yapan takımı aradık…Yediğimiz gollerde öncelikle MÜDAFA….SONRA kaleci hataları VAR…ÇOK KOLAY GOL yiyiyoruz….”
“SONUÇ…..Güç sayılabilecek bir rakiple oynadık…İyi oynadık..GOLLER ATTIK…POZİSYON bulduk…”
“GOLLER kaçırdık…Futbolda olması gerekenleri yaptık…”
“FUTBOLDA olmaması gereken ACEMİCE yapılan ÇOK BASİT hatalar neticesinde GOLLER yedik…”
“ÖNLEMİ…..Biraz DİKKAT…Biraz SOĞUKKANLILIK…”
İŞTE CEMİL HOCAMIN bu Görüş-Düşünce ve Değerlendirmesini bu sayfaya aktarırken…Değerlendirmelerimizde HEM fikir olduğumuzu gördüm..Bu da BENİ son derece sevindirdi…Aynı anda aynı şeyi düşünmek ..Aynı DUYGULARI paylaşmak…BENCE ÇOK güzel bir DUYGU…
Öyle İNANIYORUM Kİ; Bu da sadece UYUMLU…İNANARAK ÇALIŞAN İKİ İNSANIN ortaya çıkarttığı TABLO olsa gerek…
Aynı zamanda bir EĞİTİMCİ olarak çalışmalarımızı değerlendirecek olursak; SINAV günü geldi çattı…BÜTÜN GÜN BU SINAVDA başarılı olmak için çalıştık…TÜM bu hazırlıklarımızın,çalışmalarımızın mükafatını yarın ki sınavın sonucunda göreceğiz….
Her zaman derim: her şeyin ilki zordur…
Biz bu İLKİ başarmak için…İNANÇLA…HIRSLA…BUNCA GÜN çalıştık…
SPORCULARIMDA bizler gibi aynı inançta …Aynı görüşte olduklarını biliyorum…
İŞTE BU YÜZDEN BU İLK SINAVI kazanmak istiyoruz..
KISACASI BU İLK MAÇIMIZDA KENDİ SAHAMIZDA KADIKÖYSPOR’U yenmek istiyoruz. .
BÖYLECE…SPORCULARIMIZLA BİRLİKTE ÇALIŞMAMIZIN MÜKAFATINI GÖRMEK İSTİYORUZ…
İYİ OYNAYAN…Bunun sonucunda da KAZANAN TARAF BİZ olmak istiyoruz…Zaman bence her şeyin en güzel ilacıdır..
1997-1998 AMATÖR Futbol sezonunun İLK MAÇINrum…I kazanarak …İYİ bir başlangıç yapmak istiyoruz…
İYİ oynayan KAZANSIN diyoruz. Tekrar tekrar söylüyorum…Kazanan tarafın BİZ olmasını istiyoruz…
BU VESİLE İLE BU SEZONUN SPORCULARIMIZA BİZLERE ve CAMİAMIZA HAYIRLI OLSUN DİYORUZ…
Hep birlikte elele, Gönül gönüle olmak DİLEĞİYLE…
BAŞARILAR ÇOCUKLAR…
BAŞARILAR ALT YAPI İLE İLGİLENEN SORUMLULARIMIZ…
BAŞARILAR CEMİL HOCAM…
BAŞARILAR TERMESPOR…
HAYDİ HAYIRLSI…
BAŞARILAR…BAŞARILAR…14.EYLÜL97

-OLACAK ŞEY DEĞİL-

Antrenörlük hayatımın başlangıcı olan 1988 tarihinden bugüne kadar ALINAN MAĞLUBİYETLERE bir KULP, bir BAHANE hiçbir zaman aramadım.bu bahanelerin arkasına sığınmadım….
Her zaman SPORCULARIMLA gurur DUYDUM…
Her nedense bu yıl sporcularımda AŞIRI TELAŞ, AŞIRI PANİK gördüm…
Bu oynadığımız İKİ HAZIRLIK maçında da öyleydi. Hazırlık maçında AYVACIK karşısında aldığımız yenilgiler de hep bu durumlardan kaynaklandı.
Bu hareketleri ve Davranışları İLK RESMÎ MAÇIMIZDA KADIKÖYSPOR karşısında yapınca…Birden şok oldum…Konuklarımızın boşa gittiğini gördüm…
İlk devre yine kendi hatalarımızdan Kalemizde üç(3) GOL gördük…
Kalecimiz ilk RESMÎ MAÇIMIZDA TEK KELİME ile HARİKAYDI…
Yediği ÜÇ(3) GOLDE de yapacağı PEK BİR ŞEY yoktu…
İKİNCİ devre yapılan iki(2) değişiklikle oyuna başladı…
İlk yarı bitiminde; İKİNCİ yarının ilk 15 dakikada “sizlerden bir(1) GOL bekliyoruz ÇOCUKLAR sadece bir GOL…Gerisi gelir…Dedikten sonra sahaya çıkan oyuncularımız Devrenin Daha ilk DOKUZ(9) Dakikasında TAM İKİ GOL buldu…
SKOR TABELASI BİRDEN 3-2 oldu..Oyunu LEHİMİZE çevirmeyi planlarken,
Yine PANİK ve TELAŞ kendi kendimize yenilgiyi HAZIRLAMIŞ oldu…
OLACAKŞEY DEĞİL…Kolayı zora SOKMAKTAN ne zaman kurtulacağız?
Anlıyamadığım BİRŞEY daha var.Bir TAKIM 1,5, 2 aydan beri müsabakalara hazırlık için çalışıyor…
GÜÇ-KUVVET-DAYANIKLILIK kazanıyor…Her ne hikmetse benim sporcularımın ayağıma kramp giriyor..
OLMAZ BÖYLE ŞEY…
BİR SPORCU, Teknik HEYET ve YÖNETİCİ Tarafından YATAĞINA KADAR kontrol edilmez ki CANIM…
Kendi görev ve sorumluluğunu bilmesi gerekmez mi?
Yine de NE OLURSA OLSUN BU ÇOCUKLARIMIZA GÜVENİYORUZ…
ONLARIN BU GÜVENİMİZİN farkında olduklarını biliyoruz…
MUHAKKAK KENDİLERİNE geleceklerdir.İnanıyorum ki TOPARLANACAKLARDIR…
Bu GİDİŞE DE ARTIK DUR diyeceklerdir…
Artık buna da GENÇLERDE ÇRŞ.BLD.SPOR maçı ile başlamalarını istiyorum…
BU NEDENLE KENDİ SAHAMIZDA OYNAYACAĞIMIZ GENÇLERDE ÇR:BLD.SPOR maçında GALİBİYET BEKLİYORUM…
O Heyecanı, O sevinci yaşamak istiyoruz…CEMİL HOCAMLA BU BİZİM HAKKIMIZ DEĞİL Mİ? YAPMAYIN çocuklar…Haydi göreyim sizi….(Tarihsiz)

-İSTENİLEN NE ?-

Oynanılan İKİ RESMÎ müsabakada SPORCULARIMI bir türlü anlıyamadım.
İKİ RESMÎ MAÇ…İKİ farklı YENİLGİ…
Kendi sahanda oynadığın iki maçta…YENİLGİ…PUAN HANEN SIFIR(0)…
Kabloda bir KAÇIKLIK var..Bir yerden bir ŞASE yapıyor…AMA nereden…CEMİL HOCAMLA çözemedik gitti…
ALLAHAŞKINA NE yapılmak isteniliyor…HANGİ AKLA HİZMET ediliyor?…BİZDEN GERÇEKTEN istenilen ne?
Kafamızı KUCALAYAN TEK SORU BU?
Farklı alınan bu sonuçlar karşısında İNSAN gerçekten KAHROLUYOR..
Bir takım için yapılması ne gerekiyorsa yapılıyor…
Sorunlar mümkün olduğu ölçüde giderilmeye çalışılıyor…
Bakıyorsun sonuç yine HÜSRAN…YAZIK diyorum…YAZIK…
Takım olarak ŞÖYLE Bakıyorsun ÇOĞU TAKIMIN yapmadığı bir çalışmayı yapıyorsun…İYİ BİR HAZIRLIK dönemi yaşıyorsun…
SONUÇ YİNE…….Hangi hazırlığı yaparsan yap…Hangi şartlarda ÇALIŞIRSAN ÇALIŞ….
BAŞARMAK için…İNANMAK…İNANÇ ŞART…
O RUHA sahip olmak şart…Yoksa gerisi ne söylersen boş…
BU DURUMDAN kurtulmanın TEK YOLU VAR…
O DA SAMSUN’DA oynayacağımız İKİ MAÇTA GALİP gelmek…
Bu işin BAŞKA çözümü yok…Bu DURUMDAN başka KURTULUŞ DA YOK..
SPORCULARIMIN BUNU anlamalıları..VE OYNAYACAĞIMIZ İKİ MAÇTA DA Galip gelmeleri LAZIM…Bunun içinde GALİBİYET serisine KDZ.AZOT maçında başlamaları ANADOLU…..MAÇI ile DEVAM etmeleri LAZIM..
Çünkü KAZANMAMALARI İÇİN ortada HİÇ bir sebep YOK…
KAZANMAK…KAZANMAK..TABÎ bu iş LAFLA DA OLMAZ…SAHADA ASLANLAR GİBİ…ÇIKIP mücadele edeceksin….SONUÇTA DA GALİP GELECEKSİN…
DAİMA İKİ KERE İKİN DÖRT ediyorsa….SONUÇTA sahaya çıkacaksın ve YENECEKSİN…BU İŞİN ÇÖZÜMÜ BU…
BAŞKA ÇARE DE YOK…ÇIKACAKSIN ve YENECEKSİN…FAZLA SÖZE GEREK YOK…
İŞTE BU İŞ BU KADAR basit..Tabi AKLINI ve ZEKANI kullanırsan…
AKIL VE ZEKA…
-BEKLE ve GÖR-

Bunun içinde ANADOLU MAÇI bu gidişin DÖNÜM noktası olabilir..
Bu ÇOCUKLAR BU İŞİ başaracaklardır…Eninde sonunda bu işin üstesinden geleceklerdir..SONUÇTA…BEKLE GÖR…
Üç maçtır GALİBİYET yüzü görmedikten sonra…Söylenecek bir söz bulamıyorum…
Bu YÜZDEN HER ZAMAN “BEKLE ve GÖR” MANTIĞINI BENİMSEMİŞİDİR…
BU HAFTA GEÇLERDE SAMSUN’DA ANADOLU maçına çıkıyoruz…
BEKLEYECEĞİZ…VE SONUNDA GÖRECEĞİZ …En iyisi sabırla susmak…SONUCU BEKLEMEK….
SUSMAK ve GEREĞİNDE KONUŞMAK…Sporcularımızda bu gidişe artık dur diyeceklerine ADIM gibi EMİNİM..Bu yüzden de bu gidişe öyle veya böyle DUR demeleri LAZIM.
İŞİN doğrusu da bu DEĞİL Mİ?(Tarihsiz)
BAŞARI DAİMA; AKIL VE ZEKASINI, BECERİ,YETENEĞİNİ KULLANANLAR İÇİN OLSUN…(Tarihsiz)

 

 

-NİHAYET-

-İŞTE BU ÇOCUKLAR-
Rakibiniz KİM olursa olsun…Oynayacağınız OYUN bu…YAPACAĞINIZ TEK ŞEY…ANADOLUSPOR karşısında oynadığınız oyunu OYNAMAK…
SİZ BU SUNUZ…BUNA LÂYIKSINIZ…
SİZLERE KOCAMAN TEŞEKKÜRLER ÇOCUKLAR…
UMARIM bu OYUNUNUZU BU başarınızı …BU HAFTA KENDİ SAHAMIZDA OYNAYACAĞIMIZ DEMİRSPOR MAÇINDA DA GÖSTERİRSİNİZ..
HAYDİ GÖREYİM SİZİ…TÜM kalbimiz SİZLERLE….Haydi HEP beraber ele ele GÖNÜL GÖNÜLE…
Bundan BÖYLE HEP BERABER GALİBİYETE BAŞARIYA KENETLENELİM…Tarihsiz…

-OLACAK ÇOCUKLAR-

Eğer biraz daha sorumluluğunuzu bilirseniz ve birbirinizle biraz daha KENETLEŞİR…BİRAZ DAHA daha samimi olursanız…BU İŞ OLACAK…
SONUÇTA DA SİZLER istenilen BAŞARIYA ULAŞACAKSINIZ…
Bundan YÜZDE YÜZ eminim…Konuşmalarınızda….Hareketlerinizde, BİRBİRLERİNİZE davranışlarınızda BİRAZ DAHA dikkatli ve TEMKİNLİ olursanız…
Bu iş OLACAK ÇOCUKLAR…
SİZLERİN TEK EKSİĞİ…BU…SAMİMİYET ve GÜVENSİZLİK…
TÜM BUNLAR ortadan kalktığı zaman BAŞARI KENDİLİĞİNDEN GELECEKTİR…GÖRECEKSİNİZ…
Bunun sonucunda da PUAN HANENMİZE PUAN ve PUANLAR kendiliğinden YAZILACAKTIR…
SORUMLULUK…SAMİMİYET…CİDDİYET….İNANÇ…
Bu olgular bir arada oldukca…Yapılmayacak…Başarılmayacak hiçbir şey YOKTUR…
İŞTE ÇOCUKLAR…Bu söylediklerimi de yapmak SİZLERİN elinde…
TEK ÇÖZÜM…KENDİNİZE GELMEKTİR…ARKADAŞLARINIZLA daha samimi KAYNAŞMAKTIR…
Eğer bu DALDA…EĞER bu alanda başarılı olmak ve SONUCA varmak istiyorsanız…Bu söylediklerimizi yapmak ve yerine getirmek ZORUNDASINIZ…
BUNU KESİNLİKLE aklınızdan çıkarmayınız…
Bir önceki oynadığınız maçın sonucu ne olursa olsun..Onun REHAVETİNDEN KURTULUP;
Bir sonraki OYNAYACAĞINIZ maçı DÜŞÜNMEK ZORUNDASINIZ…
BENCE başarının YOLU bu DÜŞÜNCEDEN geçer…
İŞTE BU DÜŞÜNCE ve İNANÇ doğrultusunda BU C.TESİ KENDİ sahamızda oynayacağımız …KADİFEKALE MAÇINI ŞİMDİDEN düşünüp;
KENDİNİZİ bu maça ona göre HAZIRLAMASINIZ.
İNANIYORUM başarı o zaman SİZLERİN OLACAKTIR…
AYNI ZAMANDA TERMESPOR’UN ve BİZLERİN; BİZ TEKNİK ADAMLARIN OLACAKTIR…
BUNU BAŞARACAK, bu ortamı BİZLERE YAŞATACAKTA SİZLERSİNİZ…
SİZLER BENİM İÇİN DAHA iyiye, DAHA güzele LAYIKSINIZ…
BU NEDENLE TÜM BAŞARILAR ve GÜZELLİKLER SİZLERİN OLSUN…
HAYDİ ÇOCUKLAR BAŞARINIZ DAİMİ OLSUN…2.Eylül.97

-SONUÇ BÖYLE OLMAMALIYDI-

Gerçekten KADİFEKALE maçında oynadığımız oyunun sonucu böyle olmamalıydı…
Ortaya yenilgiyi hak edecek bir oyun da sergilenemedi SPORCULARIM..
Oynadıkları oyunun sonucu yenilgi olmamalıydı…
Ee…Bir takım girdiği sayısız GOL pozisyonlarını değerlendiremez de, bu pozisyonları CÖMERTCE harcarsa…
Tabiki SONUÇTA yenilen TAKIM KENDİ TAKIMI olacaktır..
Biz bu hafta kendi sahamızda KADİFEKALE karşısında bunu gördük..
Güzel oynadık…Ama sonuçta YENİLDİK…Böyle bir şeyi KABUL edemez oldum artık..
Güzel oyna, YENİL…Olmaz böyle şey…
Futbol SONUÇ işidir KARDEŞİM..PUAN oyunudur…
Güzel oynayacaksın…Sonuçta YENİLECEKSİN…YOK OLMAZ ÖYLE ŞEY…
Bir türlü mantığım almıyor.RAKİP kalemize BEŞ DEFA geldi…DÖRDÜNÜ gol yaptı…
Ya SENİN SPORCULARIN ne yaptı?
Dört pozisyonu sadece BENİM bir SPORCUM buldu…
ÖRNEK Mİ….Mustafa KESKİN…DÖRT NET POZİSYON…
FATİH ZENGİN…ÜÇ NET POZİSYON…
HAKAN AYNACI…Dört NET pozisyon…
AHMET ŞAHİN…Üç NET pozisyon…
SERKAN YÜKSEL…İKİ NET pozisyon…
KISACASI SPORCULARIM bu KARŞILAŞMADA TOPLAM ONALTI(16) pozisyon buluyor…
Bunun sadece İKİSİNİ değerlendiriyor…OLACAK ŞEY DEĞİL…
BÖYLE olunca da TABİ Kİ HALİYLE SAHADAN yenik ayrılacaksın…
Şöyle yapılan ALTI(6) maçın SPORCULARIM açısından bir değerlendirilmesini yapacak olursam…
TAKIMDA gözle görülür derecede OLUMLU DÜZELMELER görüyorum..
her şeye rağmen oynanan takım oyunu…Oynanılan FUTBOL…SON DERECE SEVİNDİRİCİ…
İŞTE ALTI(6) maçta olumlu ve olumsuzlukları göz önüne alarak SPORCULARIMI TEK TEK değerlendirmek,gördüklerimi, düşündüklerimi KALEME ALMAK:
BUNA DA KALECİM SEZAİ’DEN başlamak istiyorum…
SEZAİ…Hazırlık maçlarında yediği HÂTÂLI GOLLERLE kafamızda büyük bir soru işareti bırakan bu sporcum…
Oynadığımız bu HAFTAKİ MAÇ hariç GERİDE KALAN BEŞ RESMÎ MAÇTA HARİKA bir oyun sergiledi…
Nefis KURTARIŞLAR YAPTI…KALESİNDE ON(10) GOL görmesine rağmen KUSURSUZDU…TABİKİ BU HAFTA oynadığımız KADİFEKALE MAÇI HARİÇ…
Kalede çok iyi oynuyor…ALLAH NAZARDAN SAKLASIN…HER MAÇTA biraz daha büyüyor…
ÇOCUĞA NAZAR BONCUĞU TAKACAĞIM DERKEN….GALİBA Biz NAZAR değdirdik.EN SONUNDA…
Havanın ve zeminin bozuk olduğu bir ortamda..RAKİP karşısında 1-0 öne geçtikten iki dakika sonra üst üstte inanılmayacak derecede hâtâlı gol yemesi biran bizi ŞOKE etti…
Bu görüşlerimi yazarken aklıma birden GS.-G.BİRLİĞİ maçı geldi…Yazıma ara verdim…Maçı seyrettim. Hem de baştan sona kadar…Dikkatlice…
Sonuçta şunu gördüm..Bu hafta GS.’la kaderimiz aynı…
Mükemmel bir GOL atıyorsun. 1-0 öne geçiyorsun…Sadece 5 dakika seviniyorsun…Bir yan topta KALECİNİN İNANILMAYACAK derecedeki HÂTÂSINDAN golu yiyorsun…Ardından gol pozisyonu buluyorsun…DEĞERLENDİREMİYORSUN…
Akabinde YİNE KALECİNİN hâtâsından GOLÜ KENDİ kalende görüyorsun..
Sonuçta girdiğin net gol pozisyonlarını gole çeviremiyorsun..
Tabiki sahadan yenik ayrılan takım SEN olacaksın…3-1’lik gibi bir skorla hâliyle rakibine boyun eğeceksin…YANİ YENİLECEKSİN…
KADİFEKALE KARŞISINDA bizim durumumuz da aynen böyleydi.
Nefis bir gol atıyorsun..1-0 öne geçiyorsun..5 dakika bile sevinemeden üstüstte iki hâtâlı gol yiyorsun..SEN girdiğin net gol pozisyonlarını gole çeviremiyorsun..Ardından 3. GOLÜ kalende görüyorsun..
SONUÇTA RAKİP girdiği 5 pozisyondan 4’ünü GOLE çeviriyor…
SEN DE TOPLAM 16 NET gol pozisyonu buluyorsun MAÇ BOYUNCA sadece 2’sini gole çeviriyorsun..
Ne yani…Sahadan yenik ayrılan taraf TABİKİ SEN olacaksın.
Beş(5) resmî MAÇTA HARİKA KURTARIŞLAR yapan ve GERÇEKTEN hâtâsız oynayan KALECİM SEZAİ’YE KADİFEKALE maçından hâtâlı gol yemesine rağmen GÜVENİM SONSUZ…
Onun için bu KALECİMİN önümüzdeki oynayacağımız MAÇLARDA başarılı olacağı inancındayım…
GS. Maçını İZLEDİKTEN SONRA KULÜBE geldim. KOLTUĞA oturup şöyle geriye yaslandım…
ŞÖYLE DÜŞÜNDÜM..FUTBOL oyunu bazen ÇÖZÜLMESİ ZOR BİR BULMACA gibi…
BAZEN DE içinden ÇIKILMASI ÇOK ZOR bir OYUN OLUP ÇIKIYOR..
VE ÜZÜLMEMEK…KARA KARA DÜŞÜNMEYE GEREK YOK DİYOR; kaldığım YERDEN devam etmek İSTİYORUM…
SONUÇTA KALECİ SEZAİ yine arkadaşlarının güvenini KAZANIP; FORM grafiğini yine yükseltecektir..
KENDİ güvenini tekrar KAZANACAKTIR..EN KISA ZAMANDA TOPARLANACAKTIR…BUNDAN kesinlikle EMİNİM.
K.MURAT…Görev aldığı maçlarda bu SPORCUMUN FORM GRAFİĞİ yavaş yavaş yükseliyor…
Savunmada biraz daha akıllı hareket eder; HÜCUMDAYKEN biraz daha AKILLI TOP KULLANIP; isabetli ve olumlu paslar atarsa…DAHA DA başarılı olacaktır…
BERATİ….KORKALIĞI ve KENDİNE güvensizliği…GÜCÜNE…KUVVETİNE SON DERECE GÖLGE düşürüyor…
KADİFEKALE maçında İKİNCİ DEVREDE ORTAYA koyduğu oyun…OLMASI gereken BERATİ’yi göstermiştir…İŞTE BİZİM görmek istediğimiz BERATİ bu…Umarım bu maç BU SPORCUMUN KENDİNE DÖNÜŞÜNÜN bir noktası olur…
SERKAN…ANADOLU maçında bu sporcuma görev vermem; ELİNE geçen bu fırsatı KENDİ LEHİNE OLUMLU DEĞERLENDİRMESİNE ÖN ayak olmuştur…
Nihayetinde bizim için bu bir KAZANÇ olmuştur…
Bu hırsını, gücünü, kuvvetini ve İNANCINI MUHAFAZA ettiği sürece KAZANAN HEP KENDİSİ olacaktır…
Umarım böyle devam eder…
AHMET İŞLER…FORM grafiğinde İSTİKRAR KAYBEDENLERDEN biri de bu SPORCUM..
Oynadığı maçlarda hemen hemen KUSURSUZ OYNADI…
Aklını birazda KULLANABİLSE…SAHİP olduğu topları biraz daha mantıklı kullanabilse DAHA DA mükemmel olacaktır…
Kademe anlayışı, arkadaşlarına uyumu iyi…
Bazen stoperde…Bazen de Liberoda ortaya koyduğu oyun SON DERECE göz dolduruyor…
İnşallah böyle devam eder…
AHMET ŞAHİN…Orta sahada Kadifekale maçında 75. dakikaya kadar sergilediği oyun mükemmeldi..
Değiştirildiği 80.dakikaya kadar yorgunluk belirtileri göründü..Antreman eksikliği göze çarptı..
Hırsı, efendiliği, tecrübesi, arakadaşları ile yardımlaşması, kademe anlayışı……..GENELDE iyi..Fakat bazen TOPA basıp; KAFAYI kaldırıp, arkadaşlarına pas atmada biraz daha çabuk olabilse…Takımına çok çok daha faydalı olacaktır…
MUSTAFA…Bazen bu futbolcumu sahada TANIYAMIYORUM.KADİFEKALE maçında olduğu gibi…
HER NEDENSE SON İKİ MAÇTA GÖRDÜĞÜM TEK ŞEY…
Bu sporcumun BAZEN SAHADA uyuduğu…Uyur gezer olduğu…
Gol ALANINDA,GOL pozisyonunda, SON VURUŞTAİSTENİLEN bitirici hareketi yapamaması…TAKIMI İÇİN , KENDİSİ İÇİN…SON DERECE üzücü…
Bu duruma düşmesinin sebebi NEDİR? Kendisine sorduğumda “PSİKOLOJİK BİR SORUNUM MU VAR?” dediğimde…BÖYLE bir SORUNUM yok demesi beni biraz daha düşündürdü…
Bu hâle düşmesine o hâlde sebep ne?…Ben bunu bir türlü çözemedim…
YİNE DE BU SPORCUM EN KISA ZAMANDA kendine gelecektir..BUNDAN KESİNLİKLE EMİNİM…
YİNE DE TAKIM ve CAMİÂ İÇİN SON DERECE KAZANÇ..
Üstünden bu ağırlığı en kısa zamanda atacağından hiç mi hiç KUŞKUM YOK…
ALİ KİRAZ…Genç bir YETENEK…Şu ana kadar ELİNDEN geleni yapıyor…Hırsı ve mücadelesi iyi…HÜCUMDA biraz daha dikkatli olmalı…Temennimin diğer maçlarda da bu GRAFİĞİNİ devam ettirmesi…
SERKAN YÜKSEL…Bazı maçlarda çok iyi oyun çıkaran BU oyuncumun bazı maçlarda da bitkin ve yorgun olduğunu, ÂDETA sahada gezdiğini görüyorum…
Yetenekli…Top tekniği güzel…Bir de AKLINI becerisi ile bir birleştirebilse…Daha da güzel olacak…
Kendine iyi bakması ve bu yorgunluğunu üzerinden atması KENDİ MENFAATİNE olacaktır.
Çünkü çok genç ve yetenekli. Özel hayatına son derece dikkat etmesi ŞART…Öyle zannediyorum ki o da bunun FARKINDA…
FATİH …Hazırlık maçlarında omzundan sakatlanması…Bu sporcumun KORKARAK oynamasına sebep oluyor….Gün geçtikce, gördüğüm kadarıyla bu KORKAKLIĞINI üzerinden YAVAŞ yavaş atmaya başladı…
Forvette hareketli oluşunun yanı sıra bir de bitirici SON vuruşu yapabilse…Mükemmel olacak.
Efendiliğine ve arkadaşları ile uyumuna diyecek yok…
KADİFEKALE maçında oynanan güzel oyunu görünce..TAKIM olarak ileriki maçlarda çok daha güzel şeyler yapacağımıza inancım sonsuz. Bu SPORCUM DA önümüzdeki maçlarda FORM GRAFİĞİNİN düzelip; ÇOK DAHA başarılı olacağına EMİNİM…
HAKAN AYNACI…Hazırlık maçları ile birlikte oynadığımız (5) BEŞ resmî maçta …Kendisinden İSTENİLENİ bir TÜRLÜ veremedi.
Fakat SON oynadığımız KADİFEKALE maçında KENDİSİNDE gözle görülür derecede bir KIPIRDAMA, bir hareketlilik, bir canlılık gördüm.
Mükemmel bir fiziğe sahip olan bu sporcum…FORM GRAFİĞİNİ gün geçtikce yükseltecektir…
İLERDE KENDİSİNDEN ÇOK ŞEY beklediğimiz bu SPORCUMUZ…TOPARLANMAK…TAKIMININ gücüne GÜÇ KATMAK ZORUNDA…
İçinde bulunduğu ortamı KENDİSİ DE çok iyi biliyor.İŞTE bu yüzden TAKIMINA…KENDİSİNE güvenen BİZLERE…BİRŞEYLER vermek, BİRŞEYLER KAZANDIRMAK mecburiyetinde…GÜVENİMİZİN boşa gitmediğini GÖSTERMEK zorunda…
Artık TOPARLANMASI ve KENDİNE Gelmesi lazım…
AHMET KILIÇAL…Bu sezon BEN bu SPORCUMU HER NE HİKMETSE bir TÜRLÜ çözemedim…
Geçen SEZON bize geldiğinde KENDİSİNDEN çok şeyler bekliyordum..
Gün geçtikce daha da güzel olur diye beklerken; Mükemmel TOP TEKNİĞİ ve FİZİĞİNE sahip olan BU SPORCUM…BUGÜNE KADAR HEP YÂDELLERDE oynadı…
BENİ DE son derece HAYAL KIRIKLIĞINA uğrattı…
Allah bir TOPÇUDA olması GEREKEN meziyeti KENDİSİNE vermiş…DEĞERLENDİR BE KARDEŞİM…DEĞERLENDİR artık…
Biliyorum…SEN bu AHMET KILIÇAL değilsin…
Toparlan artık.At kafanda ne kadar yersiz ve anlamsız düşünceler varsa…
SPORDA BELİRLİ bir yere , belirli bir MEVKİYE gelmek istiyorsan bunu yapmak ZORUNDASIN…
İRADENİ ve GÜCÜNÜ TOPLA ARTIK…
ÇÜNKÜ SEN BU kadar GÜÇSÜZ ve İRADESİZ olamazsın…
BİR HOCAN olarak bu durumdan KURTULUP; bu işi başaracağından HİÇ Mİ HİÇ KUŞKUM YOK…
SANA İNANIYOR ve SON DERECE DE GÜVENİYORUM…
AMA ÇOK DÜZENSİZ ve SORUMSUZSUN…
BU KAFA ile KESİNLİKLE hiçbir yere VARAMAZSIN…
Bunu BÖYLE bilesin…DEĞİŞTİR BU KAFANI..BU KAFA yapını…
Zamanı GELDİ de geçiyor bile…YOKSA sonunda EYVAH para etmez…Haydi göreyim SENİ…
İLERİ DE ÇOK DAHA maçlarımız var…SENİN İÇİN İNAN bana son derece önemli bir fırsat…
Haydi HAYIRLISI…6. EKİM.97

-OLACAK ÇOCUKLAR OLACAK-

Söylediklerimizi, sahada sizlerden istediklerimizi yaptığınız müddetce…BU İŞ OLACAK ÇOCUKLAR…
Böylece istenilen seviyeye ER DE OLSA….GEÇ DE OLSA…Geleceksiniz…Bundan sonderece CEMİL HOCAM’DA…BEN DE EMİNİZ…
SİZLER; BU İŞİ başaracağınızı SAMSUN’da oynadığınız IRMAKSANAYİSPOR maçında GÖSTERDİNİZ…
HÂLÂ DAHA var olan eksikliklerinizi de ortadan kaldırdığınız ve birbirinizle KENETLENDİĞİNİZ müddetce BU İŞİN ÜSTESİNDEN geleceksiniz..
İŞTE YOLSPOR MAÇI SİZLER İÇİN bir fırsat…
GÖREYİM SİZLERİ ÇOCUKLAR…13 Ekim 97
PES ETMEK YOK…

EVET ÇOCUKLAR…Alınan sonuçlar, kaybedilen puanlar ne olursa olsun…PES ETMEK YOK…
GÖREVDEN, SORUMLULUKTAN kaçmak yok…
Her ne pahasına olursa olsun bulunduğumuz bu KRİTİK duruma BIYIK altından gülenlere ZEVK yaptırmak yok…Sizlere inanan İKİ İNANÇLI insanı bu mücadelede yalnız bırakmak yok…Öyle zannediyorum ki, artık bazı şeylere dur demenin zamanı geldi SANIRIM…
Artık kendinize gelin…GÖRECEKSİNİZ SİZLERDE bu ortamdan başarı ile kurtulacaksınız..Çünkü BEN SİZLERLE ÇOK ZORU başardım.KALDI Kİ ŞİMDİ BİZLERLE beraber SİZLERE İNANAN…SİZLERE DAİMA BENİM gibi GÜVENEN BİR CEMİL HOCAMIZ var…
Bu savaşa, bu mücadeleye BERABER girdik…Bu SAVAŞTAN, bu MÜCADELEDEN galip gelmeden kaçmak yok…PES ETMEK YOK…BİZLERE yersiz SİTEMLERDE, HAK etmediğimiz ithamlarda bulunanlara kesinlikle ZEVK yaptırmak YOK…
HAYDİ GÖREYİM ÇOCUKLAR SİZİ…TOPARLAYIN artık kendinizi..
KENDİNİZLE kenetlenin artık…GİYDİĞİNİZ FORMANIN…TEMSİL ettiğiniz camiânın SORUMLULUĞUNU ARTIK İLİK İLİK DAMARLARINIZDA, KANINIZDA….RUHUNUZDA BULUN ve ONA göre taşıyın…
HERŞEY bitmiş değil..Önümüzde çok zaman…Çok maçlar var…İŞTE BU hafta kendi sahamızda oynayacağımız GAZİ BEL.MAÇI…
NEDEN DÜŞÜNDÜKLERİMİZİ gerçekleştirmenin başlangıç noktası olmasın…
EVET ÇOCUKLAR…SORUYORUM SİZLERE…NEDEN OLMASIN?..NEDEN?…16 EKİM 97

TEBRİKLER ÇOCUKLAR-

Evet ÇOCUKLAR…Kendi sahamızda Samsun Bld. İle yaptığımız maçta aldığımız GALİBİYET İNANMANIN…İnancın ZAFERİDİR…
GALİBİYETE şartlanmak…Başarıya ulaşmak…İnanmaktan…İnançtan geçer…
İŞTE SİZLER inandınız…VE MAÇI FARKLI KAZANDINIZ…
TEBRİKLER ÇOCUKLAR…
UMARIM bu inancınız, bu başarınız, Bu hafta Samsun’da oynayacağımız GAZİ BLD. Maçında da devam eder…
ÇÜNKÜ SİZLER…BAŞARIYA ve GALİBİYETE lâyıksınız…
BAŞARI DAİMA inananların, inançlı olanların OLSUN…
SİZLERİN OLSUN…20 EKİM 97
– GENEL DEĞERLENDİRME-
OYNADIĞIMIZ MAÇLARIN ŞÖYLE GENEL BİR DEĞERLENİRİLMESİNİ YAPACAK OLURSAK;
AMATÖR ve GENÇLERDE oynadığımız şu ana kadar 0n(10) maçta; GENÇLERDE TOPLAM onüç(13) GOLÜ KALEMİZDE görmemizin yanı sıra, RAKİP FİLELERİ on(14) kez havalandırabildik.
GENÇLERDE OYNADIĞIMIZ BEŞ(5) maçta…
İKİ GALİBİYET;
BİR BERABERLİK
İKİ MAĞLUBİYET
BEŞ(5) MAÇTA TPLM PUANIMIZ YEDİ(7)
BÜYÜKLERDE ALDIĞIMIZ SONUÇLAR BİZ TEKNİK ADAMLARI SON DERECE ÜZÜYOR:
ŞU ANA KADAR ALDIĞIMIZ NETİCELER;(5) BEŞ MAÇTA…
KALEMİZDE onbeş(15) GOL gördük.Buna karşın rakip kalelere ALTI(6) GOL ATABİLDİK…SADECE ALTI(6) GOL…
BÜYÜKLERDE OYNAĞIMIZ BEŞ(5) maçta GALİBİYET yüzü göremedik.
BİR BERABERLİK,
DÖRT MAĞLUBİYET;
PUANIMIZ (1)BİR..
Umarım bundan böyle kalan Gençler ve Amatörde TOPLAM ALTI(6) maçta; daha az hâtâ yaparız…
Buna bağlantılı olarak ta daha fazla puan toplarız…
BU HAFTA GENÇLERDE SAMSUN’DA YENİDOĞAN’LA oynayacağımız maçta GALİP gelerek şampiyonluk yolunda HEDEFİMİZE devam etmiş oluruz…
ÇÜNKÜ BENİM sporcularım bunu başaracak güçte…
Onlara İNANCIM ve güvencim SONSUZ…
HAYDİ ÇOCUKLAR göreyim sizleri…Bizleri utandırmayınız…22 EKİM 97
-OYUNA GÖRE-

Takımımızın oynadığı oyuna göre; bu maçta GALİBİYETLE ayrılmamız gerekirdi…
Maç boyunca girdiğimiz NET GOL pozisyonlarını bir değerlendirebilse idik…GERÇEKTEN doğruyu söylemek gerekirse YENİDOĞAN karşısında farkı ve üç(3) PUANI kaçıran biz olduk..
Hava şartlarının elverişsiz, saha ve zeminin SON DERECE bozuk olmasına rağmen…
TEKNİK HEYET olarak…Takımın oynadığı güzel oyundan MEMNUNUZ…
FUTBOLCULARIMIZI gönülden kutlarız…
Dileğimiz her zaman olduğu gibi, bu güzel oyunlarını PERŞEMBE günü KENDİ sahamızda oynayacağımız EĞİTİMSPOR karşısında da oynamaları…
BAŞARI ve GALİBİYET sizlerin olsun ÇOCUKLAR…
BOL ŞANSLAR…27 EKİM 97

-GENÇLERDE ADIM ADIM-

Selanik maçını da üç(3) PUAN alarak kapatan GENÇLER…PUANINI ONBİRE(11) çıkartarak hedefine ADIM ADIM YAKLAŞIYOR…
IRMAK-SANAYİ ve ANADOLU’NUN peşinden (3.)üçüncü sırayı alan GENÇLER…Artık bu işe kesinlikle şartlanmışa benziyor..
GENÇLER zaten sezon başında kendi sahasında oynadığı ve kaybettiği iki(2) MAÇI alsaydı şuanda LİDER durumdaydı…
Yine de GENÇLERDE her şey bitmiş değil…
Önümüzde İLK yarının son iki maçı var. Samsun’da bu hafta ZEYTİNLİK’LE son haftada KENDİ SAHAMIZDA LADİK’LE…
Bu son iki maç bizim ve GENÇLER için son derece ÖNEMLİ…
Bu iki MAÇTA ALTI(6) PUAN almak zorundayız…
Böylece İKİNCİ devre(17) onyedi puanla başlamak istiyoruz…
Rakiplerimizin durumu ne olursa olsun…Biz bu iki maçı ve aynı zamanda ALTI puanı almak; devreyi(17)ONYEDİ puanla kapatmak istiyoruz..
Haydi GENÇLER göreyim sizleri…Bu hafta ZEYTİNLİKSPOR’LA SAMSUN’da oynayacağımız maçı alın…İnanıyorum KENDİ sahamızda oynayacağımız LADİKSPOR maçını da alırsınız…
Sizler bu güce sahipsiniz…
Önemli olan bu inanca da sahip olmanız…
Haydi HEDEFLENEN yere ulaşmak için…Biraz daha GAYRET…
Biraz daha İNANÇ…
Göreceksiniz….O zaman her şey kendiliğinden gelecektir…
Bu işi başaracağınıza gönülden inanıyoruz…
BÜTÜN İŞ…BÜTÜN HÜNER SİZLERİN elinde…
Göreyim sizi…GÖSTERİN artık HÜNERİNİZİ….Şansınız açık olsun…2 EKİM 97
-BİLİNMESİ GEREKEN BİRŞEY VAR-

Evet çocuklar…Bilmeniz ve bilinmesi gereken bir şey var…
Bu acı ama doğru gerçeği oynadığınız ZEYTİNLİK maçında gördünüz…
Bazı şeyleri birkez daha gözlerinizle görüp, şahit oldunuz…
Eğer biz GENÇLER LİGİNDE ipi göğüslemek ve şampiyon olmak; yakaladığımız bu fırsatı değerlendirmek istiyorsak…
Şu önemli iki noktaya dikkat etmeniz şart…
1- Kesinlikle hakemlere itiraz yok. Onlarla hizipleştiğin ve sürtüştüğün zaman kırmızı veya sarı kart görüyor musun?…
Görüyorsan o hâlde çeneni tutacaksın…Kazanmayı ve gol atmayı düşüneceksin..Bunun başka bir alternatifi yok.
2- Rakiple dalaşmayacaksın…Bunu kafana kesinlikle koyacaksın…
Aksi hâlde Hakemler karşısında düştüğün pozisyona düşersin.
Akabinde takımını sahada yalnız bırakırsın…Arkadaşlarına ve takımına zarar verirsin…
O hâlde istenilen hedefe ulaşmak ve sonuçta o ipi göğüslemek istiyorsanız, bir noktada KENETLENMEK mecburiyetindesiniz…
O da KAZANMAK…KAZANMAK…
Sahada hem rakiplerinizi, hem de HAKEMLERİ yenmelisiniz…
Ancak o zaman belirlediğiniz hedefe ulaşabilirsiniz…
Bunun en güzel örneğini ZEYTİNLİK maçında gördünüz…
Bundan böyle çok ama çok dikkatli olmalısınız…
Çünkü şu anki sıralamanızdan ve başarınızdan KESİNLİKLE bazı çevreler rahatsız olacaktır…
Bundan böyle sizleri sahada daha akıllı, daha mantıklı, daha temkinli olmaya DAVET ediyorum..
Haydi HAYIRLISI…10 KASIM 97

-NİHAYET-

Amatör TAKIM NİHAYET oynadığı altı(6) maçta ilk GALİBİYETİNİ aldı…
ŞEKERSPOR maçı hariç…
Böylelikle puanını YEDİYE(7) çıkardı…Eğer ertelenen Eğitimspor maçını da alırsa…Hedeflenen PUANA ulaşmış olacaktır…
Anadolu karşısında hele ikinci yarıda oynanan oyundan sonderece memnunuz.
Bu C.TESİ kendi sahamızda oynayacağımız GENÇLERDE LADİK maçına gelince…Gerçekten bizim için zor bir hafta…
Genç SERKAN’ın cezalı oluşu, Murat’ın ayak bileğinin burkuluşu…SON LADİKSPOR maçında BİZLERİ ENDİŞEYE sevketmiştir.
Yine de bu son maçımızı alarak İLK YARIYI GENÇLERDE ONYEDİ(17) PUANLA kapatmak istiyoruz…
Gençlerimizde bunu başaracak güçte…Ne diyelim…ŞANS bizimle olsun…14.KASIM 97

-BİR HAKEMİN YAPTIĞINA BAKIN-

Maçın seyrinde bir takımın % yüz PENALTISINI ve uzaktan yakından ofsayt ile alakası olmayan bariz atılan GOLÜNÜ vermiyorsun…
Bir de üstüne üstlük oyun içerisinde takım kaptanına tehdit edici sözler söylüyorsun…
Kural gereği düdük çalındıktan sonra topa vuran futbolcuya kart göstermen gerekirken…Önünde cereyan eden harekete seyirci kalıyorsun…
Gerek olmadığı yerde topa düdük çaldıktan sonra vurdun gerekçesiyle TAKIM kaptanına sarı kart gösteriyorsun…
Takımın galibiyet GOLÜNÜ attıktan sonra …Kulübeden “Haydi çocuklar Galibiyet SİZLERE yakışır” dediğimde, KAPTANA, “Sizin hocanız da terbiyesiz” diyorsun…
Ey AYDIN GEZGİNCİ , Ey NİHAT ÖZ…Bu cüretkârlığı ve CESARETİ nerden alıyorsunuz? FARAZA bu TAKIM 4-2 galip değil de MAĞLUP olsaydı…Bunun vebalini SEN Mİ SİZLER Mİ çekecekdiniz? Bunun hesabını ve VEBALİNİ nasıl verecektiniz?…
Öyle ha….”Hocanız da, sizler de terbiyesizsiniz..Seni dışarı atacağım..Seni elimden BABAN bile kurtaramaz” diyorsun ve peşinden hemen sarı kartını gösteriyorsun…
Allah vere ki, oyuncumuzu hemen dışarıya aldık..Kimbilir belki sahada tutsaydık…K.KART gösterecektin…
Bir de maç bitiyor, soyunma odasında her şeye rağmen Gözlemcinin yanında SENİ SİZLERİ TEBRİK için yanına gelen BİZLERE HAKARET ediyorsun…
Hani her şey sahada kalır, sahada biterdi..
Ey Aydın ve Nihat Hoca…Adabı ile sizleri uyaran ADABI ile sizlere davranan bizlere hakaret etmeniz…TAKIMIN haklarını GASBETMENİZ çok kolay….
Ya sizlere…Yüzünüze karşı şerefsizler, namussuzlar, orospuçocukları diye hakaret edenlerin karşısında aciz duruma düşmenize….Sessiz ve ÇARESİZ kalmanıza ne demeli…
Onların karşısında niye ASLAN kesilmiyorsunuz? Onları niye HAKEMLER DERNEĞİ’nde dile getirmiyorsunuz?
Yalan ve asılsız sözlerinizle bizleri orada anlatmanız çok kolay…
Sizlere söylenecek söz bulamıyorum…Çünkü o müessesenin içinde çok saygın insanlar…DOSTLARIM var…
Gün gelecek…Sizlerde bir gün…Antrenörlere…Antrenör CAMİÂSINA saygı duymasını öğreneceksiniz…
Antrenörler sizlere…HAKEM camiâsına saygı duyuyorsa…
Sizler de Antrenörlere saygı duymasını bilecek ve öğreneceksiniz…
Kendinizi DEV AYNASINDA görmeyi bırakın artık…
Kendinize gelin LÜTFEN kendinize…
Evet çocuklar SONUÇTA HER GALİBİYETTEN sonra sorumluluğunuzun bir kat daha arttığını umarım FARKINDASINIZ…
Artık bazı şeylerin farkına ZEYTİNLİKSPOR ve LADİKSPOR maçından sonra varmış olmalısınız…
Bu tür olayları bundan böyle daha da sık yaşayacağımıza son derece eminim…
Öyleyse her ne şartlar altında olursa olsun…Ne kadar haksızlıklara uğrarsanız uğrayın…
Sahada susmak…Aklınızı ve ayağınızı çalıştırmak zorundasınız…
Sahada KONUŞAN ayağınız..Düşünceniz kazanmak olsun…
Göreceksiniz işte o zaman başarı kendiliğinden gelecektir…
Kısacası kazanmak…Sonuçta şampiyonluk ipini göğüslemek istiyorsanız…
Şunu bilmeniz ve aklınızdan çıkarmamanızı istiyorum…
O da şu….
Bundan böyle oynayacağımız hangi maç olursa olsun…Maç içinde girdiğimiz ilk pozisyonu GOLLE değerlendirmek zorundasınız…
Girdiğimiz gol pozisyonlarını iyi değerlendirmek, son vuruşu iyi yapmak mecburiyetindesiniz…
Aksi hâlde “Atamayanlara atarlar” pozisyonunu yaşarsınız…Yaşarız…
Onun için bundan sonra kaybedilecek ne puana, ne de maça tahammülümüz var…
Kredi limitimiz doldu artık.Oynayacağımız her MAÇ FİNAL maçı olacaktır…Bu böyle biline…
İlk yarı, HEDEFİMİZ, hedeflediğimiz PUANDA bitti. Gençler de böylece hedeflediğimiz puanda bitmiş oldu. …17 PUAN bizim arzuladığımız bir rakamdı…Öyle de oldu….
Evet, Fatih….Serkan….Hakan….Mustafa…Ahmet Şahin sizlere sesleniyorum…
Bundan böyle girdiğiniz gol pozisyonlarını iyi değerlendirmek zorundasınız…
SEN FATİH…Son LADİK maçında girdiğin YEDİ(7) net gol pozisyonunda ikisini…
SEN HAKAN…NET üç(3) pozisyondan birini…
SERKAN SEN…ÜÇ(3) net pozisyondan birini…
SEN Ahmet ŞAHİN ve Mustafa KESKİN az da olsa girdiğiniz gol pozisyonlarını kesinlikle değerlendirmelisiniz…
SEN KALECİ SEZAİ…İkinci yarı daha güzel olmalısın…Yediğin her hâtâlı gol takımın için son derece kayıptır…
Üzerine düşen görev ve sorumluluğun bilincinde olduğunu biliyorum…
Topla kendini ve TOPARLAN…Yediğimiz 17 golden onbiri(11) kaleci hâtâsından…Bu yabana atılacak bir sayı değil…
Buna karşı rakip kalelere(22) yirmiiki gol atmışız…
İlk yarı gençlerde girdiğimiz (51) elli bir net gol pozisyonundan 22’sini değerlendirmişiz…
Bu durum bizleri son derece düşündürdüğü gibi…SİZLERİ…SİZ SPORCULARIMI DA DÜŞÜNDÜRMELİ…
Artık puan kaybetme KREDİ LİMİTİNİ doldurduk artık…
İkinci yarı daha temkinli daha dikkatli olmak zorundayız…
Eğer GENÇLERDE bu yakaladığımız şansı iyi değerlendirmek istiyorsak…Yine söylüyorum…Herne şartlar altında olursa olsun KAZANMAYA şartlanmalıyız…
Aynı düşünce ve görüşte KİLİTLENMELİYİZ…
Aksi hâlde TÜM çabamız boşa gider…
Rakibimizle aramızdaki altı(6) PUAN…Öyle kapanmayacak bir PUAN değil…
Önemli olan bundan böyle biz PUAN kaybetmeyelim…
İster içerde….İster dışarıda olsun…
Bu kesinlikle böyle biline…Yoksa hayalperest olmanın gereği yok..
Sizlere inancım sonsuz…İKİNCİ YARIDA da başarılı olacağınızı biliyor…Hepinize bol şanslar diliyorum…14 KASIM 97

-OLMADI-

Ne yazık ki Amatör Büyüklerde dediğimiz ve hedeflediğimiz olmadı…
İlk yarı için düşündüğümüz on(10) PUANI tamamlayamadık…
Yedi(7) puanda kaldık…İLK Yarıyı da bu PUANDA bitirmiş olduk..
Son ERTELENEN EĞİTİM maçına çıkmadan SPORCULARIMI uyarmıştım…
“Bakın ÇOCUKLAR…Bundan böyle çok temkinli olmalıyız.”
“Girdiğimiz İLK POZİSYONLARI ÇOK İYİ değerlendirmeliyiz….Yoksa atamayanlara atarlar pozisyonu yaşarız…” demiştim…
Dediklerim aynen oldu ve sahadan4-1 yenik ayrılan taraf biz olduk…
ŞUNA bir kez daha inandım…BİZİM Çocukların da bilmesi….öğrenmesi gereken çok şey var…
Bu maçın sonrası, bu gerçeği daha net gördüm…
Her şeyden önce benim SPORCULARIM şunu çok iyi bilmeliler….Ve kafalarına çok iyi yerleştirmeliler…
Sırtına giydiği formanın bir bez, bir PAÇAVRA parçası olmadığını;
Koskoca bir camiâ’yı, TERME’yi temsil ettiğini bilmeli…Bunun da sorumluluğunu taşıyarak farkında olmalı.
Yoksa en büyük yanılgıya düşmüş olurlar…Sonuçta da kaybeden kendileri olur…
Ve canım sağ olduğu…Ben de bu görevde olduğum müddetçe KİMSEYE bu camiâ da ZEVK yaptırmam…
Kendini Kulübün ve CAMİÂ’NIN üstünde görenleri kesinlikle affetmem…Ne pahasına olsun bu camiâda barındırmam…
Ben geleceğin TERMESPOR’unu temsil edecek gençlerini böyle sorumsuzluk içersinde görmek İSTEMİYORUM…
İnşallah bazı şeylerin farkında olurlar…Böylece kendilerine gelmiş olurlar…
-ZOR GÖREV-
Evet CEMİL HOCAMIN Alt Yapı Teknik Sorumluğundan PROFESYONEL TAKIMA TEKNİK DİREKTÖR olarak göreve getirilmesi…Şu andaki görevimin sorumluluğunu bir kat daha arttırmış oldu…
Gerçekten benim için ZOR BİR GÖREV…
Ama çok rahatım…ÇÜNKÜ böyle bir görevin ne derece zor, ne derecede SORUMLULUK taşıdığını bilen insanım…
DOBİ HASAN’ın istifası ile GÖREVE getirilen CEMİL HOCAM’ın ORADA olması…BENİM çalışma azmimi ve HIRSIMI bir kat daha arttırmış oldu…
ÇÜNKÜ CEMİL HOCAMLA Benim…Yani İKİMİZİN bir ANDI vardı…O DA ŞUYDU…Beraber çalıştığımız günlerde…
“Eğer bu Alt Yapı’dan TERMESPOR’a sezon sonunda en az 3-4 sporcu gönderemezsek;
Cemil CENGİZ asli görevi olan İlçe Spor Müdürlüğü’ndeki – Malik GÜLTEKİN de Atatürk İlköğretim Okulundaki Beden Eğitimi Öğretmenliği GÖREVİNE dönecektir…”
İşte bu düşüncedeki bu İNSAN ŞU AN PROFESYONEL KADRONUN başında…
Ben de BURADAYIM…İŞTE Köprünün iki bacağı…
Biri ORADAN…Biri BURADA…SİZLER AKLINIZI İYİ KULLANIN…SPORCU olarak bir yerlere gelmek istiyorsanız KÖPRÜNÜN bu İKİ BACAĞINI İYİ KULLANIN-İYİ DEĞERLENDİRİN…
İŞTE size karşıdan karşıya geçmek için iyi bir fırsat…
SİZLERE SESLENİYORUM EY ÇOCUKLAR…EY SPORCULARIM…Gelin bu fırsatı çok iyi değerlendirin…Artık kendinize gelin..
Bakın bu SİZLER İÇİN çok iyi bir fırsat…
Günahıyla …Sevabıyla ilk yarı bitti…
İkinci yarı Kasım Ayının 26’ında başlıyor…
KADIKÖY maçı ile START veriyor…
Bilhassa SİZ GENÇLER…LİGDEKİ yeriniz ve konumuz belli…
Bu konumuzun ve bulunduğunuz yerinizin değerini ve kıymetini bilin…
SİZLERDEN fazla bir şey istemiyorum…
SADECE …biraz daha azim…biraz daha inanç…Biraz daha hırs…Biraz daha sorumluluk istiyorum…
İnanın göreceksiniz sonuç çorap söküğü gibi ardı ardına çözümlenecektir.
Sonuçta da kazanan taraf sizler olacaksınz…
Aksi vuku bulunduğunda kaybeden taraf siz olursunuz…
İKİNCİ yarı başlıyor…İşte kenetlenmenin tam zamanı…
Her zaman sizlerin yanında…SİZLERLE beraberim…
Bu vesile ile İKİNCİ yarıda HEPİNİZE yürekten başarılar diliyorum…20 Kasım 97

-ANLAMAK ÇOK ZOR-

Gerçekten bizim bu gençleri anlamak çok zor…
Neyi düşünürler…Ne yapmak isterler kendilerini bir türlü çözemedim…
İlk yarıda bazı prensiplerimizi düşünüpte yapmak istediklerimi bir rayına oturttuğumuzu düşünürken…Anlatmak ve yapmak istediklerimizi kendilerine söylerken bizleri hiç mi hiç dinlemediklerine inanmaya başladım…
Bu inancım..İKİNCİ yarıda aldığımız üç(3) yenilgiden sonra daha da netleşti…
Üst üste (3)üç yenilgi…Hem de pisi pisine…
Sorumsuzca bir oyun…Sorumsuzca bir yenilgi…
Yapmak istedikleri nedir? Neyin hesabını yapıyorlar…Çözemedim..
Anladığım ve gördüğüm tek şey var…O da…Sporcularımın akıl almaz derecede SORUMSUZ ve duyarsız oldukları…
Bulundukları camiânın…üzerlerine giydikleri formanın sorumluluğunu taşımadıklarını,bilmediklerini gördüm..
Defalarca atlatmamıza ve bir bir kendilerine söylememize rağmen kulak ardı ettiklerini gördüm…
Ama ne pahasına olursa olsun…Ya bu söylediğimiz sorumlulukları kabullenip üstlenecekler…
Ya da bu camiâda böyle düşündükleri müddetçe barınamayacaklarını bilecekler…
Ben bunu böyle biliyor..Bunu böyle söylüyor…Böyle düşünüyorum…
Kazanmak için…Hangi alanda olursa olsun…İNANMAK şart….
Amaçsız…İnançsız…Ruhsuz…Ve SORUMSUZ insanın varacağı sonuç…..HÜSRANDIR…
İşte bütün bunları kısaca özetlemek ve sporcularıma anlatmak için…
Alt Yapı Sorumlum Salih DEMİRŞAHİN’i de çağırarak bir toplantı yapmayı uygun buldum…
Geleceğin Termespor’unu oluşturmak kolay değil…
Hele hele Termespor’un formasını üzerine giymek o kadar kolay değil.
Ben şunda kesinlikle ısrarlı ve kararlıyım…
Bu FORMAYI HAK eden SORUMLULUĞUNU bilen ve EFENDİLİĞİNİ MUHAFAZA eden giyecektir…
Kulübün menfaatlerinin üstünde hiçbir ferdin menfaati üstün olamaz…
Bunda son derece KARARLI ve İNANÇLIYIM…(Tarihsiz)

-İNANCIN ZAFERİ-

Evet ÇOCUKLAR…İşte inanmanın ve inancın ürünü…KENDİNİ nasıl da gösterdi.
Anadoluspor karşısında oynadığınız oyun…Sadece ve sadece inancın ve inanmanın meyvesidir.
Aldığınız farklı galibiyette şüphesiz bu ürünün meyvesidir.
Umarım son günlerde olup bitenlerden yeterince ders almışsınızdır.
Şunu da hiçbir zaman unutmayın…Anadoluspor karşısında aldığınız 7-0’lık galibiyet sizleri kesinlikle şımartmasın…
İnanın buna..Düşünceniz ve gidişatınız böyle devam ettiği müddetce kazanan siz olacaksınız.
Bundan kesinlikle emin olun.İşte Anadoluspor karşısında sergilediğiniz oyuna…Samsun’da oynayacağımız KADİFEKALE karşısında da sergilersiniz…Kazanan yine siz olursunuz…
Kendi sahamızda oynadığımız ilk maçı unutmayınız…
4-2’nin bir hesabı olmalı…Meziyetlerinizi sahaya yansıttığınız zaman Kadifekale’nin sizlerden üstün bir takım olmadığını göreceksiniz…
Sonuçta inanıyorum ki sizler güleceksiniz…
Haydi bakalım…Göreyim sizi..Yarıştan kopmamak için…Yeni verin şu Kadifekale’yi kendi sahasında…
Sizi kendi sahasında yendiği gibi…
Taviz yok…Şımarıklık yok…Gevşeme yok…Sorumsuzca hareket etmek yok…
Velhasıl bundan böyle GENÇLERDE yenilgiye tahammül yok..
Umarım bundan böyle…Bozulmadan devam edersiniz…8.ARALIK.97

-İŞTE DERBY MAÇI-

Son haftalarda GENÇ Takımın üst üste aldığı galibiyetlerden sonra bu hafta kendi sahasında GRUP LİDERİ IRMAKSANAYİ’Yİ KONUK ediyor…
Tam bir DERBY MAÇI…Sporcularımın bu maçı kazanmak için TAMAMEN bu MAÇA KİLİTLENDİKLERİNE EMİNİM..
Sporcularımın olduğu kadar bir TEKNİK ADAM olarak benim için de son derece önem taşıyor…
Her zaman olduğu gibi sporcularıma güveniyorum…
Sporcularım bu maçı kazanmaları hâlinde SPOR KAMUOYU ve YÖNETİCİLERİMİN KARŞISINDA çok şey kazanacaklardır.
EMİNİM onlarda bunun farkında..DİLERİM bu İSTEKLERİ, düşünceleri doğrultusunda kabul olunur…
HAYDİ ÇOCUKLAR SİZE GALİBİYET YAKIŞIR…GÖREYİM SİZİ…
ALLAH YARDIMCINIZ OLSUN…(tarihsiz)

-GÖRÜLMÜŞ ŞEY DEĞİL-

Otuz(30) yıl sporun içinden gelen birisi olarak böyle bir şey ne gördüm…Ne duydum…Ne de yaşadım…
Yıllardır hep böyledir.Eğer maçın hakemi karşı takım için düdük çalacaksa, sahada sana zor anlar yaşatacaksa kılıfı hazırdır…
Maçı uzatır…”Duraklamaları oynattım kardeşim” der..İşin içinden tereyağından kıl çekercesine…Yağ gibi suyun üstüne çıkar…Çeker gider..
Ama dün SELANİK maçındaki şey çok değişikti…
Maçın ikinci yarısı başladı..KRONOMETREME bastım…Maç 2-2’de devam ediyordu…
Mustafa KESKİN’in kırmızı kart görmesi ile sahada 10 kişi kaldık..
İlerleyen dakikalarda her iki takımda karşılıklı ataklar geliştiriyordu..
Birden Orta Hakem KEMAL ASLAN düdük çaldı…
Maçı bitirdiğinin işaretini yaptı ve maçı bitirdi…Hızla soyunma odasına doğru yöneldi…
KRONOMETREME baktım.İkinci yarının 27.dakikası içindeyiz..
Şaşırdım kaldım…Bir takımdan puan almak istiyorsan , bir takıma zor anlar yaşatmak ve o takımı yendirmek istiyorsan…Ya maçı uzatırsın…Ya da kırmızı kartla, penaltılarla o takımı çökertirsin…
Böyle pozisyonları yıllarca yaşadık, gördük, izledik…
Ama böylesini hiç görmemiştim..Hiç yaşamamıştım…
Orta Hakem KEMAL ASLAN’ın sayesinde bir şeyi daha öğrenmiş olduk..
O da…Bir takımdan puan almak için…Maçı uzatmakla, kırmızı kart göstermekle olmuyormuş…
Hem de 18 dk.erken…
Yanlış duymadınız…Tam 18 dk. erken..Küme düşen takımları kurtarmanın bir yolu da bu olsa gerek…
Ee…Ne diyelim…Selanikspor’un ve Selanikli YÖNETİCİLERİN gözü AYDIN olsun…
Onlara kümede kalışları HAYIRLI olsun.
Ömrümüz oldukca…Spor tarihinde buna benzer daha çok değişik şeyler göreceğimiz bir gerçek…
Sen SAĞOLASIN SAYIN Kemal ASLAN HOCAM…Sayenizde bir takımdan MAÇI erken bitirerek, PUAN almanın bir DİĞER YOLUNU öğrenmiş olduk…
TEŞEKKÜRLER…TEŞEKKÜRLER…11.OCAK. 98

NOT.: Topraksu-Esentepe maçında çıkan olaylardan dolayı; Anadolu-Terme maçımız ikinci yarısı oynanacakken ertelendi.
Maç başka bir tarihe kaldı.22.01.98
NOT.: TOPRAKSU-ESENTEPE maçında çıkan olaylardan dolayı-HAKEMLER olayı PROTESTO ettiklerinden ..- Bu hafta oynanacak maçlarda görev almayacaklarını belirttiklerinden;
OYNAYACAĞIMIZ LADİKSPOR maçı 13 Şubat’a ertelenmiştir..
Maç 3 Nolu sahada oynanacaktır.25.01.98

Rahmetli Malik GÜLTEKİN ağbimin “Beden Eğitim Öğretmeni ve Termespor Alt Yapı Antrenörü” olarak18 Eylül1996-25 Ocak 1998 yılları arasında tuttuğu “günlüğü”nü ‘dizgi’ye aktardım…
Sarıyer, 06.Nisan.2014
İsmet GÜLTEKİN
Kardeşi

 

Posted 09 Nisan 2017 by metgultekin in Genel

Tagged with

AŞKIN KİTABINI YAZDIM:AŞK PINARI-Âşık İSMETÎ(İsmet TOSUN)-Yayına Hazırlayan: İsmet GÜLTEKİN-www.millimefkure.com’un Kültür Hizmeti-2014   Leave a comment

 

A Ş K I N

K İ T A B I N I

Y A Z D I M :

A Ş K P I N A R I

ve Kahramanlarımıza Methiye

Âşık İSMETÎ(İsmet TOSUN)

Yayına Hazırlayan:

İsmet GÜLTEKİN

http://www.millimefkure.com’un Kültür Hizmeti-2014-

 

 

 

 

 

 

 

SÖZBAŞI:

Siz hiç hayatınızda,”Şurada bir arkadaşım vardı. Gidip ziyaret edeyim”, diye düşünüp de, düşündüğünüzü uyguladığınızda, ziyaret etmek istediğiniz arkadaşınızın vefat ettiğini öğrendiğinizde, kendinizi nasıl hissederdiniz?
İşte ben de kendimi öyle tuhaf duygular içinde buldum..
Rahmetli İsmet TOSUN, nam-ı diğer Âşık İsmetî Şubat 2014’de hakk’a vasıl olmuş bir ‘güzel adam..’ Rabbü’l âleminin de inayeti ile neredeyse beş yıla yakın Terme’de neşrettiğim “Terme Birlik MEFKÛRE-Birlik Olmadan, Dirlik Olmaz” isimli yerel-mahallî gazetemin de köşeyazarı idi. Her defasında yeni yazılarımı almaya Sakarlı Beldesine gittiğimde, tatlı, hoş, doyurucu ve mânâ yüklü sohbetler yapardık.Çayımızı da bu ara içerdik.
Rahmetli İsmet TOSUN, nam-ı diğer Âşık İsmetî, sahiden de “âşık” idi ve Hacı Bektaşi Velî Hazretlerinden mânen de ‘iksir’ini içmişti. O şaşkınlık içinde, Sakarlı Beldesindeki Bakkalında oğlu Hami ile vefatı hakkında bilgiler alırken; bir yandan da artık kapalı olan bakkal içindeki masa üzerindeki kendisine ait “defterlere” de gözüm ilişiyordu. Bir nasip sonrası ve oğlu Hami’nin de bana olan itimadı ile kendisinin hazırladığı “En Güzel Türk Türküleri” isimli tükenmez kalemle yazılmış çizgili defteri ile yine sahiden de “Aşkın Kitabını Yazdım-Aşk Pınarı” ismi verilmeye lâyık ikinci defterini, hem internet imkânları ile hem de biiznillah kağıda basılı bir şekilde kitaplaştırabilmek gayesi ile aldım..
Rahmetli adaşım, Âşık İsmetî, çok “orijinal” bir ‘güzel adam’dı da.. “Terme Birlik MEFKÛRE’ye verdiği yazıların hemen hemen tamamı “bir sigara kağına eklenmiş kağıtlara” yazılı idi. Düşünebiliyor musunuz, “sigara kağıtları birleştirilerek” yazılarını bu kağıtlara tükenmez mavi kalem ile yazıyordu..
Uzak diyarlardan zaman zaman benim de memleketim olan Terme’mize geldiğimde, oğlu Rami’ye babasının durumunu sorar, selam iletirdim. Fakat çok uzun süre niyet ettiğim halde bizzat daha ziyaret edip de görüşemedim. 2001 içinde yerel-mahallî gazetemin malum sebeplerden yayınını sonlandırması ve benim de diyar-ı gurbete çıkışım, bizzat görüşmelerimizi engellemişti. Hatırlıyorum da, eve telefon açıp, eşim ile dertleştiklerini ve eşime moral verici sözler söylediğini de hatırlıyorum.
Rahmetli Âşık İsmetî, her ne kadar Gümüşhane’ye bağlı Yağmurdere nahiyesinde doğmuş olsa bile yıllardır Sakarlı beldesinde ikamet etmekte idi ve artık “yeni ili Samsun” olan bir ‘Termeli’ de olmuştu..Ahmet SEZGİN’in “Termeli Yazarlar ve Şairler Ansiklopesi”nde de yer almıştı..
Terme’miz henüz türküsü olmayan bir ilçemiz..Rahmetli Âşık İsmetî “Terme Türküleri” diyebileceğimiz hususlarda da katkı yapmaya çalışmış bir “güzel adam”dı. Kaldı ki bazı yazdığı şiirleri de bestelenmişti..
“TGRT Fm” radyosu ile irtibatlara geçerdi. Samsun’daki yerel televizyon kanallarına da çıkmıştı. Dışa, dış dünyaya da açık bir insandı. Maateessüf son yıllarında Terme’mizdeki neredeyse ‘tröstleşen’, neredeyse ‘tekelleşen’ fikir-düşünce hayatında yeteri kadar yer alamadı.Unutuldu…
Dizgi çalışmalarımın ardından iki çalışmasını da önce internet ortamında “PDF” hâline getirdim. Neredeyse inşallah kağıtlara basılı hâle ramak kaldı. “En Güzel Türk Türküleri” ile “Aşkın Kitabını Yazdım:Aşk Pınarı” İlki ‘türkü derlemeleri’, ikincisi ise kendisinin yazdığı şiirler..
İşte “Aşkın Kitabını Yazdım ve Kahramanlara Methiye” eseri, çok sade bir çizgili deftere yazılmış şiirlerinden meydana gelmekte. Dizgisini bitirip de “PDF”ye ve inşallah kağıtlara basılı hâle hazır getirirken, üç bölüme ayırdım: Birinci bölüm, “Âşık İsmetî Der:”; ikinci bölüm, “Aşkın Kitabını Yazdım:Aşk Pınarı” ve üçüncü bölüm ise “Kahramanlarımıza Methiye”den meydana gelmekte…
Rabb’ül âlemin Âşık İsmetî gibi ‘güzel adamları’ nesillerimize unutturmasın.(Âmin)
Sarıyer, 13.Mayıs.2014
İsmet GÜLTEKİN
metgultekin@hotmail.com
http://www.millimefkure.com
Terme Birlik MEFKÛRE, Millî Mefkûre ve Mefkûre Adamları isimli ‘blog’larım..
Facebook/İgltkn

 

 

 

 

 

 

 

 

Â Ş I K İ S M E T Î

D E R:

Âşık İsmetî der Türk Devleti’ne saygı duyunuz
Hakk ve hakikate uygun olsun huyunuz
Şahsım ve şiirlerimden yargıya varmak için
Lütfen şiir kitabımı tam okuyunuz.
*
Bir güzelin sevdasına düşmeden
Aşkın ateşinde yanıp pişmeden
Pîr elinden dolu bâde içmeden
Kimse aşka gelip şiir yazamaz.
*
Önce kimliğimde sıra
Sevda açtı serde yara
Eski ilim Gümüşhane
Doğum yerim Yağmurdere
Yeni İl’im Samsun oldu
Kader atdı Termelere
Türkiye cennet vatandır
Âşık İsmetî’ye göre
Kitabımı yazanın okuyanın,
Allah muradını vere.(Âmin)
* Sevgi sözlerimin başı
Bağrımda sabır taşı
Yenilendi eski dertler
Yanıyor hicran ateşi

Pınar oldum göze oldum
Aşkı hasret ile doldum
Nurperi ateş atdı
Tutuşdum füze oldum.
* Başıma gelenlere şaşdıkca şaşıyorum
Nurperinin aşkınla coşdukca coşuyorum
Nurperi sevdası dağlardan ağır
Bunca ağır sevdayı ben nasıl taşıyorum
Allahıma şükürler ben hâlâ yaşıyorum.
*
Sevdim Nursunamı telli turnayı
Onda buldum can ilacı kimyayı
Eğer sevgilime zeval gelirse
Ateşe veririm olduğu köyü
Eğer Nurperime ziyan gelirse
Ben ölürüm terk ederim dünyayı.
*
EVLÂDIM ALİCAN’A

Gençlik elden uçup giden kuş oldu
Sağlıklı günler hayal düş oldu
Erzurum Yaylası şimdi kış oldu
Kendine bak yünlü giyin Alican.

Güzel evlad sen ömrümün varısın
Gönlüm sarayısın gözüm nurusun
Allah seni nazardan korusun
Göze gelir çubuk boyan Alican.

İsmetî özlemiş seni burada
Ne çare karlı dağlarda
Remzi dayın yakın Yağmurdere’de
Geldi mi yanına dayın Alican.
* DELİ GÖNLÜME TAVSİYEM

Saat dörtten sonra gönül
Gökten yere rahmet yağar
Dünyada sadece dertli sen misin?
Daha nice dertliler var.

Kahırlanma deli gönül
Gün doğmadan neler doğar
Allah’dan ümit kesilmez
Her derdin bir çaresi var..
*
SAYIN DOKTOR BEYLER!

KURTARIN BENİ

Izdıraplı bir dert geldi başıma
Avu kattı ekmeğime aşıma
Elim yetmez oldu şimdi işime
Sayın doktor beyler kurtarın beni.

Belim mani olmasa yürür koşarım
EvelAllah yüce dağlar aşarım
Yaşamak güzel şey belki yaşarım
Sayın doktor beyler kurtarın beni.

Dert belimden vuruyor sol koluma
Ne yaptım ki felek bindi dalıma
Bir âşığım acıyın bu hâlime
Sayın doktor beyler kurtarın beni.

Yorulurum yatarım sarhoş gibi
Sabahinen uyanırım taş gibi
Üç yıl önce uçuyordum kuş gibi
Sayın doktor beyler kurtarın beni.

Doktorluk mesleği ulvî yücedir
Dertlilerin gündüzü de gecedir
Lütfen bana sorun hâlin nicedir?
Sayın doktor beyler kurtarın beni.

Belimin üstüne duramıyorum
Dünyam zindan oldu göremiyorum
Yürekde yaramı saramıyorum
Sayın doktor beyler kurtarın beni.

Günler aylar ızdırapla geçiyor
Tenhalarda gözlerim kan saçıyor
Sırt üstü yatınca belim acıyor
Sayın doktor beyler kurtarın beni.

Bu derdin elinden olmuşum Kerem
Gözlerim yaş dolu ben nasıl görem?
Bu sıkıntı beni edecek verem
Sayın doktor beyler kurtarın beni.

İsmetî’yim kem söz çıkmaz dilimden
Bu dert beni yakalamış belimden
Korkum ızdıraptan korkmam ölümden
Sayın doktor beyler kurtarın beni.
*
YARADAN ALLAH’A
ŞÜKÜRLER OLSUN

Kadir mevlâm bize altı evlâd verdi
Özürsüz kusursuz bize gönderdi
Beş tane büyüttük kemale erdi
Yaradan Allah’a şükürler olsun.

Üç tanesi oğlan, üç tanesi kız
Nar çiçeği gibi hepsi tertemiz
Yaradan Allah’a bağlı özümüz
Yaradan Allah’a şükürler olsun.

Beş tane hayatda bir tane öldü
Evladan ayrılık çok acı geldi
Evlad acısı da bağrımı deldi
Verip de alana şükürler olsun.

Çocuklar çok zeki okudu yazdı
Memur yapmak için torpilim azdı
HAMİ usta oldu gurbeti gezdi
Cenab-ı Allah’a şükürler olsun.

Kızlarım çok temiz çok terbiyeli
her birisi değer yedi düvele
Şirin şirn söyler RAMİ’nin dili
Cenab-ı Allah’a şükürler olsun.

ALİCAN da üniversite bitirdi
Memur oldu makamına oturdu
İsmetî duygusun dile getirdi
Yüce mevlâmıza şükürler olsun.

NOT.: ‘Sevda Pınarı Kitabı’m da var.
*
-Tahsili, Yüksekokul’dan terk olan
evlâdım RAMİ’ye tavsiyem-

RAMİ kulak ver bana
Diyeceğim var sana
Bazı yanlış tutumun
Dokunuyor insana.

RAMİ evlen görelim
Düğün-dernek kuralım
Bizim kapı şenlensin
Çift davul çaldıralım
Biz de ölüp gitmeden
Mürüvvetin görelim.

Ben RAMİ’ye evlen derim
Evlen ki biz de görelim
Gidip gelmemek var gelip görmek
Ölmeden görsün gözlerim.

Geçen gün benim zararım
Muradım kalmasın yarım
Belki azalır ahuzarım
Bu yıl seni everelim
ALİCAN’a Allah kerim.

Ismarlama hac kabul olmaz
Git de kendin yüz yüze gör
Sevse bile eller sevmiyor der
Cesaretin topla git de kendin sor.

İsmetî sözlerin seçer
Aşk bâdesinden dolu içer
İnsan fani konar-göçer
Ben bu yerlerden giderim.
*-15.06.1995’de,İzmit’te Kocaeli Üniversitesi’nde okuyan üç tane evlâdımızı görmeye giden ve taht-ı nikahımdaki hanımım İfaket’in İzmit’e gidişi dolayısıyla yazılan yolculuk şiiri-

YOLCULUK

Çocukları çök özledi gidiyor
Yolun açık olsun git güle güle
Özlem-hasret tütün gibi kokuyor
Yolun açık olsun gir güle güle.

Yeni düzen verdim dertli sazıma
Duygulandım yaşlar doldu gözüme
Selâm söyle oğlum ile kızıma
Yolun açık olsun git güle güle.

Yirmi yıldır benim ile çalıştın
Leylâ gibi bu çöllere alıştın
Ben Mecnûnla Leylâ çöllere düşdün
Yolun açık olsun git güle güle.

Merak etme çiçekleri sularız
Evi temiz tutar ve de sileriz
Yüce Allah’dan iyi yolculuklar dileriz
Yolun açık olsun git güle güle.

İnsan gezmeyince gönlü açılmaz
Kış gününde soğuk sular içilmez
İyi insanlara paha biçilmez
Yolun açık olsun git güle güle.

Biricik sevgilim Leylâ’ya eşdir
Gülyüzü güldükçe aydır, güneştir
İnsan sevmeyenin yüreği taştır
Can pâre evladları öp güle güle.

Sen kendine iyi bak bizi kayırma
Kimselerin gizli sırrı duyurma
Kızlarımı erkeklerden ayırma
Hepisini bağrına bas git güle güle.

Yollarımız din-i İslâm yoludur
Naciz kalbim sevgi ile doludur
İnşallah ki çocuklar neşelidir
Sen de neşelerin kat git güle güle.

İsmetî çok sever bahçede narı
Çocuklarla hasreti gider bari
Gönlündeki sıkıntıyı efkârı
İzmit’de denize at git güle güle.

Ülküm’le de İzmit bir güzel görsün
Dilerim ki Allah muradın versin
İsmetî’yi çok kalırsan üzersin
Terme’nin yolunu tut git güle güle.

*
EVİMİ YIKANIN, EVİ YIKILSIN

Evimi yıkanın evi yıkılsın
Gözyaşları yağmur gibi dökülsün
Bu evimin huzurunu bozanın
Dilerim Allah’dan boynu bükülsün.

Evimi yıkanın ocağı batsın
Evi ateş alsın dumanlar tütsün
O zalim başına dertler açılsın
İsmetî der düşsün sellere gitsin.
*
BAKKALIMA ŞU AFİŞİ YAZDIM

Aziz müşteriye saygımız çoktur
Özümüz temizdir kalbimiz paktır
Lütfen veresiye teklif etmeyin
Veresiyeden yana şansım yoktur.

İsmetî söyledi hatıra kalsın
Allah versin herkes nasibin alsın
Bize ne gelirse peşinden gelsin
Peşin yeterlidir gözümüz tokdur.
*
Nurperi kulak bana
Yanıyorum bak dumana
Nurperi beni dinlersen
Müjdelerle geldim sana.

 

Güzellik de zirvedesin
İsmetî gül memen yesin
Sen dünyada bir tanesin
Düşmanlar ne derse desin.
*
Meri keklik gökde döndü
Geldim benim bağa kondu
Sevdalı sevdalı ötdü
İsmetî de sevdalandı
Bu sevdalar ateş oldu
Sinem ateşlere yandı
Çok daha şiir yazardım
Bu defter burada tükendi.
*
ŞAİR DEĞİL
BİR GÜZELE ÂŞIĞIM

Tatlı diller insanlığı ayarlar
Güleç yüzlü insanı makbul sayarlar
Bilmeyenler bana şair diyorlar
Şair değil bir güzele âşığım.

Şiar ilhamını kültürden alır
Âşığın ilhamı Pîr’inden gelir
Bu mahrem bir sırdır bilenler bilir
Şair değil bir güzele âşığım.

Âşığın simgesi türküdür, sazdır
Yüreğinde yanan ateştir, közdür
Sevdiği güzelse bir tane kzıdır
Şâir değil bir güzele âşığım.

Şair sözlerini çok ölçer biçer
Çağdaş şiirleri özenle seçer
Âşık aşka gelir kendinden geçer
Şair değilim bir güzele âşığım.

Anlar bu hâlimden aşk ile yanan
Güzelliği sanki Yusufî Kenan
Sevmek günah değil beni kınaman
Şair değil bir güzele âşığım.

Şair olan sık dokur ince eler
Âşık olan bir kuzu gibi meler
İsmetî’nin bağrını hasret deler
Şair değilim bir güzele hasretim.
*
MUAYENE OLDUĞUM

DOKTORLARA

S E R Z E N İ Ş

Bu cennet vatan benim de yurdum
Gücümün üstünde vergimi verdim
Belki bel fıtığı bu benim derdim
Doktor bey lütfedip belime bakın.

Yürüye yürüye dağlar aşarken
Herkes gibi ben de dertsiz yaşarken
Teyin gibi sıçrayıp koşarken
Şimdiki çok perişan hâlime bakın.

Bu derdin ateşi yanıyor serde
Bilmiyorum nasıl düştüm bu derde
Belden bacaklardan atacak yerde
Dert kola sıçradı koluma bakın.

Gönül ister ata sözün tutalar
Cümle atalar nur içinde yatalar
Derdi çeken bilir demiş atalar
Beni konuşturun dilime bakın.

İsmetî’yim rucû etmem sözümden
Bu efkârı atandım özümden
İki yıldır bu ızdırap yüzünden
Döktüğüm gözyaşı selime bakın.
*
HAYAL PİLAVI

Derya kenarında bir evim olsa
Yanında bir bahçe bir bağım olsa
Yetecek kapkacak yatağım olsa
Günde iki saat kumlara yatsam.

Bir bakkalım olsa güneşe karşı
Kapısına vursa ilk sabah güneşi
Ticaretle versem yaşam savaşı
Yolculara zeytin-ekmek su satsam.

Dertli sazım olur benim sırdaşım
Söz sitemsiz olsa ekmeğim aşım
Ortağım olmasa denk olsa başım
Canım isteyince bahçeye gitsem.

Bahçemde kuşlar bülbüller ötse
*
ŞU KARADENİZ’E
YAZ GELMEZ OLDU

Şu dünyanın iklimi çok bozuldu
Şu Karadeniz’e yaz gelmez oldu.
Bu diyârın zevki neşesi kaçtı
Şu Karadeniz’e yaz gelmez oldu.

Sicim gibi gökten yağmur yağıyor
Ay’da, haftada bir güneş doğuyor
Güneş olmayınca mahsûl olmuyor
Şu Karadeniz’e yaz gelmez oldu.

Çelpeşik sürüyor Mayıs ayında
Kumlar ısınmıyor deniz kıyında
Rutubet var Karadeniz suyunda
Şu Karadeniz’e yaz gelmez oldu.

Sancaklı üstünden bulut kaynıyor
Havası ayarsız çabuk oynuyor
Haziran’da insan ceket giyiniyor
Şu Karadeniz’e yaz gelmez oldu.

Hasret kaldık güneş yüzü görmeye
Yalı’da ısınmış kuma girmeye
Gözüm kesmez bu diyârda durmaya
Şu Karadeniz’e yaz gelmez oldu.

Eskiden meşhurdu Terme’nin yazı
Göllerde yüzerdi ördeği kazı
Darılmış çalmıyor İsmetî’nin sazı
Bu Karadeniz’e yaz gelmez oldu.
*
VAH ANNEM VAH!
ŞİMDİ SAĞ OLSAYDIN!

Vah annem vah! Şimdi sağ olsaydın
N’olurdu kırk yıl daha yaşasaydın
Ben oğlunun bu günlerini görseydin
Bir güzelin perişan ettiğini duysaydın.

Zalim felek yârla açtı aramı
Dertlerime bulamadım çaremi
Hicran olan yürekteki yaramı
Ah annem vah annem! Şefkatinle sarsaydın.

Vah annem vah! Vah rahmetli annem vah!
Sen bir çağlayandır sevgi çağlardın.
Ayağıma diken batsa ah der ağlardın
Az geç kalsak uçan kuşdan sorardın
Ey rahmetli annem! Şimdi dursaydın.

Vah rahmetli annem! Vah annem vah!
Rahmetli babama bağlıydın candan
Babam için vazgeçerdin cihandan
Biz çok şey öğrendik babamdan senden
Nurperi terk etdi beni görseydin.

İsmetî’yim duygu hasret dolarım
Fırkat basar uykularım bölerim
Yüce Allah’dan size cennet dilerim
Dünyalar durdukca keşke dursaydın.
*

HER İNSANIN

DÜNYA HAYATINDA

ON ÖNEMLİ GÜNÜ

Böyledir muradı ulu sultanın
Böyle kurulmuş düzeni dünyanın
On önemli günü vardır insanın
İlk önce; dünyaya geldiği gündür.

Bebek büyür gider yedi yaşına
Başlar okuluna olur aşına
Var gücüyle düşer tahsil peşine
Okul diploması girer düşüne
Okuldan diploma aldığı gündür.

Ümit dolar murad lacağım diye
Cennet gibi görür çevreyi, köyü
Onsekizde ya gelin, ya güveyi
Dünya evi derler girdiği gündür.

Yirmisinde gelir askerlik çağı
Peygamber Ocağı, asker ocağı
Kutsaldır vatanın ovası, dağı
Törenle askere gittiği gündür.

Orduda bilgiler inceden ince
‘Rambo’ olur tam eğitim alınca
Devlet emri ile savaş olunca
Düşmanı gözünden vurduğu gündür.

Helâl olur düşmana saldırırsa
Gayret edip kırk tane öldürürse
Kahbe düşman Müslümanı vursa
Müslüman cennete girdiği gündür.

İnsan bu dünyaya gelir bir kere
Askerlik yakışır Türk’e,gençlere
Elbet birgün nasip olur teskere
Terhis olup eve geldiği gündür.

Sılasında mutlu mutlu çalışır
Fenne, yeniliğe çabuk alışır
Çoluk-çocuk torunlara karışır
Birlikde yaşayıp güldüğü gündür.

Bu dünyada hem tatlı, hem acı var
Anne-baba-kardeş-zenne-bacı var
Her insanın işe ihtiyacı var
İnsan görevine tayin olduğu gündür.
Âşık İsmetî de neler biliyor
Aşkın derin deryâsına dalıyor
Güzel insan fani bir gün ölüyor
Bir önemli gün de öldüğü gündür.

NOT.: ‘Sevda Pınarı Kitabı’mda da var.
*

RÜYADA HASTANEDE AMELİYAT

Hastaneye yattım ayın beşinde
Bin dokuzyüz doksan dördün başında
Gönlümü sorarsan onbeş yaşında
Ölüme geç, korkuya hiç derken;
Şimdi korktum Azrail var peşimde.

Düşündükçe derde efkara daldım
Dua niyazlarım göklere saldım
Düşünüp dururken uyuya kaldım
Şirin yavrularım gördüm düşümde.

Yüreğim yanıyor hararet nardan
Gönül arzuluyor dağdaki kardan
Allah mutlu etsin Türk Milletini
Allah razı olsun iyi doktorlardan.

Mevlâm şifa ver de yüzümüz gülsün
Bizim de gönlümüz pür neşe dolsun
Çok bekledim bacı-kardaşım gelsin
Gelmediler herkes kendi işinde.

İsmetî’yim şimdi yatağa düştüm
Ameliyat oldum kendimden geçtim
Çok geç ayıldım da gözümü açtım
Baktım hemşireler doktor başımda.
* DERTLİNİN DİLİNDEN

Annem öldü, babam öldü yetimim
Kader atdı çölde yalnız kaldım ben
Ah ettikçe göğe çıkar tütünüm
Tutuşdu can evim yandı tatlıcan.

Hasret çeken âşıklar hep yanarlar
Birgün kuşlar mezarıma konarlar
Nedendir ki ağlayanı kınarlar
Elbette ağlar duygu doludur insan.

Dertli yüreğimde artıyor derdim
Yalan dolan bilmem mertoğlu merdim
Şu dünyayı bir yolcu hanı gördüm
Bu han yıkılıyor her yan virân.

İnsanın çaresi Allah’a iman
Gece-gündüz yalvar Allah’a güven
Sözüm şaka değil kardeşim inan
Birgün yıkılacak bu büyük cihan.

İsmetî’yim yürek yandı köz kaldı
Geçti bahar yazım şimdi güz kaldı
Bir güzel uğruna yürek dert doldu
Ele geniş dünya bana zindan oldu.
* VARDIM SILÂ ETTİM

BABAYURDUNU

Vardım sılâ ettim baba yurdunu
Baktım bizim yerler baykuşa kalmış
Depreştirdim yüreğimin derdini
Zümrüt bahçelere baykuşlar dolmuş.

Komşular terk edip sılâdan gitmiş
Geçim zorluğundan herkes terk etmiş
Yıkılan evler baykuş yurt tutmuş
Yüz haneli köyden on hane kalmış.

Nice komşular sılâyı terk etmiş
Kimi İstanbul’a, İzmir’e gitmiş
Herkes gurbet elin yolunu tutmuş
Boşalmış memleket ne hâle gelmiş.

İsmetî’yim yürek yandı köz ile
Feleğin cefâsı her an biz ile
Bu ahvali anlatamam söz ile
Issız kalan dağlar kurt gibi olmuş.
*

İLKBAHAR AYLARI
YURDA GELİNCE

İlkbahar ayları yurda gelince
Gül açılır her taraf gülşen olur
Âşık gönüllere sevda dolunca
Yanar gönüllerde toz duman olur.

Arslan olur konulmaz hiç kafese
Sevdalanır bülbüller gelir sese
İlkbahar’da sevdalılar olmasa
Yazık olur mevsimler ziyan olur.

Sevdalının olmaz ağası, paşası, beyi
Şûh güzeller mekân tutar bahçeyi
Sevdalılar cennet sanır dünyayı
Aşk olmasa bu dünya virân olur.

Sevgisiz bu dünya boş geçer bence
Sevdalık yakışır güzele gence
İki insan bir gönüle girince
İki gence kaya dibi han olur
Biri vezir birisi sultan olur.

Ey Nurperi! Yaradanı seversen
Özlemin bağrımı delmesin n’olur?
Dünya mı yıkılır bir bûse versen?
İnan hasretinden İsmetî ölür.

İsmetî yâr için çekilir emek
Şeker olur yârla yenilen yemek
Genç olup da bir güzeli sevmemek
Korkarım ki Allah’a isyan olur.
*

ETKİLİLERE-YETKİLİLERE SİTEM

Bu güzel ülkenin çok muhtacı var
Milletin hakkını yemeyin beyler!
Haram yol, sonunda hicran, acı var
Sonra söylemedi demeyin beyler!

Haram rüşvet bir hastalık illeti
Siz kabul etmeyin adi zilleti
Asaletli sabırlı Türk Milleti’ni
Enayi yerine koymayın beyler!

Felaketdir böyle yağma, talanlar
Fakir fukaraya olur olanlar
Kürsülerde sökmez olur yalanlar
Aldatılan millet yalanı niyler?

İflas eder kör şeytana uyanlar
Yağma ile haramdan zevk duyanlar
Bu fakir milleti böyle soyanlar
İnanın ahiretde cehennemi boylar.

Revâ mıdır ülkeyi soydurun soyun
Hovardalıklarda barlarda yiyin
Eliniz cüzdana değil, vicdana koyun
Sizden hizmet bekler şehirler, köyler.

-Milletin hakkını yemeyin beyler!-

Atatürk’ü geç bulduk tez yitirdik
Ondan sonra bocalayıp oturduk
Bu ülkeyi faiz borç ile batırdık
Âşık yalan demez doğruyu söyler.

Hırsızlar, bezmenler vurgunu vurdu
Gözyaşları üstüne devranı sürdü
Ülke geri kaldı beni öfke sardı
Almanya, Japonya bak nere vardı?
Biz de heder oldu seneler, aylar.

Ağlayan oldukca İsmetî gülmez
Çağlar gözyaşları el vurup silmez
Yağma talan ile demokrasi olmaz
Sonra sandıklardan boş çıkar oylar..

-Bu şiirden iyileri tenzih ederiz.. İyiler kahir ekseriyettedir.-

NOT.: Bu şiir basılan ‘Sevda Pınarı Kitabı’m da da var.

*

BİZİM PARLEMENTOYA SİTEM

Büyük Millet Meclisinde
Çok zor alınır kararlar
Birçok vekil gezer beleş ararlar
Teve’den bakarız bomboş sıralar
Sorumsuzluk bu milleti yaralar.

Birçok vekil gezer kendi işinde
Allar giyip devran sürmek peşinde
Yağ, şeker yok fukaranın aşında
Enflasyon giydirdi bize karalar.

Maaş yükseltmeyi iyi bilirler
Otomatik bir araya gelirler
Partiler bir olup karar verirler
Ay başında zula cebe paralar.

Hovardalık peşinde vekiller gezer
Sine-i millet de yaralar azar
Millet un çuvalı vurdukca tozar
En sonunda bize gelir zararlar.

Âşık İsmetî’yim vatanseverim
İyi çalışsanız elbette çok överim
İşler kötü gitdi yandı ciğerim
İster beni kurşun ile vuralar.
*

KABATAŞ’A GİTTİM ŞİFALI SUYA

Kabataşa gittim şifalı suya
İnşallah derdime dermandır diye
Kaplara doldurdum getirdim köye
Yollar çok tehlike uçurum kaya.

O şifalı sudan çok içtim kandım
Hamd ettim Allah’ın ismini andım
Birçok insanlardan sordum öğrendim
Şifa olmuş nice dertli hastaya.

Okuya okuya yolları gittim
İnşallah yüce Allah’ın emrini tutdum
Yol boyunca o çevreyi seyrettim
Yeşil yüce dağlar yükselmiş aya.

İnsanı çok iyi centilmen, yaman
Dost olmaya yetti kısa bir zaman
Suyun yanlarında binlerce insan
İçiyorlar o suyu doya doya.

Çok şükür yollarda olmadı kaza
Kısmetse gelirim bahara, yaza
Âşık İsmetî şükreder Allahımıza
Çok şifalı su vermiş derde şifaya.
*
SİGARA ÜSTÜNE

AÇTIN SİNEMDE YARA

Çekdi cebimden parayı
Açtı sinemde yarayı
Eyüp sabrı ver Allah’ım
Bırakayım sigarayı.

Ey benim yüce Allah’ım
Senden çok dileyim ahım
Yusuf sabrı ver Allah’ım
Bırakayım sigarayı.

Allah’ım yüz tutdum sana
Yalvarırım yana yana
Sigara zararlı insana
Eyüp sabrı ver ki bana
Bırakayım sigarayı.

Çok zararlı biliyorum
Ağlıyorum gülüyorum
Eyüp sabrı diliyorum
Bırakayım sigarayı.

İsmetî kuldur sıradan
Dertli oldu sigaradan
Eyüp sabrı ver yaradan
Kurtulayım sigaradan.
*

EY ŞEREFLİ

TÜRK GENÇLERİ

 

Ey şerefli Türk gençleri
Yanılgıya düşmeyelim
En şerefli Türk’ün yolu
Yolumuzdan şaşmayalım.

Yollarda uçurum vardır
Dert çekmesi gayet zordur
Eroin esrar zehirdir
Yanılıp ta içmeyelim.

Esrar insanı azdırır
Tatlı canından bezdirir
İçenin kabrin kazdırır
İçip candan geçmeyelim.

Kışın yüce dağlar kardır
İçki sağlığa zararlıdır
Sonra bırakması zordur
Ezelden alışmayalım.

İsmetî der içmeyelim
Uçuruma koşmayalım
Sağlığınız cihan değer
Başlara dert aşmayalım.
*
BUGÜNKÜ KARAYOLLARI

Şöför beyler biraz dikkat edelim
Can yakıcı oldu karayolları
Hız felaket, biraz yavaş gidelim
En yıkıcı oldun karayolları.

Bu kazalar korkutuyor insanı
Bu kadar ucuz mu yolcunun canı
Yollar sanki muharebe meydanı
Kan dökücü oldun karayolları.

Kaza daha az idi yollar dar iken
Şöför sınavları daha zor iken
Hava yolu deniz yolu var iken
Sen neden öcü oldun karayolları.

Her taraftan kara haber geliyor
Üzüntü veriyor yürek deliyor
Bir hâneden üç beş kişi ölüyor
Ocak söndürücü oldun karayolları.

Âşık İsmetî’ye üzüntüler azıktır
Zaten derdim çoktur bağrım eziktir
Mal kaybı can kaybı bize yazıktır.
Korkutucu oldun karayolları.
* DİŞLERİMİ YAPAN
DOKTOR MUSTAFA MARAL’A

Selâmla saygıyla söze başlarım
Tenhalarda akar gözden gözyaşlarım
Doktor Mustafa Maral yaptı dişlerim
Güzel oldu Allah razı olsun derim.

Diş sağlığı bozulup dişleri çürüyenlere
Dişlerin önemini bilip kavrayanlara
İyi diş doktoru sorup arayanlara
Doktor Mustafa Maral’ı tavsiye ederim.

Bu milletin gülyüzü iyice gülse
Ağlayanlar gözyaşlarını iyice silse
Evimden birinin dişleri bozulsa
Doktor Mustafa Maral’a alır giderim.

Ustası var çok becerikli çalışkan
Boş durmaz çalışır her an her zaman
Sağlam dişle gıdadan zevk alır insan
Helâl gıdayı çok sever inşallah rahat yerim
Beni âşık etdi derdim kaderim.

Şair Âşık İsmetî’yim yaralı serim
Bakımsız bağlardan alınmaz verim
Yağ yakmadan yalandan nefret ederim
Doğru söylemeyi candan severim.
* BU SEFER DE
DEPREM DİNARI VURDU

Coştu deli gönül mani olamam
Bu sefer de deprem dinarı vurdu
Kardaşlar ağlarken ben gülemem
O güzel dinarı yerlere serdi.

Halk kaldı dışarıda soğukta, karda
Devlet erkanımız tümüyle orda
Öğle ağlaşma oldu ki dinarda
Ağlaştı dağların kuş ile kurdu.

Bu deprem dert katdı yürekte derde
Aman Rabbim felaket var Dinar’da
Ülke baştan başa bir ahuzarda
Yüce Allahım koru bu güzel yurdu.

Hırsız müteahhitte hiç insaf yok ki
Güz geldi havalar öyle soğuk ki
Dinar faciası öyle büyük ki
Hâyin Yunan bile yardım gönderdi.

Âşık millet bu vatanın diğeri
Parçalanır âşıkların yüreği
Şair Âşık İsmetî’nin yandı ciğeri
Yetişir imdada kahraman ordu
Yüce Allah bize bir ihtar verdi.

Ah Dinar Dinar, düşündükçe bağrım yanar.
Ah ettikçe ciğer yanar, yürek yanar.
*
ARADIM ARADIM
ARADIM SENİ

Geçer iken bakkalıma uğrardın
Şahsı dertlerini bana söylerdin
Ben deyiş söylerdim sen de ağlardın
O dökülen gözyaşlarını aradım.

Yüzünü benzettim on dörtlük aya
Senden ben de kaldı bunca hediye
O hâyin yüreğin sanki bir kaya
Güzellikte benzerin var mı diye
Seyyah oldum bir eşini aradım.

Ey gözleri elâ kaşları keman
Yandım aşkın ile tütüyor duman
Güller açılırdı güldüğün zaman
Neşe saçan gülüşünü aradım.

Dertliydin ben moral verirdim sana
Aşkı sevdaların işledi bu cana
Büyük sevinçlerle gelirdin bana
Güle güle gelişini aradım ey can aradım.

Salanlı salanlı bana gelirdin
Bülbül gibi şakımayı bilirdin
Âşık İsmetî’nin gönlün alırdın
Gelip gönlüm alışını aradım.
*

-Can Pâre kızım Ülkü’mün hastaneye
düşmesi nedeniyle hasta oluşu nedeni ile-

Her şeye kadir Allahım
Merhametle bak yüzüme
Kızım Ülkü hastanede
Şifa ihsan et kızıma.

Lanet olsun bu hasrete
Bazen kalır kıyamete
Canım yavrum hastanede
Bir korku düştü özüme.

Gönlümün gülleri soldu
Gözlerime yaşlar doldu
Yastık bana diken oldu
Uyku girer mi gözüme?

Mevlâm mübarek adına
El açtım yüce katına
Muhammed(s.a.v.)’in hürmetine
Merhamet eyle kızıma.

Zalim felek kıyma bana
Hâyin felek kıyma bana
Ben bir şey yapmadım sana
Ülkü’me zeval gelirse
Ateşler düşer bana
Kederim sığmaz cihana.

Zalim felek kıyma bana
Gönlüm döndü yıkık hana
Ülkü’mün dertli durumu
Dokundu bu dertli cana
Ülkü’mü Allah korusun
Ben ölürüm yana yana.

Başka kapı yok gideyim
Hâlden bilmez benim köyüm
Dertli âşık İsmetî’yim
Darıldım dertli sazıma.

*
-Çok sevip takdir ettiğim
Saz Sanatkarı Hasan Ulusoy’a Methiye-

 

Hasan’ı çok severim
Küçük kardeşim derim
Saz çalar ben dinlerim
Saz sanatkarı hasan.

Bazen bize geliyor
Çok güzel saz çalıyor
Dertli gönlüm alıyor
Saz sanatkarı Hasan.

Saza düzen veriyor
İyi mızrap vuruyor
Çok özen gösteriyor
Saz sanatkarı Hasan.

Bazen geliyor bize
İyi düzen verir saza
Bakmaz geline kıza
Saz sanatkarı Hasan.

Sazına gönül vermiş
Çok başarı göstermiş
Saz da kemale ermiş
Saz sanatkarı Hasan.

Güzeller gül destesi
Ben bir güzel hastası
Saz çalmanın ustası
Saz sanatkarı Hasan.

Sazdan para almıyor
Kıymetini bilmiyor
Çalışmadan yılmıyor
Saz sanatkarı Hasan.

Soyadı Ulusoy’dur
Çok namuslu çok iyidir
Kendi hâlinde baydır
Saz sanatkarı Hasan.

İsmetî dünya gezdi
Bu hatırayı yazdı
Övgüler ona azdı
Saz sanatkarı Hasan.

*
EY ŞEREFLİ
TÜRK GENÇLERİ

Ey şerefli Türk gençleri
Allah’a çok şükredelim
Vatan bir kez nasip olur
Kıymetini iyi bilelim.

İki buçuk yanımız derya deniz
Böyle güzel ülke çok az
Hepimiz bir aileyiz
Çok sevelim, sevilelim.

Âşığım vatan sathına
Doyulmaz vatan tadına
Nimetine külfetine
Kardeşçe ortak olalım.

Düşünürüm ince ince
Vatanımın hâli nice
Bir tehlike arz edince
Vatan için hep ölelim.

Uyan bu gafletten ayıl
Sadece yüce Allah’a eğil
Pespaye hayatı değil
Batı’dan teknik alalım.
*

DERİNDİR YÜREKDE

DOST YÂRELERİ

Şu gözyaşlarımı durudamadım
Akdı bulandırdı ak dereleri
Yürekde yaramı ben saramadım
Derindir yürekde dost yareleri.

Dolandım vatanı sılama geldim
Arı gibi her çiçekten bal aldım
İyi niyetimin kurbanı oldum
Açıldı bağrımda dost yareleri.

Yürekde kaynıyor derdin her biri
Nurperide oldu tuzu biberi
Dostlar vurdu yüreğime hançeri
Bende ki yareler dost yareleri.

Yazın yüce dağlar serin oluyor
Genç kızlar büyüyüp gelin oluyor
Dost yareleri çok derin oluyor
Bendeki yareler dost yareleri.

Âşık İsmetî’yim yüreğim yara
Şimdi sultan olmuş dünyaya para
Derdimi arzettim nice doktora
Dost yarelerinin yok çareleri.

*

YAZIK OLUR VATANA

Yemyeşil ormanlar yandı
Seller şehirlere indi
Cennet vatan çöle döndü
Yazık oluyor vatana.

Dağlarda ormansız kaldı
Güzel İzmir’i sel aldı
Feryat figan yürek deldi
Yazık oluyor vatana.

Gönül acılardan bıkdı
Sütcüleri de sel yıkdı
Feryatlar ayyuka çıktı
Yazık oluyor vatana.

Elbisesiz kaldı dağlar
Ormansız vatan kan ağlar
Ormansız yaşamaz sağlar
Yazık oluyor vatana.

Ormanlar da villa doldu
Her tarafı seller aldı
Vatanın gül benzi soldu
Yazık oluyor vatana.

Ne olur dinleyin beni
Önleyelim erozyonu
Çölleştiriyor vatanı
Yazık oluyor vatana.

İsmetî ağlıyor şimdi
Yürek yandı küle döndü
Ormanlar da parsellendi
Yazık oluyor vatana.
*

BİR YİĞİDİN YÂRİ
NASIL OLMALI?

Bir yiğidin yârı nasıl olmalı?
Yiğidinle ağlamalı gülmeli
Her çıkışın bir inişi olur
Hakikatlı yâr ise sadık kalmalı
Her inişin bir de yokuşu vardır
Yol sonununa kadar sadık kalmalı.

Bir çift bülbül geldi çimene kondu
Dolandı gözyaşım deryaya döndü
Aslı da Kerem’in külünden yandı
Yâr yârın uğrunda böyle ölmesi.

Eksilmesin üstümüzden ezanlar
İflah olmaz aramıza bozanlar
Diyar diyar gurbet elde gezenler
Kuşlar gibi sılasına gelmeli.

Yaktın gitdin bizi hacının kızı
Bağrımda bıraktın derin bir sızı
Gel de gör âşığın yaş dolu gözü
Vefalıysan gözyaşımı silmeli.

Âşık İsmetî’nin gönlünde tasa
Bir vefasız güzel düşürdü yasa
Hayat gerçek amma ömürler kısa
Her bir insan yolcu olduğunu bilmeli.
*
AH FANİ DÜNYA AH!

Sana derim sana fani vefasız
Nizam intizama uymadın dünya
İnsan odun oldu suyun gözyaşı
Koca kazan gibi kaynadın dünya.

Öyle derler fani dünyadır adın
Ölüm ki var hiçde yok senin dadın
Milyarlarca güzel insanı yedin
Yine yiyeceksin doymadın dünya.

Giyili insan giderken soydun
Nice yavruların boynu eğdin
Ne devlet başkanı ne kral koydun
Alt etdin altında çiğnedin dünya.

Üstüne geleni üstünden atdın
Gelin kız demedin hepsini yutdun
Ne fatura kesdin ne defter tutdun
Yediğin insanı saymadın dünya.

Korku verdi bize seller depremler
Böyle geldin dünya bu böyle gider
Nice âlim yedin nice Peygamber
Söyle sen kimlere kıymadın dünya.

Zalimler türedi çok canlar yakdı
Çok savaşlar çıkdı çok kanlar akdı
İnsanın feryadı semaya çıkdı
Bunca feryatları duymadın dünya.

Sen insanoğlu kafayı takdın
Nice acılarlarla canımı yakdın
Âşık İsmetî’yi hasret bırakdın
Ben Murad almaya koymadın dünya.
-‘Sevda Pınarı Kitabı’mda var.-
*

 

= = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = =

 

A Ş K I N

K İ T A B I N I

Y A Z D I M:

A Ş K P I N A R I

 

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Bismillahirrahmanirrahim
Bana hayırlı ilham veren Allahım
Daiman sana yalvarmaktır dileyim ahım
Kul günahsız olmaz, affeyle Allahım.

Bu dünyayı kuran sensin
Rızıkları veren sensin
Bizi herdem gören sensin
Bize iyilik ver Allahım.

Bir tek büyük seni bildik
Tesbih çektik, secde kıldık
Yeryüzünde melûl kaldık
Rahmetin gönder Allahım.

Onsekiz bin âlemin var
Bize Kur’anla selamın var
Çok mübarek kelamın var
Acı bize bir Allahım.

İsmetî der Allah birsin
Küllî şeylere kadirsin
Müslümanlar birlik kursun
Zaferi gönder Allahım.
*

 

Ey aşk! Ey sevdâ!, senin ilahî kudretini
İlahiden gelen gücünü sihirli ve etkileyici kuvvetini
Kim inkâr edebilir ve bay bayan bu güce kim karşı koyabilir?

İlk insan ve ilk peygamber Hazret-i Adem Babamızı ve Hazret-i Havva anamızın
Cennet-i Âlâ’dan çıkarılmalarına ve yeryüzüne indirilmelerine sen sebep olmadın mı?

Ey aşk! Mısır saraylarında Yusuf Aleyhisselamla,
Dünya güzeli Züleyha’yı meftun eden ve hikayelerini dünyada dillere destan eden sen değil misin?

Ey aşk! Mısır’da Firavun’un karısını erkek güzeli Yusuf Aleyhisselama âşık eden sen değil misin?
Ve Saray’da ayva soyan kadınları Yusuf Aleyhisselam’ın güzelliğine âşık edip Yusuf Aleyhisselam’ın güzelliğini seyrederken, parmaklarını doğratan sen değil misin?

Ferhat’a güzeller güzeli Şirin’in aşkından Amasya’nın kayalık dağlarını elindeki üçyüz okkalık külükle vura-kıra yarıp Amasya şehrine en soğuk suları getirten sen değil misin?

Bir cadı karısının “Şirin öldü, onun Mevlid şekerini dağıtıyorum”, deyince Ferhat; “Ben Şirin’siz yaşayamam” dedirtip külünkü havaya attırıp altına başını tutup ölümüne sebep olan sen değil misin?

Güzeller güzeli Şirin, Ferhat’ın bu şekilde öldüğünü duyunca; “Ben Ferhatsız yaşayamam”,deyip kendini harçerleyip hazin ölümüne sebep sen değil misin?

Arabistan’da Kayıs ismindeki delikanlıyı Bey’in kızı Leyla’ya âşık ettiren , iki gence kara sevda çektiren, yıllarca gözyaşı döktüren Kayıs’ı mecnun, deli edip çöllere düşüren , Leylâ’yı yataklara düşüren iki gencin bağrını yakan hasreti ta kıyamete bırakan sen değil
Sin?

Âşık Kerem’i Aslıhan’ın peşinden yirmi yıl , diyar diyar dolaştıran; Kerem’i Aslı’nın aşkınla yakıp tutuşduran

Bütün gönüllere sel gibi akan Aslı’yı Kerem’in külünden yakan âşıkların gözünden kanlı yaş döken sen değil misin?

Aslıhan’ın küllerini Kerem’in küllerine katan sen değil misin?

Ey aşk! Ey sevgi! Kanberi Arzu’nun aşkından dağlara düşüren, Arzu’nun yüreğini Kanberin aşkı ile yakıp pişiren sen değil misin? Hikâyelerini dünyada dillere destan eden sen değil misin?

Kanber’i dağlarda rüzgâr gibi estiren,
Ayağını at dığı yeri göremeyecek kadar kör eden ,
Arzu’ya Kanber’in aşkından parmağını kestiren,
Ey insan sevgisi,ey insan aşkı sen değil misin?

Ey aşk! Ve insan sevgisi, yâr sevgisi Narmanlı,
Âşık Sunmanî’yi rüyasında elinden bâde içtiği
Aşkına düştüğü,arayıp bulmak için dünyayı dolaştığı,
Gülperi’ye kara sevdanın sebebi sen değil misin?

Ey kuvvet ve kudretini yüce mevlâdan alan aşk
Âşık Garib’e Şahsenem’in düğün ve çeyiz parasını
Kazanmak için yedi yıl ağlaya ağlaya gurbet gezdiren
Sen değil misin?

Âşık Sürmeli Bey’e telli Senem uğrunda sılâsını terk ettiren
Sen değil misin?
Gurbet ellerde çile mihnet içinde ölümüne ve Behri Korlu ailesini ,
Mateme, yasa boğan sen değil misin?

Ercişli Âşık Emrah’a Selvihan uğrunda İran Sarayları’nda,
Selvihan elinden zehir içirip ölümü göze aldıran sen değil misin?
Aynı Selvihan’a Emrah’ın aşkına, Emrah’ın elinden zehir içirten sen değil misin?

Daha nice sayısız bay-bayan âşıkları karşılıklı ağlatan inleten, hasrete yandıran sen değil misin?

İtalyan İmparatoru Neron’a Pompei şehrini yani Roma’yı bir kız uğruna yaktıran, kül ettiren sen değil misin?

İngiliz Kralı sekizinci Erdward’a sevdiği hanımla baş başa kalabilmek için tahtından tacından feragat ettiren sen değil misin?

Daha tahtların taçların yıkılmasına,
Nice yüzbinlerce insanın kanının dökülmesine,
Nice kavgalara, nice harplere kıt’allere sebep sen değil misin?

Şimdi de ben naciz Âşık İsmetî’nin gönül bağlarına,
Güzeller güzeli Nurperi’yi bir üveyik kuşu gibi kondurdun,
Pervane gibi yaktın döndürdün yıllarca
Kara sevdalara yandıran sen değil misin?
Hayır ve şer Allah’tandır.
Allah hayırlara tebdil eylesin.(âmin)

*

 

Âşık İsmetî ile güzellerin âlâsı Nurperinin sevdası
Her dağdan her bağdan derlenmiş çiçek destesi
Her gönüle göre üretilmiş meyve bahçesi
Yüce Allahıma şükürler olsun
İlham verdi yücelerin yücesi

Önce kimliğimde sıra
Sevda aşdı serde yara
Eski ilim Gümüşhane
Doğum yerim Yağmurdere
Yeni ilim Samsun oldu
Kader attı Terme’lere
Türkiye cennet vatandır
Âşık İsmetî’ye göre
Kitabımı yazanın okuyanın
Allah muradını vere
Nurperinin aşkı beni
Böyle etti pare pare

Selâm olsun dosta eşe
Bakın neler geldi başa
Kerem gibi dağa taşa
Dertlerimi açar oldum.
*
Aldanmayın yılanlara cıyanlara sözünde durmayanlara
Baylara, bayanlara
Edebiyata ilgi duyanlara
Sevda fırtınasına tutulanlara
Vefası olanlara olmayanlara
Vefasızlardan benim gibi yananlara
Gençlere delikanlılara
Ve gönlü genç olanlara
İyi beste yapıp seslendirenlere
Hani söz yazarı yok mu diyenlere
Hevesli meraklı olup çalıp söyleyenlere
Karşılıklı sevgiyle sevinçten uçanlara
Saygıyla sevgiyle arz olunur.
*
GÜZELLER

Kolkol olmuş giden Narın güzeller
Güle güle gidin şirin güzeller
Yakdınız bağrımı duman tütüyor
Bakın da yangını görün güzeller
Bu yangına bir yol bakın güzeller

Üç güzel yan yana güzeller hası
Nurperi, Âşık İsmetî, Leylası,
Ortadaki İsmetî’nin Leylası
Sevgiyle yeşerir gönül bahçesi
Gönüllere sevgi ekin güzeller

Sevda ile Aslı yaktı Kerem’i
Güzel güzellerin yüzü Nuranî
Güzelsiz bu dünya baykuş virânı
Gülen güzellerin neşe her ânı
Neşemize neşe katın güzeller.

Âşığın güzele saygısı çokdur
O yârin sevdası kalbimde okdur
Âşıklara bahşiş sizden gülmektir
Bize bir gülücük atın güzeller.
*
Âşık İsmetî ile güzeller sultanı
Nurperinin aşkı sevdası
Şiirlerle meyve bahçesi

İlaeylahe illallah ilaeylahe illallah
Bize sabır ver Allah, bize şifa ver Allah
Bunca derdi bunca kahrı taşıyor.
Yüreğime maşallah nazar değmez inşallah

Nurperim pınardan su dolduruyor
Kumral saçlarını yel kaldırıyor
Alttan altta bakıp bana gülüşü
Sevdam artıyor beni öldürüyor

İsmetî hayrandır tatlı diline
Altın kemer olsam ince beline
Doldurdu bakracın aldı eline
Güle güle bana doğru yürüyor
*
BÖYLE AŞKA
DÜŞMEDİN Kİ BİLESİN

Belki de yadırgar kınarsın beni
Böyle aşka düşmedin ki bilesin
Bir güzel uğruna aşk bâdesini
Pîr elinden içmedin ki bilesin.

Gönlüm sevdi güzellerin hasını
Bir gülmesi siler gönül pasını
Dalgıç gibi bu aşkın deryasını
Kulaç atıp geçmedin ki bilesin.

Merhamet eylesin bize yaradan
Hasretlere engel kalksa aradan
Karanlık gecede akı karadan
Âşık olup seçmedin ki bilesin.

Ateş düştü yandı gönül bağları
Yâr eritti yüreğimde yağları
Yâr uğrunda gurbet elde dağları
Kerem gibi aşmadın ki bilesin.

İsmetî der ağzım yandı sonunda
Vefalı yâr gelir tam zamanında
Yüreklerde kaynar aşk kazanında
Yanıp yanıp pişmedin ki bilesin.
*
DÜNYA GÜZELİ NURPERİ

Dünya güzeli Nurperi
Beni etdin duygu pınarı
Aşkınla öldürme bâri
Su ver bana yanıyorum.

Nur saçarak güldünüçün
Rüyalara doldun için
Eşsiz güzel oldunuçun
Seni melek sanıyorum

Kimse görmese cismini
Sen bana verdin resmini
Senin mübarek ismini
Ah ediben anıyorum.

Sırsıklam âşıkım sana
Ben kül oldum yana yana
Âşkından oldum pervane
Yana yana dönüyorum.

Avrupa’ya değer başın
Güzellikte yoktur eşin
Şiddetli aşkın ateşin
Yanıp yanıp sönüyorum

Âşık İsmetî’nin Pîri
Âşıklar sözünün eri
Oldum aşkından serseri
Ondan sana kanıyorum.
*
BEN DURUP DURURKEN
FERYÂD ETMEDİM

Yanıyor ateşim külsüz dumansız
Felek bana vurdu vakti zamansız
Ben durup dururken feryâd etmedim
Yaktı beni bir Şuh güzel vicdansız

Ben mecnun değildim Nurperi etdi
Beni ateşlere kendisi atdı
Şimdi bunca ahdı amanı netdi
Bu nasıl güzelmiş ahtsız amansız?

Gönlümü kalbimi çeldi de gitdi
Sinem delik delik deldide gitdi
Aklımı fikrimi adlıda gitdi
Bırakdı çaresiz dertli dermansız

Ben hiç sevmem akrep ile yılanı
Elin gavuruna uşak olanı
Bazıları çok söylüyor yalanı
Yalan söyleyenler kalır imansız

Yakdı gitdi Şuh Nurperi meleğim
Vadem yetmedi ki nasıl öleyim
İsmetî’yim yüce Allah’dan dileyim
Bırakma vatansız dinsiz Kur’ansız
*
GEL DÜNYA GÜZELİ
GEL BAYRAM OLSUN

Âşık olmayanlar aşkdan ne anlar?
İnan ki bu kalbim aşkınla inler
Bayram olur bana geldiğin günler
Gel dünya güzeli gel bayram olsun.

Ölmeyince senden nasıl geçilir
Gül menekşe kokuların saçılır
Sen gülünce gözüm gönlüm açılır
Gül dünya güzeli gül bayram olsun

Hayet duygulusun inceden ince
Sen gülün dalında tomurcuk gonca
Sevinçten titrerim bana gelince
Gel dünya güzeli gel bayram olsun.

Susuz kalan çiçek gelişmez kurur
Aşksız kalan güzel dertlere kalır
Aşk yapan güzeller neşeli olur
Neşeli ol güzel ol bayram olsun

İsmetî der derdimi dökem saza
Âşık da dayanmaz bu kadar naza
Kendin gelemezsen selâm sal bize
Sal dünya güzeli sal bayram olsun.
*
İLK ANLAŞDIĞIMIZ
GÜNLERDE BANA GELİŞİNDE

Hoş geldin Nurperi hanım
Sensin benim tatlı canım
Allah bizi ayırmasın
Arşa yükselir figânım.

(Nurperi de âmin derdi)

Seni çok sevdim yâr inan
Gül pembe oldu bu cihan
Yanıyorum ben sevdadan
İşte tütüyor dumanım.

Senin sevdan bir ateşmiş
Mecnun Kerem böyle çoşmuş
İçime bir ateş düşmüş
Damarda yanıyor kanım

Sensiz bu yüzüm gülmedi
Sensiz gönlüm mutlu olmadı
Tükendi sabrım kalmadı
Beklemeye yok zamanım

İsmetî der yüzün güzel
Şeker gibi sözün güzel
Edâların nazın güzel
Güzellerden tek sultanım
*-İlk anlaştığımız, sevdaya düşdüğümüz,
beraber yanıp tutuşduğumuz günlerde, benim ile giderken peşi sıra-

Nurperi hanım güle güle
Yaktın beni döndüm küle
Sen git peşinden bakayım
Gözyaşlarım sile sile

Sensiz ben nasıl kalayım
Gel dersen ben de geleyim
Emret de halı olayım
Salınıp gitdiğin yola

İlk sevgilim gonca gülüm
Kaymağım şekerim balım
Kemer olsun iki kolum
O münasip ince bele

Seninle dolu düşlerim
Yüzüstü kaldı işlerim
Geç gelirsen gözyaşlarım
Beldemizi verir sele

İsmetî der yarın gelde
Konuşalım bende kalda
Ömür boyu benim olda
Benden ne dilersen dile.

Ayrılığı bana dert ediyorsun
Beni ateşe attın sen gidiyorsun
Hasretinle beni kahrediyorsun
Yürü güzel yürü yürü
Yürü hayin yürü yürü
Tez gelde yoluna baktırma bari
Gel de özleminle öldürme bari
Dertlerini her dem bana ağladın
Aşk pınarı oldun sevda çağladın
Zülfün tellerine beni bağladın
Gidiyorsun yüreğimi dağladın
Oy de yürü yürü yürü yürü
Yüreğime koydun ateşi koru
Of de yürü yürü yürü
Yürü de boyunu göreyim bari

Yürü güzel boylarına bakayım
Yollarına gözyaşlarım dökeyim
İsmetî der hasret nasıl çekeğim
Of de yürü yürü güzel yürü
Melek yürü hayin yürü
Sevda yürü ateş yürü zalim
Yürü dilber yürü tez gel
Geri dön bak beri
*
YÂR MENDİLİM
KOYNUNDA MI?

Mübarek yüzünü gördüm
Âşık oldum murada erdim
Kalbimle birlikte verdim
Yâr mendilim koynunda mı?

Sevgisize dünya dardır
Mendilde çok mânâ vardır
Sevenlerden bergüzardır
Yâr mendilim koynunda mı?

Her dem yüzünü göreyim
Sırma saçın ben tarayım
Koynunda ise göreyim
Yâr mendilim koynunda mı?

Eşin gelmemiş bu cihana
Seviyorum yana yana
Anlaştık da verdim sana
Yâr mendilim koynunda mı?

Gözüm seni çok arıyor
Hasretin bak öldürüyot
Sensiz bu virân gönlümde
Bak baykuşlar oturuyor

İsmetî der sözüm duydun
Ben kara sen allar giydin
Aldın da koynuna koydun
Yâr mendilim koynunda mı?
Altın kolyem boynunda mı?
*
SANA ÜÇ BİN ŞİİR YAZDIM,
DİNLEMESEN NEYE YARAR?

Sana üç bin şiir yazdım
Dinlemesen neye yarar?
Aşkınla ağladım gezdim
Anlamasan neye yarar?

Gönlüm hasretinle doldu
Gül benzim sarardı soldu
Sensiz gönlüm virân kaldı
Şenlemesen neye yarar?

Çok özledim şirin dilin
Usul boyun ince belin
Mecnunum beklerim yolun
Sen gelmesen neye yarar?

Nurdan mı mübarek başın?
Güzellikde yoktur eşin
Senin için akar gözyaşım
Sen silmesen neye yarar?

İsmetî der şanım olsa
Dünya kadar malım olsa
Altın apartmanım olsa,
Sen olmasan neye yarar?

Beni yakdın kül ettin
Ey Nurperi deli etdin
Ben kuş dili bilmezdim
Sen beni bülbül etdin

Gel kınalı kekliyim
Hasretini çekdiğim
Ne güzel yakışıyor
Kırmızı etekliyim.

 

Felek çarkım döndürmüyor
Güle bülbül kondurmuyor
Bütün pınarları içsem
Bu ateşi söndürmüyor.

Yaralıyım bir yaralı kuş gibi
Güzel günler oldu hayal düş gibi
Seven bir güzeli ben de sevince
Yanıyor yüreğim bir ateş gibi

*

DÜNYA GÜZELLE DOLUYMUŞ,
ÖYLE DİYORLAR!

Dünya güzelle doluymuş, öyle diyorlar
Aşkından kör oldum göremiyorum
Birçok güzeller şarkı söylüyorlar
Aklım fikrim sende duyamıyorum.

Nurperi aşkınla sarardım soldum
Hasretinle yana yana kül oldum
Ben böyle değildim, şimdi böyle oldum
Aşkınla sarhoşum ayamıyorum.

Akan gözyaşlarım aşkının seli
Yazık değil mi bana dünya güzeli
Bütün rüyalarım seninle dolu
Rüyalar çok güzel doyamıyorum.

Bal şeker var sohbetinde sözünde
İlahî güzellik senin özünde
Güller açar sen güldükce yüzünde
Sıralı benlerin sayamıyorum.

İsmetî der n’olur gel olma katı
Sende yok mu bu aşkımın kıymeti
Rüyalarda yaşadığımız hayatı
Fırsat bulup sana diyemiyorum.
*
Türkiye sanayileşti iyi duruma geldi
Avrupa’da, dünyada saygın bir devlet oldu
Kalkınma pastasından batı büyük pay aldı
İyi güzel de Karadeniz pastadan mahrum kaldı.

İnsan sevgi ile yaşar balık suyunan
Ülfet etmem vatan sevmez Beyinen
Huysuz güzele de güzel mi denir?
Güzel altın olur güzel huyunan.
* Güzellerin Prensesi

Öyle güldün ki yüzüme
Ateşler attın özüme
Yaşlar doldurdun gözüme
Güzellerin prensesi.

Kibriklerin hançer oldu
Vurdu da sinemi deldi
Yüreğimi ikiye böldü
Güzellerin prensesi.

Gül yüzleri ondörtlük ay
Kibriği ok kaşları yay
Aklım fikrim eyledim zay
Güzellerin prensesi.

Çok ikrarlar verdin bana
Ben gezerim yana yana
Hasretin sığmaz cihana
Güzellerin prensesi.

İnsaf etmiyor hâlime
Beni uğrattı zulüme
Bağladı zülfün teline
Güzellerin prensesi.

Beni yaktu geri kaşdı
Sinemde yâreler açtı
Ateşimden korktu uçdu
Güzellerin prensesi.

Âşıklar dertlidir gözleri yaştır
Âşık olmayanın yüreği taştır
Kimi ağlar, kimi güler, bu nasıl iştir?
Güzel olan güzel neden bellidir?
Güzelin simgesi bakımlı saçtır.

Güzellik çok, merhamet yok
Nurperinin kibriği ok
İsmetî’nin hâline bak
Güzellerin prensesi.
*

AŞKIN DERYÂSINI
BENLE BOYLAYAN

Aşkın deryasını benle boylayan
Bu yaralı dertli gönlüm eyleyen
Şirin şirin güzel sözler söyleyen
Şirin sözlerine kurban olduğum.

Yürüdükce yüreklerim cız eder
Alttan altta bakar bana göz eder
Öpülmeye sevilmeye naz eder
Tatlı nazlarına kurban olduğum.

Usul boylum giyinir sultan gibi
Aşkından ben yanarım külhan gibi
Elâ gözler sürmeli ceylan gibi
Elâ gözlerine kurban olduğum.

Mutlu olurum Nurperinin sözünden
Bal şeker akıyor güzel ağzından
Nur patlıyor yâr gülünce yüzünden
O nur yüzlerine kurban olduğum.

Bir hüzün var İsmetî’nin sesinde
Mendilim var güzellerin hasında
Ayak izleri gönül bahçesinde
Ayak izlerine kurban olduğum.
*
TALİHSİZ OLURSA
DÜNYADA GÜZEL

Talihsiz olursa dünyada güzel
Neler neler gelir o güzelin başına
Ağlar gözlerinden yaşlar dökülür
Düşmese sevdiğine eşine.

Çıkarır alları giyer karalar
Açılır bağrında derin yaralar
Uğrun uğrun arar derin yaralar
Boynu bükük gider gelir işine.

Sabır taşlarını bağrına basar
Sevda rüzgarları başında eser
Felekten acınır hayata küser
Hüzün düşer kibriğine kaşına.

Güzeller içinde ayrı çekilir
Genç yaşında civan ömrü sökülür
Ah ettikce kanlı yaşlar dökülür
Can dayanmaz gözlerinin yaşına.

İsmetî sevdi güzellerin hasını
Talihsizler çeker dünya yasını
Kötü kader bırakmaz yakasını
Kendini bilmezler düşer peşine.
*
Dünya durmadan dönüyor
Yürek durmadan yanıyor
Sayılı gün tükeniyor
Ağlama gönül ağlama
Vefasıza bel bağlama

Gönül denilen güldür
Gülü seven bülbüldür
Gönül soldu mu açmaz
Mide değil gönüldür.

Hasret düştü aşıma
Merhamet gözyaşıma
Ayrılık ölüm derler
Bakın da geldi başıma.

Âşık İsmetî sırların kalesi
Yakdı beni güzellerin âlâsı
Lokman Hekim bile derdimi bilmez
Benim derdim gönül, yürek yarası.
* GEL BENİM
İLK SEVGİLİM

Gel benim ilk sevgilim
Biricik gonca gülüm
Senden ayrılmak bana
Hem zulüm hem ölüm.

Yâre selam gönderdim
Yürekde derin derdim
Senle gülüp oynardım
Şimdi koynumda elim.

Rüyamda Nurperiyi gördüm
Uçan kuştan haber sordum
Düştüm kolumu kırdım
Kırıldı kalmıyor kolum.

Aşkından olmuşum deli
Şaşırmışım sağı solu
Nurperi dünya güzeli
Sana kurban onca malım.

İsmetî der adam yemem
Nurperi sırların demem
Arılardan bal istemem
Sensin benim tatlı balım.
*
SEN HİÇ
LEYLÂ OLMUYORSUN

Bekliyorum gelmiyorsun
Hiç hâlimden bilmiyorsun
Ben aşkından mecnun oldum
Sen hiç Leylâ olmuyorsun

Aşkından sarardım soldum
Geceler uykusuz kaldım
İnsaf senin için öldüm
Sen ciddîye almıyorsun

Her dem seni anıyorum
Safım sana kanıyorum
Hasretinle yanıyorum
Selam bile salmıyorsun.

Bir ateş attın sen özüme
Yaşlar dolduran gözüme
Tatlı gülerdin yüzüme
Şimdi daha gülmüyorsun.

İsmetî çok sevdi seni
Bana ikrarların hani
Ey Nurperi yaktın beni
Bir su bile vermiyorsun.
*
SEVGİLİYE SİTEM

Dağlar meşeli
Evler döşeli olur
Seversen güzeli sev
Güzel neşeli olmalı.

Acep neden bülbül güle çekişir
Şeyda bülbül bir gül için tutuşur
İkisi de bir çalıda yetişir
Diken başka, gonca başka, gül başka.
*
SENİ BEKLİYORUM SENİ

Yüreğimi yaka yaka
Gözyaşlarım aka aka
Yollarına baka baka
Seni bekliyorum seni.

Seni bekliyorum seni
Gel mahsun bırakma beni
Ne olur ağlatma beni.

Seni özleye özleye
Kalbim sızlaya sızlaya
Yolun gözleye gözleye
Seni bekliyorum seni.
Sevdalara saldın beni.

Hani ikrarların hanı
Yaş yerine döktüm kanı
Bu yerler eylemez beni
Seni bekliyorum seni.

İsmetî mecnun olmazdım
Böyle melûl de kalmazdım
Ben bu yerlerde durmazdım
Seni bekliyorum seni
Nurperi öldürme beni.
*
Güzel gülen kız için Neron yaktı Roma’yı
Bu gerçek yaşanmıştır çoktur hakikat payı
Vefalı güzel için ben yakardım dünyayı
Nice sevda hastası yarda buldu şifayı

Ey mübarek seher yeli
Bizi sen mi ayırdın?
Ben yârla konuşurken
Sen esip esip durdun
Seher vakti kimse yoktu
Bizi sen mi duyurdun?

Erzincan’a giderim
Ordan Van’a giderim
Nurperi ateş atdı
Yan yana giderim.

Akortsuz saz çalınmaz
Cilvesiz kız sevilmez
Öyle bir yâr sevdim ki
Eşi emsali bulunmaz.
*
ÖLÜYORUM
KURTAR BENİ

Âşık ettin göze kaşa
Ağzındaki ince dişe
Sen attın beni ateşe
Yanıyorum kurtar beni

Her yerde seni ararım
Uçan kuşlardan sorarım
Kalmadı sabrım kararım
Geliyorum kurtar beni.

Yandım ateş közü gibi
Çölde susuz yazı gibi
Öksüz-yetim kuzu gibi
Meliyorum kurtar beni.

Düşürdün aşka kedere
Gözyaşlarım oldum dere
Yanık ahımı göklere
Salıyorum kurtar beni.

Âşık İsmetî vefasız yârı
Ağlatıyor zarı zarı
Aşkından yandık Nurperi
Ölüyorum kurtar beni.
*
PIRIL PIRIL USUL
BOYLUM GELİYOR

Pırıl pırıl usul boylum geliyor
Gözlerim sevinçle yaşla doluyor
Sensiz hayat bana zindan oluyor
Usul boylarına kurban olduğum.

Can Nurperim şekerlidir ballıdır
Şekerden şerbetten tatlı dillidir
Asaleti her hâlinden bellidir
Asil soylarına kurban olduğum.

Suyun almış o yâr çaydan gelir
Kızın iyisi güzeli köyden gelir
Bu güzellik bu şirinlik soydan gelir
Nurperim köyüne kurban olduğum.

Sayılmaz güzelliği aklı çok
Cazibede menendi yok
Güzel huylu sanki melek
Güzel huyuna kurban olduğum.

Nurperi âşığın gönlünü çelmiş
İsmetî Nurperi aşkından dolmuş
Güzellikten çok payını almış
Zengin paylarına kurban olduğum.
*
BİR SONBAHAR
AKŞAMI GELDİNİZ BİZE

Bir sonbahar akşamı geldiniz bize
Sizinle kapıda geldik göz göze
Şavklı gülüşlerin yayıldı çevremize
İşte o an âşık oldum ben size.

Ev önünde sizinle çok konuştuk
Güzel duygularla kaynadık coştuk
Aşkın ateşinde kaynadık piştik
Hayran kaldım sizdeği cilve naza.

Hangi âşık seni görür de sevmez?
Hangi âşık tatlı dillerin yemez?
Seni seven içki meze istemez
Dudakların şarap gerdanın meze.

Senin gibi tekmil güzel görmedim
Murad ettim seninle devran sürmedim
Çok bekledim vuslatına ermedim
Vuslat yine kaldı gelecek yaza.

Murad alma başka âşık ararsan
Kırılsın kolların bakıp sararsan
Kıymetini İsmetî’den sorarsan
Ben seni değişmem binbeşyüz kıza
Melek sanıyordum bir zalim oldun
Seni değişmezdim binbeşyüz kıza.
*
DERTLERİN ÂŞIĞIYIM BEN

Cahillik fakirlik cana yetti
Gençlik heder oldu gitti
Dertler beni âşık etti
Dertlerin âşığıyım ben.

Sevgilerin yurt kurduğu
Saygıların oturduğu
Hukukun hüküm sürdüğü
Yurtların âşığıyım ben.

Haram değil helâl yiyen
Korkmadan doğru söyleyen
Önce vatan millet diyen
Mertlerin âşığıyım ben.

Vatan uğruna baş koyan
Şehidlik kefenin giyen
Düşmanı cephede yiyen
Bozkurtların âşığıyım ben.

Âşık İsmetî’nin sevdalı başı
Çok severim helâl aşı
Cephede düşmana karşı
Sertlerin âşığıyım ben.
*
Türk Milleti büyük millet
Tarihte onaltı devlet
Mazluma eder merhamet
Zulme gösterir şiddet.

Nur yüzün benzer aya
Hayranım güzel boya
Nurperim gülüşlerin
Yeter derde şifaya.

Ayrılık yüzünden yanıyor yürek
Zalim yârin bağrı taş olsa gerek
Yalvardım yâr ile barışamadım
Hayini görünce alıyor merak.

Ey Leylâ gittin gideli
Ben bir daha gülemedim
Kalbimde izlerin derin
İzlerini silemedim.

Bir kız aldım kral çıktı
Ev içinde yaktı yıktı
Ne kalp bıraktı ne gönül
Hepsini kırdı döktü.
*
HANIMSIZ KALAN EVLER,
SÖNMÜŞ KOVANA BENZER

Ceylan dağlarda gezer
Hasret bağrımı ezer
Hanımsız kalan evler
Sönmüş kovana benzer.

Yâr kıymetini iyi bilen
Onlardır ki mutlu olan
Vefalı yârdan ayrılan
Elleri koynunda gezer.

Başımda bir sevda vardır
Kara sevda çekmek zordur
Sevdiğim güzel doktordur
Dertlerime derman yazar.

Allah vardır birdir inan
Ciğerimden gidiyor kan
Yaralarım doldu hicran
Ah etsem yaralar azar.

İsmetî o günler hani?
Yitirdim nazlı cananı
Eller alırsa ceylanı
Bu dert bana kazır mezar.
*
BİR MENDİL
ALDIM HASINDAN

Bir mendil aldım hasından
Güzellerin âlâsından
Nurperimin sevdasından
Ölüyorum ölüyorum.

Güzel seni sevdim candan
Usandırma bu cihandan
Nurperi senin sevdandan
Ölüyorum ölüyorum.

Bak geldim dağlar ardından
Senin için çıktım yurdumdan
Senin aşkının derdinden
Ölüyorum ölüyorum.

Bir ah edince derinden
Kalbim oynuyor yerinden
Ey Nurperi hasretinden
Ölüyorum ölüyorum.

İsmetî dünya gamından
Usandı tatlı canından
Ey Nurperi özleminden
Ölüyorum ölüyorum.
*
SENİNLE MUTLU
GEZDİK SAMSUN
CADDELERİNDE

Nurperim senin sevgin kalbimde çok derinde
Aşk ateşin yanıyor sinemin her yerinde
Kelebekler gibi uçtuk senin ile el ele
Seninle mutlu gezdik Samsun caddelerinde
Seninle mutlu gezdik Fatsa caddelerinde.

Hazırlan gel sevgilim yine çıkalım yola
Gezelim dolaşalım senin ile kol kola
Yine gönlümüz neşe yine mutluluk dola
Senin güzelliğine şu Samsun hayran ola.

Yüzün boyun çok güzel seni sevdim derinden
Sen sevginle gülünce kalbim oynar yerinden
Bin yıl seninle yaşasam doymam cilvelerinden
Sana her şeyi alayım Samsun’un fuarından.

Hazırlan gel Nurperim yine çıkalım yola
Gezelim dolaşalım senin ile kol kola
Bu hayat rüya gibi rüyamız hayır ola
Senin güzelliğine şu Samsun hayran ola.

NOT.: Eyvah! Mazide kalan mutluluk, rüya gibi oldun.
*
GÜZELLERDEN ŞANSIM YOKMUŞ,
SANA GÖNÜL VERDİM SAZIM

Güzellerden şansım yokmuş,
Sana gönül verdim sazım.
Dertten yana payım çokmuş,
Sana dökem derdim sazım.

Dertlerimi dinliyorsun
Hasta gibi inliyorsun
Derdimi sen anlıyorsun
Seni sadık gördüm sazım.

Yüzü benziyordu aya
O kız düşürdü sevdaya
Derdime dermansın diye
Yüreğime sardım sazım.

Yürü güzel boylum yürü
Bindalını yerde sürü
Onurperi güzel yâri
Ben de dağdan taştan sordum.

İsmetî’yim yaram derin
Nurperimi bana verin
Büyülüyor namelerin
Sazım seni çok severim
Benim yerim yurdum sazım.
*
SEN ŞİRİNSİN
BENİM İÇİN

Dünya güzeli Nurperi
Bak ne oldum senin için
Bûse verdim aşk içirdin
Âşık oldum senin için
Seni öyle sevdim ki ben,
Bir tanesin benim için.

Ben gönlümü sana verdim
Ne tatlı hayaller kurdum
Amasya’da dağlar yardım
Ferhat oldum sem senin için
Seni öyle sevdim ki ben
Sen Şirin’sin benim için.

Aşkınla kaynayıp coşdum
Kaynar kazan gibi taşdım
Aşkından dağlara düşdüm
Kanber oldum senin için
Seni öyle sevdim ki ben
Sen Arzu’sun beni için.

Güzeller başısın bu genç yaşında
Nazarım var kibriğinde kaşında
On iki yıl gezdim senin peşinde
Sunmanı oldum senin için
Seni öyle sevdim ben
Gülperi oldun benim için.

Aşkınla perişan oldum
Pınar oldum hasret doldum
Halep çöllerinde kaldım
Garip oldum senin için
Seni öyle sevdim ben
Şahsenemsin benim için.

Bülbül oldum güle düşdüm
Yazık şimdi dile düşdüm
Deli oldum çöle düşdüm
Mecnun oldum senin için
Sen Leyla’sın benim için.

İsmetî aşk sunuyorum
Seni melek sanıyorum
Uğrun uğrun yanıyorum
Kerem oldum senin için
Seni öyle sevdim ben
Aslıhansın benim için.
*
BU GÜZEL

SAMSUN’UN

GÜZELİ ÇOKTUR

Bu güzel Samsun’un güzeli çoktur
Değme güzellere gözümüz toktur
Güzeller içinde Nurperim tektir.

Sallanır fırlanır gelirdin bize
Maşallah takının iki omuza
Çok güzelsin Nurperim gelirsin göze.

Her yerde yetişmez ender çiçeksin
Gülden menekşeden goncadan paksın
İstemem kimseler yüzüne baksın.

Sallanır fırlanır gelirdin bana
Saçın telin vermezdim Arabistan’a
Sen bana tutkundun ben âşık sana.

Bu hazin ayrılık hesapta yoktu
Senin bana ahdın yeminin çokdu
Dağ gibi hasretin üstüme çöktü.

Sallanıp fırlanıp daha gelmedin
Açtığın yaraya merhem olmadın
Gözüm yaşlı kaldı daha silmedin
Âşık İsmetî’ye daha gülmedin.
*
DOST İLİNDEN
ESEN RÜZGÂR

Dost ilinden esen rüzgâr
Söyle bana selâm var mı?
Ağlar mı güler mi o yâr?
Yâr dilinden kelam var mı?

Melûl melûl geziyor mu?
Gerdana gül diziyor mu?
Bana mektup yazıyor mu?
Ellerinde kalem var mı?

O yâr sana dert açtı mı?
Sizi görünce koştu mu?
Sizle beni konuştu mu
Sesinde bir elem var mı?

İsmetî der: Yâr gelmedi mi?
Bize selâm salmadı mı?
Hasret devri dolmadı mı?
Daha hasret çilem var mı?
*
ESKİ EVİNDE ARADIM

Eski evinde aradım
Kapını kilitli gördüm
Nereye gitti diye
Komşulardan sordum
Onlar göçtü dediler
Dağ gibi oldu derdim
Bir firgat bastı beni
Kendimi yere vurdum
Ben kaybettim kendimi
Yerden yerlere serildim.
Hayli zaman ağladım
İçimi çektim durdum
Komşular yardım etti
Kalktım yine oturdum.

Gittim geldim aradım
Evinde bulamadım
Başka eve göçmüşdün
Oturdum da ağladım
Eller teselli etti
Hayret içinde kaldım
Adresin yok idi
Sorup arayamadım.
Kapını kilitli gördüm
Benim dünyam karardı
Nereye gittiğini bildirseydin
Ne vardı?
*
-Sözleri Âşık İsmetî’den ,
bestesi bakalım kimden olur?-

 

SİNEM
DEMİR OLDU
KALBİM ÇELİKDEN

Sinem demir oldu kalbim çelikten
Bu kadar zulüma dayamazdı
Güzeller hep böyle zalim olsalar
Kimse güvenip de evlenemezdi.

Yakdı beni yakdı zalim
Çok perişan oldu hâlim
Soralım cihana âleme
Kim görmüştür böyle zulüm?.

Vefâsız güzelden gönül tez bıkar
Hercai güzeller gönül tez yıkar
Güzel zalim olsa bunca âşıklar
Türkülerde bile yâr diyemezdi.

Yakdı beni yakdı zalim
Çok perişan oldu hâlim
Soralım cihana âleme
Kim görmüştür böyle zalim?

İsmetî’yim yâr yoluna çok baktım
Hasretinden yağmur gibi yaş döktüm
Bunca derdi hasreti nasıl çektim?
Yüz vagonlu bir tren çekemezdi.
*
EVİNİZİN ÖNÜNDEN
YOL GEÇİYOR

Evinizin önünden yol geçiyor
Gül çeşmeden yolcular su içiyor
Nurperim sevdana düşdüm düşeli
Tenhalarda gözlerim yaş saçıyor

Felek vurdu gözyaşlarım dinmiyor
Nurperinin aşk ateşi sönmüyor
Kurlu yâr enginlere inmiyor
Hüma kuşu olmuş yüksek uçuyor

Evinizin önü bir büyük harman
Nurperim hasretin katlime ferman
Bu aşk ateşini sen yaktın canan
Şimdi ne oldu da benden kaçıyor?

Bahçenizde gonca güller açıyor
Etrafına gül kokular saçıyor
Gece-gündüz aşkından ağlıyorum
Gözyaşlarım taşı delip geçiyor.

Evinizin önü fındık bahçeleri
Anadan ayrılan kuzular meler
İsmetî ah eder gözü yaş dolar
Bu ayrılık derin yara açıyor.
*
Gizli sevda çekenler yanar yanar köz olur
Gizli sevda ateşini söndüren şu saz olur
Yâr ismini söylemem dile düşer söz olur
Düşlerimi süsleyen o sevdiğim kız olur.

Üç tür keramet var Mevlâ kulunda
Kimse kimseyi bilmez kendi hâlinde
İyi insanın iyiliği söylenir elin dilinde
Âşıklara yâr yolunda yüce dağlar düz olur.
*
RÜYAMDA
BİR GÜZEL
GÖRDÜM

Rüyamda bir güzel gördüm
Bahçeden gül derdi bana
Köşkünden bâde indirdi
Güle güle verdi bana.

Çekindim bâde içmeye
Aşka düşüp tutuşmaya
İstedim dönüp koşmaya
Kollarını sardı bana

Bâde içtim nara yandım
O bahçeyi fır dolandım
Yarım bâdeyi ona sundum
Yalvardı içirdi bana.

O köşkte bir âlim vardı
Yüzü nur gibi parlardı
Zikreder tesbih çekerdi
Sağ elini sürdü bana.

İsmetî der benzerdi aya
Beni düşürdü sevdaya
Sonra çıkardı saraya
Sarayı gezdirdi bana.
*

AKLIM BAŞIMDA
YOK YÂR
SEN GİDELİ

Aklım başımda yok yâr sen gideli
Ben mecnundan öte deli oldum deli
Haberin getirse bir seher yeli
Sevincimden uçarım dünya güzeli

Yine duygularım ağlattı beni
Gözyaşlarım ıslatıyor cihanı
Mutlu günlerimiz ne oldu hani?
Ölürüm yiterim unutmam seni.
*

BENİM ÇOCUKLUĞUM,
BENİM GENÇLİĞİM

Benim çocukluğum, benim gençliğim
Cahillik yoksulluk içinde geçti.
Ömrümün baharı en güzel çağım
Farkına varmadan kuş gibi uçtu.

Usanılmaz güzellerin nazından
Aşk ile söylenen şirin sözünden
Cahilliğin yoksulluğun yüzünden
Nice geri gelmez fırsatlat kaçtı.

Tahsilsizim diye hakir görüldüm
Sular gibi çok bulandım duruldum
Onbeşimde bir güzele vuruldum
Alamadım yüreğime od düştü.

Yüzüme gülmedi bahdım kaderim
Nurperi aşkından ölür giderim
Büyüdükce arttı derdim giderim.
Yığıldı üstüstte boyumdan aşdı.

İsmetî’yim özüm hakk’a bağladım
Gözyaşı oldum çağıl çağıl çağladım
Gurbet lede fıkrat geldi ağladım
Gözlerimden yaş yerine kan taşdı.
*

GÜLYÜZLERİN
ONDÖRTLÜK AY

Gülyüzlerin ondörtlük ay
Ben çok seviyorum hay hay
Aklım fikrim olacak zay

Maşallah güzel maşallah
Nazar değmesin inşallah
Şaşılacak güzellikler
Sana vermiş yüce Allah

Melek gibi güzel huyun
Hep böyle mi senin soyun
Nazar değer mavi giyin

Maşallah güzel maşallah
Nazar değmez inşallah
Şaşılacak güzellikler
Nurperime vermiş Allah.

Lalü mercandır dişlerin
İnce kemandır kaşların
Sevda saçar gülüşlerin
Güller açar gülüşlerin.

İsmetî der ki maşallah
Nazar değmesin inşallah
Aranan güzellikleri
Nurperime vermiş Allah.
*
YAMAN OLUR
KÖYLÜ KIZI

Yaman olur köylü kızı
Çok güzel olur kaşı gözü.
Ah en güzeli yaktı bizi
Yaman olur köylü kızı.

Gerçeği kitapdan arar
Örnek örnek saçın tarar
On yedide kemale erer
Tamam olur köylü kızı.

Bahçe yapar bahçıvandır
Boyları selvi fidandıdır
Rehberi yüce Kur’an’dır
Dindar olur köylü kızı.

Çok çalışkan eslek olur
Hatır-gönül iyi bilir
Kocasına destek olur
Sadık kalır köylü kızı.

Baykuş kaymaz yurtlarına
Âşık olur mert birine
Kocasının dertlerine
Derman olur köylü kızı.

Temiz olur pırıl pırıl heryeri
Kalaylı taş gibi olur evleri
Çalışkandır gitmek ister ileri
Evbark olur köylü kızı.

İsmetî işin ahızardır
Köylü kıza ekaburdur
Paha biçilmez cevherdir
Yaman olur köylü kızı.
*
İYİ Kİ GELMİŞSİN DÜNYAYA,
DÜNYADA BİR GÜZEL GÖRDÜ-Türkü-

Sözlerin mutluluk verdi
Gönlüm muradına erdi
İyi ki gelmişsin dünyaya
Dünya da bir güzel gördü.

Boyun güzel, yüzün güzel
Dilin güzel, sözün güzel
Gözlerin dünyaya bedel
Edâların, nazın güzel.

Ey dünyanın güzel kızı
Bu âşığı yakan gözü
Güldükce gül açan yüzü
Kadir mevlâm sana verdi.

Al kınalı elin güzel
İnce nazik belin güzel
Sohbetine doyum olmaz
Baldan tatlı dilin güzel.

Senden güzeli göremedi
Gonca gülleri deremedi
Vuslatına eremedi
Arttı İsmetî’nin her derdi.

Her yanın çiçekli yayla
İsmetî’yi mutlu eyle
Sevinçten mi aktı söyle
O gözyaşı selin güzel.
*
BİR YÂR SEVDİM
TERMELİ

Bir yâr sevdim Termeli
Kaşı gözü sürmeli
Alırsan güzel yâri
Zekatını vermeli.

Ateş düştü bu cana
Gezerim yana yana
Güzellikte bir tane
Sen Termeli Termeli.

Sevdiğim Terme gülü
Kınalı parmak eli
Bu güzeli almalı
Muradıma ermeli.

Canım fedâ yolunda
Kemer olsam belinde
Bu güzelin uğrunda
Ölmeli öldürmeli.

Can Termeli Termeli
Taze fidan Termeli
Aşkından ölüyorum
Ben Termeli Termeli.
Dünyalarda bir tane
Sen Termeli Termeli.

Ey Nurperi Nurperi
Dilin badem şekeri
Sana candan aşığım
Gördüğüm gündn beri.

 

Başı pullu yazmalı
Âşık bayram ezmeli
İsmetî’yle gezmeli
Dünya güzel görmeli.

NOT.: Basılan kitapta(Sevda Pınarı) var.
*
BİR GÜZELE YAKIŞIR MI?

Sevdanın tahtından inmek
Bir güzele yakışır mı?
Sevip sevip sonra dönmek
Bir güzele yakışır mı?

Bir adı soysuza kanmak
Vefasızları dost sanmak
Varıp daldan dala konmak
Bir güzele yakışır mı?

Çapulcu soysuza kanmak
Gülleri hoyrata sunmak
Olur olmaza aldanmak
Bir güzele yakışır mı?

Adilerden medet unmak
Maziyi öldürüp gönmek
Soysuzun narına yanmak
Bir güzele yakışır mı?

İsmetî’yi avanak sanmak
Yüceden engine inmek
Bir aşkı öldürüp gömmek
Bir güzele yakışır mı?
*
BAK YİNE GELDİ
SONBAHAR

Bak yine geldi Sonbahar
Sarardı bağlar yapraklar
Gönüllerde çok üzüntü var
Gönüllerde çok hüzün var.

Patozları pirinç dövüyor
Mahsuller eve geliyor
Anbarlar buğday doluyor
Bağbozumu bozuldu bağlar.

Neden karalar bağlarsın?
Ah edip yürek dağlarsın
Deli gönül ne ağlarsın?
Gün doğmadan neler doğar.

Mevsim Sonbahar olunca
Yanar bağrım ince ince
Gönüle hüzün dolunca
Âşıkta artar ahuzar.

Mevlâm dünyayı bize vermiş
Peygamber kitap göndermiş
Bu düzeni böyle kurmuş
Müjde gelecek İlkbahar.

İsmetî’nin gözlerinden yaş akar
Bir derdi var nice derde baş gelir
Devir döner iki ay sonra kış gelir
Şu dağlarda olur boran ile kar.
*
NASIL METHEDEYİM
NURPERİM SENİ?

Nasıl methedeyim Nurperim seni?
Çok güzel yaratmış yaratan seni
Nasıl sevmem senin gibi sultanı
Bu âşığın gerçeğisin düşüsün.

Asırlar öncesi bir Şirin vardı
Doğan aylar gibi doğar parlardı
Ferhat Şirin için kayalar yardı
Güzellikde Şirin’in sen de eşisin.

Şirin gibi güzel daha kim görmüş?
Sevip ayrılması gerçekten zor imiş
Ferhat Şirin için dağları yarmış
Sen Şirin’sin, sen güzeller başısın.

Biz dertliyiz gönlümüz alınmadı.
Çok ağladın gözyaşın silinmedi
Talihsizsin kıymetin bilinmedi
Ben bilirim sen Cevahir taşısın.

Ey Nurperi gözlerimin yaşısın
Âşık İsmetî’nin ekmeğinin aşısın
Ölmeyince ben senden ayrılmam
Sen başıma konan Devlet Kuşu’sun.
*
ALTIN İKEN PAFON OLUR,
ELDEN ELE DÜŞEN GÜZEL

Sen gelmesen geliyordum
Ben de senin peşen güzel
İnan sensiz yaşanmıyor
Sen can içinde can güzel.

Bülbül gibi şakıyorsun
Bugün iyi neşen güzel
Ben de mutlu oluyorum
Seni gördükce şen güzel.

Kaşların yazıyor ferman
Gülüşlerin derde derman
Gençlikde sürülür devran
Giyin allar kuşan güzel.

Yazılanlar başa gelir
Bu aşkı âşıklar bilir
Fırtınalı deniz olur
Aşkın ile coşan güzel.

İsmetî der derde kalır
Başına çok işler gelir
Altın iken pafon olur
Elden ele düşen güzel
Altın iken mangır olur
Elden ele düşen güzel.
*
BİN YIL ÖMRÜM
OLSA SEVSEM

Bin yıl ömrüm olsa sevsem
Güzel senden bezilir mi?
Ressam olsam resmin çizsem
Âşığım hep seni yazsam
Tüm caziben yazılır mı?

Güzel kime bunca nazın?
Benden yana döndür yüzün
Kara ise alın yazın
Kara yazı bozulur mu?

Yiğide vade dolmadan
Dünyadan murad almadan
Yiğit cephede ölmeden
Ona mezar kazılır mı?

Yürekler yara dolunca
Yaralar hicran olunca
Sunamı eller alınca
Şen yürekle gezilir mi?

İsmetî serden geçmeden
Güzel uğruna coşmadan
Aşkın bâdesin içmeden
Deryasında yüzülür mü?
*

 

DOKTORLARIMIZA
ARZUHAL-NAME-

Dertli yaşaması ölümden acı
Anlayışlı doktor başımın tacı
Dünyayla yarışan Türk doktorları
Bu benim derdimin yok mu ilacı?

Bu derde düşeli iki yıl oldu
Gönül bahçesinde güllerim soldu
Çektiğim ızdırap inşallah doldu
Tedavi edin edin beni sılacı.

Gönül eski günlerimi özlüyor
Çocuklarım iyi olmamı gözlüyor
Yaram yürekdir her an sızlıyor
Sanki yüreğimde hançerin ucu.

İki yıldır bastonsuz gezemedim
Rahatca derdimi yazamadım
Ben bu derdin sırrını çözemedim
Durmadan ağrıyor belimin içi.

İsmetî der yine kaynayıp çoşam
Yürüyüp gidem de dağları aşam
Sayenizde sağlığıma kavuşam
Ömür boyu olam size duacı.
*
ELVAN ELVAN
BURCU BURCU
KOKARSIN

Elvan elvan burcu burcu kokarsın
Cennet bahçesinden gül müsün güzel?
Bir hoş salınırsın, bir hoş yürürsün
Selvi ağacında dal mısın güzel?

Güldükçe yüzünde açar güllerin
Boğum boğum kınalıdır ellerin
Şekerden şerbetten tatlı dillerin
Arının yaptığı bal mısın güzel?

Murad ettim vuslatına ermedim
Has bahçende gonca gülün dermedim
Senin gibi güzel yoktur görmedim
Melek mi, Huri misin güzel?

Aşkı nara yakdın uzak durursun
İlenirsem fidan gibi kurursun
Cayır cayır yandığımı görürsün
Yedi kat yabancı el misin güzel?

Âşık İsmetî der ki bu iş n’olacak?
Nurperi ay gibi doğdu doğacak
Aşkın bir sel gibi beni boğacak
Cennet ırmağından sel misin güzel?
*
YÜCE DAĞ BAŞINDA
CILKA YOL OLUR

Yüce dağ başında cılka yol olur
Enginlerde gonca gonca gül olur
Vefâlı güzelin dili şeker, bal olur
Vefâsız güzelin dili tatlı olmaz.

Yenilmez içilmez namerdin aşı
Öldürmez yazılar kötünün taşı
Sağlıktır huzurdur her işin başı
Huzursuz ev şeker yese tadı olmaz.

Talihsiz insana bu dünya darmış
Gece gündüz işi ah ile zarmış.
Allah kerameti insana vermiş
Hayin insanlarda keramet olmaz.

Ey İsmetî ah edip de ağlama
Bahar seli gibi coşup cağlama
Vefâsız güzele meyil bağlama
Vefâsız güzelde merhamet olmaz.

İsmetî benziyor dertli Kerem’e
O yâr hançer vurdu yürek yarama
Bu ayrılık üç ay daha sürerse
Benim derdim gider ince vereme.
*
VEFÂSIZ GÜZELİ
YÂR EDEMEDİM

Çiftçi oldum bağları bar edemedim
Dertli bülbül oldum zar edemedim
Nice vefâsızın kahrını çektim
Vefâsız güzeli yâr edemedim.

Esnaf oldum müşteri ile barıştım
Bu çöllerde gazellere karıştım
Gönüller yapmaya çokca çalıştım
Kimsenin gönlünde yer edemedim.

Dost yoluna nice dağları aşdım
Bir güzel uğruna zehirler içtim
Bir güzel aşkından yandım alıştım
Güzelden gönlümü farıdamadım.

Âşık İsmetî der bakın hâlime
Bir saçı Leyla’nın düştüm eline
Gönlümü bağladı saçın teline
Güzelden gönlümü beri edemedim.

Yiğit derler yüce dağlar aşana
Âşık derler kaynayıp da coşana
Mevlâm yardım etsin merhamet etsin
Bencileyin yardan ayrı düşene.
*
KÜSÜP DE DARGIN
GİDEN SEVGİLİYE

Elveda demeden gittin
Yüreğime ateş ettin
Evi barkı viran ettin

Sen bu yerlerden gidince
Bizi dargın terk edince
Yüreğimde ateş yanar
Duman tüter ince ince.

Çiçeklerin sıra sıra
Talihim yok bahtım kara
Yüreğimi yakdın nara.

Sen bu yerlerden gidince
Beni dargın terk edince
Yüreğimde ateş yanar
Duman tüter ince ince.

Aşkın beni derde saldı
Bu fırkat bağrımı deldi
Gönül evim viran kaldı.

Sen bu yerlerden gidince
Beni dargın terk edince
Yüreğimde ateş yanar
Duman tüter ince ince.

Âşık İsmetî ağlıyor
Yine karalar bağlıyor
Dideleri kan çağlıyor.

Sen böyle dargın gidince
Beni dargın terk edince
Yüreğim dağı ateşten
Duman tüter ince ince.
*
BANA ÂŞIK OLAN
KIZDAN ETDİN

Ey hayin Nurperi beni
Çok ağlattın gözden etdin
Onbeşinde gül fidanı
Bana âşık olan kızdan etdin

Bana ben seninim derdin
Çok ağır yeminler içerdin
Gittin büyük acı verdin
Beni gülen yüzden ettin.

Gönül yaylasını senle yaylardım
Aşkın deryasını senle boylardım
Meclislerde güzel sözler söylerdim
Beni sohbet sözden etdin.

Benimle çok deyip güldün
Âşık oldun kalbime doldun
Söyle nasıl zalim oldun?
Özüm yakdın özden ettin.

Âşık İsmetî’yi viran etdin
Aşk ateşine yakdın gitdin
Beni bir adi zengine satdın
Kör şeytanın emrine gitdin.
*
BEN BİR
GÜZELİN
UĞRUNDA

Ben bir güzelin uğrunda
Verem oldum verem oldum
Hasretine böyle yana yana
Kerem oldum Kerem oldum.

Yüreğime fıkrat düşdü
Bana böyle feryad düştü
Gönül bağıma od düştü
Viran oldum viran oldum.

Bu illerde bu diyarda
Aşka düşdüm gönlüm narda
Nurperimi rüyalarda
Gören oldum gören oldum.

Ben seni vefalı sandım
Gözyaşlarına aldandım
Aşkın ateşine yandım
Duman oldum duman oldum.

Âşık İsmetî’nin bahtı kara
Kalbim kırık sinem yara
Dost yoluna serim yere
Seren oldum seren oldum.
* BİR SU İÇMEK
İÇİN PINARA
VARDIM

Bir su içmek için pınara vardım
Peşimden bir güzel pınara geldi
Edeple erkânla kenara durdum
Bir hoşca bakdı da yüzüme güldü.

Pullu yazmasını bir yana atdı
Dertleri toplayıp derdime katdı
Kalaylı tas ile su ikram etti
Bu dertli başımı sevdaya saldı.

Doldurdu kapların koydu bir yana
Gitme konuşalım dur dedi bana
O tatlı bakışlar kahretti cana
Bu güzel başımdan aklımı aldı.

Güzelin gül yüzü ondörtlük aydı
Bilmem insan mıydı melek miydi?
Kibrikleri ok olmuş kaşları yaydı
Atdı aşk okunu sinemi deldi.

Güzellikten bakamadım yüzüne
Can dayanmaz edâsına nazına
İsmetî der yandım şirin sözüne
Güzelin sözleri şekerdi baldı.
*
MECNUN OLDUM
BİR GÜZELİN PEŞİNDEN

Mecnun oldum bir güzelin peşinden
Ahım kaldı, kirpiğinde kaşında.
Gönül kar istiyor, kar dağ başında
Elim ermediği karı neyleyeyim.

Gülmedim ağladım gençlik çağında
Mecnun oldum kaldım Leyla dağında
Gönül nar istiyor nar el bağında
Ellerin bağında ben neyleyeyim.

Yiğit odur her cefayı kaldırsın
Vatan sevgisiyle gönül doldursun
Er odur ki düşmanına saldırsın
Yurt için ölmeyen eri neyleyeyim.

İnsan olan kadir kıymet bilmeli
Âşık olan bir yâr için ölmeli
Güzel olan âşığına gülmeli
Aşığa gülmeyen yâri neyleyeyim.

Nurperi demiş ki Âşık İsmetî gelsin
Gül hazan olmadan vaktinde dersin
Kamil ona derim kalp gözü görsün
Kalp gözü görmeyen gözü neyleyeyim.
*
ŞU KOCA DÜNYAYI
ABAD EDENLER

Şu koca dünyayı abad edenler
Her tarafı Paris, Bağdat edenler
Yaşamayı bize murad edenler

Tatlı dilli güleryüzlü güzeller
Hoşbakışı şirin sözlü güzeller
Kol kol olup salınır da gezerler.

Cennette üzgündü Adem babamız
Yetişti imdada Havva anamız
İnsanı eşleştirdi yaradanımız
Dengeyi sağladı yüce yaradanımız.

Böylece güzeller oldu canımız
Kimisi yâr oldu, kimisi anamız
Onlarsız olmuyor hiçbir anımız
Onlar bizim şerefimiz şanımız.

Âşık İsmetî der güzel can ilacıdır
Onlarsız hayat çekilmez acıdır
Kimi bize yârdır, kimi bacıdır.

Bu dünyanın can ilacı güzeller
Kimi evlad kimi bacı güzeller
Onlarsız hayat çok acı güzeller
İnsanlığın baş tacı güzeller.
*
BİR MENDİL BAĞLADIM
GÜLÜN DALINA

Bir mendil bağladım gülün dalına
Mezarımın baş uçunda salına
Benim çektiğim bu kara sevdayı
Allahım vermesin hiçbir kuluna.

Yüce dağ başına yağmaz mı karlar?
Nurperi koynunda ayvalar, narlar
Kaderin önüne geçilmez derler
Kader beni atdı sevda seline.

Dilerim ki yüce Allah hayırlı versin
Herkes murad alıp murada ersin
Yüce mevlam sen her şeye kadirsin
Bırakma kulunu namert kuluna.

Felek oturdu üstüne yolumun
Aman felek neden bana zulümün
Benim Nurperimi alan zalimin
Ciğerleri delik delik deline.

Dilerim Türk Milleti şad olsun
Bayrağımız daim yüceden kalsın
İsteyen ağlasın, isteyen gülsün
Âşık İsmetî’nin mecnun hâline.
*
NASIL ANLATAYIM
SENİ SEVGİLİM?

Nasıl anlatayım seni sevgilim?
Çiçekler içinde güle benzersin
Yakıyor bağrımı o güzel boyun
Selvide sallanan dala benzersin.

Şavkını almışsın gökteki ayın
Bilmem huri midir melek mi soyun?
İncecik belin fidandır boyun
Telli saz göğsünde tele benzersin.

Seni gören aman maşallah desin
Selâm dursun elin koynuna koysun
Mevlâm nasip etsin bu âşık yesin.
Altın tabaktaki bala benzersin.

İsmetî der bu güzelden geçilmez
Nasip olmayınca bâde içilmez
Mübarek yüzlerin nurdan seçilmez
Cennetde Havva’ya kula benzersin.
*
ŞU TERME’NİN GÜZELLERİ

Orta uzun boylu olur
Asaleti soylu olur
Güzel melek huylu olur
Şu Terme’nin güzelleri.

İnci sedef dişli olur
Hepsi kalem kaşlı olur
Çok yumuşak başlı olur
Şu Terme’nin güzelleri.

Boyları selvi dal olur
Sözleri şeker bal olur
Terbiyeli uysal olur
Şu Terme’nin güzelleri.

Asla yanlış yola gitmez
Gayrısına meyil katmaz
Kendi yârini ağlatmaz
Şu Terme’nin güzelleri.

Güzeller el ele gezer
İsmetî’nin bağrın ezer
Nice derde derman yazar
Şu Terme’nin güzelleri.

Çeltikde çalışırlar
Bülbül gibi konuşurlar
Tez büyüyüp yetişirler
Şu Terme’nin güzelleri.

Pirinç eker pirinç yerler
Ağzında badem ezerler
Badem şekeri ezerler
Şehire gelin giderler
Şu Terme’nin güzelleri.

Âşık olan doğru söyler
Güzellerin metin eyler
Mah yüzleri doğan aylar
Şu Terme’nin güzelleri.

*
YEŞİL TERME’NİN KIZLARI

Yeşil Terme’nin kızları
Aya benziyor yüzleri
Pırıl pırıl parlıyorlar
Sanki göğün yıldızları.

Okula gider gelirler
Kültürden nasip alırlar
Duvaklı gelin olurlar
Yeşil Terme’nin kızları.
Yoktur çekilmez nazları.

Gayet edâlı yürürler
Etrafa neşe verirler
İffetini çok korurlar
Harama bakmaz gözleri.

Bir taneyi ikrar verir
Gül yüzüne bakan erir
Temizlikde kıskandırır
Sünbülleri nergizleri.

İsmetî der çalışırlar
Her iyiliğe alışırlar
Çok da güzel konuşurlar
Şekerden tatlı sözleri.

Bazen seyrana çıkarlar
Elvan elvan gül kokarlar
Âşığın bağrını yakarlar
Yeşil Terme’nin kızları..
*
GÜZELLER BAŞI NURPERİ

Güzeller başı Nurperi
Beni mecnun edin sensin
Özlem dolu gözlerimde
Tütün gibi tüten sensin.

Senin kadrini iyi bileni
Severek çeken çileni
Senin aşkınla öleni
Terk edip de giden sensin

Sırma saçın lüle lüle
Aşkın bana tatlı çile
Düşmanımla güle güle
Derdime dert katan sensin.

Aşkınla yürek dağladım
Senin için az mı ağladım?
Gönlümü sana bağladım
Koparıp da atan sensin.

Aşkın ile çektim çile
Yakdın beni döndüm küle
İsmetî’yi iki pula
Acımadan satan sensin.

Güzellik timsali doğmuştur yurda
Kaşın gözün beni düşürdü derde
Elâ gözler beni düşürdü derde
Hayalin görürüm baktım yerde
İnan gözüm yaşı bir sel sevdiğim.

Senin ile dolu geçer düşlerim
Unutulunca ağlamaya başlarım
Gözümden akıyor hasret yaşlar
O nazik ellerle gel sil sevdiğim.

Kınalı kekliğe benzettim seni
Aslı Kerem yaktı Nurperi beni
İkrarlar vermiştin ikranın hani?
Unutma ikrarın var bil sevdiğim.
*
İLK GÖRDÜĞÜM
GÜNDEN TUTULDUM SANA

İlk gördüğüm günden tutuldum sana
Aşkının ateşi düştü bu cana
Sen gelmeyesin zulüm edersin bana
Gel göreyim seni bir yol sevdiğim.

Yürüdükçe bindallısı sallanır
Sallandıkca gül sineler ballanır
Yel estikçe sırma saçlar tellenir
Saçları rüzgârda tel tel sevdiğim.

Nasip olsa bâde içsem elinden
Altın kemer olsam sarsam belinden
Konuştukca bal akıyor dilinden
Dilleri hem şeker hem bal sevdiğim.

Kirpiklerin okdur kaşların keman
Leblerin çaresiz dertlere derman
Bizlere lütfedip güldüğün zaman
Yüzünde açılır çift gül sevdiğim.

Senden güzelini görmedi gözüm
İsmetî der sana ikrarım sözüm
Seni görmeyince gülmüyor yüzüm
Sevgine muhtacım gel gel sevdiğim.
* GÜL CEMALİN
İLHAM VERİYOR
BANA

Güzelliğin şan veriyor cihana
Gül cemalin ilham veriyor bana
Dilerim ki seni doğuran ana
Dünyalar durdukca dursun sevgilim.

Âşıklar çok ağlar gülmez diyorlar
Ağlar gözyaşını silmez diyorlar
Leylâ gibi güzel gelmez diyorlar
İşte sen Leylâ’sın varsın sevgilim.

Aklımdan çıkmıyor elâ gözlerin
Şekerden şerbetden tatlı sözlerin
Pırıl pırıl parlar onur yüzlerin
Yüce dağ başında karsın sevgilim.

Hazan olur gülleri çok erdirme
Hasbahçene yâd elleri vardırma
Gonca gülün hoyratlara derdirme
Gel senin âşığın dersin sevgilim.

İkrar verdin ikrarında durursun
Ben göleni sana layık görürsen
Âşık İsmetî’ye bahşiş verirsen
Allah muradını versin sevgilim.
* GELMEDİ GÖNLÜMÜ
EYLEYEN GÜZEL

Aramızdan poyraz yel esdi mi?
Yoksa rakiplerin bize kasdı mı?
Can Nurperim acep bana küsdü mü?
Gelmedi gönlümü eyleyen güzel.

Anlamadın hiç hâlimden bilmedin
Gönül suyu gözyaşlarım silmedin
Gözlerim yolu hâlâ gelmedin
Tatlı şirin sözler söyleyen güzel.

Gelin olan ne hoş sallar beşiği
Âşık olan unutur mu maşuğu
Zincir bağlamayan dertli aşığı
Zülfün tellerine bağlayan güzel.

Benden selâm olsun çiftte benlime
Sevgiler sayıklar anlı şanlıma
Sevdasınla dolu âşık gönlüme
Aşk pınarı gibi çağlayan güzel.

Dertlerim süzülüp gelir dilimden
Damla damla düşer sazın telinden
Kötü kader kötü yârin elinden
Genç yaşta karalar bağlayan güzel.

Âşık İsmetî der aklım şaşırdın
Aşkın deryasını boydan aşırdın
Beni mecnun edip çöle düşürdün
Aşkınla sinemi dağlayan güzel.
*
HASRET ŞİİRİ

Ben de bu dünyaya geldim geleli
Bülbül gibi gonca güle hasretim
Ergen olup kendi kendim bileli
Yâr ağzında tatlı dile hasretim.

Gümüşhane kahramanlar otağı
Baharda yemyeşil ovası dağı
Baba memleketi kâbe toprağı
Çok güzeldir bizim ile hasretim.

Cennete benziyor dünya baharda
Bir güzel aşkından yüreğim narda
Sırma saçlar savruluyor rüzgârda
Yâr yüzünde sırma tele hasretim.

Bir âşığım yanar bir ateş serde
Allahım düşürme kimseyi derde
Özellikle şu yirmibirinci asırda
Hakk yolunda doğru kula hasretim.

Âşık İsmetî der yârla giderim yola
Yorulduğu yerde veririm mola
Güzeller gezerken şöyle kol kola
Ne hoş olur ince bele hasretim.
*
ŞEFAAT YA RESÛLALLAH

Ey iki cihan serveri
Ey Kur’an-ı Kerim rehberi
Ey Allah’ın sevgili Peygamberi

Mübarek yüzünü görebilseydim
Ayağına yüzler sürebilseydim
Ben de muradıma erebilseydim
Şefaat Ya Resûlallah

Şükür Allah’a dünyaya teşrif buyurdun
İnsanlığa gerçekleri duyurdun
Allah’ın emri ile bir nizam kurdun
Güçsüzleri ezdirmedin, kayırdın.

Mübarek yüzüne âşığım vallah
Şefaat Ya Resûlallah

Dünya senin ile nura garkoldu
Nice müşrikler imana geldi
Bulunduğun yerler bereket doldu

İzini bulsam da yüz sürsem billah
Şefaat Ya Resûlallah.

Dünyada ahiretde âşığız sana
Aşkınla gezeriz biz yan yana
Varlığınla şeref verdin cihana

Ayağın tozuna yüz sürsem billah
Şefaat Ya Resûlallah.

Başının üstünde bulut giderdi
Sen olmasan çaresizler niderdi?
Seni Allah dünyaya rahmet gönderdi

Mübarek yüzüne âşığız vallah
Şefaat Ya Resûlallah.
Ayağın tozuna yüzsürsek billâh.

Doğduğun gece melekler dünyaya indi
Putperestlerin ateşi söndü
Mucize gören nasipliler derhal inandı

Mübarek yüzüne âşığız vallah
Şefaat Ya Resûlallah.

Sabır hoşgörü ile başlardın söze
Önünde yüzbinler gelirdi dize
Müslümanız Elhamdülillah ne mutlu bize
Müslümanız ne mutlu bize

Mübarek yüzüne âşığız vallah
Şefaat Ya Resûlallah.

İsmetî seni anar gözleri dolar
Hasretin ateşi bağrını deler
Yüce Muhammed’den şefaat diler
Şefaat, şefaat, şefaat Ya Resûlallah.(s.a.v.)

NOT.: Bu şiir defterinin en baş sayfasına yazılacaktı fakat
ne yazık ki yazarken unutuldu.’Sevda Pınarı Kitabım’da yayınlandı.
*
GÖNÜL VAZGEÇELİM
BÖYLE GÜZELDEN

Gönül vazgeçelim böyle güzelden
Bize karşı bağrı demir, taş gibi
Gelse bile bizde durmaz, eylenmez
Uçar gider bir üveyik kuş gibi.

Kadir mevlâm murad etmiş yaratmış
Bahtı kara imiş çileye batmış
Bunca güzellikle onu donatmış
Sanki dersin güzellere baş gibi.

Vefasızdır hiç hâlimden bilmiyor
Gözyaşlarım görüyor da silmiyor
Bayılırım gülmesine gülmüyor
Gelir bize elâ gözler yaş gibi.

Bunca yıldır sevdim seni ezeli
Güz gelmeden bağlar dökmez gazeli
Kulübede duran dünya güzeli
Kötü kocan sanki sana eş gibi.

Güzel olmayınca âşık söylenmez
Vefasız güzele gönül bağlanmaz
Gelir gider yalvarırım eylenmez
Uçar gider hayal gibi düş gibi.

Vefasızın aşkı sevdası bende
İnsanî duygular yok mudur sende?
Güller açar bahar olur her yanda
Bize gelir boran gibi kış gibi.

İsmetî’yi yakdı duman tütüyor
Hasreti firkati cana yetiyor
Bülbül olup el bağında ötüyor
Bize gelir sanki dut yemiş gibi.
* AMAN KARDEŞ
YAKMAYALIM ORMANI

Orman yurdumuzun millî serveti
Ormansız toprağın yok bereketi
Cahiller bilmezler orman kıymeti
Aman kardeş yakmayalım ormanı.

Orman yurdumuzun hayat kaynağı
Orman korur yurtda bitgel toprağı
Yeşillensin yurdun ovası dağı
Kırıp yere dökmeyelim ormanı.

Yaradana secde eder ağaçlar
Ormana saygıyla eğilsin başlar
Ormanda ötüşür güzelim kuşlar
Tahrip edip yıkmayalım ormanı.

Toprağı dağlarda ormanlar saklar
Her ağaç bir asker vatanı bekler
Yok olup gitmesin bunca emekler
Cahilane sökmeyelim ormanı.

Yurdumun güzelliği ormandır
Ormanlar milletçe derde dermandır
İsmetî der orman hayattır candır
Tarla edip ekmeyelim ormanı.

NOT.: Bu şiirim ‘Sevda Pınarı Kitabı’mda yayınlanmıştı.
*

MEVSİMLERİN EN
GÜZELİ İLKBAHAR

İlkbahar gelince ötüşür kuşlar
Uyanır tabiat üretim başlar
Dağlar yeşillenir açılır işler
Mevsimlerin en güzeli ilkbahar.

İlkbahar’da türlü çiçek açılır
Her tarafa gülü Reyhan saçılır
Yaylalarda soğuk sular içilir
Mevsimlerin en güzeli İlkbahar.

İlkbahar’da şeyda bülbül ötüşür
Gül menekşe birbirine katışır
Yeşil Terme’ye de bahar yetişir
Mevsimlerin en güzeli İlkbahar.

Çiftçilik yapılır tohum saçılır.
Her tarafta gül çiçekler açılır
Koyun kuzu yaylalara göçülür
Mevsimlerin en güzeli ilkbahar.

İlkbahar benziyor gençlik çağına
Siz düşmeyin kara sevda ağına
Ateş düşmüş yüreğimin bağına
Mevsimlerin en güzeli İlkbahar.

Yine geldi ilkbahar’ın çağları
Yeşil giydi güzel yurdun dağları
Âşık İsmetî çok sever bağları
Mevsimlerin en güzeli İlkbahar.
*

DÜNYA AYNI
DÜNYA İNSAN DEĞİŞTİ

Dünya aynı dünya insan değişti
İnsanlar rüşvetsiz yola gitmiyor
Ademoğlu para aşkına düşdü
Kardaş kardeşin elini tutmuyor.

Çektiğim ıstırap canıma yetdi
Sel oldu gözyaşım ummana gitdi
Ademoğlu Dünya’yı çok kirletdi
Bağlar viran oldu bülbül ötmüyor.

Dertliler dert çeker ne bilsin eller
Güz gelince bağda döker gazeller
Hani nerde kaldı eski güzeller
Şimdikiler bir yatakta bile yatmıyor.

Kalp gözünü aç da şu dünyaya bak
Ne muazzam düzen kurmuş yüce hakk
İyi kimseler varda kötüler çok
Allah esirgiyor dünya batmıyor.

Önümüz akşamdır gün oldu kindi
Ey İsmetî yolun yokuştur şimdi
Acaba Kerem’de böyle mi yandı?
İçerim yanıyor duman tütmüyor.
*
GEL SEVGİLİM BARIŞALIM

Böyle küskünlük olur mu?
Gel sevgilim barışalım
Küskünle mutlu olur mu?
Gel sevgilim barışalım.

Gel sevgilim barışalım
Kol kol olup dolaşalım
Âşıkane konuşalım
Kumru gibi koklaşalım.

Dargınların yüzü gülmez
Dertlerini kimse bilmez
Dargınlığı Allah sevmez
Gel sevgilim barışalım.

Gel sevgilim barışalım
Sevgi neşeyle coşalım
İnsanlıkda yarışalım
Gel sevgilim barışalım.

İyi insanlar hiç darılmaz
Dargınlıklar hoş görülmez
Seven gönüller yorulmaz
Gel sevgilim barışalım.

Dargınlık bağrımı deldi
Fani dünya kime kaldı
Teklif İsmetî’den geldi
Gel sevgilim barışalım.
*
BAY ve BAYAN İKİ ÂŞIĞIN ŞİİR DİLİ ile KARŞILIKLI SÖYLEŞİSİ

Aldı Nursuna Bakalım Ne Söyledi: Üç aydır aşkınla döndüm şaşkına
Merhamet bana Allah aşkına
Seni yerleştirdim gönül köşküne
Kabul eyle seviyorsan Huda’yı.

Aldı İsmetî Bakalım Ne Söyledi: Yüzün hatırlatır ondörtlük ayı
Güzelliğin aklı edecek zayi
Sunam sen küçüksün var daha büyü
Sen şimdi bilmesin aşkı sevdayı.

Aldı Nursuna Bakalım Ne Söyledi.: Sevda yeli eser oldu başımda
Nur parlıyor gül yüzümde kaşımda
Güzel kız evlenir ondört yaşında
Ben de bilir oldum aşkı sevdayı.

Aldı İsmetî Bakalım Ne Söyledi: Güzele yakışır acem kınası
Bu dünyanın olmaz herdem sefası
Bu hayatın çoktur cevri cefası
Sunam çekemezsin cevri cefayı.

Aldı Nursuna Bakalım İsmetî’ye Ne Söyledi: Gönlümün bağında açıldı güller
Gül gonca olunca şakır bülbüller
Her şeye katlanır seven gönüller
Seviyorum kabullendim cefayı.

Aldı İsmetî Bakalım Nursuna’ya Ne Söyledi: Ben âşığım doğru yoldan çıkamam
Durgun suyum bulanıp da akamam
Kanunlara aykırı işler yapamam
Kanun bize zindan eder dünyayı.

Aldı Nursuna Bakalım İsmetî’ye Ne Söyledi: Nursuna diyor ki aşkına yandım
Yalvara yalvara bittim tükendim
Bir genç güzel kızı kırmasın sandım
Terk edip gidelim bizde bu köyü.

Aldı İsmetî Bakalım Nursuna’ya Ne Söyledi: İsmetî der ki daha gülemem
Koy aksın gözyaşım daha silemem
Çok güzelsin sunam huyun bilemem
Ne değerse değer güzelin huyu.

NOT.: Sonu hazin, ayrılık, gözyaşları içinde elveda oldu.
*

AKLIM BAŞIMDA YOK
YÂR SEN GİDELİ

Aklım başımda yok yâr sen gideli
Ben mecnundan öte deli oldum deli
Haberin getirse birseher yeli
Sevinçten uçarım dünya güzeli.

Nurperi çok hayin ağlattı beni
Gözyaşlarım ıslatıyor cihanı
Mutlu günlerimiz ne oldu hani?
Ölürüm yiterim unutmam seni.

Yâr aşkına dokurum sazda tellere
Bülbüller âşıktır gonca güllere
Dokunmayın beyler şu güzellere
Onlardır dünyanın neşesi şanı.

Nurperi hasretinle nasıl yaşarım
Aşkı sevdan ile dolar taşarım
Dünyanın ucundan çağırsan beni
Cana minnet deyip sana koşarım.

Öyle tahrip etdi beni felek
Ne bir hayal kaldı ne bir düş kaldı
Gönül bağım öyle viran oldu ki
Ne bülbül sedası ne bir kuş kaldı.

Âşık İsmetî’yim kınaman beni
Ben yitirdim elâ gözlü ceylanı
Hani vaat ettiğin mutluluk hanı?
Vefasızlar kahrediyor insanı.
*
DUMANTEPE BAŞI
KARDIR BORANDIR

Dumantepe başı kardır borandır
Sevgilim gideli hayli zamandır
Sensiz öksüz kalan gönlüm virandır
Gel usul boyuna kurban olduğum.

Her gece rüyamda seni düşlerim
Uyanınca ağlamaya başlarım
Senin için çağlıyor gözyaşlarım
Sil usul boyuna kurban olduğum.

Varlığın âşığa şereftir şandır
Gözlerimden akan yaş değil kandır
Gülüşlerin dertlerime dermandır
Gül usul boyuna kurban olduğum.

Çekerim senin için dünya gamını
Beklerim ağzından bir kelamını
Gelemesen bana bir selamını
Sal usul boyuna kurban olduğum.

Ayın ondördüne benziyor yüzün
Kudretten sürmeli elâdır gözün
Ağzın kına kaşığı çok tatlı sözün
Bal usul boyuna kurban olduğum.

İsmetî’yi ettin duygu pınarı
Yüreğime koydun ateşi narı
Vefasızlık yapıp terk etme bari
Dal usul boyuna kurban olduğum.
*
-Yaşanmış Maznun Hikâye-

ANKARALI MEŞHUR ÂŞIK ÖMER’İN

KARA SEVDASI

Ankaralı Âşık Ömer gibi oldum
Bir vefâsız yâre bağlandım kaldım
Yanıklı ahımı göklere saldım
Ömer gibi başım alıp gideyim.

Âşık Ömer yanmış bir Bey kızına
Kırk yıl düşmüş vefasızın izine
Sonunda kanlı yaş dolmuş gözüne
Ömer terk-i sıla etmiş ben de edeyim.

Kız demiş olmaz ben bir Bey kızı
Yerin çiçeğim göğün yıldızı
Sen fakir ben zengin gülerler bizi
Kırk yıl bekleyen fakiri nideyim?

Âşık Ömer başını alıp gitmiş
Uzak diyarlara kapağı atmış

Âşık Ömer başını alıp gurbete gitmiş
Uzak diyarlara kapağı atmış
Varmış bir diyara bir bakkal tutmuş
Demiş sazı bir köşeye takayım

Ömer bakkal, dönelim Bey kızına
Kimseler bakmamış hayin yüzüne
Bir ateştir yanar olmuş özüne
Demiş Ömer’in yolunu tutayım

Tebdil-i kıyafet düşmüş yola
Bu destanda düşmüş dilden dillere
Seyyah olup geçmiş ilden illere
Akşam olmuş demiş burada yatayım.

Sabah olmuş seyyah âşık uyanmış
Uyanmış da yüreği aşka yanmış
Gitmiş bakkal kapısına dayanmış
Demiş şimdi kendimi tanıtayım.

Kız bakmış Âşık Ömer unutmuş
Kader vurmuş Ömer boynunu bükmüş
Bakkalında bir geçim yolu tutmuş
Derdi altmış iken dert olmuş yetmiş.

Kız tenhaya varmış bağlamış atını
Çıkarmış üstünden erkek kıyafetini
Giyinmiş paşa elbisesi olmuş paşa kadını
Kalbur elek satmayı gayri ihtiyar etmiş.

Âşık Ömer’in aşkı da kızın gönlüne düşmüş
Ömer’in aşkınla nankör kız yanmış tutuşmuş
Bakkalın önünde çok gezmiş çok dolaşmış
Bakkalın önünden çok gelmiş geçmiş.

-Bey kızı dayanamamış konuşmuş bakalım
Âşık Ömer’e neler söylemiş..Aldı Bey kızı
kalbur ve elekleri koluna takıp söylendi:-

Bey kızı der kalbur satarım, elek satarım
Kırk yıllık sevdayı yıktı kaderim
Âşık Ömer ben senden de beterim
Şimdi kalbur satarım, elek satarım.

Âşık Ömer sesinden tanımış kızı
Düşmüş yüreğine bir ince sızı
İndirmiş köşeden dertli sazı
Bir ah çekmiş kanlı yaş dolmuş gözü.

Âşık Ömer almış sazı eline
Çok üzülmüş kızın mahzun hâline
Dertli dertli vurmuş sazın teline
Şunlar gelmiş Âşık Ömer diline
Bakalım Bey kızına neler anlatmış:

İsmine nail olmayan dilberin
Çarkına yapar felek
Mihnetin sevdanın zamanı geçti
Şimdi ister kalbur sat, ister elek.

Bey kızı Ömer’den duyunca bu sözleri
Kanlı yaşla doldu kızın güzel gözleri
Yürümeye tutmaz olmuş dizleri
Ağladı ağladı çok feryat etdi.

Bey kızı ağladı ağladı bindi atına
Yürek dayanmıyordu feryadına
Boynu bükük döndü memleketine
Kırk yıllık sevda böylece bitdi.

NOT.: Nurperi de işte beni böyle etdi
Kerem etdi dertli dertli söyletdi
Mecnun etdi beni çöllere susuz atdı
Nurperi Âşık Ömer gibi beni inletdi.

Aman gençler vefasıza kanmayın
Yalan sözlerine siz aldanmayın
En sonunda benim gibi yanmayın
Vefasızlar yakdı beni mahvetdi.

Ben Âşık Ömer gibi oldum bilesin
Ey Nurperi şeytanından sen belanı bulasın
Sen de o Bey kızı gibi sararasın solasın
Yataklarda çürüyesin kalasın
Âşık İsmetî’nin ahı tutdu diyesin.

Size derim ergen kardeşler
Sevmeyen güzeli siz de sevmeyin…

Yine bahar geldi ötüyor kuşlar
Yürekde acılar gözümde yaşlar
Size derim size ergen kardeşler
Sevmeyen güzeli sizde sevmeyin.

Bu gençlikde kaynayıp da coşup da
Vefasızın arkasında da koşup da
Düşünmeden vefasıza düşüp de
Yandım deyip dizinizi dövmeyin.

Akıl ermez vefasızın işine
Gardiyan kesilir senin başına
Zehir katar ekmeğine aşına
Vefasız alıp da kara giymeyin.

Tarlanın bahçenin düzünü alın
Tarağına bakın bezini alın
Vefalı annenin kızını alın
Dertsiz başınızı derde koymayın

İsmetî der vefasız ızdırap verir
Acı sözlerinden yürekler erir
Şeytan vefasızı cazip gösterir
Aman gençler kör şeytana uymayın.
*

AYRILIK HASRETİ-
AYRILIK ACISI

Ayrılık ölüm derlerdi ben inanmazdım
Başıma geldi de şimdi inandım
Çok sevdiğim güzel beni terk etdi
Yandım ateşlere odlara yandım.

Yandım Ey Nurperi yürekten yandım
Kendim gibi seni vefalı sandım
Nice güzellere ben aldanmadım
Vefasız güzel yıkarmış şimdi inandım.

Kınalı keklik gibi bağıma kondu
Nurperi gözümde Leyla’ya döndü
Nurperi yanında gönlüm çok şendi
Şimdi baykuş doldu virana döndüm.

Yandım Kerem gibi ateşe yandım
Vefasız güzeller yıkar inandım
Vefasızı vefalı sandım aldandım
Hasreti tahrip etti virana döndüm.

Kardeş hor bakma bana
Bir teselli ver bana
Ayrılık acısını sen bilmesen
Sor bana.
Ne zormuş sor bana.

Dertli İsmetî der Hurî sanmıştım Hurî
Meğer vefasız hercainin biri
Beni terk etmeyen vefalı yâri
Ölüp gidene dek terk etmem kendim.
* BİR HÂYİN GÜZELE
YARANAMADIM

Güzel diye gitdim köyümden aldım
Kendi rızasıyla aldım da geldim
Onu Leylâ bildim ben mecnun oldum
Yine bu güzele yaranamadım.

Davaya başladı kırkı dolmadan
Gelinlik kınası henüz solmadan
Bunca yıllar geçti bana gülmeden
Ben hâyin güzele yaranamadım.

Mevlâm düşürmesin hâyin güzele
İnsan idim katdı beni gazele
Tarihe yazılsa çektiğim çile
Olmadı güzele yaranamadım.

İstedim ki yesin şekerler ballar
Korudum değmesin rüzgârla dallar
Bana hor göründü başka güzeller
Ben hâyin güzele yaranamadım.

İlk yıllarda onu bir melek sandım
Onu korumaya silah kuşandım
Meğer diktatörmüş boş yere yandım
Diktatör güzele ben yaranamadım.

İsmetî’yim yıllarım heder oldu
Zalim yarla bir ömür geçer oldu
Gözyaşlarım akdı kalbime doldu
Otorite güzele ben yaranamadım.
*

BİR KIZ YARALADI
BENİ KURTARIN

Aşk hançeri yedim yaram çok derin
Yetişin komşular bu hâlimi görün
Merhem sürün yaralarımı sarın
Bir kız yaraladı ah beni kurtarın.

Her şeyi konuştuk iyice anlaştık
Ayrılık yok diye yeminler içtik
Sevda potasında kaynadık piştik
Kelebekler gibi sevindik uçtuk
Bir kız yaraladı beni kurtarın.

En ağır yeminler etmişti bana
Yürekten âşığım diyordu sana
Sonra hançer vurdu boyadı kana
Bir kız yaraladı beni kurtarın.

Buna sebep oldu zalim babaannesi
Hâlâ kulağımda o kızın güzel sesi
Yakdı beni güzelliği iş ve cilvesi
Bir kız yaraladı beni kurtarın.

Her fırsat buldukca gelir giderdi
Gönlümü bulmaya çok dil dökerdi
Babam çok zalimdir kaçalım derdi
Ben razı olmadım bıçağı vurdu
Bir kız yaraladı beni kurtarın.

Ben bu güzel kızdan hep uzak durdum
Nurperim var diye ona söylerdim
Sanmayın o kıza ben elimi sürdüm
Ben oyun oynamam mert oğlu merdim
Bir kız yaraladı beni kurtarın.

Dedim daha toysun çok düşün-taşın
Bekle bari onsekiz olsun yaşın
Şavkını almışsın ayın güneşin
İsmetî’yle belâya girer başın
Vurdu yaraladı kurtarın beni.
*
BU DERTLİ MEKTUBU SANA

Bu dertli mektubu sana
Önce selam salan yazdı
Yirmi dört ayar altınsın
Kıymetini bilen yazdı.

İsmin dillerimde hece
Bu iş oldu bir bilmece
Bunca yıldır beraberce
Ağlayıp da gülen yazdı.

Seni bir melek bilen
Ta yürekten âşık olan
İki elinde mendilden
Gözyaşını silen yazdı.

Sen benim bağrım yakınca
Duman tüter ince ince
Sen bu yerlerden gidince
Öksüz garip kalan yazdı.

Bıktım dünyanın gamından
Bu hesabın toplamından
Ey Nurperi özleminden
Yana yana ölen yazdı.

Bıktım kara bağlamaktan
Seller gibi çağlamaktan
Hasretinle ağlamaktan
Sararıp da solan yazdı.

Nurperinin billur sesi
Bağların gül menekşesi
İsmetî hayat çeşmesi
Hasretinle dolan yazdı.
*
-Maznun Hikâye-

BEN LOKMAN HEKİM’İN OĞLU GİBİ OLDUM

Ben Lokman Hekim’in oğlu gibi oldum
Onun da derdi ne bilinmemişdi
Çeke çeke bir dert ile ölmüştü
Derdine bir çare bulunmamıştı.

Lokman Hekim derde derman ararmış
Uçan kuştan çiçeklerden sorarmış
Oğlu karnım karnım diye ağlarmış
Onun da gözyaşı silinmemişti.

Lokman Hekim oğlu da ölüp gitmiş
Bu fırkatda anne-babaya yetmiş
Lokman Hekim oğlunu otopsi etmiş
Lokman daha dünyada gülememiş.

Otopsi de mideden kemik çıkmış
Lokman Hekim o kemiğe çok bakmış
O kemiği bir bıçağa sap takmış
Bıçağı aşçıdan başkasına vermemiş.

Aşçı o bıçakla sebze doğrarmış
Lokman Hekim gider-gelir lokantaya uğrarmış
Turuba sürüldükçe bıçak perirmiş
Malûm kemik turuba dayanamamış.

Azrail Lokman’a yapmış hitabı
Lokman’ın elinde tıbbın kitabı
Cebrail kitaba vurmuş kanadı
Koca kitap gitmiş bulunamamış.

Lokman ölüme çareden vazgeçti
Cebrail çırpındı göklere uçtu
Kitapdan bir yaprak arpa bağına düştü
Onun için arpa ilaç olmuştu.

Lokman kemiğin turupla eridiğini gördü
Ah etdi yürekde çoğaldı derdi
Demek ki her derdin dermanı vardı
Turubu ilaçları arasına neden almamış.

Lokman turubu ilaçları arasına almış
Halk da turubu dertlere derman bilmiş
Lokman bitkilerden çok ilaç bulmuş
Çaresiz dert ihtiyarlıkla ölüm kalmış.

Lokman Hekim aramış ölüme çare
Yapmış hesabını kendine göre
Can otunu almaya gelmiş sıra
Cenab-ı Allah ona razı olmamış.

Can otu almaya yollara düşmüş
Köprü üstünde Cebrail ile buluşmuş
Hazret-i Cebrail Lokman ile konuşmuş
Ölüme çareye yetki vermemiş.

Lokman aramış sayfayı bulmuş
Arpa tarlasından sayfayı almış
Ölüme çareden vazgeçtim demiş
Dünyaya doktorluk Lokman’dan kalmış.

İsmetî der işte böyle bu işler
Ecelin önünde eğiktir başlar
Milyarlarca insan toprak olmuşlar
Bu dünyada kimse baki kalmamış.
*

 

HEY AĞALAR!
BEN LEYLÂ’MI YİTİRDİM?

Hey ağalar ben Leylâ’mı yitirdim
Çok aradım bulamadım Leylâ’mı.
Derdim beşyüz idi bine yetirdim
Çok aradım bulamadım Leylâ’mı.

Yoktur güzellikte Leylâ gibisi
Ona kurban yüz güzelin hepisi
Nurdan mı halk’ olmuş vucüt yapısı
Çok aradım bulamadım Leylâ’mı.

Aradım Leylâ’mın evine vardım
İleriye dönük hayaller kurdum
Uçan kuştan bile Leylâ’mı sordum
Çok aradım bulamadım Leylâ’mı.

Leylâ’nın hasreti beni ezdi bitirdi
Hasret yüreğime çöktü oturdu
Çarkı kırılası felek Leylâ’yı yitirdi
Çok aradım bulamadım Leylâ’mı.

Leylâ’sı yitenler böyle mi ağlar?
Leylâ Leylâ deyip ırmaklar çağlar
İsmetî der sizde mi dumanlı dağlar
Çok aradım bulamadım Leylâ’mı?
*
BEN DE ŞAŞTIM
ŞU DERYÂ’NIN İŞİNE

Ben de şaştım şu deryânın işine
Çırpınıp duruyor hiç yorulmuyor
Kader böyle bir dert geldi başıma
Hastayım hatırım hiç sorulmuyor.

Yandı yandı yüreğim püryân oldu
Gözyaşlarım yoluna revân oldu
Gönlümün bahçesi perişan oldu
Hazan vurdu gülleri derilmiyor.

İnsan olan sahip çıkar yurduna
Kaptır yavrusun yaban kurduna
Herkes düşmüş dünya malı derdine
Sevap değil hastaya varılmıyor.

Karlar yağdı güvendiğim dağıma
Yaralandım yatamadım sağıma
Sam yelleri esdi gönül bağıma
Viran bağda bülbüller görülmüyor.

İsmetî der mevlâm esirge bizi
Şifa ver sinemde bitsin bu sızı
Bulandı gönlümün derya denizi
Bulandı da bir daha durulmuyor.
*
DELİ GÖNÜL DİNLE BENİ

Deli dönül dinle beni
Biraz nasihat tut gönül
Terk edip giden güzeli
Artık sen de unut gönül.

Gönül nice oldu hâlin
Çağladı gözyaşı selin
Öyle vefasız güzelin
Var anasını sat gönül.

Kucakla sabır taşını
Dindir gözünün yaşını
Vefasızın gidişini
Etme kendine dert gönül.

Vefasızlara aldandın
Tatlı dillerine kandın
Gülhan ateş gibi yandın
Al bunlardan ibret gönül.

Mevlâ’ya boyun bükelim
Gözyaşımızı dökelim
Dünyada çile çekelim
İyi olsun ahiret gönül.

Derdini dök saza
Vefasıza değmez bile
Seni sevmeyen güzele
Sen de verme kıymet gönül.

Ateş attılar serine
Bu yara gider derine
Güzellerin bol yerine
Sen de kapağı at gönül.

Aman Âşık İsmetî olma ası
Can katar yayla havası
Bu dünya sabır dünyası
Sabret gönül sabret gönül.
*
MÜJDELER OLSUN
HÂYİN YÂR

Müjdeler olsun hâyin yâr
Gider oldum köyünüzden
Güzellik de sen bir nigâr
Bıktım kötü huyunuzdan.

Mevlâdan dilerim sabır
Bu hayatın sonu kabir
Bunca hiddet bunca kibir
Miras kalmış soyunuzdan.

Bu yıllarda dertlerim çok
Talihsizim acıyanım yok
Acı sözler temrenli ok
Bana atarsın yayınızdan.

Ülkede susuzluk çıksa
Harareti bağrımı yaksa
Sizin pınarınız aksa
Bir su içmem suyunuzdan.

İsmetî der gonca güldün
Bülbülüne bakmaz oldun
Zulüm derslerimi aldın
Amcanızdan dayınızdan.
*
UNUTMAK İSTEDİM
UNUTAMADIM

Nurperim bu yerden gitdi gideli
Beni sevdâlara salan güzeli
Gözümden akıyor göz yaşı seli
Kurutmak istedim kurutamadım.

Yollar beni gurbete bağlıyor
Yâr hasreti yüreğimi dağlıyor
Hasret dolu deli gönül ağlıyor
Ağlayan gönlümü avutamadım.

Yine arzuladım melek huyumu
Güzeller içinde suna boylumu
Darılıp da giden güzel leylimi
Yalvardım yakardım durudamadım.

İsmetî ayrılmış lebi lâlinden
Bilmiyorlar ben garibin hâlinden
Hayli aldım sattım dünya malından
Hergün zarar etdim kâr edemedim.

Yiğit derler yüce dağlar aşana
Âşık derler kaynayıp da coşana
Mevlâm yardım etsin, merhamet etsin
Bencileyin yârdan ayrı düşene.
*

“YARA DERİN”,
DİYE DOKTOR SARMADI

Yaram derin diye doktor sarmadı
Bacım uzak geçti hâlim sormadı
Görmezlikten geldi beni görmedi
Gözyaşlarım Ceyhun oldu durmadı.

Çok isterdim eller gibi gülmeyi
Gönül dengi yâr ile mutlu olmayı
İsterdim dünyadan murad almayı
Felek engel oldu aman vermedi.

Hemen karaları bağlama gönül
Ah edip yüreğim dağlama gönül
‘Hani cevap’, diye ağlama gönül
Belki mektup telli yâre varmadı.

Cahillikten neler geldi başıma
Felek avu kattı pişmiş aşıma
Ölünce yazılsın mezartaşıma
Bu dünyada muradına ermedi.

Âşık İsmetî ağlar ahuzarnan
İşim olmaz kumarınan barınan
İyi anlaştığım şirin yârınan
Nasip olup dem-i devran sürmedi.
*

NEREDESİN
ELÂ GÖZLÜM NEREDE?

Sazım da köşede küstü asılı kaldı
Gönül nazlı dosta küsülü kaldı
Bu hazin ayrılık bağrımı deldi
Neredesin elâ gözlüm nerede?

Çok özledim dostum o mah yüzleri
Cilve-nazla mestederdin bizleri
Şekerden şerbetten tatlı sözleri
Neredesin şeker sözlüm nerede?

Bakamazdım nur parlayan yüzüne
Hayran olmuş idim şeker sözüne
Doyamazdım edâ, iş ve nazına
Neredesin melek yüzlük nerede?

Özleminden oylum oylum yanardım
Sen ikrar verirdin ben inanırdım
Yüzünü gördükce melek sanırdım
Neredesin melek yüzlüm nerede?

İsmetî der yüzünde nur musun?
Ey Nurperi! Yâr değil ağyâr mısın?
Benim gibi aşka gelip der misin?
Neredesin eli sazlım nerede?
* ÇOBAN OLAN GİDER
KOYUNUN YAYLAR

Çoban olan gider koyunun yaylara
Âşık olan aşkın deryasın boylar
Dertli olan insan derdini söyler
Derdini söyleyen insan açılır.

Dertsiz olan bilmez dertli hâlinden
Bülbül olan geçmez gonca gülünden
Güler yüzlü sevecen yâr elinden
Zehir olsa kadeh kadeh içilir.

Mevlam kimseleri etme sahipsiz
Benim derdim kaldı böyle takipsiz
Bir yâr sevdim güzellik de rakipsiz
Yüz bin güzelin içinden seçilir.

Gariptir dünyada insanlık hâli
İnsanın boynunda ağır vebâli
İnsan yeryüzünde ekin misali
Bir gün gelir ekin gibi biçilir.

İsmetî der yanar bağrım külhandır
Ahirete sermaye dindir imandır
İnsan bir yolcudur dünya bir handır
Bir gün gelir bu handan göçülür.
*

KÖYÜMÜ VİRÂN BIRAKTIN

Gözümü yaş kan bıraktın
Gönlümde figan bıraktın
Sunam terk-i sıla etdin
Köyümü virân bıraktın.

Özünü hakk’a bağlayan
Ah ile yürek dağlayan
Senin için kan ağlayan
Bir yaralı can bıraktın.

Yitirdim çifte benlimi
Talihsiz kara günlümü
Gittin de garip gönlümü
Yıkılmış bir han bıraktın.

Hani ikrarların hani?
Gülüşün değer cihanî
Ellerim koynumda beni
Acımadan sen bıraktın.

İsmetî’nin bahtı kara
Özleminle düşmüş dara
Ey Nurperim peşin sıra
Bir melûl cihan bırakdın.
*
KARA SEVDA

Selâm söylen nazlı yâra
Hasretinden düşdüm dara
Ben de kara bahtım gibi
Başdan başa giydim kara.

Yakdı güzellerin hası
Bu da feleğin cezası
Yürek oldu dert deposu
Dert yığıldı sıra sıra.

Hergün oluyor zararım
Kalmadı sabrım kararım
Mecnunum seni ararım
Leylâ isen sen de ara.

İsmetî der Leylâm nerde?
Hasret ateşleri serde
Gizli sevda çekenlerde
Yürek olur pare pare.
*
EY NURPERİM!
SEN BU YERDEN GİDELİ…

Ey Nurperim! Sen bu yerden gideli
Kaldık bu yerlerde biz melûl melûl
Gidip bu yerleri virân edeli
Sensiz geçen bahar yaz melûl melûl.

Ben düşmüş ağlarken kaldırdın beni
Aşkı sevdayınan doldurdun beni
Şimdi hasretinle öldürdün beni
Bari mezarımı kaz melûl melûl.

Nurperi aşkından düştüm figana
Böyle zulüm etmez insan insana
İnsaf et de birgün bir mektup bana
O nazik ellerle yaz melûl melûl.

Sevdan bana aşdı bunca işleri
Akıtdın gözümden kanlı yaşları
Bana sevdirdiğin sırma saçları
Tara ak gerdana diz melûl melûl.

Âşık İsmetî ağlıyor daha gülmüyor
Çoğaldı gözyaşı daha silmiyor
Diller söylemiyor teller çalmıyor
Asılmış köşeden saz melûl melûl.
* BEN BÖYLE ÂŞIK OLDUĞUM

Ben böyle âşık olduğum
Aşkı sevdayla dolduğum
Gözyaşlarımı sildiğim
Bir güzelin eseridir.

Mumlar gibi eridiğim
Çıra gibi kuruduğum
Evden barkdan farıdığım
Bir güzelin eseridir.

Uğrun uğrun yandıklarım
Pervane olup döndüklerim
İçip içip kandıklarım
Bir güzelin eseridir.

Ah edip ağladıklarım
Karalar bağladıklarım
Yüreğim dağladıklarım
Bir güzelin eseridir.

İsmetî âşık olduklarım
Saçlarımı yolduklarım
Uykularım böldüklerim
Bir güzelin eseridir.

Etrafımı üzdüklerim
Derde destan yazdıklarım
Melûl melûl gezdiklerim
Bir güzelin eseridir.

Yeni mecnûn diyor ki
Nurperiye:
Aşkın ateş gibi düştü bu cana
Sevdan serum gibi karıştı bu kana
Bin güzel bir yana sen bir yana
Karşı karşıya koysalar
Nurperiyi bir yana koysalar
Hangisini alırsın diye?
Bana sorsalar:
Âşık İsmetî’nin sevinçle
Nurperi’ye koştuğunu görseler…
* YARA HİCRAN OLDU
DÜŞDÜ DERİNE

Ey Nurperi! Beni aşkına yakdın
Kara sevdalara beni bıraktın
Aşkın bomba idi kalbime atdın
Kalbimi çevirdin yangın yerine.

Gitdin geldin yüzüme güldün durdun
Ben seninim derdin yemin ederdin
Aşkın hançerini sineme vurdun
Yara hicran oldu düşdü derine.

Aşkın ile yanarım ben için için
Avrupa’ya değer bir tutam saçın
Söyle güzel söyle gençliğin için
Müslüman yâr zulmeder mi erine?

Yandım güzel sana yürekten yandım
İkrar sözlerine kandım inandım
Tekmil güzel için çok yer dolandım
Rastlamadım senin gibi güzel birine.

Sen giderken bekle gelecem dedin
And içtin gelmeye niçin gelmedin?
Yaşlı gözlerimi yollarda kodun
Sazı ortak etdin İsmetî’nin kederine.
*
BANA İKRAR VERDİN –
BANA SÖZ VERDİN

Bana ikrar verdin, bana söz verdin
Beni görmek için gelir giderdin
Sen ağlama ben tez gelirim derdin
Neredesin güzel boylum nerede?

Gelir gider gamlı gönlüm alırdın
Saatlerce yanlarımda kalırdın
Senin ile mutlu olduğum bilirdin
Suna boylum neredesin nerede?

Gelir gider benle gülüp ağlardın
Ağladıkca yüreğim dağlardın
Cenberini bir hoş cazip bağlardın
Neredesin melek huylum nerede?

Beni âşık etdin dilim çözüldü
Sen gideli yüreğim çok ezildi
Bunca şiir aşkın ile yazıldı
Neredesin asil soylum nerede?

İsmetî der dillerin şeker baldı
Tatlı diller beni sevdaya saldı
Neredesin güzel leylim nerede?
*
YAYLA YOLLARI
YOKUŞDUR

Yayla yolları yokuşdur
Yol gözleyen gözüm yaşdır
Yenile sevdiğim güzel
Cümle güzellere başdır.

Ey Nurperi! Nerdesin gel
Bağlar gözün döker gazel
Yenile sevdiğim güzel
Şirin’e Leylâ’ya eşdir.

Can yoldaşı ettik sazı
Dertleşiriz bazı bazı
Nurperimin o mah yüzü
Sanki yakıcı güneştir.

Nurperim bir gonca güldür
Aşkından olmuşum deli
Güleç yüzü mah cemali
Hem ekmektir hem de aşdır.

Aşk ateşi attın bana
Sevdan işledi cana
Kınalı ellerle name
Yaz güzel bana ulaştır.

Dikenli bahçenin gülün deresen
Ey güzel! Başına belâ ararsan
Ağyâr aşığının hâlini sorarsan
Hasretinden gözleri dolu yaşdır.

Âşık olan gizli sırrı bildirmez
Hiçbir bir güzel senin yerin doldurmaz
İsmetî’yi böyle ağlattın gittin
Mevlâm zalim sevmez, seni güldürmez.

İsmetî’ye verdin meyil
Eyle vuslatına nail
Seninkisi yürek değil
Belki demir, belki taşdır.
*

TALİHSİZ OLURSA
DÜNYADA KİŞİ

Talihsiz olursa dünyada kişi
Her dem ona gelir feleğin taşı
Ne kadar iyi olsa yürekten sevse
Birgün düşman olur en can yoldaşı.

İnsanoğlu akl-ı selim yaşarsa
Bir yârin uğrunda dağlar aşarsa
Salise munise yara düşerse
Ekmek şeker olur, bal olur aşı.

Sevdiğim güzelim onsekiz yaşı
Kudretten sürmeli kirpiği, kaşı
Sevip sevdiğini almayan kişi
Yüreğinde sönmez aşkın ateşi.

Nasıl sevmeyeyim ben de insanım
Aşkından yanıyor damarda kanım
Nurperimin gülüşüne hayranım
Gülerken oynaşır kirpiği, kaşı.

İsmetî’nin dertli dumanlı başı
Değirmen dönderir gözünün yaşı
Dertli hâlin sormaz bacı-kardaşı
Çöllerde veriyor yaşam savaşı.
*
NURPERİ
SENİN İÇİN
DAĞLAR AŞARIM

Nurperi senin için dağlar aşarım
Aşkın ile kaynayıp da coşarım
Dünyanın ucundan çağırsan beni
Cana minnet deyip sana koşarım.

Aşkın ile yandım yandım kül oldum
Aşkın deryasına akan sel oldum
Dut yemiş bülbüller gibi lal oldum
Senin hasretinle nasıl yaşarım?

Haberini alsam, sevinsem, gülsem
Mevlâm nasip etse gözyaşım silsem
Acep nere gittin izini bulsam
Kerem gibi yollarına düşerim.

Niçin sevdim hayin kaşı, kemanı
Hiç yoğumuş merhameti, imanı
Hani netdin bunca ahdı amanı?
Kalbin demir, taş mı diye şaşarım.

Nurperi İsmetî’yi sen etdin âşık
Sırma saçın ak gerdana dolaşık
Senin aşkın benim aşkım karışık
Aşkın ateşinde yanıp pişerim.
*
LEYLÂ’SINI YİTİRMİŞ

MECNÛN GİBİYİM

Leylâ’sını yitirmiş mecnûn gibiyim
Gezer uğrun uğrun ararım böyle
Leylâ’nın aşkından volkan gibiyim
Olmasa çereye zararım böyle.

Zalim olur ikrarından dönerse
Bülbül gibi daldan dala konarsa
Güllerini bir hoyrata sunarsa
Hoyratın kolunu kırarım böyle.

Gönül düştü bir zülfü bulaşığa
Yazık etdi bencileyin âşığa
Havas ettim ağaçda sarmaşığa
Ben Leylâ’mı bulsam sararım böyle.

İsmetî der yâre bir saray kursam
En nadide eşyalarla doldursam
Gökyüzünden yıldızları indirsem
Yârin sarayını kırarım böyle.

Üç yıl oldu derde düştüm hastayım
Dertli olunca kalmadı amcam, dayım
Kadir mevlâm nasip eyle gideyim
Şu hayin yârin yanında kalmayım.
*
BU AYRILIK YAMAN BİR DERT

Bu ayrılık yaman bir dert
Dayanılmaz oldu fırkat
Rabbim bana merhamet t
Öldürüyor beni hasret.

Pîr elinden bâde içtim
Onun için kaynayıp coşdum
Ben bir hâyin yâre düşdüm
Hava çeliğinden de sert.

Allah’a yürekten inan
İnananlar olmaz pişman
Merhametsiz oldu insan
Korkarım yakın kıyamet.

İyi düşün dünya hâlini
Yutuyor kızı gelini
Yeme kardeş elmalını
Bugün dünya yarın ahiret.

Belli değil yerim yurdum
Yürekte artıyor derdim
Ben bir viran bahçe gördüm
Bülbüller ediyor feryât.

Dert çeşmesi oldum dert ile doldum
Felek ispat eyle nerede güldüm?
Güzellerden güzel mücevher buldum
Kıymetini bilemedim uçurdum.

İsmetî der dertli özüm
Yaş doludur iki gözüm
Allahım senden niyazım
Sen bize eyle merhamet.
*
BÂD-I SABAH
SELÂM SÖYLE YÂRİME!

Bâd-ı sabah selâm söyle yârime
Gelsin de beldemi, ilimi görsün
Aşkı ateşi atdı serime
Yandım da kül oldum külümü görsün.

Vay zalim zalim perişan hâlim
İşe güce şimdi gitmiyor elim
Sen sebep oldun büküldü belim.

İstemezdim böyle düşem dillere
Acıklı perişan hazin hâllere
Bu aşk mecnûn etdi atdı çöllere
Gelsin de çöllerde hâlimi görsün.

Vay zalim zalim perişan hâlim
Sen sebep oldun hasretin ölüm
Hasretin bastırdı koynumda elim.

Dünya güzeli Aynur
Yürek yandı oldu kor
Eğer ayrılacaksak
Hançerini kalbime vur.

Aman bâd-ı sabah götür o yârı
Ölmeden yüzünü göreyim bari
İsmetî çekemez bu ahuzarı
Gelsin de yaptığı zulümü görsün.
* ŞU GÖNLÜM EYLENMEZ
OLDU NEYLEYİM?

Şu gönül eylenmez oldu neyleyim?
Gönül eyleyecek yâr ver yaradan
Yârim yok derdimi kime söyleyeyim?
Derdimi söyleyecek yâr ver yaradan.

Kadir mevlâm şüphesiz ki sen varsın
Rabb’ül âleminsin her zaman birsin
Gücün çokdur sen her şeye kadirsin
Gönül bağlarıma nur ver yaradan.

Hayat çeşmim hasret özlem doluyor
Felekte takılıp işim kalıyor
Felek muradıma engel oluyor
Feleğin çarkını kur ver yaradan.

Bu dertler sinemde böyle mi kalsın?
Şifa ver Allahım yüzümüz gülsün
Kalbimiz gönlüm nura garkolsun
İhsan eyle bize nur ver yaradan.

Coştu dertli İsmetî gözyaşı seli
Sevip alamayan olmaz mı deli?
Maşûkum Nurperi Suna güzeli
Aman geç kalmasın tez ver yaradan.
*
YÂR SEN BURADAN GİDELİ

Yâr sen buradan gideli
Gözyaşlarım revân oldu
Ateşinle yürek dolu
Yandı yandı püryân oldu.

Beni etdin mecnûn deli
Çağlıyor gözyaşı seli
Sen bu yerlerden gideli
Kasabamız virân oldu.

Senin için kara bağladım
Dertli yüreğim dağladım
Tenhalarda çok ağladım
Gözlerim yaş dolu.

Çok güzeldin çok da gökçek
Yanıyorum ocak ocak
Mutlu iken ayıracak
Felek de bizim buldu.

Bilmem bu olanlar hayal düş müdür?
Yoksa bencileyin gözün yaş mıdır?
Beni gözü yaşlı bırakıp gitdin.
Seningisi yürek değil taş mıdır?

Odamda asılı sazım
Yaş doludur iki gözüm
Hasretim gözüm yollarda
Uzak kaldı oğlum kızım.

İsmetî çok melûl kaldı
Âhını göklere saldı
İlham perisi gideli
Gönlümün gülleri soldu.
*

KARA SEVDANIN

SON HASRET İNLETMELERİ

Ayrı düştüm elâ gözlü sunamdan
Başım kurtulmadı efkardan gamdan
Gözlerim görmüyor tozdan dumandan
Canım kardeşlerim canım bacılar
Bana haber verin telli turnamdan.

Eyvah! Telli turnam yuvadan uçtu
Hangi ovaları dağları aşdı?
Hangi ile hangi göle düşdü?
Bana haber verin telli turnamdan.

Bilmiyorum yolun na yana döndü?
Avcı vurur diye yüreğim yandı
Gurbet elde hangi dallara kondu?
Bana haber verin telli turnamdan.

Yardım edin çaresize düşküne
Ant içmiştik kavuşmaya beş güne
Yeri göğü yaradanın aşkına
Bana haber verin telli turnamdan.

Âşık İsmetî’yim korkmam ölümden
Dertsizler ne bilsin dertli hâlimden
O turnam anlardı benim dilimden
Bana haber verin telli durnamdan
Allı durnamdan pullu durnamdan
Gözleri sürmeli güllü durnamdan.
*

BİR VEFÂSIZ
BENİ ZORA DÜŞÜRDÜ

Bir vefâsız beni zora düşürdü
Aklımı başımdan aldı da gitdi
İş ve cilve ile yaktı pişirdi
Pişmiş yüreğimi böldü de gitdi.

Hâyin güzel ikrarından durmadı
Gönül bir kez muradına ermedi
Leblerinden bir bergüzar vermedi
Hasreti yadigâr kaldı da gitdi.

Dünyaya geleli ben de gülmedim
Akdı gözyaşlarım çoşdu silmedim
Gönül hırsızıymış ben de bilmedim
Vefâsız gönlümü çaldı da gitdi.

Bunca yıldır beni gafil avladı
Tatlı dillerinle beni tavladı
Zülfün tellerine beni bağladı
Sinem ateşlere saldı da gitdi.

İsmetî der vefâsız kasteddi bana
Nasıl kastdedilir seven insana
Kanadı yaralar döndü hicrana
Sinem delik delik deldi de gitdi.
*
DELİ GÖNLÜMLE SAVAŞIMIZ

Yetmedi mi yücelerde uçtuğun
N’olur engine in deli gönül
Vefâsızlar için derde düştüğün
N’olursun akıllan sen deli gönül.

Bak el âlem vatanında kendi işinde
Sen gezersin hayallerin peşinde
Ne işin var karlı dağlar başında?
Gel bizim bağlara kon deli gönül.

Bıktım gönül ikrarından nazından
Az mı sürükledin beni izinden
Çok çileler çektim senin yüzünden
Gözüm yaşı oldu kan deli gönül.

Netdim gönül sana benden kaçarsın
Ok vurup sineme yara açarsın
Yücelerden bir meçhule uçarsın
Söz dinle de bana dön deli gönül.

İsmetî der ağladım gayri gülemem
Çoğaldı gözyaşım daha da silemem
Yoruldum peşinden daha da gelemem
Usandım kahırdan ben deli gönül.
*

DERT ÜSTÜNE
DERDİM ÜSTÜNE

Bu dert geldi girdi sere
Yine düştüm doktorlara
Üç yıldır derde düşeli
Tabib bulamadı çare.

İşlerim hep kaldı yarım
Bazen gözyaşı dökerim
Kaderim deyip çekerim
Ne yapayım bahtım kara.

Üç yıldır yüzüm gülmedi
Doktor derdimi bilmedi
Elimde nakit kalmadı
Dertlere yetmiyor para.

Dünyada almadım murad
Bu dert hiç vermiyor rahat
Kadir mevlâm merhamet et
Şifa ver düşürme dara.

İsmetî der yine coştum
Sargılı yaramı açtım
Efkar denizine düşdüm
Yürekde dert sıra sıra.
*
KARA SEVDA SÖYLETİYOR

Sana derim sana Samsun meralı
Aşkına düşeli yürek yaralı
Ey Nurperi! Aşkın ile inlerim
Aşk okun kalbime vurdun vuralı.

İsmetî’yim muradıma ermedim
Şu dünyada senden güzel görmedim
Yâr senin ile dem-i devran sürmedim
Sıra dağlar gibi derdim sıralı.
*
ZALİM SIRA DAĞLAR
KESMİŞ ARAYI

O yâr açtı yüreğimde bu yarayı
Cerrah bulamadı derde çareyi
Özledim yârimi göremiyorum
Zalim sıra dağlar kesmiş arayı.

Sunamı alan dilerim çok belâ bulsun
Benim gibi gönlü kederle dolsun
Demişler ki bir kişi dertli olsun
Zalim felek bana çekmiş kurayı.

Bir iyilik yapın da Nurperimi verin
Onun sevdasından yaralar derin
Yüreğimi yarın yâre gösterin
Görsün yüreğimde kanlı bereyi.

Yürekde yarayı saramaz oldum
Bir yerde eylenip duramaz oldum
Nurperi aşkından göremez oldum
Seçemez olmuşum ak ile karayı.

İsmetî’yim dertli dumanlı başım
Bir güzel uğruna bozuldu işim
Akdı gözlerimden kanlı gözyaşım
Akdı bulandırdı durgun dereyi.
*

LEYLÂ’YA TUTULDUM
YANDI CİĞERİM

Leylâ’ya tutuldum yandı ciğerim
Ateşler içinde kaldı bu serim
Aman Leylâ, senden seni dilerim
Senden başkasına güzel mi derim?

Her dem ‘Leylâ Leylâ’ der inlerim
Gece-gündüz yol gözlerim
Öldürür hasret kederim
Ben Leylâ’ma kavuşmasam
Açık kalacak gözlerim.

Güzel benim olursan sana iyi bakarım
Sana dil uzatanın ciğerini sökerim
Seni gücendirenin ocağını yıkarım
Sana hiç iş yaptırmam, işleri ben yaparım
Yürüdün yollara altın inci dökerim
Her akşam gül suyunla ayağını yıkarım.

Hışım ile güldün de yüzüme bakdın
Nur yüzünden şavkı şimşekler çaktın
Sevda ateşine düşürdün beni
İsmetî’yi sönmez ateşe yaktın.

Âşık İsmetî ile aşka geldin
Yıllarca söyleyip güldün
Sen kendine yâr mı buldun?
Leylâ bana Allah kerim.
*

GEL DÜNYANIN EN GÜZELİ

Gel dünyanın en güzeli
Aşkından olmuşum deli
Kerem gibi yanıyorum
Aşkına düşdüm düşeli.

Nurperim al yeşil giyer
Ne giyerse ona uyar
Batı Dünyasına değer
Sırma saçının bir teli.

İçime ateşler düşdü
Yandı yüreğim tutuşdu
Gözyaşıma kan karıştı
Hayin sen gitdin gideli.

İnşallah sabah olacak
İnşallah güneş doğacak
İnan ki seni boğacak
Gözyaşımın coşkun seli.

İsmetî der gülmez oldum
Gözyaşım silmez oldum
Neredeyim bilmez oldum
Aşkınla gezdim gezeli.
*

SÖKTÜN GÖNÜL SARAYIMDAN

BİRER BİRER TAŞLARIMI

Kirpiklerin okeyledin
Yay eyledin kaşlarını
Atdın yüreğimden vurdun
Döktün gözden yaşlarımı.

Seviyordum kana kana
Sevdan ile yana yana
İnan dostum bunca sene
Sen süsledin düşlerimi.

Geldin bana gönül verdin
Gönül sarayıma girdin
Vardın bir zalim sardın
Bütün moralimi kırdın
Yıkdın hayal düşlerimi.

Güzeldin beni şaşırdın
Aşk aşını sen pişirdin
Kara sevdaya düşürdün
Alt üst etdin işlerimi.

İsmetî vazgeçmem hâyinden
Vefasız geçmez huyundan
Sökdün gönül sarayımdan
Birer birer taşlarımı.
*

ELVEDA DEMEDEN
BIRAKIP GİTDİ

Bir vefasızın hışmına uğradım
Antlaşmayı tek taraflı fes etdi
Ben Leylâ’yım diye yeminler içen
Elveda demeden bırakıp gitdi.

Çok sevmişdim dostun tatlı dilini
Usul boylarını ince belini
Milyara vermezdim saçın telini
O vefasız beni bir pula satdı.

Tatlı diller döktü beynime girdi
Bu naciz kalbimde tahtını kurdu
Moralimi kıramazdı bir ordu
O vefasız kırdı beni mahvetti.

Ağladıkca kan taşardı gözünden
Yürek yandı civesinden nazından
Söz dinlemez deli gönül yüzünden
Efkar deryasında bir gemim battı.

İsmetî der göçtü sabah yıldızı
Kalbimde bıraktı bir derin sızı
Çok vefasızmış zalimin kızı
Dertleri toplayıp derdime katdı.

Hayin dostu hayinlikleri tutdu.
Hayin gitdi ikrarların unutdu.
*
ŞEYDA BÜLBÜL

AŞKA GELİP ÖTMÜYOR

Şeyda bülbül aşka gelip ötmüyor
Karşısında gonca gül olmayınca
Âşığım gönlüme ilham doğmuyor
Nurperim karşıma sen gelmeyince.

Aşkın ateş imiş düştü özüme
Hasretinle sarılırım deri sazıma
Anlamsız görünür dünya gözüme
Nurperim yanımda sen olmayınca.

Güzel olan pullu yazma bürünür
Güzeli sevmeye ahmak olan erinir
Bu dünya gözüme çok melûl görünür
Nurperi yanımda sen gülmeyince.

Gönül gamlı şad olup da gülemem
Sevdamıza göz mü deydi bilemem
Şu fani dünyadan neşe alamam
Zülfün tellerine bend olmayınca.

İsmetî der çoşdu gözyaşım silmem
Mertoğlu merdim kahbelik bilmem
Vefalı güzelden asla ben ayrılmam
Vademiz yetince ben ölmeyince.
*

Zalimler aldı yârim
Artar gider ahuzarım
Engel oldun zalim felek
Kanadın kırılsın derim.

• * *

Ağrı Dağı’nın başı dumanlı
Hem dumanlı, hem karlı
Acep var mı dünyada
Benim gibi efkarlı?

• * *

Bu derdi üstümden atamıyorum
Kaldı kumaşlarım satamıyorum
Cümle âlem mışıl mışıl uyurken
Ben kara sevdadan yatamıyorum.

• * *

Bu dertler tüketti nakit paramı
Merhem sür de doktor bağla yaramı
Hakikatlı doktor isen doktor bey
Benim bu derdime bulun çaremi.

*

Saramadım yürekteki yarayı
Bulamadım bu derdime çareyi
Acı sözler sitem sözler dinledim
Onun için virân gönül sarayı.

*

Ey dünyanın en güzeli
Can ilacı arı balı
Aylar oldu görmeyeli
Hasretinden bin beterim
Sen böyle gitdin gideli.

*

Bunca yıldır tutuldum yandım sana
Kanadı yaralar döndü hicrana
Böyle zulmeder mi insan insana
Deli gönül usanmıyor bıkmıyor.

*

GÜLMEK YOKMUŞ KADERİMDE

Bir ateş yanar serimde
Yürekde yara derinde
Eller güler ben ağlarım
Gülmek yokmuş kaderimde.

Yiğidi güldüren yarmış
Yarsız dünya başa darmış
Kaderde ağlamak varmış
Gülmek yokmuş kaderimde.

Bahçe yaptım seller aldı
Sevdiğimi eller aldı
Yine ağlamak bana kaldı
Gülmek yokmuş kaderimde.

Bahçede çalınır sazlar
Yaralandım yaram sızlar
Yaş doludur hasret gözler
Gülmek yokmuş kaderimde.

İsmetî her derdim deşme
Yara hicran oldu aşma
İki gözüm iki çeşme
Gülmek yokmuş kaderimde.
*
SON CEVAP-SON SÖZ

Son cevabım vefasız sevgiliye
10.07.1995 günü…

Benden kaçtın, aşığını ağlattın
Bana söyleyecek dilin kalmadı
Haramiye malların yağmalattın
Bana bir hediye malın kalmadı.

Hoyratlara güllerini yoldurdun
Bana bir hediye gülün kalmadı
Bana sunulacak gülün kalmadı.

Para için sen kendini öldürdün
Ayakta durmaya hâlin kalmadı
O güzelim ellerini kirlettin
İsmetî’ye temiz elin kalmadı.
*
GECELER SABAH OLMUYOR

Saatler durdu durmuyor
Kimse derdimi bilmiyor
Kadir mevlâm yarsız koyma
Geceler sabah olmuyor.

Odalar sanki bir hücre
Sanki bütün ömür gece
Yârsızlık gidiyor güce
Geceler sabah olmuyor.

Vefâlı yâr gülmeyince
Kalbe neşe dolmayınca
Can yoldaşı olmayınca
Geceler sabah olmuyor.

İsmetî der sadık dosttuk
Biz de vefasız küsdük
Kuş tüyü de olsa yastık
Gözlere uyku gelmiyor.
*
YOLUNUN ÜSTÜNE MEZARIM KOYUN

Giyin ey sevgilim alları giyin
Her günümüz olsun bayram ile düğün
Taze gül fidan o güzel boyun
İflah olmam ben aşkından ölürüm
Yolunun üstüne mezarım koyun.

Meyveli ağaç dallarını eyer
Cahil insan tatlı cana tez kıyar
Cahil insan kör şeytana çok uyar
İnan yüzbin huysuz güzeli değer
Ey sevdiğim senin o güzel huyun.

Baş tacısın ikrarında durursun
Kör olsaın eğer benden farırsan
Varıp zalime meyil verirsen
Kazılsın mezarın ısınsın suyun.

Ölüm hazin olur sevdalı gence
Bahar da açılır gül gonca gonca
Ey Nurperi! Ben aşkından ölünce
Bu âşığı Nurperi öldürdü deyin.

İsmetî’yim güzeli aşkı ile övüyorum
Nurperi ile yeniden doğuyorum
Âşığım Nurperi’yi çok seviyorum
Gel Nurperi! Olma zalim, olma hâyin
*
GÜZEL BOYLUM,
SEN BU YERDEN GİDELİ

Güzel boylum, sen yerden gideli
Çiçekler açmıyor, güller kokmuyor
Gidip bu yerleri virân edeli
Pınarlar darılmış, sular akmıyor.

Hiç kimseler bu hasret çekmeye
Benim gibi kanlı yaşlar dökmeye
Başımı çevirip ele bakmaya
Gönlüm razı olmuyor, gözüm bakmıyor.

Hasretinle bir sel oldum bulandım
Ben senin aşkına yürekten yandım
Türkiye’yi adım adım dolandım
Senin gibi tekmil güzel çıkmıyor.

Kanber etdin geziyorum dağları
Sen eritdin yüreğimdeki yağları
Virân etdin gönlümdeki bağları
Güller melûl bülbül ötmüyor.

Oku kardeş oku, kitabı oku!
Bir hoşça sedadır cihanda baki
Âşık İsmetî’nin bu sevda yükü
Trene yükledim, tren çekmiyor.
*
SÖYLE HÂYİN
SENDEN BANA NE KALDI?
ON YILLIK SEVDADAN
PİŞMANCALIK BU KALDI

Hercai Nurperi senden hâtıra
Yedi yıl naz etdin naz kaldı bana
Sevdan yüreğimde aşmıştır yara
Sen için ağlayan göz kaldı bana.

Nurperi dünyanın en güzel kızı
Dağ ceylanı gibi sürmeli gözü
Yeniden elime aldırdı sazı
Sevdanla inleyen saz kaldı bana.

Bir zengin bulunca aşkını satdın
Zalim ölenecek beni ağlatdın
Aşkın ateşimiş serime atdın
Yandı yürek gitdi köz kaldı bana.

Sözünde dursaydın sanki ne vardı
Şirin dillerinden ballar akardı
Seninle gezerken hayat bahardı
Yedin baharımı güz kaldı bana.

Karaları giyip bürünsünler
Türlü dertten çürüsünler
Yılan gibi sürünsünler
Böyle sevenleri ayıranlar.

Gayr-i meşrû yol tutanlar
Biz sevenleri ağlatanlar
Pişmiş aşa su katanlar
Cehennemden çıkmasınlar

Dertli İsmetî’yim yaş dolu gözüm
Nurperi der inler elimde sazım
Seninle gülmüşdü dünyada yüzüm
Şimdi sensiz gülmez yüz kaldı bana.
*
SÜRÜM SÜRÜM
SÜRÜNESİN
NURPERİ

Ben sakin âşıktım azdırdın beni
Yedi yıl peşinden gezdirdin beni
İhanete candan bezdirdin beni
Sürüm sürüm sürünesin Nurperi.

Sen istedin sevda ateşi yaktık
Ey insafsız az mı yoluna baktık?
Nurperi ismini beraber takdık
Sürüm sürüm sürünesin Nurperi.

Yedi yılda akla karayı saydırdın
Bunca yalanları nasıl uydurdun?
Âşık İsmetî’ye kara giydirdin
Karalara bürünesin Nurperi.

Ey Nurperi! Başka bir yâr tutarsan
Bir zalimle bülbül gibi istersen
Beni bu hâllerde koyup gidersen
Gayet çirkin görünesin Nurperi.

Deyme güzel gönlüme giremezdi
Bu sevgiye her güzel eremezdi
Bu aşkımı ordular kıramazdı
Yılan gibi sürünesin Nurperi.
* VEFÂSIZ SEVGİLİYE

BEDDUA

Ey Nurperi! Kötü günler göresin
Sen kendini yerden yere vurasın
Feryâd edip ağlayıp da durasın
İsmetî’ye etdim buldum diyesin.

Bulamadım güzellerin merdini
Gönül sevmez güzel sertini
Mevlâm sana versin uyuz derdini
Kaşınasın yolunasın etinden et yiyesin.

Ey Nurperi! Sen engerek yılansın
Nazik tenin kırk yerden yaralansın
Göz göz olsun yaraların kanansın
Acıları yüreğinde duyasın.

Hasretimden yana yana pişesin
Başa gelen dertlerine şaşasın
Mahkûm olup hapislere düşesin
Hapislerde günlerini sayasın.

Âşık İsmetî’nin ızdırabın duyasın
Matem elbisesi kara giyesin
Çok ağlayıp gözyaşların yiyesin
Gözyaşına boğulasın doyasın.
*
YÜCE MEVLÂM!
KURTAR MÜSLÜMANLARI

Kadir mevlâm budur senden dileyim
Cahillikden kurtar Müslümanları
Bu fakir hâlimize gülüyor güffar
Fakirlikten kurtar Müslümanları.

Kendi aralarında Müslümanlar barışmıyorlar
İlmi, okumaya, araştırmaya çalışmıyorlar
Dinin emrettiği gibi çalışmaya çalışmıyorlar
Tembellikten kurtar Müslümanları.

Cümle Hıristiyan olmuş sinsice cani
Bu haksızlıklar kahrediyor insanı
Her tarafta akan Müslüman kanı
Bu müşkilden kurtar Müslümanları.

Yüce mevlâm sana malûm hâlimiz
Sana sunuyoruz arzuhalimiz
İslâm dinindeyiz doğru yoldayız
Yolundan ayırma Müslümanları.

Cümle güffar gizlice bir olmuyor
Bizlere kahbece tuzak kuruyor
Yüce Allah’a Âşık İsmetî yalvarıyor
İyi duruma getir Müslümanları.
*
AĞLAMAYA
MAHKÛM
ETDİN

Vicdansız Nurperi
Ağlamaya mahkûm etdin
Yedi yıl sevdanla yakdın
Şimdi de bıraktın gitdin.

Sevdan açtı yaraları
Sendin derdin çareleri
Bana böyle karaları
Bağlamaya mahkûm etdin.

Herdem gelirsin yâdıma
N’olur yetiş imdadıma
Yüreğimi aşk oduna
Dağlamaya mahkûm etdin.

Sevdan bana tatlı çile
Az mı gezdik senle bile
Efkarımdan terk-i sıla
Eylemeye mahkum etdin.

Gözün ceylan ceren gibi
Beni etdin verem gibi
Dertli dertli Kerem gibi
Söylemeye mahkûm etdin.

Dünya güzeli Nurperi
Aşkınla yakdın bu seri
Beni yakdın ısın bari
Kaçma şimdi geri geri.

Ben yâri severim candan
Eğer yâr geçmese benden
Nurperi senin sevdandan
Ben kaldım kemikle deri.

Âşık İsmetî der yakdın başımı
Yiyemez oldum aşımı
Ömür boyu gözyaşımı
Çağlamaya mahkûm etdin.
* BİR YÂR SEVDİM
PERİ GİBİ

Bir yâr sevdim peri gibi
Oldu eller yârı gibi
Arzu’nun Kanberi gibi
Meskenim bu dağlar oldu.

Seven yâr oldu el gibi
Gözyaşım oldu sel gibi
Bir yaralı bülbül gibi
Meskenim bu bağlar oldu.

Dağlar ne güzel meşeli
Nurperi yâr dört köşeli
Ben sevdasına düşeli
Gönül suyu çağlar oldu.

Yürek yandı cilve nazından
Kuşlar ile haber salam tezinden
O vefasız Nurperinin yüzünden
Gözlerim kan ağlar oldu.

Eski evinde aradım
Evinde bulamadım
Komşular göçtü dedi
Oturdum da ağladım
Aylarca hasretinle
Ben yüreğimi dağladım.

Âşık İsmetî der çoktur sözüm
Bu dert ile gülmez yüzüm
Dert ortağı dertli sazım
Dertli gönlüm eyler oldu.
*
GÖZYAŞLARIM ÜSTÜNE

SEN YUVA KURAMAZSIN

Beni ateşe atıp sen geri duramasın
Gözyaşlarım üstünde sen yuva kuramazsın
Ben böyle ağlarken sen asla gülemezsin
Ahımdan günahımdan iyi gün göremezsin.

Bu sevdayı taç gibi sen giydirdin başıma
Akıllı ol zehir katma ekmeğime aşıma
Hiç aldırış etmesen hâlime gözyaşıma
Allah’dan dilerim ki murada eremezsin.

Senin için Nurperi göze aldım ölümü
Kırma benim kalbimi kanadımı, kolumu
Görenler üzülüyor benim mecnûn hâlimi
Bir zalime varırsan inşallah saramazsın.

Benim dertli kalbimi sevda hasret doldurdun
Yâd ellere gidersen manen beni öldürdün
Ben böyle ağlarken bir zalimi güldürdün
Allah yuvanı yıkar bir yerde duramazsın.

Bu on yıllık sevdayı eğer yıkıp gidersen
Âşığını para için bir zalime satarsan
Âşık İsmetî’ye dünyayı yıkıp zindan edersen
Ben de seni yaşatmam bir devran süremezsin.
* BİR KAVANOZ KIRAR GİBİ

GÖNLÜMÜ KIRDIN GÜZEL

Yıllarca sen tatlı dil döktün
Bana ümit verdin güzel
Övgü değilmiş yağ çektin güzel
Gönlümde taht kurdun güzel.

Âşık etdin tatlı şeker diline
Usul boylarına ince beline
Sevda serpuşunu aldın eline
Sen başıma sardın güzel.

Salladıkça usul boylu belleri
Yaktın yeryüzünde nice kulları
Titizlikle getirdiğin gülleri
Bir kötüye verdin güzel.

Bunca yıldır söylettin bülbülünü
Akıttın gözümden aşkın selini
Kement ettin sırma saçın telini
Sen boynuma sardın güzel.

Âşık İsmetî derdin var gibi
Geçen ömür zarar gibi
Bir kavanoz kırar gibi
Sen kalbimi kırdın güzel
Bir zalime mutluluğu
Bana böyle ağlamayı
Nasıl revâ gördün güzel?
*
YALANCI GÜZELE
GÖNLÜNÜ VEREN

Yalancı güzele gönlünü veren
Yolu hastanedir derdi veremdir.
Var mı vefasızdan bir vefa gören?
Para sızdırdı mı ipi kırandır.

Âşıktır saz ile kaynayıp coşan
Yâr uğrunda yüce dağları aşan
Tatlı dilli sadık yâre kavuşan
Muradına maksuduna erendir.

Sevene ayrılık ölümden acı
Kadir kıymet bilen başımın tacı
Her asırda insanlığın ilacı
Allah’ın kelamı yüce Kur’an’dır.

Vatan için düşmana göğsün geren
Odur şehid olup murada eren
Kalp gözüyle bakıp dünyayı gören
Tehlikeyi tâ önceden görendir.

Âşık İsmetî derekmeyini bölüşen
Vatan sevgisiyle yanıp alışan
Allah için din-i İslam’a çalışan
İnşallah cennet köşküne girendir.
*
BÖYLE MİYDİ
GÜZEL BANA SÖZÜNÜZ?

Böyle miydi güzel bana sözünüz?
Böyle çürük müymüş sizin özünüz?
Eğer bana ikrarından geçersen
Yüce Allah karartsın o nur yüzünüz.

Doyamadın cilve ile nazından
Söyleşirken bal akardı ağzından
Vaz geçersen bana ikrar sözünden
Mevlâm yaş doldursun iki gözünüz.

Bencileyin aşkdan yanıp pişesin
Fırkat gele kaynayıp da coşasın
Türlü dertden yataklara düşesin
Ne oğlunuz baksın ne de kızınız?

Evinin üstünde baykuşlar dönsün
Gönlün virân olsun baykuşlar konsun
Dilerim Allah’dan ocağın sönsün
Ne külünüz kalsın ne de közünüz.

İsmetî der gözyaşların sel olsun
Toplansın çevrende derya göl olsun
Gönül bağlarınız virân çöl olsun
Kara kışa dönsün bahar yazınız.
*
YARADAN ALLAH’A

ŞÜKÜRLER OLSUN

Yaradan Allah’a şükürler olsun
Dikenli çalıda güller ne güzel
İlkbahar gelmiş de yemyeşil her yan
Ziynetlenmiş bağlar, yollar ne güzel.

İnsan zaaflıdır hata yapar kul
Tövbe etmek ise en çıkarlı yol
Gül ile konuşur sevdalı bülbül
Sevdalı bülbülde diller ne güzel.

Gözüm sevgilimi melek görüyor
Ah etdikçe ciğerlerim eriyor
Yâr gül bahçesinde gülü deriyor
Gülleri devşiren eller ne güzel .

Bu aşkın elinden ciğerim ezik
Kaldım ahuzarda bana da yazık
Yâr kolları dolu altın bilezik
Bilezikleri değil kollar ne güzel.

İsmetî dertleri başından açtı
Gözyaşları ırmaklara ulaştı
Mecnûn Leylâ’sına çölde kavuşdu
Leylâ Leylâ birlikte çöller ne güzel.
*

SEVDA MANİLERİ

Geldi bana gönül verdi
Gönlüme kalbime girdi
Hiç ihtimal vermiyordum
Nasıl benden yüz çevirdi.

Yaz kalemim derdimi yaz
İnşallah azalır biraz
Bakkalıma günde üç kez
Benim için gelir giderdi.

Dertliler meskeni dağlar
Bülbülün meskeni bağlar
Zalim ağlar
Derdini bana dökerdi.

Doktor sar yaralarıma açma
Derindir yaralar deşme
İki gözü iki çeşme
Bana gözyaşı dökerdi.

Âşık İsmetî’yim derdim çokdur
Özüm temiz kalbim pakdır
Sözlerimde yalan yoktur
Bunları Allah da gördü.
*
HER DAĞDAN BİR ÇİÇEK

Ey Nurperi oldum sana âşina
Âşık oldum al yazmalı başına
Senin gibi süslü güzel görmedim
Beni seni benzettim tavus kuşuna.

Yandım ey Nurperi aşkına yandım
Tatlı şirin dillerine aldandım
Âşık oldum diyâr diyâr dolandım
Rastlamadım güzellik de eşine.

Ey Nurperi sevdayı sen başlattın
Sevda oklarını kalbime atdın
İsmetî’yi mecnûn ettin ağlattın
Yedi yıl düşürdün beni peşine.

Ne gezersin derler bana Leylâ’mı arıyorum.
Uçan kuştan, esen yelden Leylâ’mı soruyorum
Nerde gezsem, nere baksam hayalin görüyorum.
Leylâ aşkın hasta etdi yetiş can veriyorum.

Âşık İsmetî’nin gözyaşı çift değirmen döndürür
Hangi şerefli güzel âşığını ağlatmaz
Âşıkların gözyaşı ocakları söndürür.
*
HER BAĞDAN BİR YAPRAK

Bir güzelin derdinden derde dert ekliyorum
Dağlar gibi hasreti yürekde saklıyorum
Leylâ’mı bulurum diye her yeri yokluyorum
Bacımdan, kardaşımdan bir haber bekliyorum.

Gel güzel Nurperim yanıma otur
Aynaya bakarken salavat getir
Hasretinle beni öldürüyorsun
Bâri ellerini kanıma batır.

Nurperim benziyor aya, yıldıza
Sen beni düşürdün ateşe, göze
Korkarım güzelsin gelirsin göze
Hâlâ kıymetini benden sorarsan
Ben seni değişmem bin beş yüz kıza
Eğer sende Allah korkusu varsa
Yaradan aşkına zulmetme bize.

Bu yıl kış tez geldi de dağlar kış oldu
Yine deli gönül coşdu coş oldu
Ağlamaktan çevrem gömlek, yaş oldu
Güzel Nurperimi melek bilirdim
Ne oldu da bağrı demir taş oldu.
*
HER DAĞDAN BİR ÇİÇEK

HER DALDAN BİR YAPRAK

Güzeller içinde Nurperim birsin
Her yanın bal kaymak Nur topu nursun
Allah’dan dilerim sevgimiz sürsün
Ben bağlıyım sen de bağlısın bana
Ben sana bağlıyım sen de bağlıysan
Allah muradını gönlünce versin.

Susuz kalan çiçek çabucak kurur
Hazan olan güller döğülür çürür
Yârsız kalan yiğit dünyadan farır
Güzelin iyisi neden bellidir
Güzelin iyisi sözünde durur.

Beni ağlatırsan dilerim gülme
Dertli aşığı daha dertlere salma
Zalim sen de insaf vicdan var ise
Dertli aşığın yarını elinden alma.

Muhannet uyku beklerim gelmiyor
Saatlardan ay olmuş dolmak bilmiyor
Geceler yıl olmuş sabah olmuyor
Sabahı olmıyan gece olur olur mu?
*
HER NE KADAR YAŞASAK,

SONUMUZ KARA TOPRAK

Yüce dağdan hastalara kar gelir
Bahçelerden elvan elvan nar gelir
Bir aşığa dayı demek zor gelir
Âşıklara dayı demen güzeller.

Kaşların gözlerin sanki haramı
Hançer vurdun, hicran etdin yaramı
Madem güzel, yürekden sevmezdinse
Niçin bana revâ gördün veremi.

Unutma Nurperi! Perişan olacaksın!
Ahımdan, günahımdan dertlere kalacaksın.
Eğer bana böyle zulüm edersen
Deli olup kendini dağlara salacaksın.

Nurperi dertlerini sen kime söylüyordun
Gezip gezip cenberin yarıda bağlıyordun
Aşk pınarı olmuşdun bana aşk çağlıyordun
Ölüm var, ayrılık yok bizim için diyordun.

Hâlâ gönlün bendeyse hâlâ balsın şekersin
Bana olan aşkını nasıl inkar edersin
Âşığını atıp da nasıl ele gidersin
Başkasına gidersen Allah belanı versin.
* HER DAĞDAN BİR ÇİÇEK,

HER BAĞDAN BİR YAPRAK

Senden başka güzele kaş kaldırıp bakmadım
Senden başka güzele yüreğimi yakmadım
Her ne dedinse yaptım hiç sözünden çıkmadım
Söyle ey zalim güzel! Hangi sözün tutmadım?

Gelirdin saatlerce otururdun yanıma
Sevda fidanlarını sen ekmiştin canıma
Sana hep iyilik etdim nasıl kıydın sen bana
Beni niçin öldürdün, elin bastın kanıma.

Yakmak Allah’a mahsus, sen niçin yakıyorsun?
Sevgili âşığına şimdi hor bakıyorsun
Başka yâr tutduğuna bana sen söylüyorsun
Döneklik yakışır mı bir güzelin şanına.

Az mı dedin, “yakın otur yanıma.”
Sevda atdın canevime canıma
Yaraladın yaralı koyma beni
Öldür bari elin batır kanıma.

Ben mahçup âşıkdım ne yaptım sana?
Bendeki hasretin sığmaz cihana
Gözümün yaşını çevirdin kana
Beni atıp başkasını tutarsan
Ömür boyu uğrayasın figana.

Hâyin güzel sana netdim neyledim?
Sırrını mı yâd ellere söyledim
Sevda denizini senle boyladım
İmdat dedim feryadımı duymadın.

Deme güzel deme beni ağlatma
Ömür boyu bana kara bağlatma
Od düşürüp yüreğimi dağlatma
Dünya malı için gel beni satma..

Beni ateşlere yakan hâyin güzelin
Araya araya evini buldum
Baktım bir zalime oluyor gelin
Kendimi efkârdan yerlere vurdum.

Senden ayrılalı sanmayı güldüm.
Ben de Ferhat gibi dağları deldim.
Senin hasretine dayanamadım
Dağları aşdım da ben sana geldim.

Bir aşığım şair İsmetî benim adım
Uçuyordum felek kırdı kanadım
Derdime çare olmadı doktorlar
Izdıraptan arşa çıktı feryadım.
*
GEZERGEN RASTGELDİM

CADDEDE VEFÂSIZA

Kara haber gider güce
Kara haber verme bana
Ağlıyorum gündüz gece
Yaralıyım vurma bana.

Benden sana zarar gelmez kar gelir
Hastalara bahçelerden nar gelir
Ey Nurperim ben seni alamasam
Geniş dünya bana zindan, dar gelir.

Mevlam sana vermiş güzel Nuryüzü
Bu kadar parlamaz göğün yıldızı
Bu güzellik koydu kalbime közü
Medet dünyaların en güzel kızı.

On yıl beni peşin sıra gezdirdin
Güzelliğini üç bin şiir yazdırdın
Ey Nurperi! Bir zalime vardınsa
Katil oldun mezarımı kazdırdın.

Canpare yârimi eller alıyor
Muradımız ahirete mi kalıyor
Kardaşlar, bacılar kurtarın beni
Bana dayanılmaz zulüm oluyor.
*
GEZERGEN RASTGELDİM

BENİM CEYLANA

Geziyordum Leylâ’yı sora sora
Caddede gezerken rastgeldim yâre
İnsafsız yâr girdi kara habere
Evlendiğini söyledi hançerini vura vura
Zalim beni canlı koydu mezara.

Yârin yanındaydı amcanın kızı
Unutmuş yâr bana verdiği sözü
Babası yanında gözetdi bizi
Bağrıma koydular ateşi közü.

Elveda deyip gittiler, peşlerin baka kaldım
İnsafsızlar şoke etti, ne kara günlere kaldım.
Onun için ben kendimi, keder deryasına saldım.
Gittim deniz kenarına, başımı taşlara çaldım.

Taksi tutdum, size geldim sizi derde çare bildim
Sizi evde bulamadım, üzüldüm geriye döndüm.
Bacımı da bulamadım, derdimle baş başa kaldım.
Döndüm gerisin geriye, deniz kenarına vardım.

İntihara niyet etdim iskele ucuna geldim
Çıldırmaya ramak kaldı, metanetimi zor tuttum.
Çok okudum, çok üfledim, yüce Allah’ımdan korktum.
Can tatlıymış, kıyamadım, kendimi yerlere attım.
*
ÖRNEKLEMELER yani POTBORİ

Severim tabancayı, yanı sıra bıcağı
Yalan benim düşmanım, ben söylerim gerçeği
Eller ne derse desin, Nurperim nar çiçeği
Âşık ahı alanın bir gün batar ocağı.

Sen gülerken nur damlardı yüzünden
Konuşurken bal akardı ağzından
On yıllık sevdayı yıkmaya kalma
Geçemesin ikrarından , sözünden.

Bu hasrete dayanmaz can
Kalbim sanki yıkık bir han
Bayramda Nurperi yoktu
Dünya bana oldu zindan.

Benim yatak odası kral dairesi gibi
Yârin sesi gelmeli bülbül sedası gibi
Nurperiyle bu dünya cennet bahçesi gibi
Nurperisiz bu odam baykuş yuvası gibi.

Giyindin süslendin karşımda durdun
Nurperim aşk okun kalbimden vurdun
Gönlünden gönlüme bir köprü kurdun
Tahtını kalbimde kurdun oturdun
Sözünde durmasan beni öldürdün.

Çiçeklerin sultanı gül
Güzeller sultanı sensin
Can evimde yaşıyorsun
Canımın içinde cansın
Bütün güzellikler sende
Tek başına bir cihansın.
İnsaf eyle hasretine
İsmetî nasıl dayansın?

Meyveli ağaçsın dalların yerde
Eşarbın oluyor yüzüne perde
Aşkın ateş oldu yanıyor serde
Nurperim gel beni düşürme derde.

Nurperimi Allah’dan dileyip de durayım
Nurperime gönlümde sırca saray kurayım
Gökyüzünden saraya yıldızlar indireyim
Yeter ki sen benim ol, ayağının altına bu dünyayı sereyim..

Kahbe felek sevdamızı tez vurdu
Bir güzeli İsmetî’ye çok gördü
Üç zalimde yârelere tuz vurdu
İflah olmam, bu yaradan kurtulmam
Gelin hançer vurdu bir de kız vurdu.

Lütfen dinle beni kardeş hemşirem
Dertli yüreğimde derindir yaram
Yiten yârdır yaralarıma çarem
Uçan esen yellerden soram.

Bu güzelle on yıldır tanışalı
Kazan gibi kaynayıp da coşalı
Mecnûn oldum sevdasına düşeli
Eğer bulamasam olurum verem.

İsmetî’yim onu melek sanmıştım
Sevdasına ta yürekden yanmışdım
Kerem nasıl yandı çok düşünmüştüm
Şimdi anladım böyle yanmıştı Kerem.

Ele gönül verdiğini söyleme bana
Önce beni öldür yaralı koma
Sana olan aşkım sığmaz cihana
Âşığa kast etmek yakışmaz insana
İntizar ederim Nurperi sana.

Bu kara haberi ölüm
Beni öldürdün kanlı zalim
Kırıldı kanadım kolum
Madem oldun eve gelin
Al resmini, ver mendilim.

Bir zamanlar sevincimde uçuyordum kuş gibi
Nurperimin bûseleri kaymak, şeker, aş gibi.
Nasıl ağlamayım, nasıl yanmayım?
Bunca sevda geldi geçti düş gibi.
Bunca sevda oldu hayal, düş gibi.

Şu dünyada bulunmadı kara sevda çaresi
Leylâ Leylâ deyip çağlar benim gönül deresi
Aylar geçse, yıllar geçse, ömür bitse
Leylâ’sız iyi olmaz sevda yarası.

Yiğit derler yüce dağlar aşana
Âşık derler kaynayıp da coşana
Mevlâm sabır versin, merhamet etsin
Bencileyin yârdan ayrı düşene

Merhameti olan elimden tutsun
Dilerim ki yüce Allah yardım etsin
Hızırı göndersin imdada yetsin
Böyle aşkın ateşinde pişene.

İsmetî çaresiz n’etsin neylesin
Derdin yüce dağlara mı söylesin?
Yüce kadir mevlâm yardım eylesin
Sevda kazanında pişib taşana.

Nurperi ismini beraber takdık
Sevda ateşini yürekde yaktık
O Leylâ ben mecnûn olup çıktık
Affımızı yüce Allah’a bıraktık.

Sevgilimin esas adı bilmece
İkimizin aşkı dağlardan yüce
Kimseler bilmiyor hâlimiz nice
Dünya benim olur onu görünce
Az mı hasret ile yoluna baktık?

Ben bir Ferhat oldum o da Şirin
Kapamaz sevdanın yarası derin
Yanıyor yüreğim bana su verin
Çıldırırım ona kavuşmasam
İsmetî der Nurperimi gönderin.

Su dolanır gelir harktan
Bir yel eser Şam’dan, Şark’tan
Ben bir güzelin yüzünden
Soğumuşum evden barktan.

Bir Sonbahar akşamı geldiniz bize
Sizinle kapıda geldik gözgöze
Güldünüz kendiniz ediniz naza
Yüzünüzden nur yağdı çevremize
İşte o an âşık oldum ben size.

Ben âşığım sözlerimi tartarım
Muradım gözümde kalmasın yarım
Sana nazar değer diye korkarım
Şirin’den şirinsin gelirsin göze.

Dinleyin sözlerim kardeş bacılar
Dertli yüreğimde çoktur acılar
Aradığım Leylâ ‘mı bulamasam ben
Dinmez yüreğimde sızı sancılar
Ben bulurum diyen kardeş falcılar
Bulun bana Nurperimi gönderin.

Beni yakdın şimdi geri çekilme
Mahvolursun kabtan kaba dökülme
Varıp kıymet bilmezlere takılma
Yine ağlayıp da yanıp yakılma
Yine iki çeşme olur gözlerin..
*
YÂRDAN GELEN
KARA HABER ÜSTÜNE

Kara sevda yapar mecnûn, serseri
Kurutur bırakır kemikle deri
Yanık yanık saz çalıp söylüyorum
Dostun sevdasına düşeli beri.

Hangi bülbül gonca gülüne konmaz?
Hangi âşık böyle güzele yanmaz?
Allah’dan korkmaz, kuldan utanmaz
Nasıl bana verdin kara haberi.

Âşık İsmetî’yim sözde dururum
Hazan vurmuş bağlar gibi kururum
Bu hasreti ben nasıl kaldırırım
Dayanamam bu hasretten ölürüm
Yüreğime koydun ateşi koru.

Yürekde yara çok derinde
Hasret varmış kaderimde
Yâr ateş yaktı serimde
İtfaiye bile söndüremez
Yangın benim yüreğimde.

Bir zamanlar can içinde can Nurperi
Gönül bağımda güldalı fidan Nurperi
Tatlı gülmelerinle beni âşık eden Nurperi
Şimdi de beni bir zengine satan Nurperi
Vicdanı sızlamadan bırakıp giden Nurperi.

Yıllarca benim ile şen konuşup şakıyan
Aşkın şarkısını bana okuyan;
Sen benim dünyada her şeyimsin diye;
Güzellik harikası Nurperiyi,
Bu sefer biraz düşünceli, küskün gibi gördüm.
Ben kendisine irticalen şunları söyledim:

Gittin geldin sebep oldun sevmeme
Sevgilim gücenip küsme ne olur?
Bir ben söyler isem bir de sen söyle
Dut yemiş bülbül gibi susma ne olur?

Ayrılık söyleme, ayrılık deme
Sensiz ellerimi koynumda koma
Bahçıvanı oldun gönül bahçeme
Hazan yeli gibi esme ne olur?

Gönüldür dünyanın ucuna varır
Şair İsmetî ahından fidanlar kurur
Ümidim kesersen dünyam kararır
Nurperi ümidim kesme ne olur?

*
ÖLÜMÜNE SEVDA

ÖLMEYİNCE BİTMEZ

Yaptığını beğendin mi güzelim?
Yakdın yüreğimi köz oldu şimdi
Senden ayrılırsam bu bana ölüm
Derdim elli idi yüz oldu şimdi.

Sanma ki dünyada baki kalırsın
Bu zulmün cezasının bulursun
Cennet, cehennem var ölürsün
Niceleri öldü toz oldu şimdi.

Şair İsmetî aşkınla ağladı durdu
Ne tatlı hayaller senin için kurdu
Hasretin firgatin yaman basdırdı
Dert ortağı bana saz oldu şimdi.

*
Nurperiye gönül verdim
Yeminli bağlantı kurdum
O gideli artdı derdim
Sevda savaşına girdim
Yüreğimden yaralandım.

Hasret dolu kalp sızlıyor
Gönül Leylâ’sın özlüyor
Yollar Leylâ’m nerde kaldı?
Yaşlı gözler yol gözlüyor.

Benim Nurperim güzeller başı
Paha biçilmeyen cevahir taşı
Tatlı dillerinle mutluluk verdin
Kalbime doldurdun aşkı ateşi.
*
İŞTE ÖLÜMÜNE SEVDA!

Nurperisiz nasıl yaşar dururum?
Beni terk ederse ben çıldırırım
Aramızı bulana canım veririm
Alamasam kendimi öldürürüm.

Yardım edin bana kardeş bacılar
Dertli yüreğimde çokdur acılar.

Mecnûn oldum Leylâ’mı arıyorum
Ferhat oldum dağları yarıyorum
Nurperimi arayıp duruyorum
Turnalardan kuşlardan soruyorum
Bulup bana verene canım veririm.

Âşık ismetî’yim kabul ederse
İnsanlığı iki pula satarsa
On yıllık sevdayı yıkıp giderse
Işıklı dünyayı zindan görürüm.

Yardım edin bana kardeş bacılar
Dertli yüreğimde çokdur acılar.
* Selâm olsun hâyin yâre,
O düşürdü beni zâre,
Ölümüne sevda derler,
Böyle kara sevdalara.

Nasıl beni atıp ele gidiyorsun?
Derdime dert katıyorsun
Tütün gibi tütüyorsun
Hasret dolu gözlerimde.

Yürekde yara derinde
Hasret çekmek kaderimde
Yâr ateş yakdı serimde
İtfaiye söndüremez
Yangın benim içerimde.

Ben seni bir melek bildim
İsmetî sarardım soldum
Hasretinden dertli oldum
Duramaz oldum yerinde.

Yüzüme şavklı gülerdin
Ölürüm ayrılmam derdin
Madem böyle terk ederdin
Niçin bana gönül verdin?
*
SEVDA MANİLERİ

–Tarafımdan Söylenmiş-

Bal olsun yediklerin
Ben olan sadık yârin
Duygulandırdı beni
Sevgilim dediklerin.

Güzel bilekli güzel
Gönlü dilekli güzel
Sen beni âşık ettin
Çelik yürekli güzel.

Aşkından oldum duman
Güzelliğin çok yaman
Dünya benim oluyor
Seni gördüğüm zaman.

Bağlarda dökülür gazel
Ciddî isen sözüne gel
Sevgisi olmayan güzel
Meyvesiz ağaca benzer.

Gönlünü verdin bana
Beni bağladın sana
Saçının bir telini
Vermezdim Hindistan’a.

Öyle bir güzel sevdim ki
Altın külçe tece benzer
Elden ele düşen güzel
Altın iken tunca benzer.

Dağ başında oturmuşum
Derdi yüze yetirmişim
Hem gezerim, hem ağlarım
Ben bir Leylâ yitirmişim.

Nurperim geçti uzaktan
Yüreğim yandı meraktan
Ben onu hiç unutmadım
O hâyin unutmuş çoktan.
*
ÖLÜMÜNE SEVDA

ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER

Gözyaşım mürekkep oldu
Kalem oldu bu hasretim
Nurperimden ayrılalı
Hem öksüzüm hem de yetim.

Güzeller meskeni Samsunla dolu
İnşallah bükülmez âşığın kolu
Bu güzellik sende, bu aşk bende iken
Mahalleniz olur bana su yolu.

Bana aşkın deryasını boylatdın
İsmetî’yi zalim zengine satdın
Beni bülbül âşık ettin söylettin
Yeniden elime aldırdın sazı.

Tatlı olsun aşınız
Hayır olsun düş’ünüz
Benden başka seversen
Dinmesin gözyaşınız.

Gönlümü çeldin gitdin
Bağrım deldin gitdin
Yazık değil mi bana?
Aklımı aldın gitdin.

Sensin canımın içi
Senden gayrısı acı
Sana sevdalı olalı
Terk ettim işi gücü.
*
ÖLÜMÜNE SEVDAMDAN

Bir güzel elinden bâde içmişim
Sarhoş olup ben kendimden geçmişim
Nurperinin sevdasına düşmüşüm
Şaşırmışım pusulayı gönyeyi.

Nurperim dünyanın en güzel kızı
Sürmeli ceylandır aladır gözü.
Beni âşık eden mübarek yüzü
Gölgede bırakır güneşi ayı.

Âşık İsmetî der gezsem dünyayı
Gezdim Türkiye’yi, gördüm Konya’yı
Bunca büyük şehirlerin içinden
Ben gönlümce seçtim Ünye’yi.

• * *

Sevgin kağıt hasret kalem
Yazarım satır satır
Âşığın sevdası ölümsüz olur
Benimki de ölümüne sevdadır.

Âşık candan sever maşûk bilirse
Dünya muradımsın nasip olursa
Ey Nurperim sana ziyan gelirse
Yıkarım bu şehri viran ederim.
* SEVDA MANİLERİ

-Tarafımdan-
-Bu sevda manileri Nurperinin kendisine söylenmiştir.-

Dağlarda yatar oldum
Derde dert katar oldum
Ben sana vurulalı
Mecnûndan beter oldum.

Gökden inen bir nursun
Bu gönlümde sen varsın
Hâlâ gönlüm bendeyse
Allah muradın versin.

Âşığım gonca güle
Ağzında tatlı dile
Cellat boynum vura
Sırrını vermem ele.

Bahçeye ekdim darı
Sensin ömrümün varı
Aşkına düşeli ben
Olmuşum aşk pınarı.

Kral dairesi gibi
Sana oda döşedim
Gece gündüz ben senin
Hayalinle yaşadım.

Bin güzele değişmem
Senin usul boynunu
Yâr sana hazırladım
Gönlümün sarayını.

Yıllardır çağırıyorum
Sevdanın çilesini
Güzelliğin fethetti
Gönlümün kalesini.

Yâr ben sensiz olamam
Senden ayrı gülemem
Zülfünün tellerine
Bağlıyım ayrılamam.
*
SEVDA MANİLERİ

-Tarafımdan-

O tatlı dillerine
Kınalı ellerine
Saçının tellerine
Kendin bağladın beni.

Şen olsun yerin yurdun
Bir bûseni çok gördün
Ben seni kıramazdım
Sen beni nasıl kırdın?

Gel kınalı kekliyim
Hasretini çektiğim
Ne güzel yakışıyor
Kırmızı etekliğin.

Sevgilim desde başı
Henüz yirmidir yaşı
Sendeki mendilimi
Her an koynunda taşı.

Aşkından ölüyorum
Sararıp soluyorum
Altın tel saçlarından
Bergüzar diliyorum.

Altın tabakta balsın
Bahçede gonca gülsün
Saçlarından bir tel ver
Derdime derman olsun.

Bu iş olmuyor böyle
Güzelim bir şey söyle
Aşkından ölüyorum
Bana merhamet eyle.

Güzel güzel aşkınla
Gezerim yan yana
Bal kaymakla yoğurmuş
Seni doğuran ana.

Eviniz önü okul
Aşkın koymadı akıl
Uzak durup öldürme
Gel güzel bana sokul.

İsmetî bekler yolun
Sensiz hayat bir ölüm
Dünya malına değer
Koynundaki gonca gülün.

Yayla ırmaklarında
Oynar ala balıklar
Hiç aklımdan çıkmıyor
O tatlı sevdalıklar.

Evinizin önü çeşme
Gel güzel benden kaçma
Köşe bucak kaçıp da
Sinemde yara açma.

O güzel çıkışların
Yüreğim yakışların
Hiç aklımdan çıkmıyor
Sevdalı bakışların.

Beni yabana atma
Aşkın ile ağlatma
Aşkından ölüyorken
Beni bırakıp gitme.

Keşke görmesem seni
Yakdın kül etdin beni
O şavklı gülüşlerin
Deli ediyor insanı.

Nerdesin kutlu güzel?
Dilleri tatlı güzel
O tatlı dillerinle
Candan kıymetli güzel.

Ey turfanda yemişim
Sana sunam demişim
İnsaf eyle Nurperi
Aşkına susamışım.

Yâr sallanıp geliyor
Bana bakıp gülüyor
Nurperi gülüşlerin
Çok mutluluk veriyor.

Yâr sendeki nur yüzler
Aşkından kalbim sızlar
Ey can ilacı güzel
İsmetî yolun gözler.

Elma verdim yiyesin
Sevdiğimi bilesin
Eğer benden geçersen
Genç yaşta kuruyasın.

Bir güzel güzünden ahuzar oldum
Kötü kaderimden sitemkâr oldum
Kadir-kıymet bilmezlere yâr oldum
Felek vurdu beni tarumar oldum
Zalim felek vurdu tarumar oldum.

İsmetî benziyor dertli Kerem’e
O yâr hançer vurdu yürek yarama
Bu ayrılık üç ay daha sürerse
Benim derdim gider ince vereme.

Dağ başları çakallara yurt oldu
Akrabalar akrabaya kurt oldu
Sen ağladın yüreğime dert oldu
İnan gözyaşların kalbime doldu.

Yüreğimde yara derindir
Yanıyorum bir su verin
İmama haber gönderin
Ölüyorum ölüyorum ölüyorum.
*
BİR NASİHAT ŞİİRİ

Bir nasihat edem yâren yoldaşa
Sakın taş atmayın yaralı kuşa
Eğildin baktın mı gözümde yaşa?
Belki muhtaç kalmış ekmeğe aşa.

Ruhsatsız bağlardan meyve devşirme
Vefasız güzele gönlünü verme
Her güzel kıza gönül düşürme
Gönül bir güzelle gelmeli coşa.

Sevgi dolu gözle insana bakın
Yakıp yıkıcıya olmayın yakın
Yoksula garibe gülmeyin sakın
Her neyi gülersen o gelir başına.

Yine Âşık İsmetî geliyor coşa
Gönülü yanıklıgile hayatı yaşa
Niçin isyan olur devlete hâşâ?
Nasıl silah çeker kardaş kardaşa.
*

 

YENİ MECNUN DİYOR Kİ!

Mecnûn gibi yola girdim yürüme
Kınamayın ateş düşmüş serime
Aman karlı dağlar bana yol verin
Yol verin de be n gideyim yârime.

Dert çağlayan ben bir dertli pınarım
Gezer gezer ben sılama dönerim
Bir güzelin sevdasınla yanarım
Yanaşmayın ateşime narıma.

Bir kız aldım çekilmiyor nazları
Bağrıma doldurdu ateş ile közleri
Yüreğimi yakan sitem sözleri
Ölümden çok gider oldu zoruma.

Sıra dağlar gibi derdim sıralı
Yitirmişim elâ gözlü meralı
Nurperinin aşkı beni vuralı
Bakamadım zararıma kârıma.

İsmetî soruyor ey dağlar taşlar
Oturdum ağladım çağladı yaşlar
Başıma toplanan rengarenk kuşlar
Şahid olun feryadıma zarıma.
*

AYRILIK AYRILIK ,

ZALİM AYRILIK

Hazırlandım yine gurbet ellere
Yine mi başıma geldin ayrılık
İnsaf et gözyaşım döndü sefere
Az mı yüreğimi deldin ayrılık.

Aldılar sunamı kıydılar bana
Yürekteki derdim sığmaz cihana
İnsafsız vicdansız ne yaptım sana
Beni dertten derde saldın ayrılık.

Kanber ettin koydun dağda bellerde
Mecnun oldum koydun ıssız çöllerde
Bir yâr için koydun gurbet ellerde
Başımdan saçları yoldun ayrılık.

Gurbet elde boyuncuğum büktürdün
Didelerden kanlı yaşlar döktürdün
Bir yâr için çok hasretlik çektirdin
Dertli yüreğimi böldün ayrılık.

Benden ayrılmadın benim ile kaldın
Döndün dolaştın hep yanıma geldin
İsmetî ne yaptı sen düşman oldun
Hasret oldun kalbe doldun ayrılık.
*
NURPERİM PINARDAN
SU DOLDURUYOR

Nurperim pınardan su dolduruyor
Kumral saçlarını yel kaldırıyor
Alttan alttan bana bakıp gülüşü
Sevdam artırıyor beni öldürüyor.

Âşıklar güzele çok saygı duyar
Meyveli ağaçlar dalların eğer
Karşılıklı sevgi dünyaya değer
Nurperim bana çok moral veriyor.

Can Nurperim sanki cennetten huri
Yürü gel Nurperim gel bana yürü
Karşılıklı böyle seveli beri
Gözlerin dünyayı bir hoş görüyor.

Sevenlerin aşkı sanki şeker bal
Ey büyük Allahım bu ne güzel hâl
Çabuk gel Nurperim aman çabuk gel
Nerdeyse sevinçten kalbim duruyor.

İsmetî âşıktır tatlı diline
Altın kemer taksam ince beline
Doldu bakraçlar aldı eline
Güle güle bana doğru yürüyor.
*
BESTESİ HAZIR
VE
BENDEN YİNE AYRILIK

Otuz yıldır bu çöllerde çalıştım
Çile cefa havasına alıştım
Ev alacam diye aşk ile coştum
Felek vurdu beni bu derde düştüm.

Mecnun oldum bir Leylâ’ya yâr idim
Çok çalıştım ileriye yürüdüm
Bağı bahçe evden barktan farıdım
Gider oldum hepisinden vazgeçtim.

Sevdiğim güzelim kaşları keman
Leylâ’sız derdime bulunmaz derman
Dertlerden yana değildir zaman
Derdimi dökmeye dağları seçtim.

Seherde uyandım bahçeye girdim
Bülbül ağlar iken bülbülü gördüm
Yürekte depreşti bu büyük derdim
Sargılı yaramı yeniden açtım.

Âşık İsmetî çok güzeller övdü
Vefasızdan yandı göğsünü dövdü
Bu zalim ayrılık beni çok sevdi
Sanki ayrılığın bâdesini içtim.
* BEN BU DÜNYAYA GELELİ

Ben bu dünyaya geleli
İlden ile göçer oldum
Gurbet ellerde kalalı
Gözyaşlarım saçar oldum.

Bu sevdadan başım döner
Yüreğimde ateş yanar
Düşmeyenler beni kınar
Bir sevdaya düçar oldum.

Mey içtim Pîr’in tasından
Bir güzel sevdim hasından
O güzelin sevdasından
Öz canımdan geçer oldum.

Kanaatkarım çok kanaatkar
Şerre olmaz hiç meyilim
İnşallah cahil değilim
Hayrı, şerri seçer oldum.

Selâm olsun dosta eşe
Bakın neler geldi başa
Kerem gibi dağa taşa
Dertlerimi açar oldum.

İsmetî’yi efkâr sarmış
Dünyanın sefası yarmış
Kaderimde neler varmış?
Felek vurdu naçar oldum.
*
O ZALİM BABAN AYIRDI

GÜNAHIMIZA O GİRDİ

Felek aramıza durdu
Mutluluğumu çok gördü
Nurperim sen ayrılmazdın
O zalim baban ayırdı.

Ciğerde hançerin ucu
Yüreğimde tonla acı
Zalim baban sözde hacı
Bu günaha nasıl girdi?

Zalim baban çok kinciymiş
Hacı değil bir hancıymış
Baban keskin nişancıymış
Beni ta kalbimden vurdu.

Baban beni derde saldı
Zalim çok günaha kaldı
Gizli gizli rüşvet aldı
Seni bir zalime verdi.

İsmetî der çok severdim
Nurperiyi melek gördüm
Dağlar gibi oldu derdim
Nasıl çekeyim bu derdimi?
*
GÜZELLİĞİN SEBEP OLDU

Gülüşlerin gönül çeldi
Sevdaların kalbe doldu
Nurperi seni sevmeme
Güzelliğin sebep oldu.

İnsafsız dünya güzeli
Beni ettin mecnun deli
Sevdana düştüm düşeli
Yüzüm ayva gibi soldu.

Ben gönlümü sana yaktım
Ciddî bir yâr diye baktım
Nişan yüzüğünü taktım
Parmağına iyi geldi.

Kahrolsun o zalim beyin
İnşallah karalar giyin
Bana yaptığın son oyun
Beni onulmaz derde saldı.

Farzet ki İsmetî öldü
Bu ölümü senden bildi
İnşallah nar-ı cehennem
Dostun ile sana kaldı.
* ÂŞIĞI SAZDAN SOĞUTUR

SAZIN DÜZEN TUTMAYANI

Âşığı sazdan soğutur
Sazın düzen tutmayanı
Yiğidi kızdan soğutur
Sarılıp ta yutmayanı.

Yüreğimde ateş sönmez
Virân bağa bülbül konmaz
Her bülbüle bülbül denmez
Gonca güle ötmeyeni.

Mey içen âşık ayılmaz
Günahsız cana kıyılmaz
Makbul bir güzel sayılmaz
Söz verip te tutmayanı.

İsmetî’ye âşık derler
Âşıklar güzel giyerler
Kaşık düşmanı sayarlar
Yurda hizmet etmeyeni.
*
ÂŞIK SEVGİLİDEN
AYRI DÜŞERSE

Âşık sevgiliden ayrı düşerse
Âşığın gözyaşı sel gibi olur
Hasret ateşinde yanıp pişerse
Hazan kuruttuğu dal gibi olur.

İnsanoğlu doğru yoldan şaşarsa
Şeytana uyup ta haddi aşarsa
Bir güzel de elden ele düşerse
Pazara satılan mal gibi olur.

her şeyi bağlama mangır paraya
Veda edeceksin köşke saraya
Senlik-benlik girer ise araya
Evli Ayşe, Ali el gibi olur.

Sevgililer bir araya gelince
Karşılıklı sevgi kalbe dolunca
Aşkı muhabbetle deyip gülünce
Evlilik hayatı bal gibi olur.

İsmetî der âşık hasret ölünce
Sevdiği güzeli eller alınca
İnsafsız sevgiden mahrum kalınca
Dünya bir virâne çöl gibi olur.
*
LEYLÂ SENİ ARAR İKEN

HER GÜZELE BAKIYORUM

Yâr sen bu yerden gideli
Özlemini çekiyorum
Olmuşum gözyaşı seli
Çağıl çağıl akıyorum.

Nurperi terk ettin beni
Hasretin büyük hediye
Belki sen olursun diye
Her güzele bakıyorum.

Ben de yok bir durak mekan
Sevda nedir bilir çeken
Nurperimi arar iken
Her güzele bakıyorum.

Beni düşürdün dillere
Dert döküyorum tellere
Senle gezdiğim yollara
Gözyaşları döküyorum.

İsmetî unutmaz seni
Hani yeminlerin hani
Hasretinle ezdin beni
Boynumu büküyorum.
*

ARADIM ARADIM
ARADIM SENİ

Geçer iken bakkalıma uğrardın
Şahsı dertlerini bana söylerdin
Ben deyiş söylerdim sen de ağlardın
O dökülen gözyaşlarını aradım.

Yüzünü benzettim on dörtlük aya
Senden ben de kaldı bunca hediye
O hâyin yüreğin sanki bir kaya
Güzellikte benzerin var mı diye
Seyyah oldum bir eşini aradım.

Ey gözleri elâ kaşları keman
Yandım aşkın ile tütüyor duman
Güller açılırdı güldüğün zaman
Neşe saçan gülüşünü aradım.

Dertliydin ben moral verirdim sana
Aşkı sevdaların işledi bu cana
Büyük sevinçlerle gelirdin bana
Güle güle gelişini aradım ey can aradım.

Salanlı salanlı bana gelirdin
Bülbül gibi şakımayı bilirdin
Âşık İsmetî’nin gönlün alırdın
Gelip gönlüm alışını aradım.
*
ŞÜKREDELİM ULU
ALLAHIMIZA

Şükredelim ulu Allahımıza
Kullarını ne de güzel yaratmış
Çok güzellik vermiş geline kıza
Güzelleri cilve nazla donatmış

Şikayet olmasın bu insan fani
Veren Allah alır bu tatlı canı
Dünyalar dolusu bunca insanı
Sevda ile birbirine bağlatmış.

Yüce Allah bize dünyayı kurmuş
Sınav için bizi böyle göndermiş
Kiminin rızkını sılada vermiş
Kimisin gurbet ellere atmış.

İnsanoğlu daim güzel söyleyin
Hakk’ın rahmet deryasını boylayın
Hakk’ın kudretine fikir eyleyin
Yerleri gökleri direksiz tutmuş.

Allah korkusudur her işin başı
Yoktur yüce Allah’ın benzeri, eşi
Pınar olmuş âşıkların gözyaşı
İsmetî’yi Nurperi için ağlatmış.
*
ŞİRİN ÜNYE

Bana da bağrında yer ver
Sana geldim şirin Ünye
Altın kalpli insanları
Sen de buldum şirin Ünye.

Ben Leylâ’mı soruyorum
Hasretinden eriyorum
Kiralık ev arıyorum
Yok mu bana yerin Ünye?

Âşığım hayranım sana
Bu hasret döndü yangına
Dertlerimi sorma bana
Ben de yara derin Ünye.

Mavi denize bakam
Sana şarkı türkü yakam
Yazın yaylalara çıkam
Yaylaların serin Ünye.

Vefâ dolu sağlarında
Gonca güller bağlarında
Kışın yüce dağlarında
Elvan elvan karın Ünye.

İsmetî der ağladım güldüm
Yedi deryalara daldım
Seni sevdim sana geldim
Bana destek verin Ünye.

Yolun bağlı her yer ile
Arkan kale dağlar ile
Pırıl pırıl gençler ile
Dolu caddelerin Ünye.
*

 

 

BU ŞİRİN ÜNYE ŞEHRİNDE

Yürekte yara derinde
Söz söylerim ben yerinde
Çorap mendil satıyorum
Ben Ünye kahvelerinde.

Bilir misin neden nesin?
Herkes güzel söz söylesin
Bu âşık ta ekmek yesin
Bu şirin Ünye şehrinde.

Hedefimdir namaz niyaz
Yetecek helâl kâr biraz
Yolcu olur gideriz biz
Bir gün eller üzerinde.

Kınamayın ben de insanım
Hem gönlüm var hem canım
Aklım fikrim kalmış benim
Bir güzelin gözlerinde.

Bu İsmetî cevher satar
Kalbi Nurperi için atar
Sevdaların hançeri var
Bu âşığın yüreğinde.
* BAĞRIYANIK BİR ÂŞIĞA,

BİR GÜZELİ ÇOK GÖRMEYİN

Beni kınayıp durmayın
Derdim çok yönlü sarmayın
Bencileyin bir âşığa
Bir güzeli çok görmeyin.

Sevdiğim kız buralıdır
Kaşı gözü harelidir
Benim yürek yarelidir
Bir kurşun da siz vurmayın.

Bir yâr için düştüm dile
Gözyaşlarım gitti sele
Ahdında durmaz güzele
Aman ha gönül vermeyin.

Benim Nurperim buralı
Karadenizin meralı
Üç ay oldu son göreli
Ciğeri pare pareliyim.

Nurperim benziyor aya
Hâyin kalbi sanki kaya
İsmetî yâr sevdi diye
Dertli kalbimi kırmayın.
*
-NOT.: Öykülü Bir Şiir

05.10.1995 günü, Terme’de işlerimi organize etmek için çok gezdim, dolaştım, yoruldum, bunaldım, geldim.Belediye yanında parkta oturdum.Parkta 15-20’ye yakın genç vardı.Çok güzel, yakışıklı delikanlılar şen,şakrak oynuyordu. Yani şen-şakrak konuşuyorlardı. Ben de yandaki kanepede sakin sakin, melûl melûl mahsun oturuyordum. Bu güzel delikanlılar bana şunu sordular: “- Amca hayrola bir derdin mi var?Çok düşünceli ve üzgünsünüz.” Ben de şöyle cevap verdim:
-Âşıklar dertli olur. Dertliler üzgün ve sakin olur”, dedim. Gençler beni haklı buldu ve benden şiir söylememi istediler. Israr ettiler. Ben de o güzel delikanlılara,”-Sazla mı, sözle mi istiyorsunuz?”,dedim. Onlarda, “- Sazın yanında olmadığına göre sadece sözle(dille) söyle. Gazete okur gibi bize şiir oku”, dediler.
Ben de ezberime gelenlerden takriben yirmi kıta kadar şiir okudum. Çok beğendiler. Sağolsunlar. Şiir defterlerim olup olmadığını sordular. Ben de çantamdan iki adet şiir defteri çıkarıp onlara verdim. Sıra ile çok okudular, çok beğendiler.

NOT.: Termeli, güzel, yakışıklı ve duyarlı gençlerle söyleşimizin ve “Öykülü Şiirler”in illaki bu şiirlerin Samsun’da Ofset Matbaa’da basılmasını, satışa sunulmasını ve en azdan birer tane alacaklarını söylediler.

Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde okuyan bu gençler, “-Biz bunlardan yüzlercesini kendi arkadaşlarımıza satacağız”, dediler. Telefon numaralarımı beni aramak için aldılar. Çok hoş sohbet, muhabbet ettik.

Benden irticalen söylememi de istediler. Ben de bu güzel gençleri kıramazdım. Yaradana sığınarak aşağıdaki şiirleri söyledim:

TERMELİ GENÇLERE

Ey sevgili güzel gençler,
Sordunuz ki nereliyim?
Terme’ye hicret etmişim
Ben de şimdi buralıyım.

Derdim çoktur kimse bilmez
Derin yara merhem almaz
Elbetteki yüzüm gülmez
Yedi yerden yaralıyım.

Ayrılık çok acı geldi
Bu hasret yürekleri deldi
Merhemi Leylâ’da kaldı
Bağrı yara bereliyim.

Gönül viran bağlar gibi
Leylâ yine ağlar gibi
Karlı yüce dağlar gibi
Derdi sıra sıralıyım.

Bir güzel sevdim şahane
Bulunmaz kusur bahane
Eski İl’im Gümüşhane
Ben bir Yağmurdereliyim.

İsmetî der ki gülmedim
Aradım huzur bulmadım
Sevdiklerimi almadım
Ben bir bahtı karalıyım.
* EY SEVGİLİ
MÜSLÜMANLAR!

Ey sevgili Müslümanlar!
Bu sözümden alınmayın
Bölmek istiyor düşmanlar
Akıllı olun bölünmeyin.
Allah için sakın bölünmeyin.

Hakk dinimiz hor gördüler
Fırsat buldukca vurdular
Asırlarca sömürdüler
Artık daha yolunmayın.

Her tarafa düşman dolmuş
İçimize ajan salmış
Düşmanlar çok oyunbaz olmuş
Oyunlara gelinmeyin.

Acılar yürek deliyor
Hasret ahirete kalıyor
Düşmanlar insan çalıyor
Eşya gibi çalınmayın.

İsmetî gözyaşın silmez
Cennet vatandan geçilmez
Sizlere paha biçilmez
Asla satın alınmayın
Düşmana yem olunmayın.
*
DÖRT KİTABIN
BİRİSİNE SIĞAR MI?

Canım kardaşlarım, canım bacılar
Yitirdim Leylâ’mı bir haber var mı?
Yüreğime koyduğu bu acılar
Dört kitabın birisine sığar mı?

Yüreğim dert dolu gülemiyorum
Aktı gözyaşlarım silemiyorum
Alnımda yazımı bilemiyorum
Bilmem alın yazım hep ahuzar mı?

Gönül niçin aldın bunca kederi
Bir kız etti bizi mecnûn serseri
Gözyaşı mı âşıkların kaderi?
Yağmur gibi yâr yoluna yağar mı?

Ben karalar Nurperi allar giymiş
Âşık İsmetî’nin boynunu bükmüş
On dörtlük ay gibi yüceden doğmuş
Ay doğunca bir ay daha doğar mı?
*

KADER BOYNUMU
BÜKÜYOR

Yâr ana hâyin bakıyor
Sözleri yürek yakıyor
Çok hançerler vurdu bana
Her yanımdan kan akıyor.

Yâr yaraladı derinden
Kan gidiyor ciğerimden
Uğrun uğrun gözlerimden
Bir yâr için yaş döküyor.

Gönlüm viran bir bağ gibi
Yârın gönlü otağ gibi
Sevda yükü bir dağ gibi
Bir insan nasıl çekiyor?

Bir güzele âşık oldum
Aşkından sarardım soldum
Hasret özleminle doldum
Hasret ciğerim söküyor.

Yokmuş fakirin kıymeti
Kalmadı hayatın tadı
Ne yapsın Âşık İsmetî?
Kader boynunu büküyor.
*

-Hâyin vefasız sevgilinin caddede babasının,
kardeşlerinin yanında ,
”-Babam beni zorla bir zengine verdi”,
demesi, beni kalbimden vurması üzerine…

Kara haber verdin zalim
Kırıldı kanadım kolum
Madem ki oldun ele gelin
Al saçını ver mendilim.

Ateşe yaktın bu serimi
Yaş doldurdun gözlerimi
Sevgi dolu yüreğimi
Sen doğradın dilim dilim.

Bunca yeminlerin hani
Öldürdün sen seni seveni
Bu sözler öldürdü beni
Oldun şimdi kanlı zalim.

Hâyin bize plan dizdi
Ölmeyen kabrimi kazdı
Her güzel söyleyemezdi
Nasıl buna vardı dilin.

İnşallah Nurperi şeytanından bul
Çaresi bulunmaz yedi derde kal
Bağında kurumuş fidan gibi ol
Dökülsün yaprağın kurusun dalın.

İsmetî der doğru sözüm
Dertli oldum gülmez yüzüm
Güzellerden korktu gözüm
Bu oldu vâdesiz ölüm.
*
ELEŞTİREN CAHİLLER

YADIRGAYAN HÂYİNLERE

CEVAP

Kimse beni anlamıyor
Bu hâlin nedir demiyor
Güzel sevdim kınamayın
Gönül ferman dinlemiyor.

Beni kınayıp yermeyin
Dertli kalbimi kırmayın
Bir güzeli çok görmeyin
Gönül ferman dinlemiyor.

O sözleri çok dinledim
Aşkı sevdayla inledim
Vazgeç deli gönül dedim
Gönül ferman dinlemiyor.

İşimden gücümden oldum
Sevdayla sarardım soldum
Mecnun gibi çölde kaldım
Gönül ferman dinlemiyor.

İsmetî’yi sevda sardı
Yüreğin de büyük derdi
Cahiller bana çok gördü
Gönül beni anlamıyor
Leylâ bu yerden gideli
Gönül küsmüş söylemiyor.
*
GÖZYAŞI ile YAZILAN ŞİİR

Benle böyle mi anlaştın?
Her derdini bana açtın
Bir sözünü iki etmedim
Neden beni kurban seçtin?

Bana tatlı diller döktün
Aşkı sevdan ile yaktın
Yaraladın da bıraktın
Bağrımda yaralar açtın.

Sen beni sevdaya çektin
Sevdalı gözlerle baktın
Bana çok gözyaşı döktün
Şimdi benden niçin kaçtın?

Nurperi zulmettin bana
Zulmettin seven insana
Benim ahım tutdu sana
Onun için böyle şaştın.

Mert güzel âşıktan kaçmaz
Bağrında yaralar açmaz
İnsan bu kadar şaşmaz
Benim günahımdan şaştın.

Bu gözyaşım bu kağıda
Gözlerimden damlamıştır
Dertli kalbim aşkın ile
Yedi sene inlemiştir.

Yeminine inanmıştım
Aşkı sevdana yanmıştım
Ben seni melek sanmıştım
Nasıl böyle şeytanlaştın?

Beni aşkınla inlettin
Korkarım günaha battın
Kendi kendine zulmettin
Mafyanın eline düştün.

İsmetî’yi derde saldın
Gittin bataklara daldın
Zalimler elinde kaldın
Hızla felakete koştun.

*
DİLERİM ALLAH’DAN

GÖZÜN KÖR OLUR

 

Ezel bahar yaz ayları gelince
Bahçelerde elvan elvan nar olur
Güz geçip te mevsimler kış olunca
Dağ başları bölük bölük kar olur.

Olmayın devlete-millete asi
Yiğide şifadır güzel gülmesi
Karşılıklı sevenlerin ayrılması
İnan kardeş ölümden de zor olur.

Çok özledim o zülfü dolaşığı
Küçük ağzı sanırsın bal kaşığı
Hor görmeyin güzel seven aşığı
Hor görenler zaman gelir olur.

Ah etsem ciğerden gidiyor kanlar
Âşık olmayanlar bizi ne anlar?
Karşılıklı çok sevip ayrılanlar
Yürekleri yanar yanar korolur.

Âşık İsmetî’nin yandı yandı ciğeri
Bir zaman Nurperi ömrümün varı
Beni nasıl attın gittin Nurperi
Dilerim Allah’tan gözün kör olur.
*
ÜNYE’YE NİYET-ŞİRİN ÜNYE

Yürekte yaram derinde
Söz söylerim ben yerinde
Çorap-mendil satıyorum
Ünye’nin kahvelerinde

Bilir misin neden nesin?
Herkes güzel söz söylesin
Bu âşıkta ekmek yesin
Bu şirin Ünye şehrinde.

Hedefimdir namaz niyaz
Yetecek kadar kâr biraz
Yolcu olur gideriz biz
Birgün eller üzerinde.

Kınamayın ben de insanım
Hem gönlüm var hem de canım
Aklım fikrim kalmış benim
Nurperimin gözlerinde.

Âşık İsmetî cevher satar
Geniş dünya bana oldu dar
Sevdaların hançeri var
Bu âşığın ciğerinde.
*
KARA SEVDANIN

SON HASRET İNİLTİLERİ

 

Ayrı düştüm elâ gözlü sunamdan
Başım kurtulmadı efkardan gamdan
Gözlerim görmüyor tozdan dumandan
Canım kardeşlerim canım bacılar
Bana haber verin telli turnamdan.

Eyvah telli turnam yuvadan uçtu
Hangi ovaları, dağları, illeri geçti?
Hangi ile, hangi göllere düştü?
Bana haber verin telli turnamdan.

Bilmiyorum yolu ne yana döndü?
Avcı vurur diye yüreğim yandı
Gurbet elde hangi dallara kondu
Kalmadı tahammül sabrım tükendi
Bana haber verin telli turnamdan.

Âşık İsmetî’yim korkmam ölümden
Dertsizler ne bilsin dertli hâlimden
O turnam anlardı benim dilimden
Bana haber verin telli turnamdan
Allı turnamdan pullu turnamdan
Gözleri sürmeli güllü turnamdan.
*
BANA HABER VERİN

TELLİ TURNAMDAN

Yardım edin çaresize düşküne
Ah etmiştik kavuşmaya beş güne
Yeri göğü yaratanın aşkına
Bana haber verin telli turnamdan.

Size derim size ey dağlar daşlar
Yaradana secde eden ağaçlar
Yerdeki karıncalar gökteki kuşlar
Bana haber verin telli turnamdan.
Başıma toplanan rengarenk kuşlar
Bana haber verin telli turnam.

Yalan değil el basarım Kur’an’a
Yârsız kalan gönül dönmüş virâna
Bir müjdem var bana haber verene
Bana haber verin telli turnamdan.

Bu kadar mı ben de bahtı karayım?
Yâr yarası yedi yerden yarayım
Giden yârı daha kimden sorayım
Can istersen canım bile vereyim
Bana haber verin telli turnamdan
İnşallah kurtulam matemden gamdan
Bulursam kurtulam yas ile gamdan
Bir yâr için ayrı düştüm sılamdan.
*
AH ŞU HÂYİN

VEFASIZLAR!

Aklım şu dünyaya şaştı
Gece uykularım kaçtı
Yürekde çok yara açtı
Vefasızlar vefasızlar!
Açtıkları yara sızlar.

Sözde durmaz boşverirler
Yalanları iyi bilirler
Gerçek yâr gibi gelirler
Paranın kulu olurlar.
Vefasızlar vefasızlar
Ahdı sözünde durmazlar
Âşık yakar vefasızları.

Vefasızda insaf olmaz
Ahde vefa nedir bilmez
Vefasızdan hayır gelmez.

İsmetî’yi onlar yaktı
Eli koynunda bıraktı
Karşıma hep onlar çıktı
Vefasızlar vefasızlar
Zalim olur vefasızlar
Yoksullara yâr olmazlar
Günah-sevap düşünmezler
Parasıdır o arsızlar
Onlardan inler bu sazlar.
*
TAŞ ATANA

ÇİÇEK ATAN

ÂŞIKLAR

Âşık güler yüzlü dili tatlıdır
Sevdiğini alan çift kanatlıdır
Âşık merhametli iyi niyetlidir
Taşa atana çiçek atar âşıklar.

Gönül ister herkesin yüzü gülse
Nurperim gelse de gözyaşım silse
Keşke insanoğlu hep âşık olsa
Bu dünyaya neşe katar âşıklar.

Gerçek âşık vatanını çok sever
Vatanına hizmet edeni över
Vatan tehlikeye düşerse eğer
Gönüllü cepheye gider âşıklar.

Âşık güzellerden bir tane seçer
O güzel elinden zehir de içer
Aşkı sevdasınla gözyaşı saçar
Bir yâr için yanar, tüter âşıklar.

Âşık İsmetî’ye gülmedi kader
Nurperi sevdası mezara gider
Âşık mücevherden yükünü tutar
Ehline mücevher satar âşıklar.
*

-Sevgili Nurperi yaş dökerken
güzel gözlerinden
yaralamıştın beni
yüreğim dert ta derinden.-

Neyin var ne derdin var ki ağlarsın
Ağlamak öldürür beni ağlama
Dertli yüreğimi böyle dağlarsın
Ağlamak öldürür beni ağlama.

İrem bağı gibi sunam her yanın
İnciden mi Nurdan mıdır gerdanın
Nelere üzüldü o şirin canın
Ağlamak öldürür beni ağlama.

Sanada mı vurdu feleğin taşı
Göğsüme bastıram o güzel başı
Âşığı öldürür böyle gözyaşı
Ağlamak öldürür beni ağlama.

Âşığım ben senin hilâl kaşına
Ben de senin girer miyim düşüne
Yufka bağrın dayanmaz gözyaşına
Ağlamak öldürür beni ağlama.

Felekten yedik biz bunca taşları
Başımıza açtı bunca işleri
Mücevherdir dökülen gözyaşları
İsraf etme ziyan olur ağlama
Allar giyin karaları bağlama.

İsmetî Nurperiyi yürekten sevdi
Güzeller içinde Nurperiyi övdü
Hâyin annen zalim baban mı dövdü
Ağlamak öldürür beni ağlama
Dert mekanı yüreğimi dağlama.
*

SÖZÜM DELİKANLI GENCE

Sözüm delikanlı gence
Hayat sevgi, sevda bence
Sevmeli sevilmeli
Onbeş yaşına gelince.

Bülbül gonca güle gelir
Sevdayı yaşayan bilir
Sanki genç bir kral olur
Yiğit sevdiğin alınca.

Gül baharda gonca gonca
Sevdalık yakışır gence
Bütün hayat bayram olur
Seven seveni alınca.

Sanma ki ‘ah’ yerde kalır
Bir gün hesap günü gelir
Her gün düğün bayram olur
Yiğit sevdiğin sarınca.

Sevda seli gibi akdın
İsmetî’ye nara yakdın
Eli koynunda bıraktın
Oldu mu Nurperi sence.
*
BİR GÜZELİ

ÇOK GÖRDÜLER

Yoluma pusu kurdular
Beni kalbimden vurdular
Ben yaralı yatarken
Sevgilim ele verdiler.

Nerede o mutlu günler
Kalbim hasret ile inler
Araya giren hâyinler
Beni dosttan ayırdılar.

Dertliye bu dünya dardır
Her işte bir hayır vardır
Cahille konuşmak zordur
Cahiller kalbim kırdılar.

Nursunada ki cilveler
Ah ettikçe gözüm dolar
Şu vefasız hercailer
Başıma belâ sardılar.

İsmetî’ye dert döker dağa
Gönlüm döndü viran bağa
Ben bağrıyanık âşığa
Bir güzeli çok gördüler.
*

HEPİMİZE ALLAH KERİM

Çok güzeldir benim Pîr’im
Tuzsuz yavan aşı yerim
Acı sözle şeker yemem
Tatlı dille taş taşırım.

Dertsizi iken düşdüm derde
Can kurban merdoğlu merde
Fazla kalmam ben bu yerde
Yakında göçer giderim.

Güzel insana kin tutmam
Pişmiş aşa ben su katmam
Kaderime isyan etmem
Kadere boyun bükerim.

Yandım hacının kızından
Usandım yalan sözünden
Bir vefasızın yüzünden
Ateşler içinde serim.

Âşık İsmetî sende gül
Hayatın kıymetini bil
Gel ağlama deli gönül
Geleceğe Allah Kerim
Hepimize Allah Kerim.
*

 

GELEN AĞLAR

GİDEN AĞLAR

Gelen ağlar giden ağlar
Bu insanlar neden ağlar?
Gönül suyu gözden çağlar
Yine gelir ezel bahar
Yeşillenir bağlar dağlar.

Nesine gönül nesine
Yandım dostun cilvesine
Âşıkların bir gözdesine
Deymeyin beyler ağalar.

Yedi yıl koşdum peşinden
Usandım bu gözyaşından
Bu sevdanın ateşinden
Eridi yürekde yağlar.

Kalbim yanar bir külhandır
Sevdadan yanan insandır
Görünmeyen bir urgandır
Sevda beni yara bağlar.

İsmetî der bugün varız
Yaradan zikrederiz
Her fani gibi gideriz
Unutmasa bizi sağlar.
*

 

 

= = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = = =

V e

K a h r a m a n l a r ı m ı z a

M e t h i y e

 

YİRMİ YILDIR
BİTMİYOR BU ANARŞİ

Yirmi yıldır bitmiyor bu anarşi
Kahraman olmalı Devlet’in Başı
Biz de veriyoruz yaşam savaşı
Dertleri dertlere ekler dururuz.

O muazzam Türk Ahlâkı yıkıldı
Mahrem hayat orta yere döküldü
Bereket de yeryüzünden çekildi
Artık kıyameti bekler dururuz.

Değişti dünyada ne hâle geldi
Doğrular ağladı hırsızlar güldü
Fakirin dertleri dinlenmez oldu
Dertleri yürekde saklar dururuz.

Bosna-Hersek çileleri dolmuyor
Azeybaycanlı ağlıyor yüzü gülmüyor
İslâm Dünyası’ndan imdat gelmiyor
Bizler birbirini haklar dururuz.

İsmetî der yandı yürek köz ile
Görmez oldum kanlı yaşlı göz ile
İlerlerken Japon, Alman hız ile
Bozuk motor gibi tekler dururuz.
*

 

EY SEVGİLİ MÜSLÜMANLAR ,
GEÇEN ZAMANDAN İBRET AL!

Ey sevgili Müslümanlar
Geçen zamandan ibret al!
Hep senden dökülen kalan
Çeçenistan’dan ibret al!

Asırlar uyudun dinlenmedin mi?
Dünyanın hâlini anlamadın mı?
Atom yapmasını öğrenmedin mi?
Atomla çevrildin görde ibret al!

Atom kötü ise onlar niye yapıyor?
Atom iyi ise sana niçin yaptırmıyor?
Bize talkımı veriyor üzümü yiyor
Bunları düşün de sen de ibret al!

Asla yoktur Hıristiyan vicdanı
Arpalık etmişler bütün cihanı
On yerde akıyor Müslüman kanı
Acil yaraları sar da ibret al!

Kahbe Yunan bize cephe alıyor
Kahbe Yunan PKK’nın yanında yer alıyor
Cani yetiştirip yurda salıyor
Yüzbin türlü kahbeliği biliyor
Kahbe Yunan’dan ibret al!

Sırplar Bosna’da her şeyi yaktı
Ne var ise kırdı tüketdi.
Nice gelinleri, dul , çocukları yetim bıraktı.

Frengistan keyf oldu baktı.
Feryadları göğlere çıktı
Azerbaycan’dan ibret al!

Âşık İsmetî’yim vatan severim
Vatan için çalışanı överim
Atomla çevrildin tedbir al derim
Çin atom yapıyor, Çin’den ibret al!

NOT.: Basılan kitapta(Sevda Pınarı) var-
*

BOSNA-HERSEK UNUTULMASIN

Soruyorum şu Batı dünyasına
Hani nerde kaldı insan hakları?
Sahip çıkın insanlık davasına
Durdurun Bosna’da dökülen kanı.

Onbinlerce çocuk açlıktan ölüyor
Müslüman feryadları yürek deliyor
Sırp caniler keyif alıp gülüyor
Gelmedi mi müdahale zamanı?

İki yüz bin kişi Bosna’da öldü
Soykırım, katliam meydana geldi
Sırplar bu desteği nereden aldı?
Hiç mi yok Sırpların dini, imanı?

Sırplar Boşnakları yalnız buldular
Aç kurt gibi insanlara daldılar
Alçak Sırplar, düşük, rezil oldular
Yaptıkları utandırır insanı.

İsmetî der Avrupa sinsî bakışır
Amerika hep Saddam’a çekişir
Dünya Liderliği Türk’e yakışır
Adaletle idare eder cihanı.
*

-27 Mart Belediye Yerel Seçimlerinde
Sayın Başbakan Tansu ÇİLLER’e ve
‘Doğru Yol Partisi’ne izafeten yazdığım methiyeler,
Terme’de kaset yapılıp, Taksi Teyiplerinde
çevre halkımıza sunulan şiirler, methiyeler…-

Tansu ÇİLLER asaletli Türk kızı
Gönlü yücelerde ilerde gözü
Çağların üstünden atlatır bizi
İnşallah yüceltir Türkiye’mizi.

Doğru Yol Partisi çok çalışıyor
Engelleri üçer-beşer aşıyor
Başbakan Tansu’ya cihan şaşıyor
Dünya ÇİLLER’in cesaretini konuşuyor.

Bu hükumet Bosna-Hersek’i kurtarıyor
Ülke yaralarını üçer-beşer sarıyor
Orta Asya’dan Mersin’e petrol, gaz getiriyor
Oyumuzu Doğru nYol’a verelim.

Pirincin kilosu yirmi bin lira
Köylünün mahsulü ediyor para
Köyden kalkınmaya gelmştir sıra
Onun için Doğru Yol’a gidelim..

Otoban yol geliyor Karadeniz’e
Kalkınma geliyor ayağımıza
Bu hükûmet’e oy vermek düşüyor bize

Oyumuzu Doğru Yol’a verelim
Bu millet kalkınsın biz de görelim.

Doğru Yol Partisi, doğru yoldadır
Ülke idaresi emin eldedir
Vatan baştan başa iyi hâldedir.

Oyumuzu Doğru Yol’a verelim
İktidarın arkasında duralım
İnşallah vatan kalkınsın görelim.

ANAP’la ülkeyi zenginler yedi
‘Hayali İhracat’cı soyar giderdi
Söylen zamdan başka bize ne verdi?
İsmetî der halkın hâli beterdi
Onun için Doğru Yol’a gidelim.

Sayın ÇİLLER iradeniz taş gibi
Her sözünüz ekmek, şeker aş gibi
Yurdumuza doğdunuz güneş gibi
Sizle baştan başa mutludur vatan

Türkiye’nin durumunu açık gördünüz
Milletin yaralarını cesaretle sardınız
PEKAKA canilerin belini kırdınız
Teslim olsun eşkıya dilesin aman.

Bu asil millete çığır açtınız
Başarıdan başarıya koştunuz
Vatan millet için çok çalıştınız
Hızlı çalışmana yetmiyor zaman.

Hiçbir millet tutmaz Türk’ün yerini
Allah için harcar bütün varını
Birinci sorundur sağlık sorunu
Sağlıksız hiçbir iş yapamaz insan.

İsmetî tedavisini diliyor senden
Yaşamak güzel şey geçilmez candan
Işıklı dünyamı dert etti zindan
Yetiş imdadıma şanlı Başbakan.
*-Bülent ECEVİT Başbakan iken Ben de CHP’sinde Delege iken Takriben 70 kişilik bir kalabalıkla sohbet eder iken beni köşeye sıkıştırınca irticalen söylediğim aşağıdaki şiirle cevapladım ve çok etkili oldu-

 

Otuz yıllık komşularım
Lütfedip dinleyin beni
Yalnız diye hor görmeyin
Birazcık anlayın beni.

Çalışanlar gitti Ay’a
Türk Milleti kaldı yaya
Burada yalnızım diye
Bir olup yenmeyin beni.

İsmetî çok destan yazar
Defteri cebinde gezer
Baykuşların başını ezer
Bigane sanmayın beni.

*

BAYRAK SEVGİSİ-ŞANLI BAYRAĞIM

Ayyıldızlı güzel şanlı bayrağım
Dilerim ki sen yücelerde dalgalan
Gölgende mutluyum mutlu olacağım
Her bayraktan fazla sen almışsın şan.

Asil kanımızdan rengin almışsın
Tarih boyu yücelerde kalmışsın
Asırlarca dünyaya ün salmışsın
Daim hürriyetle olmuşsun sultan.

Bayrağım tarihin şeref şan dolu
Sensin milletimin şanlı sembolü
Ayyıldızlı bayrak hürriyet yolu
Şanlı ecdat uğrunda dökmüş asil kan.

Yücelerde dalgalanır durursun
Gölgende olana güven verirsin
Kahramansın güçsüzleri korursun
Tanır seni başdan başa bu cihan.

İsmetî der biz gölgende doyarız
Kem gözle bakanın gözün oyarız
Nazlı hilâl sana saygı duyarız
Canımızdan fazla severiz inan.
*
-1980’de, Ağustos Ay’ında yazılmış. Sayın Kenan EVREN Genel Kurmay Başkanı iken ona göndermek istedim. Yetiştiremedim…On iki Eylül oldu.Zaten benim muradım da o idi. Şiir de öylece kaldı.-

ANARŞİ ATEŞİ

Düşmanlar yurdumda bir ateş yakdı
Birlik olup söndürelim ateşi
Nice günahsızın kanları akdı.
Birlik olup söndürelim ateşi.

Bu ateşi yakan Urum,Ermeni,
Suriyeli, Dürzî, Yahudi, cani,
Peşine takmışlar cümle düşmanı
Yurdumda yakmışlar isyan ateşi.

İslamiyet en büyük bir hazine
Ateş düşmüş milletimin özüne
Uyulmadı Atatürk’ün sözüne
Buyurmuştu ‘Ezin Komünist başı!’

Kasıp kavuruyor anarşi yurdu
PKK-Türklüğün en büyük derdi
Ne güne duruyor kahraman ordu
Zamanında söndürelim bu elim ateşi.
*
İNŞALLAH EN SON
ERZİNCAN FACİASI

Yine fıkrat geldi yakıyor beni
Talihsiz Erzincan, dertli Erzincan
İki de bir deprem yıkıyor seni
Millet imdadına koşuyor hemen.

Verimli bağların emsalsiz inan
Nice ordulara olmuştun megan
Hani eski ihtişamlı günlerin
Şark’ın İstanbul’u idin bir zaman.

Emsalsizdir çok verimli bağların
Baharda yemyeşil sıra dağların
Hicrete başlıyor kalan sağların
Dilerim ki daha yıkmasın canan.

Hırsız müteahhitler sebep oluyor
Demirini, çimentonu çalıyor
Acıların yürekleri deliyor
Depremde gidiyor nice şirin can.

Çok çetin geçmişti İran seferi
Yavuz’un ordusu gitdi ileri
Bırakmıştı sende kırk bin askeri
O ünlü cihangir, o ünlü sultan.

İsmetî’inin bağrı yandı oldu köz
N ekadar söylesek tükenmiyor söz
Cenab-ı Allah’a edelim niyaz
Daha seni yıkıp etmesin viran.
*

 

Cennet Türkiye’miz şehidler yurdu
Ecdat bu yurt için dünyaya vurdu
Anarşi ateşi vatanı sardı
Allah için söndürelim süper ateşi.

Tekrar bize Ergenekon olmasın
Arslan yurdu çakallara kalmasın
Düşman uşakları yurdu bölmesin
Allah için söndürelim ateşi.

Tarihte ünümüz var şanımız var
Zafer dolu bugünümüz dünümüz var
Türk’üz asil cesur kanımız var
Türk sevenler söndürelim ateşi.

‘Neme lazım’ demeyelim fecidir durum
Güler bize orduya kılıç çeken yıldırım
Kara günümüzü bekliyor Urum
Yutseverler söndürelim ateşi.

İnananlar bir araya gelsinler
Türk’ün bu derdine çare bulsunlar
İsmetî der asiler hep ölsünler
Allah için söndürelim ateşi.
*

-Azerbaycan’da masum Türklere genç ihtiyar, bebek-çocuk demeden, kadın-güçsüz-silahsız demeden, hiç acımadan katliam ve soykırım yaptığı günlerde bendeki his, heyecan ve infial…-

İŞTE CANİ ERMENİ

Nasıl anlatayım şu cani Ermeni’yi
Dünyada kiralık katil Ermeni
Allah ıslah etsin öyle caniyi
Dünyada kiralık katil Ermeni.

Osmanlı’dan büyük iyilikler görmüştü
Zengin olmuş demi devranlar sürmüş
Çok fazla yiyince azmış kudurmuş
Türkleri arkadan vurmuş
Dünyada kiralık katil Ermeni.

Karnın tok sırtın çok da pekdi
Rahat dursan sorun yoktu
Rahatlık mı seni soktu
Kiralık katil Ermeni.

Düşmanların ağzına baktın
Türkleri cami’de yaktın
Nice masum kanı dökdün
Kiralık katil Ermeni.

Nicelere çömez oldun
Niçin böyle kinle doldun
Canavar oldun da kaldın
Kiralık katil Ermeni.

Kalleşce planlar kurdun
Gizlice köylere girdin
Yüzbinlerce masum kırdın
Büyükelçileri vurdun
Kiralık katil Ermeni.

Şimdi Karabağ’da vurdu
Karabağ Türklerin yurdu
Suçlarını âlem gördü
Vicdansız katil Ermeni.
* İŞTE CANİ ERMENİ

Cani katil çeteleri kurdun
Gizlice köylere girdin
Her zaman kahbece vurdun
Kiralık kati cani Ermeni.

Türk Milleti çok sabırlıdır
Takip eder kararlıdır
Kahramandır onurludur
Kiralık katil cani Ermeni.

Antlaşmaya uymuyorsun hiç
Kan dökmeye doymuyorsun
Çoluk çocuk koymuyorsun
Kiralık katil Ermeni.

Türklüğün kader çilesi
İnsanlığın baş belası
Çoktur yalanı hilesi
Kiralık katil Ermeni.

İsmetî der artık yeter
Yüreğimiz yandı tüter
Gelirsek olursun beter
Kiralık katil Ermeni.
*

YİRMİBİRİNCİ ASRIN İNSANI

Yirmibirinci asrın insanı
Peşimizden sen gel diyor
Fil gibi her şeyi yiyor
Sen gel masayı sil diyor.

Bütün vurgunu vuruyor
Doymaz karnın dolduruyor
Zevkini yapıp gülüyor
Fukaraya sen öl diyor.

İster ki ülkeyi yese
Devlette aferin dese
Akraba yardım istese
Kör değil sen de çal diyor.

Anayasayı deliyor
Göz göre göre çalıyor
Ahiret diyene gülüyor
Sen de çalmayı bil diyor.

Zekat vermek unutuldu
Gayr-i meşru yol tutuldu
Fakirlerin benzi soldu
Sen bu hâlinle kal diyor.

Milliyetçi İsmetî buna şaşıyor
Atı çalan Üsküdar’ı aşıyor
Milyonlarca insan mağdur yaşıyor
Milyonların hayatına pul diyor.
*

ZONGULDAK FACİÂSINA

Ben de şu dünyaya geldim geleli
Grizu patlar Zonguldak feryâd eder
Acep neden önlenemez bu kazalar
Her yıl iş kazası nice can alır gider.

Hazin ağlaşmalar yürekler böler
Anneler bacılar gözyaşı siler
Nerde bunca teknik teknolojiler?
Her yıl bu feryâdlar dünyayı tutar.

Bu İlin kömürü yazısı kara
Her yıl yüreklerde açıyor yara
‘Devlet Baba’ buna çareler ara
Yoksa her yıl böyle çok ocak batar.

Kurtulmadı bu kent hicrandan ahdan
Sebep olan varsa korksun günahtan
Tedbir kuldan olur takdir Allah’dan.
Sen tedbiri al da takdiri Allah’a bırak.

İsmetî der kimse yatıp durmasın
Aşk ile çalışsın geri kalmasın
Kadir mevlâm daha acı vermesin
Çekilen acılar yeter de artar.
*

J A P O N Y A

Bindokuzyüz ellide yarışa girdik
Önde mesafeyi aşdı Japonya
Üzgünüm biz yarışta geri kaldık
Japonya peşine düştü Almanya.

Atom bombalarınla yıkılmış idi
her şeyi kırılmış dökülmüş idi
Kayıtsız şartsız teslim olmuş idi
Yarışda en öne geçti Japonya.

Biz geri kaldık çoktur kederim
Yanıyor yüreğim yanıyor serim
Kalkınma becerisi ben buna derim
Hızla ileriye koştu Japonya.

Fakirliği yurttan kovdu kaçırdı
Geri kalmışlığı kovdu uçurdu
Dünya ticaretini ele geçirdi
Sütün kaymağını yedi Japonya.

Kendine özgü bir düzen kurdu
Ağır sanayi çok geliştirdi
Dış ticareti hep fazlalık verdi
Kazandıkca kazandı çoştu Japonya.

İsmetî’nin bağrında bu ateş sönmez
Bu ahvale nasıl yürekler yanmaz
Biz de kısır çekişmeler tükenmez
Kırk yıl heder oldu havaya uçdu
Geri kalmamıza şaştı Japonya.

NOT.: ‘Sevda Pınarı Kitabı’mda var.
*
İDEAL TÜRKİYE NASIL OLMALI?

İdeal Türkiye nasıl olmalı?
Asla bölünmemeli bütün kalmalı
Dostun yüreğine akarsu düşmana korku salmalı
Yurtda kanunları hakim kılmalı.

Yurt gençleri okuyup hedefe ulaşmalı
Ağır sanayi kurup millete iş açmalı
Vatan için hakk için dosdoğru çalışmalı
Bu vatan kalkınmalı millet zengin olmalı.

Topyekûn Türk Milleti aşk ile çalışmalı
Gelişen bir zenginlik yurtdışına taşmalı
İlimde sanayide Japonya’yı aşmalı
Bu millet olgunlaşıp kemalini bulmalı.

Asla ayıramaz Edirneli Vanlı’yı
Rahmetle yâd ederiz geçmiş ecdat şanlıyı
İnsafsız isyanlar yıkmıştır Osmanlı’yı
Mevcut Cumhuriyet’in kıymetini bilmeli.

Herkesin olmalı işi, eşi ve aşı
Tapulu evine huzurla sokmalı başı
Çaresizlikten akmasın kimsenin gözyaşı
Bu millet gülmeli yekûn gülmeli.

Hâlâ dünya dolu nükleer silâh
Onlar Türk’e yakışır hem vallah billah
Son pişmanlık fayda vermez ah vah!
Son model silahlar yurda gelmeli.

En üstün teknolojiyi bu millet üretmeli
Çok üretip mümkünse azını tüketmeli
Dünya pazarlarına mamul madde satmalı
Dünya ticaretinden arslan payını almalı.

Dünyada Türk Birliği mutlaka kurulmalı
Gelişen tehlikeler önceden görülmeli
Türklüğün yaraları iyice sarılmalı
Geniş Türk Dünyasına huzur bolluk dolmalı.

‘Hayalî İhracatlar’ mutlaka son bulmalı
Devlet bu hırsızlardan yüz mislini almalı
Vergi kaçıranlar da avucunu yalamalı
Kanun bu hırsızların cezasını vermeli.

İsmetî der ormanlar cayır cayır yanmasın
Bu millet mutluluktan bıkmasın usanmasın
Kimsenin yaptığı kötülük yanına kâr kalmasın
Bu vatana kastedenler ağlasın, pişman olmalı..
*
GÖNÜLLÜ GİDELİM
AZERBAYCAN’A

Kurallarına uygun oynayalım oyunu
Koruyalım tarihî asil Türk’ün soyunu
Şahin kocasa da vermez payını
Canî Ermeni’ye yurt vermeyelim.

Kahbe düşmanlar hep cazu olmuşlar
Ordu’nun adını ‘Milis’ koymuşlar
Can Azerbaycan’a fecî kıymışlar
Can Azerbaycan’ı ezdirmeyelim.

Azeriler kardeşimiz ırkımız
Allah’dan başkasından yoktur korkumuz
Vura vura kazanmış Atatürk’ümüz
Vuralım düşmanı azdırmayalım.

Ermeni’de yoktur vicdan-din-iman
Döktü Azerbaycan’da oluk oluk kan
Bugün Azerbaycan, yarın der ki Van
Dinsizi sınırdan sızdırmayalım.

Ermeni katildir aynı zamanda
Boğalım kafiri döktüğü kanda
Ne arıyor kafir Azerbaycan’da
Pis ayaklarınla gezdirmeyelim.

Binlerce gönüllü biz de varalım
Dağdan taşdan Türk Yurdu’na girelim
Kahbe saldırgana zamanın da vuralım
Kardeşleri candan bezdirmeyelim.

Ermeni tarihde devlet kurmamış
Kalleş olmuş asla rahat durmamış
Hayatında zafer yüzü görmemiş
Ermeni’ye zafer yazdırmayalım.

Soykırım yapıyor Ermeni fenâ
Can Azerbaycan’ı boyadı kana
Biz sahip çıkalım Azerbaycan’a
Yurt bütünlüğünü bozdurmayalım.

Kanlı Ermeni’nin iki eli kanda
Yaralar açmıştır millî vicdanda
Soykırım yapıyor Azerbaycan’da
Daha fazla mezar kazdırmayalım.

İsmetî der yüz aldı çapulcu itler
Gönüllü gidelim binlerce mertler
Gücenmesin bize ecdat şehitler
Şanlı ecdadı bize kızdırmayalım.
*
BOSNA-HERSEK UNUTULMASIN

Bak elden gidiyor Bosna ile Hersek
N’olurdu tehlikeyi önceden görsek
Otursak konuşsak bir tedbir kursak
Daha neler olur böyle sinersek.

Tarihde onaltı devlet kurmuşuz
Her yere adelet biz götürmüşüz
Nice zalimlerden hesap sormuşuz
Sırp zalimlerden bir hesap sorsak.

Sağır olmuş Avrupa feryât duymuyor
Müslüman kanına Sırplar doymuyor
Bosna-Hersek’te taş üstünde taş koymuyor
N’olur Boşnaklara biz silah versek?

İşte bir zamanlar Kıbrıs böyleydi
Barut, kan, gözyaşı o günler neydi?
Rum çeteler, Makaryos yetmiş belâydı
Kıbrıs gibi Bosna’ya da bir düzen versek.

Birleşmiş Milletler Budros Gali’si
Kırılıyor Bosna-Hersek ahalisi
Budros Gali Hıristiyan delisi
*
HIRİSTİYAN HÂYİNLİĞİ ve ZALİMLİĞİ

Hıristiyan fırsat bulsa Müslümanın gözünü oyar
Bosna-Hersek’in feryâdını kim duyar?
Ağlamaya, feryâda aldırmaz Hıristiyan
Hıristiyanın kılıcını kınına kılıç koyar.

Aşırı maddeci Hıristiyanlar
Müslüman feryâdına kulak tıkayanlar
Dünyamızı asırlarca sömürüp soyanlar
Dünyayı bütün yeseler doymayanlar
Ancak gözlerine toprak dolunca doyar.

Sırp canileri her şeyi yese de doymaz
Çoluk-çocuğu yer bir tane koymaz
Antlaşma dinlemez, karara uymaz
Karşısında kılıç görünce uyar.

Ey İsmetî! Sırp ne bilsin insanlığın tadını?
Öldürürler çocukları genç-ihtiyar kadını
Her tarafda mazlumun feryadını
Asil Türk Milleti kalbinde duyar.
*

ÇEÇEN KAHRAMANLARINA

METHİYE

Allah yardımcınız olsun
Vurun kahraman Çeçenler
Haksız zalim geri dursun
Vurun kahraman Çeçenler.

Vurun insanlık kurtulsun
Vurun ayı dize gelsin
Dünya da kahraman görsün
Vurun kahraman Çeçenler.

Allah yardımcınız olsun
İnşallah yüzünüz gülsün
Müslümanlar hayat bulsun
Vurun kahraman Çeçenler.

Hür dünya uykuya dalmış
Rus’u üstünüze salmış
Eyvah ki insanlık ölmüş
Vurun kahraman Çeçenler.

Saldırgana iyi vurdunuz
Zalime karşı durdunuz
Dünyaya örnek oldunuz
Vurun kahraman Çeçenler.

İsmetî hayrandır size
Yardım etmek düşer bize
Bağımsızlık ülkenize
Gelince durun Çeçenler..
*

VATAN-MİLLET SEVGİSİ

TÜRKİYE SEVGİSİ

Türkiye’nin dağı taşı
Güzellikde yoktur eşi
Yurda ihanet edene
Haramdır ekmeği aşı.

Türkiye cennet vatandır
Tarihimiz şeref şandır
Dünyada eşsiz destandır
Bizim Kurtuluş Savaşı.

Türkiye ülkeler hası
Her yanında bülbül sesi
Ülkem güzeller ülkesi
Sohbet eder üçü-beşi.

Türk Milleti dört mevsimi
Aynı anda birden yaşar
Antalya’da bahçede nar
Erzurum’da yağıyor kar
Bu velinimet ne güzel iş.

Vatan neşe verir bana
Yedim içtim kana kana
Misali cennet vatana
Kurban İsmetî’nin başı.

Sevda kurdum kızınan
Yakdı edâ nazınan
Zincir bağlamaz iken
Sen bağladın söz ilen.

Arıyım bala getirin
Bülbülüm güle getirdin
Konuşmayan âşıkdım
Sen beni dile getirdin.

Sazdan oldum sözden oldum
Çok ağladım gözden oldum
Vicdansız hayin Nurperi
Senin için kızdan oldum.

Sanma ki seni unuttum
Hasret deryasında batdım
El güldü ben matem tutdum
Bahar ile yazdan oldum.

Cahilin teşhisi sözden olurmuş
Söğüdün çürüğü özden olurmuş
Vefasıza ağlayan gözden olurmuş
İsmetî’yim gözden oldum.
*
KAHRAMAN
NECDET MENZİR’E
METHİYE

Ey kahraman Necdet MENZİR
Saygılar, selamlar sana
Senin gibi kahramanlar
Nadir gelir bu cihana
İnşallah cennet girer seni yetiştiren ana.

Kahpeler polisi vurdu
İçerden ağacın kurdu
Tansu sana destek verdi
Helal olsun Başbakan’a..

Bu milletin gözündesin
Vatansız ne derse desin
Atatürk’ün izindesin
Lâyık oldun sen atana.

Söylüyorum özlü kısa
Çiğnenmesin anayasa
Asker ve polis olmasa
Baykuşlar dolar vatana.

PKK mikrop illeti
Onu tutan ondan kötü
Asaletli Türk Milleti
Layıkdır şerefe şana.

Sayın MENZİR yolundayım
Hayır duacıyım dayım
Ben ki Âşık İsmetî’yim
Seni övmek düşer bana.
*
KAHRAMAN BAKAN
AYVAZ GÖKDEMİR’E
METHİYE

 

Sevgili GÖKDEMİR Ayvaz
Seni ne kadar övsek az
Bağımsız Türk Devleti’ni
Bayan gelip yargılamaz.

Vatansızın yüzü gülmez
Hayin yurt kıymeti bilmez
Biz böyle hep aldanırsak
Bu vatandan eser kalmaz.

Bosna, Çeçen’in zarından
Yürek yaralı derinden
Bunca insan haklarından
Hıristiyan neden almaz?

Bize çoktur GÖKDEMİR Ayvaz
Beğenmeyenler yaramaz
İnsan Hakları bir tuzak
Kimse vatanın böldürmez.

O bize iyi revâ görmez
Bedava hâlimiz sormaz
Bizden insan hakkı arar
Kan dökmeden geri durmaz.

Hele bakın şu feleğin işine
İsmetî’nin gözlerinin yaşına
Alçakların şu bizi teftişine
Sömürgeler bile asla razı olmaz.
*
-26.04.1995 Türkiye-İsviçre Millî Maçı Nedeniyle-

Biz Türkler Avrupa’da asırlarca at oynattık
Avrupa Medeniyeti’ne daha âlâsını kattık.

Arada talih ters döndü
Biraz yıldızımız söndü
Bir zaman oturduk yattık
Tekrar zaferler kazandık.
Türk Yıldızını parlattık.

Doğru bildiğimiz yoldan
Biz dönmeyiz yemin etdik
İsviçre ile Millî Maç’ta
İsviçre’nin tozunu atdık.

Allah’a kurban serimiz
Muhammed(s.a.v.) Peygamberimiz
Atatürk de liderimiz
Derdin anasını satdık.

Hakan, Ogün çok yaşa
Gol atdınız peşpeşe
Türkiye baştan başa
Bu zaferi kutladık.

İsviçre’ye karşı durduk
Topları kaleye vurduk
PKK’nın destekçisi
İsviçre’ye diz çöktürdük.

İsmetî’yim dökdüm saza
Nazarlar değmesin bize
İsviçre de geldi dize
Günlerce bayram etdik.

Liderlik bize yakışıyor
Sporda da olduk lider
Büyük destek veriyor
Avrupa’daki Türkler.

Gururla sallanıyor
Ayyıldızlı bayraklar
Stadlara akıyor
Onbinlerce taraftar.

İnşallah nazar değmez
Bu devran böyle gider
Asırlar tanır bizi
Bize cesur Türk derler.

Millî birliği sever
Yaşasın Türk Milleti
Zaferle aşka gelir
Milliyetçi İsmetî
Aslanları metheder.
*

TÜRK ORDUSU’NA-
TÜRK POLİSİ’NE
METHİYE

Türk Ordusu, Türk polisi sana selâm sana
Azgın canavarlar seninle gelir imana
Cesaretin disiplinin, sen dünyalarda bir tane
O bükülmez bileğinle mutluluk verirsin bana.

Çok kültürlü, çok zeki, çok imanlısın
Çok bilgili, çok güçlü çok da canlısın
Çok şerefli, çok cüretkar, çok şanlısın
Çok büyük şanın şerefin sığmaz cihana.

Şerefli Türk polisi, polislerin en âlâsı
Türk Ordusu bu yurdun çelik kalesi
Sökmez ona canilerin, düşmanların hilesi
Aşkla şevkle hizmet eder bu vatana.

Kahbe düşman erkekçe çıkmaz karşına
İnşallah yıkarsın dağları düşman başına
Cesarette tarihde rastlanmamış eşine
Tarih boyu nam salmışsın cihana.

Türk Polisi nahak yere gönül kırmaz
Çok çalışır boş durmaz boş oturmaz
Teröriste hâyinlere geçit vermez
Türk Polisi çok kahraman çok şahane.

Türk Ordusu çok büyük bir çelik Ordu
Bu Ordu’yu ecdat kurdu, atam kurdu
Daimen mazlumu korudu, zalime vurdu.
Böyle yazdı dünya bunu böyle gördü .

Türk Milleti çok şerefli, çok onurludur
Şerefli Ordusunla, şerefli Polisinle kararlıdır
Askerimizin, Polisimizin yüzü güzeldir, nurludur
Huzur, neşe verir, güven verir insana.

Şerefli asker-polis ikisi de canımız
Onlarsız olamaz hiçbir anımız
Âşık ismetî der sağlamdır imanımız
Aşkla çalışalım vatana kana kana.
*
MÜCAHİD KOMUTAN
ŞAMİL BASAYEV’E
ÖVGÜ

Kahraman Şamil Basayev
Sen mücahid komutansın
Karşınızda zalim bir dev
Sen devden korkmaz insansın.

Yüklenmişsin şeref şanı
Şöhretin tuttu cihanı
Dünya tarihleri seni
Çok kahraman diye ansın.

Bir şehri teslim aldın
Rusya’ya çok korku saldın
Tarih huzuruna geldin
Çok kahraman, çok yamansın.

Âşık İsmetî der centilmensin
Kükreyen gerçek arslansın
Seni nasıl anlatmalı
Tek başına bir Tümen’sin..

-06.06.1995 tarihinde yazıldı.-
* DÜNYA KAHRAMANI

MUSA CEVHER DUDAYEV’E

METHİYE

 

Şerefli Musa Cevher DUDAYEV,
Sen medar-ı iftiharsın
Hakk seni yaratmış cevher
Sen korkusuz bir lidersin.

Sen çok zeki bir lidersin
Allah düşmanını kırsın
Muradın tam bağımsızlık
Allah muradını versin.

O zalim Rusya’ya vurdun
Tanklarına karşı durdun
Şanlı Orduna moral verdin
Dünya da kahraman görsün.

Becerili pek yamansın
Canımın içinde cansın
Kahramanlık soyundadır
Ezelden eroğlu ersin.

Size hayrandır Âşık İsmetî
Siz de çok iman kuvveti
Bu güzel Çeçen Türkleri
Dünyada durdukca dursun.
*

ŞANLI ŞEHİD ANNELERİ,

VATAN SİZE MİNNETTARDIR

Şanlı şehid anneleri
Vatan size minnettardır.
Misali cennet vatanda
Çok düşmanın gözü vardır.

Şanlı şehid babaları
Vatan size minnettardır
Paha biçilmez bu vatan
Atalardan yadigârdır.

Mukaddestir dökülen kan
Böyle tanır bizi cihan
Her tarafı cennet vatan
Şehidlerden bergüzardır.

Allah bize vatan verdi
Sayısız nimet gönderdi
Gerçek kahramanlar yurdu
Türkiye’dir bu diyardır.

Şeker gibi sular akar
Her taraf mis gibi kokar
Sevdası bağrımı yakar
Güzellikte bir nigardır.

Yurdu sevmek düşer bize
Yer içeriz taze taze
Doyum olmaz bahar yaza
Kışın dağlar boran kardır.

Âşık İsmetî’yi sevda sardı
Cumhuriyeti atam kurdu
Bu yurt kahramanlar yurdu
Çok kahramanlar çıkartır.
*

TARİH KONUŞUYOR

Rahmetli Namık Kemal söylemiş şu terimi:
‘Vatanın bağrına dayamış düşman hançerini
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?’
Mustafa Kemal Paşa ziyaret etmiş mezarını

Atatürk biliyordu Türk’ün büyük sorunu
Oturmuş, çok düşünmüş, geçmişi, geleceği,yarını
Namık Kemal’in sözleri yakmış şanlı bağrını
Düşmanların kahbeliği incitmiş gururunu.

Ata şu yazılarla süslemiş Namık’ın mezarını:
‘Vatanın bağrına dayasın düşman hançerini,
Bu büyük Türk Milleti ortaya kor serini
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini.’

Topladı milletini kurdu şanlı Ordularını
Kahraman Türk Milleti koydu ortaya varını
Toplandı şanlı meclis yaptı planlarını
Kahbe düşman üstüne sürdü gazilerini.

Komando eğitim gördü Türk Orduları
Çok büyük korku sardı o kahbe düşmanları
Afyon’da kıstırıldı o Yunan canavarı
Türk Ordusu gümletti şanlı Türk toplarını.

-Yakın Tarih, Millî Mücadele Konuşuyor-

İki günde yok oldu Yunan’ın mevzileri
Çok Yunanlı geberdi birazı kaldı geri
Atatürk emir verdi ordular çok ileri
Kahbe düşman kaçarken yaktı Türk köylerini.

Batılılar şımarttı silah verdi o deliye
Kolay mıydı saldırmak bunca yatır, velî’ye
Kel Yunan büyük kinle geldi Anadolu’ya
Gömdü Anadolu’ya üç yüz bin askerini.

Müslüman olduğu için yüce Allah’ın askeri
Atatürk’ün emriyle hızla koştu ileri
Bayram yapıyordu o an güzel yurdun her yeri
Döktüler denizlere kılıç artıklarını.

Kazım Karabekir Paşa Doğu’yu kurtarmıştı
Gümrü Antlaşması ile istediğini almıştı
Silah, asker fazlası ile Batı’ya göndermişti
Allah onlardan razı olsun kurtardılar yarını
Atatürk beğenirdi Mareşal Çakmak’ın planlarını
Cephelerde erkekçe ortaya koymuştu hayatını serini
Askerliği, askeri çok severdi öperdi subayını, erini,
Hangi vatansever unutabilir onun emeklerini?

Bütün düşmanlar Türk’ten aman diledi
Sevgili Atatürk’e barış yapalım dedi
Bütün batı ısrarla illa barış istedi
Atatürk seçti Mudanya barış yerini.

İngilizler masada çok cazuluk gösterdi
Hepsi de masada kıvırttı durdu.
İsmet Paşa balyoz gibi yumruğunu masaya vurdu
Vurdu, kırdı, parçaladı masanın birini.

Zalim düşmanlar Mudanya’da dize geldi
Türkler isteklerinin çoğunu aldı
Dünya Türk Milleti’ne bir daha hayran kaldı
Türk dünyada bir daha gösterdi hünerini.

Genel barış başladı Avrupa’da, Lozan’da
Hıristiyan Avrupa bir yanda, Türk Milleti bir yanda
Öyle zorlu çetin müzakere olmamıştı cihanda
Kahraman Türk orada da gösterdi cevherini.

Lozan’dan bağımsızlığı egemenliği aldılar
Vatanın tapusunu alıp Ankara’ya geldiler
Şanlı Türkler mazlum milletlere örnek oldular
Cumhuriyeti kurup başladılar yurdun imarına.

Düşmanlar çabuk unutuyor Türk’ün zaferlerini
Çanakkale’de söktü zalim düşmanların ciğerlerini
Türk Milleti unutmaz Atatürk gibi emektarını
İslam dünyası tez yitirdi bu eşsiz önderini.

Allah’dan başkası bilmez İsmetî’nin kederini
Çıkmadı çıkmıyor tutacak Atatürk’ün yerini
Bence düşman yine dayamış vatanın bağrına hançerini
İnşallah yine bulunur kurtaracak bahtı kara maderini.
* ŞU DÜNYAYA

NAZAR EDİN,

TEFEKKÜR EDİN

Şu dünyaya nazar edin
Mevlâm neler yaratıyor
Yazın güneşler parlıyor
Kışın karla donatıyor.

Kıymetini bil bu bağın
Cevherdir her ovan, dağın
Kadem bastığın toprağın
Altında şehid yatıyor.

Yaratıcı çok yüce kani
Böyle kurmuş nizamı
Bu bir dünya değirmeni
Canlıları bütün övütüyor.

Böyle sık gelip gitmezdim
Derdim ucuza satmazdım
Sizi rahatsız etmezdim
Zalim derdim aratıyor.

Çok okuyun bilgili olun
İlim deryasına dalın
Temenni ederim alın
İsmetı cevher satıyor.
*

CAN AZERBAYCAN

METRO FACİASINA AĞIT

Azerbaycan Azerbaycan
Ah talihsiz Azerbaycan
Yine gözyaşı kan, hicran
Rus-Ermeni etti viran
Onlara denir mi insan?

Rus-Ermeni saldırdı
Bu kez metroyu vurdular
İnsanlığı öldürdüler
Seyirci kalıyor cihan.

Araplar sahip çıkmıyor
Türk de her yana yetmiyor
Kardaş kardaşı tutmuyor
Ayıp oluyor Müslüman.

Amerika da İslâm’a vuruyor
Hıristiyana zeval yok diyor
Mazlumlara sahip çıkmıyor
Bu nasıl süper Amerika?

Âşık İsmetî sever ülkesini
Artık silelim kılıçların pasını
Büyük İslâm dünyasını
Yutmaya azmetmiş düşman.
* SEVGİLİYE SİTEM

Eller zeki dedi sen dedi dedin
Deli diye deli diye deli ettin beni
Bir kez olsun benimle gülmedin
Yedi kat yabancı el ettin beni.

Yâr güzel olmalı cilve naz ile
Yanına gelmeli güleryüz ile
Dağladın bağrımı sitem söz ile
Yaktın ateşlere kül ettin beni.

Bin güzele değişmezdim ben seni
Acı sözler ile kahrettin beni
Bu kadar mı tekmeler düşeni
Çiğneye çiğneye yol ettin beni.

Hayata küsmüş feleğe darılmış
Darbe yemiş kol kanadı kırılmış
Parçalanmış mecrasından ayrılmış
Boz bulanık akan sel ettin beni.

Âşık İsmetî yürekten vurulmuş
Neşesi de morali de kalmamış
Susuz kalmış güneşte kavrulmuş
Leylâ’yı bekleyen çöl ettin beni
Leylâ’sı gelmeyen çöl ettin beni.
*
SAYIN MİLLETVEKİLLERİMİZE

SİTEM

Sayın millet vekilleri
Hoş geldiniz beldemize
Bu çilekeş halkımızdan
Saygılar selamlar size.

Bölgemizde işsizlik var
Geçim sıkıntısı çok zor
Hiç olmasın üç ayda bir
Gelin bakın hâlimize.

Kimi yaptı kimi yıktı
Sular bu bağa ters aktı
Japon-Alman çoktan çıktı
Biz niçin çıkmadık düze.

Dağlarımız oldu duman
Boşa harcamayın zaman
Oy almaya geliyorken
Bakın mağdur yolumuza.

Nazar edin şu dünyaya
Bırakın zevki sefayı
Kavuşalım Japonya’ya
Çalışmayı alın göze.

Çok okuyun bilgi dolun
Kalkınma yolunu bulun
Mehmet Âkif gibi olun
Bakmayın geline kıza.

Unutman şeref şanları
Size emanet canları
Tarihi Türk düşmanları
Hor bakmasın ülkemize.

Seçmenleri unutmayın
Keyfiliğe hiç gitmeyin
İkide bir zalim yapmayın
Dokunmayın telimize.

Hizmet bekliyoruz bizler
Vatan kalkınmayı özler
Evvel Allah sonra sizler
Yardımcı olun gülmemize.

İsmetî’yim havalandım
İndim gül dalına kondum
Geri kaldık efkarlandım
Bunlar geldi dilimize.
*
ŞANLI MEHMETÇİĞE

GERÇEK METHİYE

Ey şanlı Mehmetçik kalktın ayağa
Kahbe düşmanları çektin dayağa
Sen var iken kim yan bakar bu bağa
Şanlı Mehmetçikler canımız bizim.

Sana dar geliyor Irak dağları
Şerefle doldurdun geçmiş çağları
Sen korursun hastaları, sağları
Seninle kaledir her yanımız bizim.

Sen tokat vurmasın rahat durana
Güven gelir cemalini görene.

Asker bir milletiz eroğlu eriz
Bayrama gider gibi harbe gideriz
Ey Mehmetçik seni candan severiz
Seninle yayılmış ünümüz bizim.

Hangi kahbe bu vatanı bölecek
Yetmiş milyon bu uğurda ölecek
Âşık İsmetî de silah alıp gelecek
Kutsal cennet vatan şanımız bizim.
*

ATATÜRK’ÜN ANISINA

Mustafa Kemal cephede büyük kumandan
Çok büyük yeteneklerle donatmıştı yaradan
Vatanını milletini severdi candan
Ey dünya çapında ünlü kahraman
Seni çok sever unutmaz millet.
Senin sayende kurtuldu bu vatan.

Bir Alayla bir Orduya karşı dururdu
Yüksek görüşlüydü çabuk görürdü
En sağlam kararı hızla verirdi
Ünlü Ataya hayrandı dost ile düşman
Düşünürdü her zaman milletin işini
Başarmadan bırakmazdı hiçbir işin peşini
Liderlikte dünyada Atatürk’ün eşini
Üç asırdan beri görmedi cihan.
Atatürk’ün başından ilim fikir doğardı.
Kaş çatışınla sert bakışınla düşman yakardı.
Daha nice büyük işler kalkınma yapardı
Genç yaşında öldü yetmedi zaman.

Korkusuzdu harpde öne giderdi
Ordulara daiman ileri ileri derdi
Nice orduları yerlere serdi
Kabri nurolsun yurdu kurtardı
‘Dağ başını duman almış’ marşı söylerdi
Yine Türk Dünyasının dağları dumanlı.
*

İZMİR SEL FACİASINA AĞIT

Nasıl ağlamayım kardaş
İzmir’i de sel götürdü
Verem oldum yavaş yavaş
Yüreğime dert oturdu.

İzmir’de var bacılarım
Yürekte çok acılarım
Sabır metanet dilerim
Acılar beni bitirdi.

Acılar yürek dağlarken
Vatan karalar bağlarken
Selzedeler kan ağlarken
Vicdansızlar vurgun vurdu.

Farkına varılmalıydı
Tedbirler alınmalıydı
Bu bir sel felaketiydi
Evleri denize sürdü.

Yeniden yurt keşfedilse
Devlet önce tedbir alsa
Ormanlar dal-budak salsa
Koruyalım cennet yurdu.

İsmetî’yim yandı serim
Yaşla doludur gözlerim
Yüce Allah’dan dilerim
Olmasın milletin derdi.
*

SEVGİLİ ÖĞRETMENLERE

METHİYE

Ey sevgili öğretmenim
Meşaleyi sen yakarsın
Sen bir bilgi ırmağısın
Vatan bağına akarsın.

Senin sevgin saygın bende
Her iyilikte sen en önde
Bilgini kaynağı sende
Her eserde hep sen varsın.

Öğretmen kalbe cilasın
İlim dolu bir kalesin
Işık saçan meşalesin
Yolları aydınlatırsın.

Vatan sevgisi dilinde
Yürürsün kültür yolunda
Çocuklar kutsal elinde
Alır yüceye çıkarsın.

Âşık İsmetî der vatan
Öğretmendir onu tutan
Tarihini unutmadan
Hesap ileriye gidersin.
*
NECİP FAZIL TÜRK MİLLETİ

BAK NELERE ÂŞIKDIR

Necip Fazıl Türk Milleti
Bak nelere Mefkûrelere âşıktır
Türk’dür bu dünyanın neşesi dadı
Yeri göğü yaradana âşıktır.

Türk’dür bu dünyanın altın cevheri
Her zaman meydanda oynatır seri
Yüce Allah’ın en sevgili Peygamberi
Mirac’a çıkıp her yeri seyredene âşıktır.

Yüce Allah’ın kullarına selamı
Nura gark etdi Kur’an ile âlemi
Kur’an dili yüce Allah’ın kelamı
Rahmet deryası Kur’an’a âşıkdır.

Bu cennet vatanın aşkı ile coşan
Kahraman milletle tam bütünleşen
Onca engelleri peşpeşe aşan
Cennet yurdu kurtarana âşıktır.

Vatan aşkı yüceltir bu vatanı
Unutmaz vatana hizmet edeni
Ha diyince cephelere gideni
Şehid olup can verene âşıkdır.

Türk Milleti benzer gökte yıldıza
Kuzey’i Güney’i hepsi bir bize
Bakmaz harama geline kıza
Helâlinden bir cerene âşıktır.

Yanlış söylemedim doğrusu budur
Güzel bir milletiz çok güzel vardır
Türk Milleti medenî hoşgörülüdür
Hoş görülü hoş görene âşıkdır.

Korkusuzdur gider gurbet ellere
Hasret sevgililer bakar yollara
Âşıklar içini döker tellere
Yanık yanık saz vurana âşıkdır.

Şu dünyada altı milyar insan var
Hayat gece gündüz su gibi akar
Özellikle hâyin Hıristiyanlar
Sadece dünya, dolara âşıkdır.

Yürü Âşık İsmetî ileri yürü
Türk’ün sözü olmaz ileri geri
Âşıklar söyler yurt türküleri
Bülbül gibi okuyana âşıkdır
Bülbül gibi şakıyana âşıkdır.
*
CEPHEDE ASKERÎ DEHA

SİVİLDE DAHİ DEVLET ADAMI

GAZİ MUSTAFA KEMAL

NUROL! NUROL!

ATATÜRK NUROL! NUROL!

Ey Türk genci iyi düşün
Atatürk senin atandır
Senin için Sakarya’da
Karlar içinde yatandır.

Türk Milleti düşdü dara
Çanakkale ve Sakarya’da
Afyon’da Dumlupınar’da
Düşmanı topa tutandır.

Milletin önüne düşdü
Ordular onunla coşdu
Zaferden zafere koşdu
Bu vatanı kurtarandır.

Çok severdi askerleri
Emirleri hep ileri ileri
Bize kutsal yadigârı
Bu devlet cennet vatandır.

Atatürk’ü iyi tanı
O kurtardı bu vatanı
Ünlü İslâm Kahramanı
Rehberi yüce Kur’an’dır.

Kuvvet kudret imanında
Her kahbelik düşmanında
Cennet yurdun dört yanında
Altında şehid yatandır.

Erkekce yaşadı deden
Hayır duâ bekler giden
Seni üstün insan eden
Göğsünde vefâ imandır.

İsmetî ister huzur dirlik
Huzur dirlikdedir varlık
Altmış beş milyonda birlik
Bu ne büyük şeref şandır.
*

KORKUSUZ PİLOTLAR

Korkusuz pilotlardan benim bir dileğim var
Ayyıldızlı bayrağımı ta yıldızlara çıkarsalar
Al Bayrağımın yeri yücelerdir göklerdir
Ayyıldızlı bayrağım göklerden ışık saçar.

Bayrakların içinde albayrak birincidir
Peşinde üç yüz milyon Türk gencidir
Zaferlerin şahini barışın bekçisidir
Dalkalandığı yerde bülbül öter gül açar.

Âşık İsmetî der asi olup dağa çıkanlar
Çoluk çocuk can yakıp kan dökenler
Şerefli albayrağa kem gözle hor bakanlar
Bedbaht ömür kodeste zindanda geçer.
* AYYILDIZLI ve ŞANLI ve

NAZLI BAYRAĞIMA HAKARET İNFİÂLİ

 

Şeref sembolü bayrağıma sevgi dolu gözlerle bakarım
Tarihimi bayrağımı düşündükce yücelere çıkarım
Her milletin bayrağına sevgi saygı duyarım
Ayyıldızlı bayrağıma hakaret edenin canını yakarım.

Ayyıldızlı bayrağımın rengi şehidlerin kanıdır
Dalgalandığı kutsal topraklar Türk vatanıdır
Albayrak altmış milyon milletimin şeref şanıdır
Bayrağıma kem gözle bakanın gözüne kurşun sıkarım.

Temiz bayrağımın yerine pis bayrak asla çekilmez
Türk’ün bileği bükülmemiştir asla bükülmez
İkiyüz milyon Türk’ün bayrağına kötü gözle bakılmaz
Kötü gözle bakanların ciğerini sökerim.

Bayrağımı yere atan dinsiz bir alçaksın sen
O bayrak dünyanın dengesidir ona muhtaçtır cihan
Şanlı bayrağımı yere atarken yanında olsaydım ben
Anında senin pis kanını ben yere dökerim.

Bayrağım yücelere layıktır yücelere çıkar
Bayrağımın arkasında şanlı Türk Milleti var
Bayrak namustur, istiklaldir sabrımız taşar
Bir daha gözle bakana kurşun çakarım.

Ey satılmış kalleş albayrağın önemini bilir misin?
Türk Milleti’nden albayrakta hayat bulmuş bu cihan
Albayrak kurtarmış , nice milleti karanlıklardan
Yeryüzünün , gökyüzünün süsü bayrağım için ocağını

Albayrak kapatmış eski çağı açmıştır yeni çağı
Albayrağın arkasındadır Türk’ün şehidi sağı
Ey düşmana satılmış vatansız şerefsiz düşman uşağı
Bir daha bayrağıma hor bakarsan canına ot tıkarım.

PKK’nın arkasındaki düşman Ermeni, Yunan’dır.
Bayrağıma vatanıma ,hor bakan bence de baş düşman
Bayrağımız namustur bayrağımız istiklâl şereftir
Bayrağıma hakaret edenin ocağını söndürür incir.

Âşık İsmetî der bu aşk bu hasret bu canda
Millet birdir bayrak birdir bin yıldır bu vatanda
Bizi bölüp yıkmak için çok gayret var yananda
Yetki bir gün ben de olsa Yunan başını ezerim.

(NOT.: Dizgiyi bitirdim. 04.Mayıs.2014,
Sarıyer İsmet GÜLTEKİN 3 Recep 1435)
*

===============================================================================================================================

C e n n e t v a t a n ı m ı g e z d i m
G ö r g ü g ö r d ü m b i l g i s e z d i m
T e m e n n i e d e r i m a l ı n
A ş k ı n k i t a b ı n ı y a z d ı m.

 

C e n n e t v a t a n ı m ı g e z d i m
G ö r g ü g ö r d ü m ç a r e s e z d i m
T e m e n n i e d e r i m a l ı n
A ş k ı n k i t a b ı n ı y a z d ı m.

C e n n e t v a t a n ı m ı g e z d i m
G ö r g ü g ö r d ü m ç a r e s e z d i m
S i z l e r d e a l ı n o k u y u n
A ş k ı n k i t a b ı n ı y a z d ı m.

Â Ş I K İ S M E T Î (İ S M E T T O S U N)
===============================================================================================================================
http://www.millimefkure.com’un Kültür Hizmeti-2014-
===============================================================================================================================

 

Posted 09 Nisan 2017 by metgultekin in Genel

Tagged with , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

EN GÜZEL TÜRK TÜRKÜLERİ-Derleyen: ÂŞIK İSMETÎ(İsmet TOSUN)-Yayına   Leave a comment

Posted 09 Nisan 2017 by metgultekin in Genel

AŞKIN KİTABINI YAZDIM:AŞK PINARI-ÂŞIK İSMETÎ(İsmet TOSUN)-Yayına Hazırlayan:İsmet GÜLTEKİN-www.millimefkure.com’un Kültür Hizmeti-2014-   Leave a comment

‘GAZİ MİLİS YGAZİ MİLİS YARBAY OSMAN AĞA, NAM-I DİĞER ‘TOPAL OSMAN’ ve “TERME’DE ERMENİ-RUM ZULMÜ”   Leave a comment

Posted 09 Nisan 2017 by metgultekin in Genel

‘GAZİ MİLİS YARBAY OSMAN AĞA, NAM-I DİĞER TOPAL OSMAN AĞA’ ve “TERME’DE ERMENİ-RUM ZULMÜ”—   Leave a comment

BU BİR “SELAMİ ALTINOK HİKÂYESİ”DİR…(BİR ‘TERME’NİN ÇOCUĞU’NDAN BÜTÜN ‘TERMELİLERE’ İTHAF EDİYORUM)   Leave a comment

BU BİR “SELAMİ ALTINOK HİKÂYESİ”DİR…

 

(Bir “Terme’nin Çocuğu”ndan Bütün “Termelilere İthaf” Ediyorum)

 

 

Evet, ben bir “Terme’nin Çocuğum…”, “Termeliyim…” Rahmetli Pederim, nam-ı diğer “Emmioğlu”, nam-ı diğer “Karpuzcu Mehmet” ve hatta “birileri”nin de dillendirdiği üzre nam-ı diğer “Dönme Mehmet”in “en ufak oğlu”yum…”Terme Ağaları” içinde rahmetli Pederim eğer  dönemin “300 lira”sını vermiş olsaydı, ben de “maddî cihet”ten bir “Terme Ağa Çocuğu” da olacaktım..Allah(c.c.) rahmetli Pederimden razı olsun…İyi ki de “güvenemeyip” vermemiş..Günümüz “Terme Ağaları’nın Çocukları”, adeta tabiri caizse günümüz “Başbakan ve Bakan Çocukları” gibi “çok şatafatlı” olsalar da, bence, Allah(c.c.) indinde ne “değerleri” var ki?!

Öyle “Ağa Babalarının Tarassutu ile “ taşra”larda, “Terme’de koltuk kapıp”, bir ömrü “kumbur faresi hayat” gibi tamamlamaksa, yuh olsun “öyle bir ömre”, yuh olsun öyle  ot gibi yaşamaya…”

“Memleketim Terme” ile ilgili “beklemede olan yazılarım” var: Bunlardan biri de, neredeyse 12 yıldan beri, hadi diyelim “Seçimleri Kazanan İdarî Fırka’dır Çocuk!” dedirten; “Seçimleri Kazanan Yönetim Partisidir Çocuk!” dedirten; “Seçimleri Kazanan Oligarşik Bürokrasi’dir Çocuk!” dedirten bir şekilde, “Terme İdarî Fırkası”nın; “Terme Yönetim Partisi”nin; “Terme Oligarşik Bürokrasi”nin “Sesi” olan “Terme BİLGİ Gazetesi”nin bile hâlâ yazamadığı bir mevzû:”Terme’nin Çocuğu” da olan “Ülkücü” , “Mehmet ARSLANTUĞ’un rahmetli şehid Ali Adnan MENDERES’in “hazin hikâyesi”ni “ATV” ekranlarında haftalarca “canlandırdığı” “Ben Seni Çok Sevmiştim” ‘dizi filmi’ üzerine düşüncelerim…

17 ARALIK VETİRESİ ve TERME SABIK KAYMAKAMI ALTINOK

 

Önceliğimi “Terme Eski Kaymakamı Selami ALTINOK’un hikâyesi”ne veriyorum. Öyle, “17 Aralık 2013 Süreçleri”nde, “Aaaaa, bizim eski kaymakamımız, Terme Eski Kaymakamımız İstanbul Emniyet Müdürü olmuş, ne güzel” demeye getiren, “Terme BİLGİ Gazetesi” mentalisince ve elbette “Terme İdarî Fırkası”nca, “Terme Yönetim Partisi”nce ve hülasa “Terme Oligarşik Bürokrasi”nce “mes’eleyi” dillerdirmeyeceğim.. Kaldı ki, “Selami ALTINOK”u yakın “fikr-i takibe” alan bir “Terme Çocuğu” olarak; Allah(c.c.) şahid ki, “Aha,” demiştim; “Yolsuzlukların kapağı oldu”, “Foseptik Çukurunun Kapağı oldu” demiş ve böyle düşünmüştüm..

Bu “karne tatili”nde “Terme”de idim..Elbette “ötekileştirilmiş”, “unutturulmuş bir Terme Çocuğu” olarak; sözde “Terme’nin kanaat önderleri”, eskiden olduğu üzre bir “Alo” bile diyemiyorlar…Çünkü, tabiri caizse cem’i cümlesi, “Fransız Sosyalist Jargonu”nca “Bu ‘Düzen’in Uşağı” olmuşlardı…Benim gibi birine “yakın durup”, niye “kariyerlerini çizsinler” ki? Niye “kariyerleri çizilip”, 12 yıldan beri kazandıkları “itibarları lekelensin” idi ki?!

Üç dönem “Terme Yalı Mahallesi Muhtarlığı” da yapmış olan-ki Yalı Mahallesi hem mini bir ‘Türkiye Laboratuarı”, hem de Terme’mizin “anahtar mahallesi”..12 Yılda ise “keypıtıl’ın kalesi”ne dönüştürülmüş tabii-30 Mart 2014 yerel seçimlerinde yeniden “aday” olan “Muhtar Ağbi” me , “Selami ALTINOK Hikâyesi” hakkında bir-iki cümle ettiğimde; tipik “İdarî-Yönetim-Oligarşik Bürokrasi Refleksi” göstermişti…Hani, son yıllarda, Türkiye’mizde “Muharrirlikten, yazarlıktan en çok parayı kazanan”, “Sivas’ın Çocuğu” “Yavuz Bülent BAKİLER”in; “Dersim’deki Katliama” bakışı gibi; “Devlettir, ne yapsa yeridir…” dercesine…

 

                            “AMAZONCU SELAMİ”

Bu yazıyı yazarken, kendimi çok zor tutuyorum, frenliyorum..Allah(c.c.) şahid ki, “Terme Kaymakamlığı” döneminde “Kaymakamlıkca hazırlanan “Amazonlar Diyarı Terme”(*) kitabında, benim, demeyeyim ve yazmayayım amma literatüre de geçen şekli ile bir “Termeli Yazar” olarak “payım” olduğu gibi; o kadar “yazılı” ve “şifahen” ‘karşı” çıktığım hâlde, “itiraz” ettiğim hâlde;”Şu güzel kitabın adını ne olur “Amazonlar Diyarı” şeklinde yazmayın; başka bir şekilde yazın” dedim amma günümüzde “Terme Yönetimi”minin irili-ufaklı “koltuklarına konuşlanmış” olan güya “en yakın arkadaşlarım” bile tipik “İdarî-Yönetim-Oligarşik Bürokrasi”nin “mümessili” olan “Terme (Eski) Kaymakamı Selami ALTINOK”tan “taraf” oldular, beni, hiiiiiiç kaaaale bile almadılar….

Bir ikincisi, ismini zikrettiğim kitabın hazırlık çalışmalarına, toplantılarına ise  “bizzat katılmam,sonuçta katılamamam”,başta “Selami ALTINOK”u olmak üzere o kadar “korku”lar oluşturdu ki?!…Sebep, “Terme Birlik MEFKÛRE” isimli “yerel gazete”m de aşikârca ortaya koyduğum “Milliyetçi-Ülkücü-Alperen Zihniyet”im ile elbette “Mürteci” oluşum idi…”Nizâm-ı Âlem’ci” deyip de, “öyle korkuyorlar”dı ki!!! Sanki bahse mevzû kitabın hazırlık çalışmalarına, toplantılarına “bizzat” katılmış olsaydım; adetâ “resmî kamusal alan binası”, “lök” diye üzerlerine çökecekti…

Halbu ki, şimdilerde olduğu üzre, o zamanlarda da “Öğretmen” idim…

 

Evet, zaman zaman , diyeyim “sürgün hayatı”mın “tatil günleri”nde, “memleketim Terme”ye gittiğimde, “eğitimci arkadaşlarla” ‘sohbet” ettiğimde, “Selami ALTINOK”un da “Aksaray Valisi” olduğunu, “ziyaret”ine de gittiklerini anlatmışlardı..Gerçi, “Terme Kaymakamlığı”ndan sonra ki safhalarını “internet”ten de “fikr-i takip” yapıyordum..Çünkü, “Terme Kaymakamlar Tarihi”nde, “çekinmeden”, “Terme’deki MHP’li kardaşlarım ile” de “sohbet” edebilecek kadar bir “yakîn”liği de vardı..Çünkü, “Terme’ye gelen Kaymakamlar”, ya “bir evlilik daha” yapıp gidiyorlardı, ya da “KONAK”ca “ölüyorlardı…Öyle “Terme’de Ülkücü Hareket’i” ‘besleyecek”  neredeyse bir tek “sermaye sahibi”nin bile olmadığı bir “diyar”da, içinde bulunduğu “konum” ile “Terme’deki Milliyetçi-Ülkücülere yakînlik kurabilmek” de, “her kaymakamın harcı değil”di..Bu tarafını çok takdir etmiştim..

Ancak, bilmem kaç yıl, bilmem ne “görevi” ve sonrasında neredeyse üç ayı bulan bir sürede “Aksaray Valiliği” yaparken; birden, hem de “çok şaşalı” bir şekilde, “Başbakan’ın Uçağı” ile alınıp “İstanbul Emniyet Müdürlüğü”ne “getirilişi” ve “böyle bir görevi”, hem de “çoooook piiiiiiis kokular”ın geldiği, meşhur tabiri ile günümüzde pek dillendirilmese de, “Kızın burnu pis kokulara alıştı”, dercesine, “kabul” edişini, bir “Selami ALTINOK”a baştan beri hiç mi hiç yakıştıramamış; “ hakikati konuşmanın” ve hattâ “içinden geçirme”nin bile “kahramanlık” sayıldığı “böyle bir dönemde”; “Yolsuzlukların kapağı oldu….Foseptik çukurunun kapağı oldu…Amazoncu Selami…” demiştim…

 

                                         VESSELÂM

 

“Türkçe’mizi bile doğru-dürüst konuşamayan” bir “Samsun Eski Valisi”nin “İstanbul Valisi” yapılışı ve bilahare de “Sözde Çözüm Sürecinin İçişleri Bakanı” yapılışı ve ve “hakikat”te “kızın burnunun direğinin çatladığı” “pis kokulara” batışı; bir “Terme Eski Kaymakamı Selami ALTINOK”da görülmeyişi, “Erzurumluların çılkı çıktı” sözünü “birazcık” ‘tekzip’ ediyor gibi…

Maateessüf ,yıllar önce “Erzurum’da bir bebeğin cami avlusuna bırakılışı ile Erzurumluların da çılkı çıkmıştı aslında…”

16.Şubat. 2014

İsmet GÜLTEKİN

metgultekin@hotmail.com

 

(*): “Amazonlar Diyarı Terme”,Terme Kaymakamlığı-2004,www.terme.gov.tr/default BO.aspx?content=226

Posted 09 Nisan 2017 by metgultekin in Genel

“32.TÜYAP KİTAP FUARI”NIN HATIRLATTIKLARI   Leave a comment